• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
7 Haziran 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Ağır ağbinin öpücüğü…

20 Aralık 2020 Pazar - 00:05
Kategori: Yazarlar

Almancada başkası adına utanma duygusunu ifade eden bir kelime var: “Fremdscham”. Geride bıraktığımız hafta içinde sosyal medyada taciz, yani erkek şiddeti konusunda yazılanları ve yorumları okuyanlar – bilhassa komünist olduklarını düşünenler – bu duyguya kapılmışlardır herhalde. Son derece doğal, çünkü başkası adına utanma duygusu klasik bir empati, bilinçaltı değil, bilinçli bir süreçtir. Ancak başkası adına utanma söylenmesi gerekenleri söylemedikçe, hiçbir anlam taşımaz. Kaldı ki tacizcinin ifşasında suskunluk suç ortaklığı anlamına gelir.

Başkası adına utanmak gibi, başkasının yaptığıyla gurur duymak da bilinçli bir tavırdır. Özellikle komünist erkeklerin kadın hareketinden tacizcilere karşı yükselen #UykularınızKaçsın dalgasıyla gurur duymaları veya Ayşe Düzkan’ın son yazısındaki “bilinen ama henüz teşhir edilmeyen, arsızıyla, utanmazıyla bütün tacizci erkekler, uykularınız kaçsın, sıra size de gelecek” cümlesine altını çizerek sahip çıkmaları, kadın hareketine yaranma değil, bilinçli pozisyon alıştır. İnandırıcı olmak içinse, en başta erkek şiddetiyle hesaplaşmak, “neyin ne olduğunu söyleyerek” devrimci tavır alışı kanıtlamak gerekir.

Bir ağır ağbinin öpücüğünün, yani tacizinin kadınlar tarafından ifşa edilmesine, aralarında komünist erkeklerin de olduğu geniş bir kesimden itirazlar geldi. “Kanıt” istendi, “enstrümentalize edilmesin” dendi, geçmişte yapılan “iyi ve güzel işlerden”, yazılanlardan, mücadelede ön safta yer almalardan bahsedildi. “Tek yanlı linç bu”, “iyi niyetli değilse, mahkemede hesaplaşılsın” denildi. Sanki, bırakın düşman ceza hukukunun uygulandığı otoriter rejimleri, burjuva hukukunun kendisi patriyarkal değilmiş gibi… Sanki dün yapılan bütün iyilikler bugünün kötülüklerini nötralize edermiş gibi…

En başta bu satırların yazarı olmak üzere, öncelikle komünist erkekler olarak, bilincimizden bağımsız içerisinde yaşadığımız erkek egemen toplumların tüm yapısal ve kurumsal imtiyazlarına sahip olduğumuzu, patriyarkanın bize tanıdığı ayrıcalıklı konumda bulunduğumuzu kabullenmek zorundayız. Bu ayrıcalıklı varoluşumuz, kadınlara ve lgbti+’lara karşı potansiyel ve gerçek şiddet uygulayıcıları olmamızın temel nedenidir. Elbette cinsiyetçiliğin, aynı ırkçılık gibi, egemen iktidar ve mülkiyet ilişkileri üzerine kurulu olduğunu savunabiliriz. Ancak patriyarkanın maddi temelinin asıl olarak erkeklerin kadınların emek gücü, kaynaklara erişimleri ve cinsellikleri üzerindeki denetimi olduğunu da unutmamalıyız.

Doğru, kapitalist üretim ilişkileri heteroseksüel erkek egemenliğini her gün yeniden üretiyor. “İnsanı esirleştiren, hor görülen, sömürülen bir varlık hâline getiren tüm koşullar” yıkılmadıkça, genel olarak toplumun özgürleşmesinin ve eşitliğin sağlanmasının olanaklı olamayacağı da doğru. Ne var ki, bugün ve burada kadınların ve lgbti+’ların kurtuluşuna ve özgürleşmesine yer vermeyen, temel ve yan çelişkileri birbirlerini yadsımadan aynı anlı olarak ele almayan mücadelelerin başarılı olma şansı da yok. O nedenle erkekler olarak önce kendi varoluşumuzu sorgulamalı, betona dökülmüş erkek egemenliğini sarsmaya ve dönüşümümüzün yolunu açmaya çalışmalıyız.

İnsanlığın bir bütün olarak sosyal, politik ve ekonomik eşitliğe kavuşmasını istiyorsak eğer, önce kadın ve lgbti+ hareketlerinin kendi siyasetlerini kendilerinin yapmasının önündeki paternalist engellerimizi kaldırmalı, her daim erkek şiddetiyle hesaplaşmalı ve yeri geldiğinde de susmayı, kadın ve lgbti+ hareketlerinden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu bilmeliyiz.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Laz Kemalin ruhu her yerde

Sonraki Haber

Süleymaniye’ye selam

Sonraki Haber

Süleymaniye’ye selam

SON HABERLER

Çöp tesisine kapatma kararı

Çöp tesisine kapatma kararı

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Elektrik akımına kapılan Manisa Belediye Başkanı ağır yaralandı

Elektrik akımına kapılan Manisa Belediye Başkanı ağır yaralandı

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Sezin Uçar: Kürt halkının taleplerinin arkasındayız

Sezin Uçar: Kürt halkının taleplerinin arkasındayız

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Dîlok’ta şüpheli kadın ve çocuk ölümü

Dîlok’ta şüpheli kadın ve çocuk ölümü

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Avrupa’da hukuk örgütleri ‘umut hakkı’ bildirimine hazırlanıyor

Avrupa’da hukuk örgütleri ‘umut hakkı’ bildirimine hazırlanıyor

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

İmam Hatip’te 3 çocuğa cinsel istismar

İmam Hatip’te 3 çocuğa cinsel istismar

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Demokratik toplum çağrısı ve Ortadoğu

Demokratik toplum çağrısı ve Ortadoğu

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır