• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
4 Kasım 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Ötekinin kimliğine bakış-Azad Barış

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
28 Şubat 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Öteki, biz olmayanın kişiselleştirilmiş halinin mesafeli tarifidir. Bu, en somutlaşmış şekilde ‘biz’ olmayanın kişileştirilmesi olan ‘öteki’ birçok nitelendirmeyi de bünyesinde barındırır. Bu soyut nitelendirmelerin sonuçlarının incelenmesi sosyal bilimlerin birçok disiplinin alanına konu olmuş ve halen araştırma alanlarından biridir. Nitekim ötekinin aidiyet ve kimliğine ilişkin birçok yorum ve tarif ortaya çıkmıştır.

Sosyolojiden, felsefeye, psikolojiden, edebiyata, toplumsal cinsiyetten siyaset bilimine kadar birçok çalışma ‘öteki’nin kurgulanışı ve anlamına odaklanmıştır. Öteki kavramı birçok kapının kilidini açacak sihirli bir anahtar işlevine sahiptir. Bu nedenle ötekinin sosyal psikolojik algısını anlamak önemlidir, zira üretim ilişkilerinden milliyetçiliğe, toplumsal cinsiyetten psikolojiye kadar birçok çalışmanın yolu ‘öteki’den geçer.

Oysaki öteki bir sosyal kimlik değildir, çünkü öteki mefhumu ötekinin tarifi üzerinden oluşan soyut bir yeni bir meta-anlatımdır. Bu yeni “Metaanlatıları” ve bireyselleştirilmiş inançların kaybı, geleneksel kimlik önemini de değiştirdi. Belki de buradaki meta-anlatılarını salt dünyamızın iç bağlamlarının çöküşü olarak değil, aynı zamanda yerleşik kimliksel varlıkların da sonu olarak anlamak gerekir. Çünkü yerleşik kimliklerin yerine ikame edilen birey, kendi anlam sisteminin kurucusu değildir ve hiçbir şekilde geleneksel yerleşik kimlik anlamında simgesellik de içermiyor. Buna karşı köklü bir itiraz olarak 68 hareketinin fikirsel ardılı olarak 1973 yılına Peter L. Berger, Brigitte Berger ve Hansfried Kellner’in kaleminden çıkan “The Homeless Mind” (Evsiz Zihin) adlı kitap, Batı medeniyetinin iksiri olarak sunulan kimlik ve onun modernite kurgusunu akademik bağlamda ciddi bir huzursuzluğa sürüklemişti. Bu huzursuzluk ne medeniyetin ne de kültürel olana dairdi, birebir kapitalist sistemin eleştirisiydi. O günden sonra kimlik ve o kümeye bağlı konularda sayısızca çalışma yapıldı ve makaleler yazıldı.

O güne kadar kendi etkin varlığını ve toplumsal meşrutiyetini modern birey kimliği ve yeni aidiyet mecrası üzerinden tekrardan konsolide etmeye çalışan kapitalizm yeni bir çağın ruhu olan post modern döneme ilk adımlarını atıyordu. Savaş sonrası yıkıntıların arasında ortaya çıkan toplumsal muhalefet, öğrenci ve barış hareketleri kapitalist sistemi kimlikler konusunda da yeni arayışlara sürükledi ve bu bağlamda bireysel kimliklerin yanı sıra üst ve alt kimlikler mefhumu ortaya çıkmaya başladı. Bu kimliklerin inşa süreçlerin temel dayanakları hiç şüphesiz ulus devlet kurgusuydu.

O tek bir ulusun kimlik hegemonyasına dayalı ortaya çıkan ulus devlet cihazı, diğer bütün kesimleri ya alt kimlik veya ötekiler olarak kategorize etti. Bu aynı zamanda sosyal sınıflar arasındaki makasın daha da açılmasına hizmet etti. Dolayısıyla sermayenin yeni bir örgütleme biçimi olarak ortaya çıkan ulus devlet kurgusu kimlikleri üzerinde de derin bir tahakküm kurdu.

Çıkış noktası örgütlü sosyal ve sınıfsal kimliklerin önüne geçmek ve toplumu daha küçük toplumsal ve sosyal gözeneklere ayırıp aygıtsal kontrolü sağlamaktı ve bunu iki kutuplu dünyada kusursuz bir şekilde gerçekleştirdi. Kapitalist modernitenin toplumsal kurgusu olarak ortaya çıkan bu yeni kimlik olgusu zamanla öteki olarak bildiğimiz kimliksel mefhuma doğru evrildi. Berger ve Kellner’in 70’li yıllarda geliştirmeye çalıştıkları savın esas ekseni buna dair bir itiraz çabasıydı. İlk defa o yıllarda modernitenin yeni kimlik kurgusu ve inşa etmeye çalıştığı bireysellik, kimlik mefhumunun tekinsizliğine dair olgusal ölçülerle vurgu yapıldı. Bu aynı zamanda ötekinin kimliğine dair de tartışmaların ipuçlarını taşıyordu.

Böylelikle postmodern çağın girişiyle beraber yeni kimlik tartışmalarında alevlendiği bir dönem şekillendi. Dolayısıyla bugün yükselişte olan sağ, ırkçı ve faşizan siyasi akımların temel özellikleri ve küresel bir veba gibi her yeri sarmalamış olmalarının esas sebebi ‘öteki’nin iflah olmaz varlığıdır. Çünkü kapitalist modernite, dünyaya yönelik salt bilişsel bir tutum değil, aynı zamanda müdahaleci bir projedir. Onun için kendi düşünsel kurgusuna göre kendi tasarımı biçimlendiriyor, kasıtlı bir forma dönüştürerek kontrol ediyor, kısıtlıyor ve gerektiğinde sınırlandırıyor. Buradaki söz konusu tasarım ‘ötede duranın” kendisinden olmadığını göstermek ve ona göre onunla mesafeli bir ilişki kurmaktır. Bu ilişkinin özü her zaman “kendinden olmayanı” kendisiyle eşit görmemek, belirli haklardan mahrum bırakmak ve hatta “insan gibi” görmemek. Kendi çoğunluğu içinde sürekli “potansiyel düşman” olarak göstermek, kendisine yakınsa farklılığını görmezden gelerek “makbul intibasını” yaratıp ötekileştirmektir. Zora düştüğünde “sözde kardeş” ilan edip makbul intibasını oluşturmaktır öteki olmanın en iyi hali. Kızgın zamanlardaysa ötekinin halis hali düpedüz “bölücü, hain, kötü, terörist ve düşmandır”. Bu kavram üzerinde kusursuz bir şekilde ötekileştirilen topluluk bugün Kürtlerdir.

Türkiye’deki gündelik ötekileştirme söylemlerinin başında baskın Türklük söylemi gelmektedir. Yüz yıla yakın bir süredir yoğun bir Türkifikasyon etrafında kurulmuş bu söylemler, Türk ulus kimliği içinde olmayanların ötekileştirilmesinin en önemli göstergeleridir. Bu ötekileştirme anlayışı, “tek dil, tek millet ve tek devlet” retoriği etrafında, kolektif sembolleri tekleştiren bir anlayıştır. Dolayısıyla Türkiye siyasetini domine eden hemen hemen bütün aktörler bu ötekileştirici çizgiyi sürdürmüşlerdir. Çünkü bu çizgi, ötekinin inşasında temel bir ayrım çizgisi olagelmiştir. Bu olgusal hakikat her zaman bilinçli bir tercih ve söylem olmuştur ama hiçbir zaman bu denli yıkıcı ve derin olmamıştır.

Bugün gelinen noktada “biz ve ötekiler” aslında mevcut iktidarın “biz ve yüzde elli” olarak evirildiği gün gibi ortadadır. İnsanlığın başlangıcından bu güne kadar yaptığı gibi hep birlikte 31 Mart’ta bir adım öne çıkarak bu ötekileştirme efsanesini yerle bir etmenin zamanının geldiğini idrak etmek lazım. Sokrates’in ünlü savunmasında (Apologia) buyurduğu gibi: “Atinalılar! Beni suçlayanların sizin üzerinizdeki tesirini biliyorum…” dediği gibi. O ölüme yürürken ötekileştirildiğinin farkındaydı, bizim bugün farkında olduğumuz gibi.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

‘Bu kadar ileri gidemezler’ mi?

Rızayı da zorla örgütlüyorlar!

Yazar: Heval Elçi
4 Kasım 2025

İktidar, yıllardır yazıklandığı “kültürel hegemonyayı” kurmak için her yolu deniyor.  Kendisine muhalif sanatçıları, ajans sahiplerini, TV’ler ve genel olarak medyayı,...

Demokratik entegrasyon

Demokratik entegrasyon

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
4 Kasım 2025

Son ayların en fazla tartışılan kavramı demokratik entegrasyondur. Bu kavramı gündeme koyan Abdullah Öcalan olmuştur. Birçok tanımı yapılabilir, ancak bu...

Meçhul herkes

Meçhul herkes

Yazar: Aziz Oruç
4 Kasım 2025

Hiyerarşisi var hayatın ve insanların. İktidarı var bazı ayrıntıların ve ayrıcalıkların. Tesadüfler ve karşılaşmalar birer kapı ve biz durmadan onları...

Toplum düşünceyle varolur

Toplum düşünceyle varolur

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
3 Kasım 2025

Egemen paradigmanın geliştirdiği güvensiz, umutsuz, bağımlı, bireyci ve iradesizleştirmeye karşı toplum olarak birbirine güven duyan, dayanışan, sevgi ve saygıyla yaklaşan,...

Güney Afrika’nın Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu: Uzun Gecenin Gündüze Yolculuğu

Güney Afrika’nın Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu: Uzun Gecenin Gündüze Yolculuğu

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
3 Kasım 2025

"Tarih, ne kadar sarsıcı acılar barındırsa da geri alınamaz; ama cesaretle yüzleşildiğinde yeniden yaşanmak zorunda değildir." Maya Angelou 1948-1994 arasında...

tepedeki bayrak

tepedeki bayrak

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
3 Kasım 2025

ege sahillerindeki ilçelerde kurulmuş sosyal medya grupları var. bunlardan birinde, yüksekçe bir tepede bulunan türk bayrağının, geceleri yunanistan’dan görünmediği, o...

Sonraki Haber

Erimesin yavrularımız!-İbrahim Nilüfer

SON HABERLER

DEM Parti’den 4 Kasım önerisi: AİHM kararı sonrası siyaset elini taşın altına koymalı

DEM Parti’den 4 Kasım önerisi: AİHM kararı sonrası siyaset elini taşın altına koymalı

Yazar: Yeni Yaşam
4 Kasım 2025

Güney Koreli milletvekili: Kuzey Kore askerleri Rusya’ya sevk ediliyor

Güney Koreli milletvekili: Kuzey Kore askerleri Rusya’ya sevk ediliyor

Yazar: Yeni Yaşam
4 Kasım 2025

Kadınlar adliyeden seslendi: ‘Jin Jiyan Azadî’

Kadınlar adliyeden seslendi: ‘Jin Jiyan Azadî’

Yazar: Yeni Yaşam
4 Kasım 2025

İmamoğlu’nun babası ve oğluna yurtdışı yasağı

İmamoğlu’nun babası ve oğluna yurtdışı yasağı

Yazar: Yeni Yaşam
4 Kasım 2025

Bağdat’ta Haşdi Şabi karargahında patlama

Bağdat’ta Haşdi Şabi karargahında patlama

Yazar: Yeni Yaşam
4 Kasım 2025

Irak petrol ithalatını durdurdu

Irak petrol ithalatını durdurdu

Yazar: Yeni Yaşam
4 Kasım 2025

MHP’den Demirtaş mesajı: Tahliye kararı verilecektir

MHP’den Demirtaş mesajı: Tahliye kararı verilecektir

Yazar: Yeni Yaşam
4 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır