Türkiye çeşitli selefi, cihatçı ve radikal eğilimlere sahip silahlı grupları önce Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), ardından Suriye Milli Ordusu (SMO) çatısı altında örgütleyerek sahadaki etkisini pekiştirmiştir. Bu yapılanmalar aracılığıyla Türkiye, Suriye iç savaşında belirgin bir taraf olarak konumlanmış ve askeri-siyasi nüfuzunu genişletmiştir
Doğan Cihan
Türkiye, Suriye ile olan uzun sınır hattı ve tarihsel bağları doğrultusunda bu ülkeye yönelik kalıcı bir devlet politikası izlemektedir. 2011 yılında başlayan iç savaşla birlikte Ankara, Suriye sahasında aktif bir taraf haline gelmiş ve belirli grupların temsiliyetini üstlenmiştir. Bu süreçte Türkiye, çeşitli selefi, cihatçı ve radikal eğilimlere sahip silahlı grupları önce Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), ardından Suriye Milli Ordusu (SMO) çatısı altında örgütleyerek sahadaki etkisini pekiştirmiştir. Bu yapılanmalar aracılığıyla Türkiye, Suriye iç savaşında belirgin bir taraf olarak konumlanmış ve askeri-siyasi nüfuzunu genişletmiştir.
Türkiye binlerce savaşçıyı eğitti
Türkiye, ABD’nin desteğiyle yürütülen eğit-donat programı kapsamında Suriye’de binlerce savaşçıyı eğiterek donatmış ve bu grupları sahada aktif biçimde kullanmıştır. Bu yapıların, özellikle Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerdeki askeri operasyonlarda rol alması, Türkiye’nin Suriye iç savaşında açık bir taraf haline geldiğini göstermektedir.
Türkiye tarafından desteklenen gruplar
Türkiye’nin desteklediği silahlı gruplar; Efrîn, Şehba, Til Rifat, Minbîc, Girê Spî (Tel Abyad) ve Serêkanîyê (Ras al-Ayn) gibi stratejik bölgelerde Kürt güçlerine karşı düzenlenen askeri harekatlarda kullanılmıştır. Bu operasyonlar, Türkiye’nin sahadaki nüfuzunu artırma ve Kürt siyasi yapılarının etkisini sınırlama hedefiyle örtüşmektedir.
Önce DAİŞ’e karşı başlatıldı
Başlangıçta DAİŞ’e karşı mücadele amacıyla başlatılan eğit-donat programı, zamanla sahada farklı amaçlarla yönlendirilmiş ve Türkiye’nin bölgesel stratejileri doğrultusunda şekillenmiştir. Bu durum, uluslararası kamuoyunda programın amacının dışına çıktığı ve vekil güçler aracılığıyla etnik temelli çatışmaları körüklediği açıkça ortaya çıkmıştır.
Ardından Kürtler hedef alındı
Son gelişmelerde, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) lideri Ahmed el Şara’nın öncülüğünde Esad rejimine karşı geniş çaplı bir saldırı başlatılmış, Suriye’deki neredeyse tüm silahlı gruplar bu harekâta katılmıştır. Ancak Türkiye’ye bağlı SMO unsurları, Esad’a karşı cephe almak yerine Şehba, Til Rifat, Minbîc, Tişrîn Barajı ve Qereqozax bölgelerinde Kürt güçlerine yönelerek, sahadaki tarafını net biçimde ortaya koymuştur.
Fiilen cihatçı grupların kontrolüne geçti
HTŞ’nin Esad rejimini devirmesiyle birlikte Suriye’deki güç dengeleri köklü biçimde değişmiş, Şam yönetimi fiilen Şara öncülüğündeki cihatçı grupların kontrolüne geçmiştir. Bu gelişmeyi fırsata çeviren Şara, hızlı bir şekilde kendi rejimini kurma yönünde adım atmış ve Yeni Suriye Ordusu’nun yeniden yapılandırılması için resmi bir genelge yayınlamıştır. Suriye’nin geçici lideri Ahmed el Şara, yayınladığı genelgeyle ülkedeki tüm silahlı gruplara çağrıda bulunarak Yeni Suriye Ordusu’na katılım çağrısı yaptı. Bu çağrı, Esad rejiminin devrilmesinin ardından oluşan yeni siyasi ve askeri dengelerin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’nin yanıtı: SMO’nun entegrasyonu
Türkiye, bu çağrıya hızlı bir şekilde yanıt vererek, kendi desteklediği SMO’nun Yeni Suriye Ordusu’na katılımını sağladı. Böylece Türkiye, uzun yıllardır örgütlediği, eğittiği ve sahada operasyonel olarak kullandığı grupların yeni dönemde meşru bir askeri yapı içinde yer almasını temin etmiş oldu. Bu hamle, Türkiye’nin Suriye iç savaşındaki vekil güçlerini yeni siyasi düzende konumlandırma stratejisinin bir uzantısı olarak görülüyor. SMO’nun bu entegrasyonu hem sahadaki meşruiyetini artırıyor hem de Türkiye’nin bölgesel etkisini yeni yönetimle uyumlu hale getiriyor.
Feshedilmek yerine yeniden isimlendiriliyor
Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara, ülkedeki cihatçı grupların dağıtıldığını iddia etse de, sahadan gelen çok sayıda rapor bu açıklamayı sorgulatıyor. Gerçekte söz konusu grupların büyük bir kısmı feshedilmek yerine Yeni Suriye Ordusu’nun tümen ve tugayları altında yeniden isimlendirilerek faaliyetlerine devam ediyor.
Yapısal süreklilik ve saha gerçekliği
Birçok grup mevcut organizasyon yapısını, iç komuta zincirini ve kimliğini koruyarak yeni askeri çatı altında konumlandı. Bu grupların bazıları, daha önce etkin oldukları bölgelerde aynı faaliyetleri sürdürmeye devam etti. Özellikle Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin desteğiyle faaliyet gösteren SMO çatısı altındaki güçler için bu durum net bir biçimde gözlemleniyor.
Meşruiyet ve görünüm değişimi
Bu süreç, uluslararası kamuoyuna “grupların dağıtıldığı” şeklinde sunulsa da sahadaki gerçeklik daha çok yeniden bir markalaşma ve meşruiyet kazanma stratejisi olarak değerlendiriliyor. Yeni Suriye Ordusu’nun tümenleri altında faaliyet gösteren bu yapılar, aslında eski milis grupların yeni isimlerle sahada varlıklarını sürdürmesinden ibaret. Özellikle Türkiye’nin desteklediği SMO bünyesindeki komutanların Yeni Suriye Ordusu’nda tümen ve tugay komutanlıklarına atanması ve bu güçlerin Türkiye sınırına yakın bölgelere konuşlandırılması, dış müdahaleye resmen bir şekilde açmak olarak görülüyor.
Yeni Suriye Ordusu’nun oluşturulma sürecinde, SMO çatısı altında faaliyet gösteren ve Türkiye ile yakın ilişkileri bulunan birliklerin doğrudan entegrasyonu, askeri birlik ve komuta bütünlüğü açısından çeşitli tehlikeleri beraberinde getiriyor.
Türkiye menşeli silahlar ve eğitim desteği
Söz konusu birliklerin Türkiye menşeli silah sistemlerine sahip olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu gruplar, ideolojik, teorik ve askeri açıdan Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından uzun yıllar boyunca eğitilmiş ve sahada yönlendirilmiştir. Bu durum, SMO’nun Yeni Suriye Ordusu’na katılımını sadece bir entegrasyon değil, aynı zamanda Türkiye destekli bir yeniden yapılanma süreci haline getirmiştir. Daha açık bir ifadeyle Türkiye, SMO’yu orduya dahil ederek, kendi istediği çerçevede yeni orduyu yapılandırıyor.
Türkiye ile Suriye arasında imzalanan askeri anlaşma, 13 Ağustos 2025 tarihinde Ankara’da imzalanan Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırasıdır.
Anlaşmanın temel unsurlarının öne çıkanları
- Askeri eğitim ve personel değişimi
- Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Suriyeli askerlere komando ve piyade eğitimi verecek. Suriyeli askerler hem Türkiye’de hem de kendi ülkelerinde eğitim alacak.
- Teknik yardım ve modernizasyon
- Suriye ordusunun yapısal ve operasyonel kapasitesinin artırılması hedefleniyor. Türkiye, askeri sistemlerin modernizasyonu için teknik destek sağlayacak.
- Ortak eğitim merkezleri
Türkiye, Suriye’de harp okulu ve astsubay okulu kurulmasını planlıyor. Bu merkezlerde Suriyeli askerler disiplinli ve kapalı sistem içinde eğitim görecek.
Stratejik amaçlar
- Suriye’nin savunma kapasitesini artırmak
- Türkiye’nin bölgesel güvenlik politikalarıyla uyumlu bir Suriye ordusu oluşturmak
- Ortak tehditlere karşı koordineli hareket edebilmek (özellikle terörle mücadele alanında)
Parçalı yapı ve kurumsallaşma sorunu
SMO’nun mevcut yapısıyla Yeni Suriye Ordusu’na doğrudan dahil edilmesi, ordunun homojenliğini zedeleyerek parçalı bir askeri yapı oluşmasına neden olmaktadır. Farklı ideolojik ve operasyonel geçmişe sahip grupların aynı komuta zinciri altında toplanması, kurumsal bütünlük ve ulusal ordu kimliği açısından ciddi zorluklar yaratmaktadır.
Türkiye’ye bağlı SMO, Yeni Suriye Ordusu bünyesinde yer almasıyla birlikte, “Nasıl bir Yeni Suriye Ordusu inşa ediliyor?” sorusunu, geçiş sürecinin tüm çıplaklığıyla gündeme getiriyor. Bu entegrasyon, yalnızca askeri bir yeniden yapılanma değil; aynı zamanda sahadaki güç dengelerinin, ideolojik yönelimlerin ve dış etkilerin yeniden şekillendiği bir süreci temsil ediyor.
SMO’nun yeni yapıya dahil olma süreci
Türkiye’nin uzun yıllardır örgütlediği, eğittiği ve donattığı SMO grupları, Yeni Suriye Ordusu’na doğrudan katılım sağlayarak bu yeni askeri yapının temel taşlarından biri haline geldi.
Bu gruplar:
- Türkiye menşeli silah sistemleriyle donatılmış durumda.
- Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ideolojik, teorik ve operasyonel eğitim aldı.
- Sahada Türkiye’nin stratejik öncelikleri doğrultusunda hareket ediyor.
Parçalı yapı ve ulusal ordu tartışması
SMO’nun mevcut yapısıyla Yeni Suriye Ordusu’na katılması, ordunun bütünlüğünü zedeleyerek parçalı bir askeri yapı oluşmasına neden oluyor. Farklı ideolojik geçmişe ve dış bağlantılara sahip grupların aynı çatı altında toplanması, ulusal kimlik temelinde bir ordu inşasını zorlaştırıyor. Bu durum, Suriye’deki geçiş sürecinin ne denli karmaşık ve çok katmanlı olduğunu gözler önüne seriyor.
Türkiye’nin Yeni Suriye Ordusu’na dahil ettiği SMO’lu grup ve cihatçılar:
Savunma Bakan Yardımcısı ve Kuzey Suriye’deki Ordu Faaliyetleri Komutanı – Fahim İsa Türkiye’ye bağlı. SMO’ya bağlı Sultan Murad grubunun lideri olarak biliniyor. Özellikle Efrîn ve çevresinde Kürtlere karşı işlediği insanlık suçlarıyla adını duyurdu. SMO’nun önde gelen liderlerinden biri oluyor. Ayrıca, Türk siyasetçilerle bağlantıları olduğu bilinmektedir.
Esad rejiminin devrilmesine yol açan saldırı sırasında, İsa komutasındaki grupta Efrîn Şehra, Şêrawa ve Til Rifat’ta Kürtlere karşı saldırıya geçmiştir. İsa, Şara’nın yayınladığı özel bir bildiriyle Savunma Bakanı Yardımcılığına atandı.
Şam Tümeni – MİT’e bağlı Çiftçi Komutan
Ömer Muhammed Çifti (Türkiyeli) Şara tarafından özel bir talimat ile kurulan Şam Tümeni’nin başına getirildi. Bu Tümen, başkent Şam bölgesinden sorumlu bağımsız bir birim olmasıyla öne çıkıyor. Çiftçi’nin iki temel özelliği ön plana çıkarak dikkat çekiyor. Şara’ya sadık ve çok yakın biri ve Türk istihbaratına yakın olduğu ve onlar için irtibat görevlisi olarak görev yaptığı yayınlanan raporlar ile basına yansımıştı.
- Tümen – SMO’ya bağlı Ceyş el İslam
Bu tümen, Şam’ın doğu Rif bölgesinde faaliyet göstermektedir ve üyeleri daha önce Ceyş el-İslam örgütünün bir parçası olarak faaliyet göstermiştir. 2018 yılında Halep’te SMO’ya katılıyor. İdeolojik olarak, Suriye milliyetçiliğiyle birleşmiş İslamcı-Selefi bir bakış açısı sunan bir örgüttür. Örgütteki savaşçı sayısı 5 bin ile 8 bin arasında değişiyor.
- Tümen – Sultan Süleyman Şah Grubu (Ebu Emşat)
Bu tümen, Sultan Süleyman Şah (Ebu Emşa) olarak bilinen SMO grubuna verildi. Bu grup ve komutanı Ebu Emşa, Efrîn, Girê Spî, Minbîc ve Serêkanîyê gibi Kürt kentleri başta olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlere karşı kaçırma, cinayet, işkence vb. nedeniyle yaptırım altına alındı.
- Tümen – Ceyş el İzza
Bu tümen, Ceyş el-İzza cihatçı grubuna verildi.
- Tümen – El Cephe el Şamiye
Halep’in Kuzey ve Doğusunda faaliyet gösteren bir tümendir. Türkiye’ye yakınlığıyla dikkat çekiyor.
- Tümen – Feylak el-Şam ve Garib
Türkiye’ye yakınlığıyla biliniyor. Bu tümen, İdlib ve Halep arasındaki bölgede faaliyet göstermektedir. Tümenin karargâhı şu anda Halep’in yaklaşık 50 km güneyindeki Ebu El-Duhur askeri hava üssünde bulunmaktadır. Mevcut bilgilere göre, üyelerinin birçoğunun daha önce Feylak el-Şam saflarında görev yaptığı anlaşılmaktadır. Tümenin komutanı Muhammed Garib’dir (Ebu Seyyid Horan).
Feylak el-Şam’ın ve özellikle Garib’in, Türkiye ve Müslüman Kardeşler’e yakın olduğu biliniyor.
- Tümen – SMO’ya bağlı 5 gruptan oluşturuldu
Halep bölgesi ve çevresinde faaliyet gösteriyor. Sultan Murad, Sultan Muhammed el-Fetih, Liva el-Vakas, el-Muntasır b-Allah ve 51. Tümen olmak üzere Türkiye’ye bağlı beş cihatçı örgütün birleşmesiyle kuruldu.
Bu örgütler, Suriye Milli Ordusu (SNA) çatısı altında Kuzey Suriye’de faaliyet göstermiş ve çeşitli operasyonlarda Türk ordusuyla iş birliği yaparken önemli Türk desteği almışlardır. Ayrıca bu örgütlerin savaşçılarının Türkiye tarafından Dağlık Karabağ savaşı sırasında Azerbaycan’a yardım etmek üzere gönderildiği iddia edilmektedir.
- Tümen – Efrîn’de katliamlarla anılan Hamza Tümeni
Halep bölgesi ve çevresinde faaliyet gösteriyor. Efrîn işgalinde ve sonrasındaki yaşananlarda yer alan Türkiye’ye bağlı Hamza Tümeni’nden oluşturuldu. Bu grubun çoğu üyesinin Türkmen olduğu biliniyor. İşlediği savaş suçlarından kaynaklı ABD tarafından yaptırımlara tabi tutuluyor. Grubun sorumlusu Türkiye’de adını duyuran Seyfettin Bulad’dır (Ebu Bekir).
- Tümen – Nureddin Zengi ve Mutasım Tümeni
SMO’ya bağlı Nureddin Zengi ve Mu’tasım Tümeni cihatçı gruplarından oluşuyor. Halep ve çevresinde faaliyet gösteriyor.
- Tümen
Suriye’nin doğusundaki Palmira şehri ve Suriye çölü bölgesinde faaliyet göstermektedir. Bu Tümeni SMO’ya bağlı Sultan Melikşah cihatçı grubundan oluşturuldu. Bu grup ile Türkiye Palmira Havaalanına yerleşmek istemiş, İsrail’in hava saldırısı ile Türkiye geri çekilmişti.
- Tümen
Doğu Suriye’de faaliyet göstermektedir SMO’ya bağlı olan ve Kürtlere karşı Türkiye’nin saldırılarında kara gücü olarak görev alan Ahrar el Şarkiye cihatçı grubundan oluşturuldu.
Tümenin komutanı Ahmed Ahsan Fiad el-Hiyas’dır (Ebu Hatem Şakra). Ebu Şakra, Kürt Siyasetçi Hevrîn Xelef’in katili olarak kamuoyunda biliniyor.
Belirtilen tümenlere yerleştirilen gruplar, tümen kimliği altında Suriye devletine ait imkânlardan faydalanarak, Türkiye’nin yönlendirmesi doğrultusunda konumlarını korumaktadır.