• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Ekim 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

‘Vatan, millet, Sakarya’ ile çocuklara taciz

15 Ekim 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Güncel, Manşet, Özel
‘Vatan, millet, Sakarya’ ile çocuklara taciz

Cizîr’de son on yıldır şahit olduğu ve mücadele ettiği sistematik tacize karşı açlık grevi başlatan Mesut Aslan gazetemize konuştu:

  • Bir gün okul idaresi bir suç duyurusunu Cumhuriyet Savcılığı’na götürdükten sonra savcı beyin beni kastederek şöyle bir emir verdiğini söyledi: ‘Bundan sonra o rehber öğretmen bu olaya bakmasın.’ Çünkü bunun öncesinde Eğitim Bir-Sen olayı terörize eden bir şey yaptı, bir yandan da ‘bu rehber öğretmen bunun hesabını verecek’ şeklinde tehdit etti
  • Bunun Antalya’da koruma şekli farklı, burada farklı. Burada kişi çok güçlü zaten. Sendikasından da çok güçlüydü. Burada birçok kişinin yaptığı gibi ‘milliyetçilik kalkanı’ arkasına sığındı. Mahkeme sürecinde de ‘bu teröristlerin bir oyunudur. Ben vatanseverim’ gibi birçok şey söyleyerek bizi terörize etmeye çalıştı
  • Benim başvurduğum açlık grevi eylemi, vicdani olarak almış olduğum bu karar belki de bir çaresizliğin yansımasıdır. Devlet koruyamıyor, toplum koruyamıyor, veliler koruyamıyor, yargı koruyamıyor… Bu çocukları teslim mi edelim?
  • Binlerce çocuğumuz belki bu sorunu yaşıyor, söylüyor hatta çığlık atıyor ama biz bunları susturuyoruz. Aile, toplum, bürokrasi, siyaset veya yargı bunları susturuyor. Biz buna olan öfkemizi dile getirmek için bu eylemi başlattık
  • Aldığımız duyuma göre, bir yıllık aldığı kademe durdurma cezasını idari mahkemeye götürüldüğünü ve iptal edildiğini duyduk. Şu an bu kişi idari olarak hiçbir ceza almadı. Bu kişi şu an nerede bilmiyoruz

Şirin Bayık

Mesut Aslan, Şirnex’in (Şırnak) Cizîr (Cizre) ilçesinde rehberlik yaptığı Merkez Anadolu Lisesi’nde son on yıldır şahit olduğu ve mücadele ettiği sistematik tacize karşı açlık grevi başlattı. 26 Nisan 2019’da dört öğrencinin okul idaresine müdür yardımcısı Burak Ercan tarafından taciz edildikleri iddiasıyla yaptıkları beyanlarla başlayan süreç Mesut Aslan’ın da yaşamını değiştirdi. Gazetemize konuşan Mesut Aslan, ‘açlık grevim belki ölüm orucuna döner’ dedi. Mesut Aslan, yaşadığı çaresizliği, bürokrasinin faili korumasını, toplumsal suskunluğun acısını, sistemin çocukları nasıl istismara açık bir noktaya taşıdığını Cizîr’de bir lisede yaşanan sistematik taciz özelinde anlattı.

Şikâyet ve okul idaresinin tutumu

Mesut Aslan sözlerine şu şekilde başlayarak, “Her şey 26 Nisan’da o beyanlarla başladı. Bu beyanlar okul idaresi tarafından alındıktan sonra Milli Eğitim Müdürlüğü aranıp onlara aktarılıyor. Onlar da ‘tamam, ilgileneceğiz’ diyerek görüşmeyi sonlandırıyor. Sonraki gün öğrenciler tekrar idareye giderek durumu soruyorlar. Milli Eğitim birkaç kişinin şifahi söylemi ile resmi işlem başlatamayacaklarını, çocuklar o kadar kararlıysa resmi şikâyette bulunmaları gerektiği şeklinde yol gösteriliyor. Ancak resmi işlemin başlatılması için çocukların beyanı esastır. Tabii ceza alınması için beyanların yanı sıra delillerin bulunması gerekir. Ancak resmi işlemin başlatılması için çocukların beyanlarının esas alınması gerekiyordu. Bunun yerine ‘tutanak tutsunlar’ gibi bir yola başvuruyorlar” diye konuştu.

‘Üst’lerin emirleri

Mesut Aslan, şöyle dedi: “Okul idaresi de rehberlik servisi olarak bizi çağırdıktan sonra tutanaklarını tutmamızda yardımcı olmamızı istedi. Biz rehberlik servisi olarak bu yolun yanlış olduğunu, beyanın üzerinden bir hafta geçmiş olmasına rağmen hala kolluk güçlerine bildirilmediğini, çocuk tacizlerinde bir saniyenin bile delillerin karartılması noktasında çok önemli olduğunu dile getirdik. Bu tepkiyi vermemize rağmen ‘hayır, bizim üstlerimiz bunu emretti’ dediler. Biz de tutanakları tuttuk ve okul idaresine verdik. Bu olayın şifahi olarak söylendiği günden 6 gün sonrasında resmi olarak tutanakları Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderdik. Ancak yine bir şey olmadı. Kişi yine idari erkini kullanarak çocuklarla aynı ortamı paylaşmaya devam etti. Birkaç gün geçtikten sonra adli işlemin başlatılmadığı ve kanun maddesinin işletilmediğinden emin olduktan sonra okul idaresine okul rehberlik servisi ile dilekçeleri Cumhuriyet Savcılığı’na götürdük. Böylelikle adli soruşturmanın önünün açılmasını sağladık.”

‘Çocuklar tacizcileri ile 14 gün aynı ortamda’

“Bu arada okula hala gelmeye devam etti ve bir gözaltı olup olmadığını bilmiyoruz” diyen Mesut Aslan, “Olay henüz delillendirilmemiş olsa da kişinin idari görevden alınması gerekiyordu. Ancak çocuklar tacizcileri ile beraber tam 14 gün boyunca aynı ortamı paylaşmaya maruz bırakıldı ve korku içindeydiler” diye konuştu. Mesut Aslan, şöyle devam etti: “Çocuklar ailelerine, diğer arkadaşlarına, herkese haykırıyor, çığlık atıyordu. Eğitim-Sen bu konuyla ilgili kamuoyu duyurusu yaptıktan sonra alelacele ilk gün yapılması gereken açığa alınma işlemi 2 Mayıs’ta resmi yazı ile bildirilmesine rağmen 9 Mayıs’ta açığa alındı. Bunun üzerine başka öğrencilerimiz de suç duyurusunda bulunma cesaretini gösterdi. ‘Açığa alındı, demek ki yargı işleyecek’ güveni buldular. Bu şikâyetler her geçen gün arttı. Her gelen şikâyeti Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdik. Bir gün okul idaresi bir suç duyurusunu Cumhuriyet Savcılığı’na götürdükten sonra savcı beyin beni kastederek şöyle bir emir verdiğini söyledi: ‘Bundan sonra o rehber öğretmen bu olaya bakmasın.’ Çünkü bunun öncesinde Eğitim Bir-Sen olayı terörize eden bir şey yaptı, bir yandan da ‘bu rehber öğretmen bunun hesabını verecek’ şeklinde tehdit etti. Ben de böyle bir ithamla devletin bana vermiş olduğu yetkilerden vazgeçmeyeceğimi, savcılıkta buna dair üzerimde bir şüphe varsa resmi karar alınması gerektiğini söyledim. Bu arada artan şikâyetleri almaya devam ettim.”

‘Vatan, millet, Sakarya kalkanı’

Mesut Aslan, “Yine bir gün okul müdürü Cumhuriyet Savcılığı’na götürdüğü bir şikâyetten sonra şikâyetçi sayısının 18 olduğunu ve bu sayının yeterli olduğunu ve daha fazla şikâyetleri götürmemeleri gerektiğini söyledi. Bu emri okul müdüründen rehberlik servisine herkese verdi” diye konuştu. Mesut Aslan, “Böylelikle savcı çocukların yargıya erişim haklarını elinden almış oldu. Şikâyetler gelmeye devam etti ama biz savcılığa göndermeyi sürdüremedik. Müdür bey götürmeyi reddediyordu. Tam 24 gün sonra Bakanlıktan müfettişler geldi. Bir hafta boyunca yüzlerce öğrenci, onlarca öğretmen ile konuştuktan sonra kesin ihraç istemi ile Bakanlığın Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etti. Ancak fail bölgemizde sıkça karşılaştığımız ‘milliyetçilik’ kalkanı, ‘vatan, millet, Sakarya’ edebiyatı yaparak suçtan kurtulmaya yönelik ifadelerle ihraç edilmedi ve bir yıllık ‘kademe durdurma cezası’ aldı. İdari soruşturma böyle sonuçlandı” dedi.

Yargı süreci

Mahkeme sürecine değinen Mesut Aslan, “Mahkeme aşamasında ise iddianame, soruşturma üç yılın sonunda tamamlandı. Mahkeme açıldığında 4 öğrencinin şikâyetçi olarak kaldığını gördük. Diğer öğrenciler şikâyetlerini geri çekmişti. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bu 4 şikâyetçi üzerinden devam eden mahkemede hakime hanım ‘yetkisizlik kararı’ vererek dosyayı Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk etti. Bir diğer ara kararında ise ‘savcının 18 yaşından küçük kişilerin şikâyetlerini çekmesi durumunda bile ‘takipsizlik’ verme yetkisinin olmadığını, iddianamenin hazırlanıp mahkemeye sunulması, kamu davasının açılıp açılmayacağına mahkemenin karar vereceğini’ söyleyen o maddeyi yazdıktan sonra şikâyetlerini geri çekenler için de iddianamenin hazırlanması ve mahkemeye sunulması ara kararını verdi. Şikâyetini çekenler mahkemeye çağırıldı ve bunlardan 6’sı tekrar şikâyetçi oldu ve ikinci mahkeme de 6 kişi üzerinden yürüdü. Birinci mahkeme sonuçlandığında fail iki kişiden ceza yedi, iki kişiden beraat aldı. 2 kişiden toplamda 22 ay 15 günlük bir hapis cezası ile beraberinde 22 ay 15 günlük kamu görevinden men cezası aldı. Bu karar istinafa gitti ve Yargıtay yolu kesilerek kesinleşti. Ancak bizim götürdüğümüz o diğer iki kişiden özellikle bir öğrencimizin dosyasını da o şekilde onayladı ancak biz onu Yargıtay’a götürdük ve o kısmı devam ediyor. Fail bir süre hapse girdi ama çıktı. İkinci davada ise 6 öğrenci için ceza verildi ancak düşürüldü. Ancak toplamda 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Kararı istinafa götürdü ve istinaf bu kararı bozdu. 20 Kasım’da bu bozulan karara dair mahkeme görülecek” diyerek anlattı.

11 yıllık cezasızlık

Gelişen sürece değinen Mesut Aslan, “Müfettiş raporunda 38 kız çocuğun tacize maruz kaldığı belirtildi. İlk olarak 12. sınıfta olan bir kız öğrenci ‘4 yıl önce başladı’ beyanı üzerine bu tacizlerin 2016’dan beri sürdüğünü söyleyebiliriz. Hatta bir kız öğrenci mahkemede failin askerliğe gittiği süre için ‘askere gitti kurtulduk, ama tekrar geldi ve tacizlerine devam etti’ dedi. Tabii daha öncesi varsa bunu bilemiyoruz. Mezun öğrenciler var. Ama en geriye dönük olan bu kız çocuğunun verdiği beyanı esas alıyoruz” diye konuştu.

Milliyetçilik kalkanının gücü

“Süreci baştan sona değerlendirdiğimizde Milli Eğitim’den savcılığa en sağlıklı kararı mahkemenin verdiğini en azından mutlak bir koruma sağlamadığını düşünüyoruz” diyen Mesut Aslan, “Onun dışında bütün kararların tacizcinin lehine olduğunu görüyoruz. Bu durumlarda tacizcilerin korunduğunu görüyoruz. Bunun Antalya’da koruma şekli farklı, burada farklı. Burada kişi çok güçlü zaten. Sendikasından da çok güçlüydü. Burada birçok kişinin yaptığı gibi ‘milliyetçilik kalkanı’ arkasına sığındı. Mahkeme sürecinde de ‘bu teröristlerin bir oyunudur. Ben vatanseverim’ gibi birçok şey söyleyerek bizi terörize etmeye çalıştı. Burada bütün suçluların, çocuk tacizinden yolsuzluklara her türlü suçta maalesef ki bu kalkanı kullandıklarını görüyoruz. Ayrıca bu kişilerin çok güçlü olmasına da gerek yok, belli bir partiye, oluşuma, sisteme yakın olması bile korunmaları için yeterli oluyor. Bu ülkede hukuk kişiden kişiye değişiyor” diye ifade etti.

‘Suçluyu koruyorlar’

Açlık grevi eylemine değinen Mesut Aslan, “Biz bunu takip ediyoruz ilk günden bu yana. Çocuklara söz verdik. Bu sözün hala arkasındayız. Burada birçok eylem yaptık. Ayrıca bizimle birlikte İHD, ÖHD, DEM Parti de bu süreci yakından takip etti. Ancak bu ülkenin çocuklarının sorunu sadece bizim, Eğitim-Sen’in, Tabip Odası’nın, İHD’nin, ÖHD’nin, DEM Parti’nin sorunu değildir. Biz bütün Türkiye’ye bu sorunu yaymak, çocuk tacizcilerinin yargılanmasını, hiçbir şekilde korunmaması için çabalıyoruz. Sisteme olan öfkemiz, kamuoyuna olan öfkemiz, kendimize olan öfkemiz var. Bu açlık grevini başlatırken kendimi de cezalandırıyorum. Bu çocukları ben de koruyamadım. Devlet bu çocukları koruyamadı. Okul idaresi, Milli Eğitim bu çocukları koruyamadı. Hatta aksine suçluyu koruduğunu düşünüyoruz. Savcılık bu mağdurlara güven vermedi. Verdiği ve vermediği kararlarla kişi korundu” dedi.

‘Bürokrasi veya yargı çocukları susturuyor’

Mesut Aslan sözlerine şöyle devam etti: “Birçok olay mahkeme aşamasına gelmeden önce tehditle, kamuoyu ile ataerkil zihniyetin baskısı ile aile ile bir şekilde hepsi ile bu çocuk tacizlerinin üstü kapatılıyor. Çok azı mahkeme aşamasına geliyor. Ama mahkeme aşamasına gelmeyen diğer aşamalarda kapatılan dosyalar var. Binlerce çocuğumuz belki bu sorunu yaşıyor, söylüyor hatta çığlık atıyor ama biz bunları susturuyoruz. Aile, toplum, bürokrasi, siyaset veya yargı bunları susturuyor. Biz buna olan öfkemizi dile getirmek için bu eylemi başlattık. Sadece bir eylemden bunu başlattık diyemem. Kamuoyunun, ailelerin bu duruma karşı ses çıkarmamasına karşı bu eylemi başlattık. Yine kendim koruyamadığım için kendimi cezalandırmak için bunu başlattım. Büyük bir çaresizliğin yansımadır bu aslında. Sonuç olarak çocuklarımızı koruyamıyoruz, korunamıyor. Antidemokratik her şeye karşıyız ama demokratik olarak da bu iş işlemiyor. Peki ne yapabiliriz? Benim başvurduğum açlık grevi eylemi, vicdani olarak almış olduğum bu karar belki de bir çaresizliğin yansımasıdır. Devlet koruyamıyor, toplum koruyamıyor, veliler koruyamıyor, yargı koruyamıyor… Bu çocukları teslim mi edelim?”

‘Başka bir yöntemim kalmadı’

“Süresiz ve dönüşümsüz bir açlık grevi başlattım” diyen Mesut Aslan, “Nereye doğru gideceğini öngöremiyorum. Burada başlattığım açlık grevi ne zamana kadar sürer bilmiyorum. Çaresizlikten bilemiyorum. Kararlıyım ama bu ölüm orucuna mı döner bilemiyorum. İlk gün bütün çocuklarımıza verdiğimiz sözün bir gereği bu eylemim. Kendimi, toplum vicdanını cezalandırmak amaçlı bu eylemi yapıyorum. Benim bu açlık grevinden başka bir yol yöntemim kalmadı” diye ifade etti.

Fail nerede?

Mesut Aslan son olarak şöyle dedi: “Öte yandan adli soruşturma sonucu bile öğrencilere gönderilmedi. Devlet sırrı gibi saklanıyor. Bugün aldığımız duyuma göre, bir yıllık aldığı kademe durdurma cezasını idari mahkemeye götürüldüğünü ve iptal edildiğini duyduk. Şu an bu kişi idari olarak hiçbir ceza almadı. Bu kişi şu an nerede bilmiyoruz.”

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Hem sansürcü ol, hem sansürcülükle suçla

Sonraki Haber

Hikmet Kıvılcımlı ve strateji sorunu

Sonraki Haber
Hikmet Kıvılcımlı ve strateji sorunu

Hikmet Kıvılcımlı ve strateji sorunu

SON HABERLER

Babamızın çiftliğinde OVP fermanı…

Barış masasında Muaviye gölgesi

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
15 Ekim 2025

Yeniçağ’da özerk sistemlerin gücü

Yeniçağ’da özerk sistemlerin gücü

Yazar: Aziz Oruç
15 Ekim 2025

AKP’nin özel savaş oyunları

AKP’nin özel savaş oyunları

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
15 Ekim 2025

Hikmet Kıvılcımlı ve strateji sorunu

Hikmet Kıvılcımlı ve strateji sorunu

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
15 Ekim 2025

‘Vatan, millet, Sakarya’ ile çocuklara taciz

‘Vatan, millet, Sakarya’ ile çocuklara taciz

Yazar: Aziz Oruç
15 Ekim 2025

Hem sansürcü ol, hem sansürcülükle suçla

Hem sansürcü ol, hem sansürcülükle suçla

Yazar: Heval Elçi
15 Ekim 2025

Temel ve bağlamına saldırılar ve barışta ısrar

Temel ve bağlamına saldırılar ve barışta ısrar

Yazar: Heval Elçi
15 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır