Gimgim’da sokağa çıkma yasakları döneminde katledilen 3 çocuk babası Rahmi Kızıltaş ile kuzeni Abdullah Toprak’ın ölümü 10 yıldır aydınlatılamadı. Dosyadaki gizlilik kararı 10 yıldır devam ediyor
Kürt sorununa dair 2013-2015 yılları arasında sürdürülen ve “çözüm sürecinin” iktidar tarafından sona erdirilmesinin ardından başlayan çatışmalı süreçte birçok kent ve ilçede uygulanan sokağa çıkma yasaklarında birçok sivil katledildi.
Yasağın uygulandığı ilk yer olan Mûş’un Gimgim (Varto) ilçesinde 2’si sivil 4 kişi katledildi. 10 Ağustos’ta katledilen YJA Star’lı Kevser Eltürk’ün (Ekin Wan) bedeni teşhir edilmesi ilçede öfke yarattı, birçok mahallede barikatlar kuruldu. Çatışmalar sürerken ilçede, 14 Ağustos’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İlan edilen yasak 18 Ağustos’ta sona erdi.
Günler süren çatışmalarda, inşaat işçisi kuzenler Abdullah Toprak ve Rahmi Kızıltaş (35) yaşamını yitirdi. 3 çocuk babası Rahmi Kızıltaş’ın vücuduna 12 kurşun isabet etti. Daha sonra ailelere ulaşan görgü tanıkları, Toprak ve Kızıltaş’ın infaz edildiklerine şahitlik ettiklerini anlattı. Olayla ilgili başlatılan soruşturmada ise dosya için gizlilik kararı verildi. 10 yıldır soruşturma aşamasında olan dosyada herhangi bir ilerleme kaydedilmiş değil.
Kardeşi ve kuzeninin “PKK’li diye” katledildiğini belirten Abdullah Toprak’ın ağabeyi Devrim Toprak, “İkisi de sivil olarak katledildi. Fakat karşı taraf sivil olarak görmedi. Kardeşim askerliğini yapmıştı. 24 yaşlarındaydı. Kuzenim büyüktü, 30’lu yaşlarındaydı” dedi.
‘Barış istiyoruz’
Cenazelerin, Malatya Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderildiğini, orada cenazelerin bekletildiğini, cenazelerin verilmemesi için zorlukları çıkarıldığını ifade eden Devrim Toprak, ancak 4 günden sonra cenazelerini alıp memleketlerine getirebildiklerini söyledi.
Barış istediğini dile getiren Devrim Toprak, şu ifadeleri kullandı: “Biz canımızı kaybettik; ama kimse kaybetmesin. Biz halk olarak barış istiyoruz. Şuan bir süreç yürüyor. Acaba ne kadar doğru ne kadar sağlıklı bilmiyoruz. Ondan da emin olamadığım için, süreç de hızlı yürüdüğü için elbette biraz tedirginiz. Acaba bunun altından ne çıkar? Gibi bir kaygımız var. Halk tedirgin olmakta haklı; ama umarım bir sıkıntı çıkmaz. Kimse acı çekmesin. Bu ülkede artık bir arada kardeş gibi en güzel şartlarda yaşamak istiyoruz. Bu hepimizin herkesin hayali”
Yakınlarını kaybettikten sonra hukuki yollara başvurduğunu ileten Devrim Toprak, bir cevap alamadıklarını söyledi. Yaşamını yitirenlerin cenazelerine gerçekleşen saldırılara dikkat çeken Devrim Toprak, “Artık bunların yaşanmaması gerekiyor” dedi.
Cenazede provokasyon girişimleri
Katledilen 3 çocuk babası Rahmi Kızıltaş’ı ağabeyi Mahsar Kızıltaş, olay günü kardeşinin inşaat kıyafetleriyle eve geldiğini, ardından ilçe merkezine gittiğini, o andan sonra öldürülene kadar kendisinden haber alamadıklarını belirtti.
Sokağa çıkma yasağının ardından merkeze gelerek kardeşini aradığını aktaran Mahsar Kızıltaş, kardeşi Rahmi’nin yaşamını yitirdiğini öğrendiğini aktardı. Cenazeleri almak için gittikleri Meletî’de (Malatya) provokasyon girişimlerinin yaşandığını hatırlatan Mahsar Kızıltaş, yaşadıkları güçlüklerin ardından cenazelerin kendilerine teslim edildiğini ifade etti.
‘12 kurşun’
Kardeşi ve Abdullah Toprak’ın ölümüne ilişkin başlatılan soruşturmada, gizlilik kararı verildiği için dosyaya ulaşılmadığını ve ne aşamada olduğuna dair bilgi verilmediğini ifade eden Mahsar Kızıltaş, kardeşinin bedenine 12 kurşun isabet ettiğini dile getirerek, “Çatışmadaysa dahi o sağ yakalanabilirdi. Çünkü parmak uçlarına bile kurşun değmiş. En son ki kurşun boynundan giriyor, kafatasından çıkıyor. Hiçbir şekilde o kurşun boynundan girip kafatasından çıkmaz. Ama sonuç itibari ile orada yaşamını yitiriyorlar” diye belirtti.
‘Peşini bırakmayacağız’
Polislerin o dönemde sürekli mahallelerinde devriye atılarak bir psikolojik baskı oluşturulduğunu belirten Mahsar Kızıltaş, psikolojik olarak etkilendiklerini iletti.
Barış sürecinin devam etmesi gerektiğini söyleyen Mahsar Kızıltaş şunları söyledi:
“Bundan sonra kimse ölmesin. Özellikle gençler ölmesin. Benim kardeşim 35 yaşındaydı ve 3 çocuk babasıydı. Diğer arkadaşımız da 24 yaşındaydı ve şehadete ulaştılar. PKK silah bıraktı, silahlarını yaktı; ama karşı taraf ne kadar adım atıyor bilmiyoruz. Barış süreci olursa kardeşimle ilgili elbette hukuki süreci devam ettireceğiz. 10 yıl sonra da olsa 20 yıl sonra da olsa bunun peşini bırakmayacağız. Şuan kadar halen dosyada gizlilik kararı var. İnşallah bu barış sürecinde de bu hukuki işlemleri hızlandırılır”
Haber: Can Kırbaş / MA