• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
27 Ağustos 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Şam–Ankara ekseni: Rojava’nın sıkıştırılması ve bölgesel yeni dizayn

27 Ağustos 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Manşet, Sinan Cudi, Yazarlar
Şam–Ankara ekseni: Rojava’nın sıkıştırılması ve bölgesel yeni dizayn

Kürt inkârı politikasından vazgeçilmediği tespiti bugün hem söylemde hem mimaride karşılık buluyor. Barış atmosferi gerçek bir tanınma ve anayasal güvence ile desteklenmezse, Şam–Ankara ekseni Rojava’yı idari, hukuki ve bilgi operasyonlarıyla kıskaçlayacak

Sinan Cudi

PKK’nin feshi ve temsili silah yakma töreni, Önder Abdullah Öcalan’ın yıllardır dillendirdiği barış ile demokratik toplum çağrısının pratik bir eşiği. Mecliste kurulan komisyonun yarattığı umut da bu eşiğin siyasal zemine taşınabileceğini düşündürdü.

Fakat sahadaki Suriye siyaseti bu atmosferle çatışıyor. Ankara ile Şam arasında 13 Ağustos’ta imzalanan savunma işbirliği muhtırası, Türkiye’nin Suriye’ye eğitim danışmanlık teknik yardım ve ihtiyaç halinde silah sistemleri ile lojistik sağlama taahhüdünü içeriyor. Bu adım, temmuz sonunda Şam’ın Ankara’dan savunma desteği istemesinin ardından geldi.

Bu hat iki başkentin farklı motivasyonlarla kurduğu ortak paydadan besleniyor.

Şam, merkezi otoriteyi tahkim ederek özerk yapıların idari alanını daraltmak istiyor. Ankara ise sınır hattında Kürt siyasal varlığını etkisizleştirip Özerk Yönetim’in kurumsal kapasitesini sınırlamayı hedefliyor.

Bu birleşme noktası, Rojava’nın iki merkez arasında sıkıştırılmış bir güvenlik laboratuvarına dönüşme riskini artırıyor. Ankara yeni yönetimi açık biçimde desteklerken SDF’yi entegrasyonu geciktirmekle suçluyor ve QSD’nin Suriye ordusuna entegrasyonunun hızlandırılması yönünde ciddi bir baskı yapıyor.

Saha dinamikleri bu siyasi hattı destekleyecek biçimde ilerliyor. Şam güney cephesinde İsrail ile gerilim yönetimi yürütüyor ve ABD arabuluculuğunda temaslar sürüyor. Bu tablo, kuzeydoğuya yöneltilecek idari ve güvenlik baskısını artırma niyetini güçlendiriyor.

Bu manzara, Türkiye içindeki barış iklimi ile Suriye sahasındaki pratik arasında üç temel çelişki üretiyor: Birincisi kurumlaşma meselesi. Öcalan’ın paradigması yerelleşmiş demokratik temsil, kadın özgürlüğü ve toplumsal sözleşme ile güvenliği birlikte kurgularken, Şam–Ankara hattı, güvenliği merkezi otoriteye bağlayıp özerk kurumları entegrasyon adıyla eritmek istiyor. Entegrasyon çağrısı kabul görürse, yerel öz yönetim deneyimi yetki devri yapmadan vitrin değişimine indirgenecek. Reddedilirse gayri meşru silahlı oluşum etiketi ile kriminalizasyon devreye girecek. İki başkent arasındaki muhtıra hükümleri de bu ikili kıskacı çalıştırmaya müsait.

İkinci çelişki noktası ise meşruiyet üretimi. Meclisteki komisyon umut üretirken sınırın öte yanında güvenlik işbirliği aynı Kürt aktörlerini sistem dışına itiyor. Bu, içerdeki barış söyleminin dış cephede tersine çevrilmesi anlamına gelir. Ankara’nın yeni hükümete açık destek beyanları ile QSD’ye yönelik uyarıları bu tersyüzü görünür kıldı.

Üçüncüsü de pazarlık zemini. Barışın kalıcılığı için tanınma ve güvence gerekir. Oysa Şam–Ankara ekseni tanımayı askıya alarak merkeziyetçi, tekçi ve mutlak devlet egemenliğini öncelleyen bir mimariye yöneliyor. Tanıma ertelendiğinde silahsızlanma yalnız taktik bir mola olur. Şam’ın savunma desteği talebi ve ardından gelen silah ile lojistik işbirliği, askeri kapasiteyi hızlı biçimde merkezileştirirken özerk alanı idari yollarla daraltma ihtimalini güçlendiriyor.

Buradan tehlikeleri netleştireyim.

Rojava’da kademeli boğma riski. Ortak keşif, eğitim ve donanım transferi sınır üstü gözetlemeyi yoğunlaştırır. Geçiş kapıları akaryakıt ve temel ürün akışında idari kısıtlar devreye girerse toplumsal yorgunluk büyür. Siyasi alan savunmadan lojistiğe kadar parça parça daralır. Anlaşmanın kapsamı böyle bir kademeli sıkıştırmayı mümkün kılıyor.

Bölgesel sızıntı riski. Güney cephede İsrail ile gerilim yönetimi devam ediyor. Aynı anda kuzeydoğuda baskı arttığında iki cepheli gerilim Suriye’nin kaynaklarını tüketir. Bu da yerel toplulukların güvenlik ikamesi aramasına yol açar. Hermon çevresindeki ihlal iddiaları bu kırılganlığın göstergesi.

ABD boyutu. Washington QSD ile ortaklığını sürdürürken Ankara–Şam hattının temposu belirli eşiklerde frenlenir. Fakat bu fren sahadaki idari kuşatmayı her zaman engellemez. Yumuşak yöntemlerle meşruiyet erozyonu yaratılabilir. Bu olasılık yeni düzen içinde masada duruyor.

Sonuç net!

Kürt inkârı politikasından vazgeçilmediği tespiti bugün hem söylemde hem mimaride karşılık buluyor. Barış atmosferi gerçek bir tanınma ve anayasal güvence ile desteklenmezse, Şam–Ankara ekseni Rojava’yı idari, hukuki ve bilgi operasyonlarıyla kıskaçlayacak. Silahların sembolik yakılması toplumsal nefes aldırır fakat tanıma olmadan kalıcı çözüm üretmez. İki başkent arasındaki muhtıra barışa köprü kuran bir güvenlik rejimi değil. Barışı erteleyen bir ara formül. Bu yüzden risk yüksektir. Barış komisyonunun açtığı kapı ile sahadaki güvenlik mutabakatlarının ürettiği baskı arasındaki gerilim giderilmezse umut dalgası hızla geri çekilir.

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

‘Toprağın üstü ‘Altın’dan değerli’

Sonraki Haber

İmralı kapısını kapatmak, süreci sabote etmektir

Sonraki Haber
İmralı kapısını kapatmak, süreci sabote etmektir

İmralı kapısını kapatmak, süreci sabote etmektir

SON HABERLER

Hipokrat yemini mi ırkçılık mı?

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

‘Alevi katliamını durdurabiliriz’

‘Alevi katliamını durdurabiliriz’

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

İmralı kapısını kapatmak, süreci sabote etmektir

İmralı kapısını kapatmak, süreci sabote etmektir

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Şam–Ankara ekseni: Rojava’nın sıkıştırılması ve bölgesel yeni dizayn

Şam–Ankara ekseni: Rojava’nın sıkıştırılması ve bölgesel yeni dizayn

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Önder Apo

‘Toprağın üstü ‘Altın’dan değerli’

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Siyasi partiler ne yapıyor, ne yapmalı?

Devletin ezberi ve statüko aşkı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

Dar ve dönemsel çıkarlara takılmamak…

Politik toplumun ‘yeni’ militanları:  Ekolojistler  – 1 –

Yazar: Yeni Yaşam
27 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır