Koronavirüs tedbirleri kapsamında eylemi sokakta yapmayan İHD ve kayıp yakınları, 25 yıl önce gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın faillerini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi yöneticileri ve kayıp yakınları, her hafta Konak’taki Başbakanlık binası önünde gerçekleştirdikleri “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemleri koronavirüs salgını nedeniyle bu hafta sokakta yapmadı. Yapılan açıklamada, 23 Mart 1995 tarihinde İstanbul Avcılar’da gözaltına alındıktan sonra katledilen Hasan Ocak’ın failleri soruldu.
Hasan Ocak’ın öldürülmesi olayı hatırlatılan açıklamada, üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen yargı eliyle kapatılmak istenen dava dosyasının takipçisi olmaya devam edileceği vurgulandı.
Açıklamada, “30 yaşındaki Hasan Ocak, İstanbul-Avcılar’da yaşıyordu. 21 Mart 1995 tarihinde annesini arayarak, akşam eve geleceğini söylediyse de gelmedi. Ailesi ondan bir daha haber alamadı. Hasan’ı bulmak üzere, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ve İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı’na başvuran aileye, ‘Gözaltına alınmamıştır’ cevabı verildi. 23-28 Mart 1995 tarihleri arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan’ı şubede gördüklerini hatırlattı.
Bunun dışında, Hasan Ocak’ın ismini gözaltına alınan kişilerin parmak izi listesinde gördüklerini açıklayan iki kişi daha vardı. Bir başka tanıksa, şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin ‘Hasan Ocak getirildi’ diye aralarında konuştuklarını duyduğunu söyledi. Bu ifadeler üzerine aile, 28 Mart 1995 tarihinde Küçükçekmece Savcılığı’na giderek Hasan’ın gözaltına alınmasından sorumlu kişiler hakkında şikâyette bulundu. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde girişimlerde bulunduysa da başvurdukları her merci Hasan’ın gözaltına alındığını reddetti” bilgilerine yer verildi.
‘Zaman aşımı kabul edilemez’
Devletin tüm engellemelerine karşı 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedeninin, 26 Mart 1995 tarihinde Beykoz Buzhane köyündeki ormanlık alanda bulduğu ifade edilen açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Ailesi her yerde onu ararken onun cansız bedeninin tüm resmi makamlardan geçirilip; gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’na ‘meçhul kişi’ olarak defnedildiği açığa çıktı. Ocak Ailesi’nin tüm hukuki girişimleri sonuçsuz kaldı. İç hukuktan sonuç alınamadı. Ocak ailesinin, 26 Temmuz 1995 tarihinde AİHM’e başvuruda bulundu. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesini usul yönünden ihlal ettiğine karar verdi. Buna rağmen, Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın rutin yazışmalar dışında bir işlem yapılmadı. 17 Ekim 2016 tarihinde de Beykoz Cumhuriyet Savcısı Suat Çalışkan ‘zaman aşımı’ nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.”
Kaybedenler yargılanacak
Hasan Ocak davasının zaman aşımına kalmamasının bir kazanım olduğunu ifade edilen açıklamada, “Suçluların yargılanması da yine bir kazanım olacaktır. Devleti yönetenlerin, şiddet ve korku ortamını derinleştirerek insanları sokağa çıkamaz ve bu duruma, itiraz edemez hale getirme politikasına teslim olmayacağız. Gün gelecek kaybedenler mutlaka yargılanacak” denildi.