Wan’da 5 ayda en az 9 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirirken, dosyalar etkin inceleme yapılmadan ‘intihar’ olarak kayıtlara geçiyor
Wan’da Ocak-Mayıs ayları arasında en az 9 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Şüpheli kadın ölümlerinin en çok yaşandığı ilçe Qelqelî (Özalp) oldu. 3 kadın ilçede şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Star Kadın Derneği, Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyon’undan oluşan bir heyet, dosyalardaki ihmallere dikkat çekmek ve sürecin etkin yürütülmesini sağlamak amacıyla Özalp Cumhuriyet Başsavcısı ile görüşme gerçekleştirdi.
Savcı ve eşbaşkanlarla görüşüldü
Görüşme hakkında bilgi veren ÖHD Wan Şube Eşbaşkanı Hatice Bağcı, çoğunluğu ciddi şekilde şüpheli olan ölümlerin “intihar” adıyla kapatılmak istendiğini belirtti. Şüpheli ölümlerin en çok yaşandığı yerlerden biri olan Qelqelî’de çalışma yürütme kararı aldıklarını aktaran Hatice Bağcı, “ÖHD, Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Star Kadın Derneği’nden oluşan birkaç kadın avukatla beraber savcı ile görüşme kararı aldık. İlk önce bu vakalara ilişkin soruşturma dosyalarını inceleyen, mevcutta derdest olan dosyaları inceleyen savcılarla görüştük. Akabinde yerel yönetimler boyutuyla hangi çalışmalar yürütülüyor, bu konuda bir çalışma var mı, yok mu konusuna ilişkin de belediye eşbaşkanlarıyla bir görüşme aldık. Yapılan görüşmelerimizde mevcutta basına yansıyan ya da yansımayan; intihar algısıyla adli makamlara yansıyan kaç dosyanın olduğunu sorduk. Bu kapsamda derdest olan, takipsizlik kararı alan ya da soruşturması açılan dosyalar hakkında bilgi almak istedik. Soruşturma dosyalarının nasıl yürütüldüğünü, tahkikat aşamasında delillerin hangi suçlar kapsamında toplandığını ve en nihayetinde bir şüpheli kadın ölümü değerlendirilmesi bazında delillerin toplanıp toplanmadığını sorduk” ifadelerini kullandı.
‘İntihar değil şüpheli ölüm’
Kadın ölümlerinin intihar değil, şüpheli ölüm olarak dosyalarda geçmesini talep ettiklerini dile getiren Hatice Bağcı, bu tür vakalarının salt intihar olarak ele alındığında soyut kalacağını vurguladıklarını söyledi. Taleplerine karşı savcılığında konuya ilişkin kendilerinin de etkin çabaları olduğunu, çalışmalarının olduğunu kendilerine ilettiğini aktardı. Bu vakalarda ölüm nedeninin belirlenememesine işaret eden Hatice Bağcı, “Şüpheli kadın ölümlerinin artmasındaki bir diğer nedenin ise ölüm nedenlerinin belirlenmemesi. Aslında cezasızlık politikasını besleyen en önemli damarın da bu damar olduğu, kadın ölümlerinin nedenlerini ve faillerin belirlenmemesinin de cezasızlık politikalarını desteklediğine dair de konuştuk. Yine yerelle ortaklaşarak çalışmaların yapılması elbette daha etkili olacaktır. Bir tarihsel sıralamaya baktığımızda küçücük bir ilçede neredeyse her hafta bir kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Bu noktada gerek adli makamlar gerekse de yerel yönetimin orada ciddi çalışmalar yapması gerektiğini onlara ilettik, onlar da bu noktada çalışmalar yapacaklarını vurguladılar” diye konuştu.
‘Failler tutuklanmıyor’
Qelqelî’de yürütülen soruşturmaların halen derdest olduğunu sonuca kavuşmadığını ifade eden Hatice Bağcı, soruşturmalarda ön otopsi raporlarının alındığını ve ATK’ye gönderildiğini anlattı. Wan’da şüpheli kadın ölümlerinin yoğun olduğu başka ilçelerinde olduğunu bunlardan birinin Çaldıran ve Muradiye olduğunu sözlerine ekleyen Hatice Bağcı, “En nihayetinde biz birçok kadın cinayetinin olduğu dosyada; faillerin iyi hal indirimlerinden, meşru müdafaadan, haksız tahrikten yararlanabilecekleri birçok hukuki açık mevzuatında olduğunun farkındayız. Kovuşturma aşamasına gelen kadın katliamlarına ilişkin birçok dosya böyleyken, intihar dosyalarına ilişkin bu tür bir şüphe bile yürütülmeden salt intihar algısıyla soruşturmalar yürütüldüğü için failler tutuklanmıyor bile” şeklinde konuştu.
‘Şiddete karşı ağ oluşturmalıyız’
Siyasi iktidarın kadın kazanımlarına dönük yıllardır sürdürdüğü politikalara dikkat çeken Hatice Bağcı, “Biz hukukçular belki bu noktalarda; İstanbul Sözleşmesi’ni, 6284’ü, Medeni Kanunu ve kadına yönelik aslında iktidarın saldırdığı her kazanımı tekrar kazandırmak için sahada çaba sarf etmeliyiz. Bu noktada yerelden başlayarak şiddete karşı bir ağ oluşturmalıyız. Bu noktada Türkiye ve Kürdistan’daki tüm sivil toplum örgütlerinden ve kadın yapılarından destek bekliyoruz. Bu noktada yine; bu tür dosyaların cezasızlık politikaları ya da takipsizlikle sonuçlanmaması için kadın avukatlardan dayanışma ve destek talebinde bulunuyoruz” diye belirtti.
Haber: Ruken Polat / MA