• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
19 Aralık 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Ötekinin kimliğine bakış-Azad Barış

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
28 Şubat 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Öteki, biz olmayanın kişiselleştirilmiş halinin mesafeli tarifidir. Bu, en somutlaşmış şekilde ‘biz’ olmayanın kişileştirilmesi olan ‘öteki’ birçok nitelendirmeyi de bünyesinde barındırır. Bu soyut nitelendirmelerin sonuçlarının incelenmesi sosyal bilimlerin birçok disiplinin alanına konu olmuş ve halen araştırma alanlarından biridir. Nitekim ötekinin aidiyet ve kimliğine ilişkin birçok yorum ve tarif ortaya çıkmıştır.

Sosyolojiden, felsefeye, psikolojiden, edebiyata, toplumsal cinsiyetten siyaset bilimine kadar birçok çalışma ‘öteki’nin kurgulanışı ve anlamına odaklanmıştır. Öteki kavramı birçok kapının kilidini açacak sihirli bir anahtar işlevine sahiptir. Bu nedenle ötekinin sosyal psikolojik algısını anlamak önemlidir, zira üretim ilişkilerinden milliyetçiliğe, toplumsal cinsiyetten psikolojiye kadar birçok çalışmanın yolu ‘öteki’den geçer.

Oysaki öteki bir sosyal kimlik değildir, çünkü öteki mefhumu ötekinin tarifi üzerinden oluşan soyut bir yeni bir meta-anlatımdır. Bu yeni “Metaanlatıları” ve bireyselleştirilmiş inançların kaybı, geleneksel kimlik önemini de değiştirdi. Belki de buradaki meta-anlatılarını salt dünyamızın iç bağlamlarının çöküşü olarak değil, aynı zamanda yerleşik kimliksel varlıkların da sonu olarak anlamak gerekir. Çünkü yerleşik kimliklerin yerine ikame edilen birey, kendi anlam sisteminin kurucusu değildir ve hiçbir şekilde geleneksel yerleşik kimlik anlamında simgesellik de içermiyor. Buna karşı köklü bir itiraz olarak 68 hareketinin fikirsel ardılı olarak 1973 yılına Peter L. Berger, Brigitte Berger ve Hansfried Kellner’in kaleminden çıkan “The Homeless Mind” (Evsiz Zihin) adlı kitap, Batı medeniyetinin iksiri olarak sunulan kimlik ve onun modernite kurgusunu akademik bağlamda ciddi bir huzursuzluğa sürüklemişti. Bu huzursuzluk ne medeniyetin ne de kültürel olana dairdi, birebir kapitalist sistemin eleştirisiydi. O günden sonra kimlik ve o kümeye bağlı konularda sayısızca çalışma yapıldı ve makaleler yazıldı.

O güne kadar kendi etkin varlığını ve toplumsal meşrutiyetini modern birey kimliği ve yeni aidiyet mecrası üzerinden tekrardan konsolide etmeye çalışan kapitalizm yeni bir çağın ruhu olan post modern döneme ilk adımlarını atıyordu. Savaş sonrası yıkıntıların arasında ortaya çıkan toplumsal muhalefet, öğrenci ve barış hareketleri kapitalist sistemi kimlikler konusunda da yeni arayışlara sürükledi ve bu bağlamda bireysel kimliklerin yanı sıra üst ve alt kimlikler mefhumu ortaya çıkmaya başladı. Bu kimliklerin inşa süreçlerin temel dayanakları hiç şüphesiz ulus devlet kurgusuydu.

O tek bir ulusun kimlik hegemonyasına dayalı ortaya çıkan ulus devlet cihazı, diğer bütün kesimleri ya alt kimlik veya ötekiler olarak kategorize etti. Bu aynı zamanda sosyal sınıflar arasındaki makasın daha da açılmasına hizmet etti. Dolayısıyla sermayenin yeni bir örgütleme biçimi olarak ortaya çıkan ulus devlet kurgusu kimlikleri üzerinde de derin bir tahakküm kurdu.

Çıkış noktası örgütlü sosyal ve sınıfsal kimliklerin önüne geçmek ve toplumu daha küçük toplumsal ve sosyal gözeneklere ayırıp aygıtsal kontrolü sağlamaktı ve bunu iki kutuplu dünyada kusursuz bir şekilde gerçekleştirdi. Kapitalist modernitenin toplumsal kurgusu olarak ortaya çıkan bu yeni kimlik olgusu zamanla öteki olarak bildiğimiz kimliksel mefhuma doğru evrildi. Berger ve Kellner’in 70’li yıllarda geliştirmeye çalıştıkları savın esas ekseni buna dair bir itiraz çabasıydı. İlk defa o yıllarda modernitenin yeni kimlik kurgusu ve inşa etmeye çalıştığı bireysellik, kimlik mefhumunun tekinsizliğine dair olgusal ölçülerle vurgu yapıldı. Bu aynı zamanda ötekinin kimliğine dair de tartışmaların ipuçlarını taşıyordu.

Böylelikle postmodern çağın girişiyle beraber yeni kimlik tartışmalarında alevlendiği bir dönem şekillendi. Dolayısıyla bugün yükselişte olan sağ, ırkçı ve faşizan siyasi akımların temel özellikleri ve küresel bir veba gibi her yeri sarmalamış olmalarının esas sebebi ‘öteki’nin iflah olmaz varlığıdır. Çünkü kapitalist modernite, dünyaya yönelik salt bilişsel bir tutum değil, aynı zamanda müdahaleci bir projedir. Onun için kendi düşünsel kurgusuna göre kendi tasarımı biçimlendiriyor, kasıtlı bir forma dönüştürerek kontrol ediyor, kısıtlıyor ve gerektiğinde sınırlandırıyor. Buradaki söz konusu tasarım ‘ötede duranın” kendisinden olmadığını göstermek ve ona göre onunla mesafeli bir ilişki kurmaktır. Bu ilişkinin özü her zaman “kendinden olmayanı” kendisiyle eşit görmemek, belirli haklardan mahrum bırakmak ve hatta “insan gibi” görmemek. Kendi çoğunluğu içinde sürekli “potansiyel düşman” olarak göstermek, kendisine yakınsa farklılığını görmezden gelerek “makbul intibasını” yaratıp ötekileştirmektir. Zora düştüğünde “sözde kardeş” ilan edip makbul intibasını oluşturmaktır öteki olmanın en iyi hali. Kızgın zamanlardaysa ötekinin halis hali düpedüz “bölücü, hain, kötü, terörist ve düşmandır”. Bu kavram üzerinde kusursuz bir şekilde ötekileştirilen topluluk bugün Kürtlerdir.

Türkiye’deki gündelik ötekileştirme söylemlerinin başında baskın Türklük söylemi gelmektedir. Yüz yıla yakın bir süredir yoğun bir Türkifikasyon etrafında kurulmuş bu söylemler, Türk ulus kimliği içinde olmayanların ötekileştirilmesinin en önemli göstergeleridir. Bu ötekileştirme anlayışı, “tek dil, tek millet ve tek devlet” retoriği etrafında, kolektif sembolleri tekleştiren bir anlayıştır. Dolayısıyla Türkiye siyasetini domine eden hemen hemen bütün aktörler bu ötekileştirici çizgiyi sürdürmüşlerdir. Çünkü bu çizgi, ötekinin inşasında temel bir ayrım çizgisi olagelmiştir. Bu olgusal hakikat her zaman bilinçli bir tercih ve söylem olmuştur ama hiçbir zaman bu denli yıkıcı ve derin olmamıştır.

Bugün gelinen noktada “biz ve ötekiler” aslında mevcut iktidarın “biz ve yüzde elli” olarak evirildiği gün gibi ortadadır. İnsanlığın başlangıcından bu güne kadar yaptığı gibi hep birlikte 31 Mart’ta bir adım öne çıkarak bu ötekileştirme efsanesini yerle bir etmenin zamanının geldiğini idrak etmek lazım. Sokrates’in ünlü savunmasında (Apologia) buyurduğu gibi: “Atinalılar! Beni suçlayanların sizin üzerinizdeki tesirini biliyorum…” dediği gibi. O ölüme yürürken ötekileştirildiğinin farkındaydı, bizim bugün farkında olduğumuz gibi.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

2026 bütçesinde harcamalar ve vergiler

Adalet perspektifinden 2026 bütçesi (b)

Yazar: Heval Elçi
19 Aralık 2025

Bir önceki bölümde, adil bir bütçe politikasına ilişkin konuların dört başlıkta ele alınabileceğini belirtmiş ve bu konuda ilk olarak mali...

Bildiğimiz dünyanın sonrası: Kapitalizm ve Ortadoğu

Bildiğimiz dünyanın sonrası: Kapitalizm ve Ortadoğu

Yazar: Heval Elçi
18 Aralık 2025

“Bildiğimiz dünyanın sonu” değil, “sonrası” demek diyalektik bakış açısından kaynaklanıyor. Her bilinen dünya (yani verili dünya düzeni) kendi çelişkilerini üretir....

Devrimde buluşmak

Uğraklarda üstü örtülemeyenler: Gerçekler-gerilimler

Yazar: Heval Elçi
18 Aralık 2025

Türkiye’nin kapitalist sistemin taşeronluğunu sürdürme çabaları ile sisteme kendini kanıtlamaya çalıştığı uluslararası hamlelerden 2. Kritik Eşiği COP31’i bir önceki yazıda...

Tabii ki demokrasi istenecek

Nereden başlamalı?

Yazar: Bedri Adanır
18 Aralık 2025

Toplumun beslenme, barınma, eğitim, sağlık, ulaşım gibi ihtiyaçlarının; üretim yapılarak karşılanması gerekiyor. Bundan başka bir çare yok. Bir üretim ilişkileri...

Başarının sahibi

Başarının sahibi

Yazar: Heval Elçi
18 Aralık 2025

Türk devleti adına bu süreci yürütenler, Demokratik Toplum ve Barış sürecini, kendilerine göre tanımlayıp, altına başarı imzası atsalar da şimdiye...

Asimilasyon, inkar ve efendiye benzemek

Kadın bedeni üzerinden özel savaş

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
18 Aralık 2025

Devletli uygarlığın beş bin yıllık erkek egemen mirası, tarih boyunca en yoğun baskıyı kadın ve gençlik üzerinde kurmuştur. Toplumsal hakikat...

Sonraki Haber

Erimesin yavrularımız!-İbrahim Nilüfer

SON HABERLER

Cezaevi savcısından 30 yıllık tutsaklara: Bakan da arasa size tahliye yok

Cezaevi savcısından 30 yıllık tutsaklara: Bakan da arasa size tahliye yok

Yazar: Yeni Yaşam
19 Aralık 2025

Bursa’da Leyla Zana’ya yönelik nefret söylemine tepki

Bursa’da Leyla Zana’ya yönelik nefret söylemine tepki

Yazar: Yeni Yaşam
19 Aralık 2025

Dicle Müftüoğlu: Nazım ve Cihan hakikatin peşinde yürüyen öncülerdi

Dicle Müftüoğlu: Nazım ve Cihan hakikatin peşinde yürüyen öncülerdi

Yazar: Yeni Yaşam
19 Aralık 2025

Nazım Daştan ve Cihan Bilgin Kobanê’de Anıldı: Kalemleri ve kameraları yerde kalmayacak

Nazım Daştan ve Cihan Bilgin Kobanê’de Anıldı: Kalemleri ve kameraları yerde kalmayacak

Yazar: Yeni Yaşam
19 Aralık 2025

Cizîr’de 23 çocuğa istismar: Fail öğretmen tutuklanmadı

Cizîr’de 23 çocuğa istismar: Fail öğretmen tutuklanmadı

Yazar: Yeni Yaşam
19 Aralık 2025

İfadeye çağrıldı: Fenerbahçe Başkanı Saran’ın evinde arama yapılıyor

İfadeye çağrıldı: Fenerbahçe Başkanı Saran’ın evinde arama yapılıyor

Yazar: Yeni Yaşam
19 Aralık 2025

Wan’da 223 işçinin direnişi 144’üncü gününde

Wan’da 223 işçinin direnişi 144’üncü gününde

Yazar: Yeni Yaşam
19 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır