Nobel ödüllü tanınmış isimler adına Adolfo Pérez Esquivel imzasıyla CPT Genel Sekreteri Regis Brillat’a tecridin kaldırılması için mektup gönderildi. Mektupta İmralı’ya gitme çağrısı yapıldı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebi ile bir süre önce bildiri yayınlayan ve farklı yıllarda Nobel Ödülü alan bilim insanları ve aydınlar bu kez de Nobel Ödülü alan Adolfo Pérez Esquivel’in imzasıyla İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) Genel Sekreteri Regis Brillat ile Türkiye Sorumlusu Michael Neurauter’e mektup gönderdi. Nobel Barış Ödülü sahibi Adolfo Pérez Esquivel’in CPT’ye gönderdiği mektupta, devletlerin baskılarına karşı ezilenler lehine harekete geçilmemesi halinde Avrupa kurumlarının varoluş gerekçelerini kaybedeceği uyarısı yapıldı. Ocak ayında Nobel ödülü sahibi onlarca şahsiyetin gönderdikleri mektubun ardından konuyu takip ettikleri vurgulanan mektup, Uluslararası Barış Delegasyonu’nun hem Kürdistan’da yaşanan gelişmeler hem de tecride ilişkin taleplere ilişkin hazırladığı raporla birlikte iletildi. Kendisinin eski bir siyasi tutuklu olarak PKK Lideri Öcalan’a gönderdiği bir mektubu da paylaşan Adolfo Pérez Esquivel, sadece uzun tutukluluk sürelerinin değil, keyfi tecrit politikalarının da ciddi bir hukuksuzluğa yol açtığına dikkat çekti.
CPT’ye: İmralı’ya git
Nobel Ödülü sahipleri olarak CPT’nin tecrit konusunda daha acil ve kararlı bir eylem içerisine girilmesi gerektiğini vurguladıklarını yazan Esquivel, beklentileri arasında CPT’nin acilen İmralı’yı ziyaret etmesi olduğunun da altını çizdi. Esquivel mektubunda, CPT’nin harekete geçerek bu hukuksuz durumu tersine çevirebileceğini vurguladı.
‘Görüşme direniş sayesinde’
Esquivel, CPT’nin harekete geçmesinin son aylardaki sosyal ve politik duruşla birleştiğinde, ister Kürt olsun ister olmasın toplumların temel haklarını yok sayan sistemin etkisiz hale getirilebileceğini dile getirdi. Mektupta, Öcalan ile 2 Mayıs’ta yapılan görüşmenin Leyla Güven öncülüğünde 183 gün önce başlayan ve binlerce tutuklunun da katıldığı açlık grevlerinin ulaştığı ciddi kamuoyu desteğinin bir sonucu olduğunun altı çizildi.
‘Tecridin kalkması adım olur’
Avrupa, Amerika ve dünyanın birçok yerinde kuruluşların insan haklarını koruma ve savunma adına yola çıktığına işaret edilen mektupta, “Eğer Avrupa’da, Amerika’da ve dünyanın her yanında insan haklarını savunması gereken kurumlar devletin aşırılıklarından ötürü acı çekenler için kararlı eylem içinde olmazlarsa, bu kurumlar var olma gerekçelerini yitirirler” denildi. Mektubun sonunda, bugüne kadar birçok vesileyle ifade edildiği gibi tecrit politikasına son verilmesinin Türkiye’de başta işkencenin sonlanması ve halklar ile bireylerin haklarına saygıyı esas alan bir barışın tesisi için ilk adım olacağına vurgu yapıldı.
Açlık grevleri kaçıncı günde?
PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde 6 ay önce başlatılan açlık grevi eylemleri dünyanın birçok yerinde yankı buldu. Güven’in hemen ardından 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklu 145. gündür eylemini sürdürürken, 1 Mart’ta tüm cezaevlerinde binlerce tutuklu da açlık grevine başladı. Şimdiye kadar 7’situtuklu 8 kişitecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. Hükümetin adım atmaması üzerine 30 Nisan tarihinde aylardır açlık grevinde olan farklı cezaevlerinden 15 tutuklu ölüm orucu eylemi başlattı. Eylemler Güven ve tutuklularla sınırlı kalmayarak dünyanın birçok yerine yayıldı.Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Hewler’de bulunan Nasır Yağız aynı taleplerle 170 gündür açlık grevi eylemini sürdürüyor.
Yine Fransa’nın Strasbourg kentinde aralarında siyasetçi ve gazetecilerin de olduğu 14 kişinin ve Birleşik Krallık Bölgesi’ne Bağlı Galler’de İmam Şiş’in eylemi ise 144 gündür devam ediyor. Açlık grevi eylemlerinin yanında dünyanın birçok yerinde hemen her kesim tarafından açlık grevinde olanlarla dayanışma eylemleri yapıldı. Eylemcilerin sağlık durumları her geçen gün daha da ağırlaşırken aileler çocuklarının sesini duyurmak için bulundukları her yerde sokağa çıktı. Polis tarafından yerlerde sürüklenerek ve taciz edilerek gözaltına alınan aileler kamuoyunun gündemine oturdu. Tüm bunlar karşısında anneler “Tecrit kaldırılana kadar sokakları terk etmeyeceğiz” diyerek her gün eylemlerine devam ediyor.
Elçiçek’in durumu ağırlaştı
Tarsus 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan kalp hastası Hadi Elçiçek (51), İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle 70 gündür açlık grevinde. Elçiçek, 6 Mayıs’ta oğlu Serkan Elçiçek’le görüşerek durumlarının kritik aşamada olduğunu anlattı. Serkan Elçiçek, babasının kendisine, “Moralimiz yüksektir. Bazı arkadaşlarımızın durumu kritik aşamadadır. Ben dahil bazı arkadaşlarımız kan kusuyor. Bedeli ne olursa olsun amacımıza ulaşacağız. Mutlak tecrit kalkmadan direnişimizden vazgeçmeyeceğiz. Direnerek kazanacağız. Zafer yakındır. Sesimize ses olun ki beraber zaferi kazanalım. Zindanlarda 15 arkadaşımız ölüm orucunda, daha fazla şahadetler olmadan mutlak tecrit kalkmalıdır. Ölüm de olsa eylemimiz sürecek” dedi. Elçiçek, görüşme sırasında başlarında gardiyanların beklediğini ve sürekli olarak görüşmeleri kayda aldığını söyledi. Cezaevlerinden tabutların çıkmasını istemediklerini ifade eden Elçiçek, “Kimsenin ölmesini istemiyoruz. Her an cezaevlerinden ölüm haberi gelebilir. Tecrit kalksın, tutsaklar yaşasın” diye konuştu.
Ölüm orucundakilere müftülü baskı
Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde ölüm orucunda olan tutuklular Ardıl Çeşme ve Aslı Doğan’ın gürüşüne giden aileler, tutukluların kendilerini eylemden vazgeçmeleri için cezaevi idaresin tarafından baskı yapıldığını aktardıklarını söyledi. Tutuklular, görüşçülerine cezaevi yönetimi tarafından kendileri ile görüşmesi için müftü getirildiği bilgisini de verdi. Tutuklular, müftünün kendilerine “Yaptıklarının dinen caiz olmadığını, Allah katında büyük günah olduğunu, bir intihar olduğunu ve grevi bırakmaları gerektiğini” söylediği bilgisini verdi. Buna karşın ise tutukluların eylemlerinde kararlı olduklarını ve talepleri karşılanmadan geri adım atmayacaklarını belirtikleri öğrenildi.
HABER MERKEZİ