Devlet Bahçeli’nin ‘umut hakkına’ dair söylemlerini hatırlatan Mehmet Öcalan, ‘Söyledikleri şeyi de, gerekliliklerini de yerine getirmeleri gerekiyor. ‘Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülemez’ dedi
ABD’nin koordinatörlüğünde bir araya gelen devletlerin baskısıyla Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 9 Ekim 1998’de Suriye’den ayrılmak zorunda kaldı. Abdullah Öcalan, Kürt sorununun demokratik çözümü için yönünü verdiği Avrupa devletlerinde “istenmeyen kişi” ilan edildi. 130 gün devam eden “sürek avı” sonucunda 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirildi. Abdullah Öcalan’ın “21’inci yüzyılın en büyük komplosu” olarak nitelendirdiği süreç 27 yılını geride bırakırken, komplonun sonuçları ve etkileri günümüzde de tartışılmaya devam ediyor.
Uluslararası komplo sürecini değerlendiren Mehmet Öcalan, ağabeyi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurguladı. Devam eden Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile komplonun yıl dönümü dolayısıyla Özgür Kadın Hareketi (TJA) tarafından Amed’den Ankara’ya doğru başlatılan yürüyüşe dikkati çeken Mehmet Öcalan, şöyle konuştu:
“Yürüyüşçüler gittikleri her yerde sevgiyle, umutla karşılanıyor. Bu yürüyüşün ‘umut hakkı’nın sağlanmasına vesile olmasını istiyoruz. Devlet ve iktidar adım atmalı. Bu emeği görmezden gelmemeli, beklentimiz bu yönde. Olması gereken budur. ‘Umut hakkı’ yalnızca Sayın Öcalan için değil, zindanlarda birçok insan için uygulanmalı. Bu bir haktır, lütuf ya da hediye değil. Uluslararası yasalar bu hakkı tanıdı. Devletin bu hakkı göz önünde bulundurarak bir an önce Sayın Öcalan ve ‘umut hakkı’nı hak etmiş herkesi bırakması lazım.”
‘NATO ve Avrupa eliyle komplo düzenlendi’
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 18 Eylül’de “umut hakkı”na dair yeniden Türkiye’ye süre vermesini hatırlatan Mehmet Öcalan, şunları belirtti:
“Biz Avrupa’yı çok iyi tanıyoruz. Nasıl ki cumhuriyetin kuruluşunda Kürdistan’ı dört parçaya ayırıp, çıkarlarına göre kullandılarsa bunun devam etmesini istiyorlar. Avrupa, insan hakları ve demokrasi için gerekli olan şeyi yapmalı. 100 yıldır Kürtler bu durumdaysa, Avrupa’nın etkisi çok büyük. O zaman Amerika, İsrail yoktu, Avrupa vardı. Kürtleri 4 parçaya ayıran Avrupa, zaman zaman dört parçada gerçekleşen katliamların da suç ortağıdır.”
Abdullah Öcalan’a dönük komplo ile Bakanlar Komitesi’nin kararlarının bağlantılı olduğunu söyleyen Mehmet Öcalan, “Sadece bizim köyümüzde (Amara) binlerce kişi Avrupa’ya kabul edildi. Önderlik (Öcalan), Suriye’den çıktıktan sonra tek bir Avrupa devleti havaalanını açmadı. Avrupa herkese kapısını açtı ama Önderliğe açmadı, bunu yapan Avrupa’dır. Ne Avrupa yasalarında ne dünya yasalarında bu kabul edilebilir bir şey değildi. NATO ve Avrupa eliyle bu komplo düzenlendi” dedi.
‘Umut hakkı uygulansın’
Mehmet Öcalan, Devlet Bahçeli’nin 1 yıl önce Meclis’te DEM Partililerle tokalaştığını ve “umut hakkı”na dair çağrı yaptığını ancak herhangi bir değişikliğin yaşanmadığını dile getirdi.
Devlet Bahçeli’nin “Gelsin Meclis’te konuşsun” çağrısı yaptığını anımsatan Mehmet Öcalan, şöyle devam etti:
“Biz ailesi olarak 50 gündür aile görüşü gerçekleştiremedik. Söyledikleri şeyi de, gerekliliklerini de yerine getirmeleri gerekiyor. Bunların hiçbiri yerine getirilmedi. Kan dökülmesini asla istemiyoruz. Barış olsun istiyoruz. Bundan sonra artık ölüm olmasın. Herkes barış istiyor, barışa katkı sunmak istiyor. Kürtler ellerinden gelen her şeyi yapıyor. Çünkü tüm sorunların temeli Kürt meselesidir. Sorunun tespitini doğru yapmak gerekiyor. Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülemez. ‘Umut hakkı’nın hem Önderlik hem de tüm tutsaklar için uygulanmasını diliyoruz.”
Haber: Sema Bingöl / MA