Son yıllarda şüpheli ölümler ve yaşanan tacizlerle gündeme gelen KYK’larda kalan kadınlar sorunlarına çözüm bulamadıklarından, ihmalkar davranıldığından şikayetçi. İzmir KYK’da kalan kadınlar özellikle kadınlara yönelik saldırılar karşısında özsavunmanın ihtiyacına dikkat çekti
2025’in ilk 9 ayında 200 kadın öldürülürken, 225 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirmesi kadınların yaşadığı güvenlik problemlerinin de birer göstergesi oldu. Kadınların güvenlik sorunlarını en çok yaşadığı alanlardan birisi ise Yüksek Öğrenim ve Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurtları. KYK’lar son yıllarda şüpheli kadın ölümlerinin, kadın taciz ve tecavüzlerinin yaşandığı alanlar oldu. Boğaziçi Üniversitesi’nde katledilen Hilal Özdemir, Aydın’da KYK yurdunda ihmal sonucu yaşamını yitiren Zeren Ertaş, Wan’da şüpheli şekilde yaşamını yitiren Rojin Kabaiş, bu yurtlarda hayatını kaybeden kadınlardan sadece birkaçı. Cevizlibağ KYK yurdunda kadınların eşyalarının karıştırılması, dolapların kırılması, cinsiyetçi yazılmaların yanı sıra erkeklerin bu yurtlara kolaylıkla girmeleri kadınların yurtlarda maruz kaldığı tacizin boyutunu gözler önüne seriyor.
KYK yurtlarında kalan kadınlar yaşadıklarını anlattı. Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Uğurcan Boztaş’a konuşan İzmir’de KYK yurdunda kalan öğrencilerden Deniz Şentürk, KYK yurtlarında ciddi güvenlik zafiyeti olduğunu söyleyerek, bu yurtlardan birinin de Bayraklı kız KYK yurdu olduğunu söyledi.
Bizler sorumlu tutuluyoruz
Yurdun izbe bir yer olduğunu ifade eden Deniz Şentürk, “Kadın arkadaşlar sürekli sözlü tacize uğruyorlar. Erkekler oraya arabalarını çekiyor ve arkadaşları rahatsız ediyorlar, yurdun içine çok rahat bir şekilde girebiliyorlar. Sürekli olarak bu ihmalkar durum yaşanıyor ancak idarenin buna herhangi bir yaptırımı olmuyor. Herhangi bir şikayet götürdüğümüzde de bizim dikkat etmemiz söyleniyor ve yurda giriş çıkış saatlerimize müdahale ediliyor. Sürekli biz sorumlu tutuluyoruz” ifadelerini kullandı.
Özsavunma hattı örmemiz lazım
Yurtlarda kaybolan veya tacize uğrayan kadınların münferit olmadığını söyleyen Deniz Şentürk, bu durum iktidarın kadın politikalarının yansıması olduğuna dikkat çekti. Her ay çok sayıda kadın katledildiğini belirten Deniz Şentürk, “Üniversiteler kadınların bilinçlenmesi ve özgürleşebileceği için önemli alanlar olurken iktidar için bu ‘tehlikeli’ bir durum. Dolayısıyla iktidar aile yılı planları kapsamında uygun yerler yaratmaya çalışıyor. Bunun için KYK yurtlarını kadınlar için zorunlu kılarak kadınları bu yurtlara hapsetmeye çalışıyorlar. Rojin Kabaiş cinayetinde de gördük ki Adli Tıp Kurumu raporları saklandı ve bir yıl sonra dosyaya dahil edildi. Bunu tekil okumak doğru olmaz. Bu noktada örülecek kadın dayanışması iktidarın kadın politikalarına karşı daha hazırlıklı ve güçlü adımların atması lazım. Kadınlara yönelik saldırılara karşı kadınların verdiği tepkileri ve mücadeleyi özsavunma olarak nitelendirebiliriz. Özsavunmayı da birlikte örmemiz lazım” diye konuştu.
İktidarın kadın politikalarının sonucu
Yoksulluk ve barınma krizinden dolayı öğrencilerin KYK yurtlarına mecbur kaldığını söyleyen Samiye Yakıcı da, “AKP- MHP iktidarının kadınlar üzerindeki politikalarını da biliyoruz ve dolayısıyla bu yurtlarda kalan kadınlar fuhşa sürükleniyor. Yani bu durum iktidarın politikalarının bir sonucu. Düzenin erkek adalet değil de gerçek adaletten yana olması için mücadele veriyoruz. Rojin’de olduğu gibi bütün şüpheli kadın ölümlerinin aydınlatılması için mücadelemizi vereceğiz” diye belirtti.
İZMİR









