Kürt halkı tarihten beri en amansız katliam koşullarında bile direnerek varlığını koruyabilmiş ve gelişim sürecini sürekli yenilemiştir. Günümüzde ise siyasal ve askeri olarak en güçlü ve dünyada saygınlığını savaşarak direnerek elde ettiği zaferler ile kanıtlamış bir durumdadır
Rubar Amedi
Her mücadele zamanla beraber evrimleşme süreci yaşamak zorundadır. Bu doğanın bir kanunudur. Gelişen süreçlere cevap olabilmek için çağın getirdiği ve dönüştürmek zorunda olduğu olgulara cevap olabilecek bir yapılanmanın içine girmek, var olabilmenin en temel şartlarından biridir. Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan bu tür süreçleri “zamanın ruhunu yakalama” olarak nitelendirmişti. Bu şartları bugün en stratejik olarak yerine getiren Kürt özgürlük hareketi, zamanın ruhuyla hareket ederek yeni bir evrimleşme ve mücadele yöntemi geliştirip halklara umut olmaya devam ediyor.
Kürt özgürlük hareketi stratejik bir hamle ile devletle masaya oturarak yeni bir müzakere süreci başlattı. Zamanın ruhundan uzak olan güruhlar her ne kadar bunu farklı değerlendirseler de toplumsal karşılıkları olmadığı için bir kıymeti harbiyesi yoktur. Çünkü bu güruhların savaşta barışçı, barışta savaşçı kesilen, rotasını kaybetmiş gruplar olduğunu bilmeyen yoktur ve bunlar toplumsal hiçbir karşılığı olmayanlardır.
John F. Kennedy’nin söylediği gibi: “Asla müzakere etmekten korkmayın. Ama korkarak müzakere etmeyin” söylemi özgürlük hareketinin politik uygulamalarında ne kadar cesur ve hakikatçı olduğunu kanıtlamaktadır.
Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’taki açıklamaları adeta yeni bir devrim niteliğinde olan ve beklentilerin çok ötesinde olan bir açıklama idi. Birçok kesimde ilk etaplarda duygusal yaklaşım ve süreci anlamada sıkıntılar yaratsa da Kürt halkının Sayın Öcalan’a olan inancı ve bağlılığı bu durumun en kısa sürede aşılmasına ve anlaşılmasına yol açtı.
Tarihi hafızalarımızı yokladığımızda özgürlük hareketinin ve Sayın Öcalan’ın her zaman için çözüm odaklı yaklaşımlarını ve paradigmasal değerlendirmelerinin ilk etaplardan ziyade çok sonradan anlaşıldığı gerçekliği hep yaşanmaktadır. Bu da bize şunu gösteriyor ki özgürlük hareketinin ve Sayın Öcalan’ın süreci ele alması mücadele için yeni yollar, yeni yöntemler geliştirmesi zamanın ruhu ve bilinci ile yaşamasının en somut örneğidir. Bu ruh ve bilinçten uzak kalan her oluşum her örgüt ve parti gelişmelere seyirci kalmaktan öteye geçemeyecektir. Özneden çok nesne olmaya devam edecektir.
Sayın Öcalan’ın yüz yıllardır kangrene dönüşmüş Kürt sorununa yaklaşımı ne kadar çözüm içerikli ise TC devletinin de bu soruna yaklaşımı o kadar çözümden uzak ve sorunsallık içermektedir. Devletin kullandıgı dil ve üslup operasyonel yaklaşımlarda hala ısrarcı olması, PKK’nin ilan ettiği ateşkese SİHA’lar ve Medya Savunma Alanları’na saldırarak cevap vermesi Kürt toplumunda ve aydın kesimlerde devlete karşı var olan güvensizliği daha da körüklemekten öteye bir durum olmamaktadır.
Türkiye şu an rotasını kaybetmiş serseri bir mayın gibi Ortadoğu sahasında bu hali ile var olmaya çalışıyor. Komşuları ile sıfır sorun politikası yaklaşımını esas alarak işbaşına gelen hükümet Kürt düşmanlığı üzerinden yürüttüğü politikalar ile neredeyse etrafında düşman olmayan komşu bırakmadı.
Bu Kürt düşmanlığı şu an TC devletini sosyal, siyasal ve ekonomik olarak çürümüş ve yıkılmış bir hale getirmiş durumdadır. Ekonomik toparlanmak adına dünyanın nerdeyse tanınan bilinen tüm terör örgütlerine ve mafyasına adeta bilinçli kapılarını açarak nemalanmaya çalışıyor. Uluslararası alana da narko devlet tanımı için de sık sık adı alınmaktan dolayı uluslararası ekonomik yatırımcılar için güvensiz ülke kategorisi içinde yer aldığından dolayı hiç bir yatırımcı Türkiye ile ticaret yapmayı göze alamamaktadır.
Şu bir gerçektir; Kürt halkına ve önderliğine düşmanlık yapıldığı sürece ve soruna çözümsel yaklaşılmadığı sürece her politik oluşum ve hükümet çözülmek zorunda kalacaktır. Kürt halkı tarihten beri en amansız katliam koşullarında bile direnerek varlığını koruyabilmiş ve gelişim sürecini sürekli yenilemiştir. Günümüzde ise siyasal ve askeri olarak en güçlü ve dünyada saygınlığını savaşarak direnerek elde ettiği zaferler ile kanıtlamış bir durumdadır.
Ali cengiz oyunları ve ihanet unsurlarını tekrar tekrar kullanarak asla kimse sonuç alamayacaktır. Olsa olsa beyhude girişimler olmaktan öteye geçmeyen politikalar olacaktır.
Kürt halkı Önderliği ile kurumlarıyla yekvücut olmuş durumdadır. Savaşa da barışa da her düzeyde hazır olduklarını tekrar tekrar beyan ettiler. Bölgemizde bir fırtınanın kopacağı kesindir gibi. Kopacak bu fırtınadan en az zarar görecek halklardan biri Kürt halkı olacaktır. Kopacak olan bu kıyametten zarar görmek istemeyen her halk Kürt halkının ve önderliğinin yanında olmak zorundadır. Kürdistan halkı ile beraber özgür yaşam koşulları her zamankinden çok daha yakın ve çok daha gerçekçidir.