Bütün toplumsal siyasal çevrelerde ilgi yaratan barış ve demokratik toplum süreci, son günlerde hızlanarak ve yeni aşamalara geçerek devam etmektedir. Bu anlamda ilk adım yine Kürt halk önderi Öcalan’dan gelmiştir. 9 Temmuz 2025’de Sayın Öcalan, arkadaşlarıyla birlikte, görüntülü bir açıklama yayınlamıştır. Açıklamanın görüntülü olması önemliydi. Çünkü sürecin ilk döneminde devletin yetkili bakanı “bu işlemin yapılması mevzuatımıza aykırıdır” diyerek bu talebi kabul etmemişti. Ama görüldüğü gibi birkaç ay sonra, “aynı bakan” bu iddiasından vazgeçmiş, “aynı mevzuat” uygun hale getirilmiş ve Sayın Öcalan’ın videolu açıklaması yapılabilmiştir. Esasında Sayın Öcalan’a uygulanan insanlık dışı tecrit göz önüne alındığında Öcalan’ın görüntülü mesajının yayınlanmasının bir lütuf değil, mücadeleyle kazanılmış bir hak olduğu görülmektedir.
Yine de yapılan açıklama önemliydi. Bu açıklamayla Kürt halkı ve özgürlük gerillası, yıllar sonra, önderliklerinin yüzünü görmenin, sesini duymanın buruk, ama etkileyici heyecanını yaşamışlardır. Ancak Sayın Öcalan’ın bu açıklaması, barış ve demokratik toplum sürecine yön verdiği için değerlidir. Çünkü devlet en başından beri bu süreci kendi politik ihtiyaçlarına uyarlamak istemiştir. Bu amaçla her önleyici yola, yönteme başvurulmuş, sürece dair kaygılar ve kuşkular yaratmaya; süreci “yenme/yenilme, teslim alma, gömme” kelimeleriyle ifade edilen bir anlayışla sunmaya çalışmıştır.
Sayın Öcalan ise yaptığı son açıklamayla sürecin bu şekilde çarpıtılmasını, spekülasyonlarla kirletilmesini önlemiş, böylece sürecin doğru anlaşılmasını ve ilerlemesini sağlamıştır.
Bu anlamda sayın Öcalan yaptığı açıklamada “Tüm yaşanan gelişmelerin sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto yaklaşık elli yıllık “Kürdistan Devriminin Yolu” manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.” diyerek bugün gelinen noktanın 50 yıllık mücadelenin yeni bir aşaması olduğunu, mücadelenin bitmediğini, devam ettiğini söylemektedir. Yani yapılan spekülasyonun aksine bu yeni paradigma ve açıklamayla sayın Öcalan ne dün yaptıklarının yanlışlığından ne de mücadelenin bittiğinden söz etmemiş, önderlik ettiği geçmişi yadsımamıştır. Yani bir reddiye söz konusu değildir. Bütün yapılan, yaşanan değişimlerden dolayı, mücadele araçlarının değiştirilmesi gerekliliğinin ifade edilmesidir.
Sayın Öcalan yaptığı açıklamayla bir kez daha mücadelenin yeni araç ve yöntemlerle devam edeceğini belirtmiştir. Ayrıca sürecin başarısı için herkesin sorumluluk alması gerektiğini belirtmiş ve yapılan manipülasyonların ve karartmaların yanlışlığını göstermiştir.
KCK, Sayın Öcalan’a “Önder Apo’nun bizden istediği adımı atma kararlılığındayız. Halkımızı ve halklarımızı düşünerek bu yeni adımı da atıyoruz. Ancak sürecin tek taraflı ve sadece bizim atacağımız adımlarla ilerlemeyeceği bilinmelidir” şeklinde verdiği cevapla süreci hızlandırmıştır.
Nihayet 11 Temmuz 2025’de bir grup PKK’li gerilla sayın Öcalan’ın çağrısına uyarak silahlarını imha etmek üzere belirlenen alana gelmişlerdir. Gerillaların disiplinli, inisiyatifli, özgüvenli rahatlıklarıyla sergiledikleri görüntü, tek kelime ile muhteşemdi. O görüntüleri izleyen insanların etkilenmemesi mümkün değildir.
Gerillalar belirledikleri düzenle masaya oturmuşlar ve açıklamayı, Bese Hozat Türkçe, Nedim Seven Kürtçe okumuşlardır. Bese Hozat metni okuduktan sonra, kararlı ve kendinden emin bir sesle, sürecin başarısı için devletin yasal düzenlemeleri yapması gerektiğini belirtmiştir. Gerillalar daha sonra silahlarını bir yoldaşa gösterilen özenle, yakılacak kazana koymuşlar ve tutuşturmuşlardır. Ve “O iyi insanlar” aynı disiplinle, aynı inanmışlıkla ve etkileyici bir görüntüyle gitmişlerdir.
Böylece Öcalan’ın, KCK’nin açıklamalarıyla ve gerillanın silahlarını imha etmesiyle yeni sürecin önemli bir adımı atılmıştır.
Yeni dönem, 47 yıldır sürdürülen savaşın sonlandırılacağı, barış ve demokratik toplum için, yeni yöntem ve araçlarla, daha etkili ve sonuç alıcı bir mücadelenin sürdürüleceği bir dönem olarak şekillenecektir. Görüldüğü gibi geri dönüşünün kolay olmayacağı yeni dönem, daha zorlu ve daha güçlü bir mücadele dönemi olacaktır. Gerisi çarpıtmadır.
Dolayısıyla Bese Hozat’ın okuduğu metindeki “özgürlük ve dayanışma kazanacak” ifadesi, geleceğe ertelenmiş bir hayal değildir. Mutlaka kazanılacak olan özgürlüğün somut gerçekliği ve yakınlığıdır. İnanmayanlar silah teslim törenindeki görüntülere iyi baksınlar; bu görüntülerin Kürt insanında yarattığı özgürlük duygusunun söndürülemeyeceğini, ayrıca özgürlük mücadelesi için yola çıkanların gözlerinde hiçbir tereddüt, yüreklerinde hiçbir kaygı taşımadıklarını net biçimde göreceklerdir. Ne de olsa kaza geçirileceği kaygısıyla hiçbir yolculuktan vazgeçilmemiştir. Özgürlükten vazgeçmeyi sağlayacak hiçbir gerekçe de bulunamamıştır.