Yaşanan iklim değişimiyle birlikte artan sıcaklıkların ve hava kirliliğinin bugün doğan her çocuğun sağlığını yaşamı boyunca olumsuz etkilediği belirtildi. Hakemli tıp dergisi Lancet’te yeni yayımlanan Lancet 2019 Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım Raporu, (Lancet Countdown) iklim değişikliğinin hali hazırda çocukların sağlığına zarar verdiğini ve koşullar değişmediği durumda bir neslin tamamının refah seviyesini etkileyeceğini ortaya koyuyor. Yüksek karbon emisyonları ve iklim değişikliğinin mevcut şekliyle devam ettiği bir senaryoda bugün dünyaya gelen bir çocuk bazı öngörülere göre, 71. yaş gününde yaklaşık 4°C ısınmış bir dünya ile karşılaşacak. Bu durum, gelecek neslin sağlığının, hayatlarının her aşamasında tehdit altında olması anlamına geliyor.
Kirlilik erken öldürüyor
Bugün doğan bir çocuk, fosil yakıtlar ve artan sıcaklıkların etkisiyle ergenlik ve yetişkinlik dönemleri boyunca daha fazla toksik hava soluyacak. Bu durum, özellikle akciğerleri gelişmekte olan gençlere zarar veriyor. Bu nedenle hava kirliliği, akciğer işlevinin azalmasına, astımın ilerlemesine, kalp krizi ve felç riskinin artmasına sebep oluyor. Bugün doğan çocuklar ergenlik dönemine geldiklerinde hava kirliliğinin etkisi daha da artmış olacak. Modelleme çalışmalarına göre 2016’da dünya genelinde fosil yakıtlardan kaynaklı hava kirliliği (PM2,5) nedeniyle 440.000’i kömür üretimi ve tüketiminden olmak üzere, 2.9 milyon erken ölüm gerçekleşti. Türkiye’de ise fosil yakıt kaynaklı hava kirliliğine bağlı erken ölümler 11.000’i kömür kaynaklı olmak üzere toplam 26.000. Sıcaklık artışının, yetersiz beslenme ve artan gıda fiyatları gibi sonuçlarının yükünü en çok çocukların taşıyacağı öngörülüyor.
Bulaşıcı hastalıklar artıyor
Küresel ölçekteki tarımsal verim potansiyeli geçtiğimiz 30 yılda, mısırda yüzde 4, kışlık buğdayda yüzde 6, soya fasulyesinde yüzde 3 ve pirinçte yüzde 4 gerilemiş durumda. Bulaşıcı hastalıklardaki artıştan en çok etkilenecek kesimin de çocuklar olması öngörülüyor. Enfeksiyon hastalıklarının yayılmasına sebep olan iklim koşulları açısından 2018 yılı kayıtlara geçen en kötü ikinci yıl oldu. İklim değişikliğine duyarlı enfeksiyonlar olan sıtma ve deng ateşi gibi hastalıkların yanı sıra Vibrio bakterisinin birçok türü, deniz yüzey ısısı ve tuzluluğundaki değişiklikler nedeniyle yaygın enfeksiyonlara neden oluyor. Türkiye’de ise kıyı bölgelerinin yüzde 60’ının ishalli hastalıklara yol açan Vibrio bakterisi için elverişli olduğu tespit edildi. Bu oranın 1980’li yıllardan bu yana yüzde 10 arttığı belirtiliyor.
EKOLOJİ SERVİSİ