• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
29 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Ahmet Güneş

Sarsılan hiza

29 Haziran 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Ahmet Güneş, Yazarlar
İmkâna mekân

Hikâyenin nerede ve ne zaman başladığı bir merak konusu. Zamanın sarkacında gidip gelmek, gidip dönmek ve gidip dönmemek; bildiğimiz hayatı yaşamadığımızı unutmanın bir yolu bu. Tersten de başlayabiliriz; yaşamak zaten arada sırada başımıza gelen bir şeydir.

Nedenlerden sıdkı sıyrılmış insanlar, sonuçların kuyusundan gökyüzüne bakıyor. Kimseyi şaşırtmayan bu gerçek, herkese önce veba, sonra da veda. İnsan arada sırada dünyadan düşmeli gibi bir ilham, bazı şeyleri ihlal edebilir.

Hep ve ısrarla gerçeklere inanmaktan düşlerini düşürenler ve düşlerinden kovulanlar bir arada, yan yana. Hayat iyileştirmiyor ve hep iyi gelmiyor. Hafızalarda yatan enkazlar, göğsümüzdeki mezarlar, boşluklar bırakıyor yaşamaya. Yer yer düşmek ya da atlamak, yaraşır insana, insanız.

Hayat, iyileştirmekten vazgeçebilir. İnsan, iyileşmekten kaçabilir. Kaçmak ve gitmek arasında bir çarşı, bir tepe, bir sokak, bir yamaç, bir pazar olabilir. İnsan uçurumlarını da kıyılarını da bilendir. İnsan umutlarını uçurabilir, hakkı dünya gibi bir gerçektir. Hafif adımlar da götürür, koşar ayaklar da, yol olduktan sonra ama.

Duyguların tabela, zekânın levha olduğu bir sisli zaman manzarası, bazen hayatın ta kendisidir. Budur ve buradan başla buyruğu, tekrarların arenası, çölde vaha, bir ara yol olabilir. Ressamlar bazen şairlerden daha çok haklıdır, denilir bir yerlerde. Kibritler ve mumlar, kimlikler ve pusular. Hayatın puslu manzaraları bir gün bir anda insanı karşılar. Tekrarların karşılaşması da bir yol açar.

Bencil adımlar, bezgin yürüyüşler, benzer bakışlar, sarsılan heyecanlar her yere teşebbüs ediyor. İnkârların gölgesi, yüzleşmelerin korkusu, başlamanın tereddüdü, insanı bir yere sığdıramıyor, çünkü dünyalar kadar dünya, dünya çünkü insan kadar. Biz insanlar zaten ıslanmayı severiz.

Ömür değil ama yıllara yayılan yaralarımız var, taşırız. Gün geldi bariyerlerimize sarılıp ağladık, günü geldi bariyerlerimizi yıktık. Bazı günlerin günleri var, getirmek gerekiyor. İlhamla ve isyanla gelecek bir gelecek; düşünmek, düşündüğünden düşmek, düşürmek? Soruların cevaplarla bir ahengi yok. Kesikler insanın yerini değiştiriyor, kestirmeler insanı kapılardan geçiriyor, her anı bir imtihan.

Çevrenin çapı, karışmanın karşılaşması diye bir nokta herkese varabilir. Başlangıçların müjdesi eskiyebilir ve bir rivayet olabilir. Karabasanlar yavaş günlerin ve uzun gecelerin davetsiz misafiri. Her an her şey birbirine karışabilir ve yitebilir.

Çemberler var, çizgiler var, çetin badireler var ve şükür ki çıkışlar var. Kapılar, kuyular, yollar hepsi bir ve bir yere götürebilir insanı. Dünya kadar, güneş kadar, ay kadar ve aşk kadar gerçekler inkârların çeperine sürüklendi bir vakit. Sonra bir başka vakit geldi ve döndü devran.

Artık her şey izaha değil, görülmeye muhtaç. Artık her şey hizaya değil, sırayı bozmaya mecbur. Her şey artık mizahın tabutunda dolaşmıyor, mezarları kapatıyor. Denilmiştir; biz bu günlere düşe düşe geldik. Biz bu günlerden sonra düşlemeye geldik, buradayız.

Sırayı bilmek, sıralara göre sınıflara girmek, sınırları bilmek ve sınırların üzerine yürümek. Her şey burada başladı değil. Başlangıç önceydi ve burada değildi. Sırra kadem basan doğrular, tüyen yalanlar, türeyen meraklar, önemli sanılan önlemler, zannetmelerin hepsi birden, geliyorlar. Geldiğimiz yerlerdeler.

Haftanın kitap önerisi: Abdullah Öcalan, Kürt aşkı / Aram Yayınları

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Süreç neden yavaş ilerliyor?

Sonraki Haber

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Sonraki Haber
Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

SON HABERLER

‘Kimseden aman dilemedi, bir minneti de olmadı’

‘Kimseden aman dilemedi, bir minneti de olmadı’

Yazar: Yeni Yaşam
29 Haziran 2025

Çözüm tarihsel bir zorunluluk

Çözüm tarihsel bir zorunluluk

Yazar: Yeni Yaşam
29 Haziran 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
29 Haziran 2025

İmkâna mekân

Sarsılan hiza

Yazar: Yeni Yaşam
29 Haziran 2025

Barış bir mücadele sorunudur

Süreç neden yavaş ilerliyor?

Yazar: Yeni Yaşam
29 Haziran 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Devrim Ayık’tan ne istiyorsunuz?

Yazar: Yeni Yaşam
29 Haziran 2025

Mazlum Erenci: Hep genç kalacak!

Mazlum Erenci: Hep genç kalacak!

Yazar: Yeni Yaşam
29 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır