• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
25 Mayıs 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Eren Keskin

Kadınlar sokakta!

23 Mart 2022 Çarşamba - 00:00
Kategori: Eren Keskin, Yazarlar
Medet abi

Geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da, kadınlara yönelik yeni bir polis operasyonu gerçekleşti. 24 kadın sabaha karşı, evleri basılarak polisler tarafından gözaltına alındılar ve 3 gün boyunca gözaltında, son derece kötü koşullarda tutuldular; bir kısmı tutuklandı, bir kısmı ise serbest bırakıldı.

Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden sonra, gerek kamusal alanda gerekse özel alanda kadınlara yönelik şiddette büyük bir artış gözlemlemekteyiz. Aslında biz, “kadına yönelik şiddet politiktir” derken, tam da bunu kastediyoruz. Devlet dili sertleştiği oranda, özel ve kamusal alanda kadına yönelik şiddette artıyor.

Gözaltına alınan kadın arkadaşlarımıza yönelik suçlamalar, gerçekten de son derece dikkat çekici.  Kadınlar, 8 Mart, 25 Kasım’da yaptıkları açıklamalar, katıldıkları eylemler, etkinlikler nedeniyle yargılanmaktalar.

Devlet aklı, kadınların adeta yaşamın tüm alanlarından silinmesini istiyor. Özellikle siyasette yer almasını istemiyor; kadınların kendi siyasi taleplerini yüksek sesle dile getirmelerinden son derece rahatsız oluyorlar.

Aslında Cumhurbaşkanı “kadınlar bizim için kutsaldır” derken, belki de bunu kastediyor; kadınların dokunulmaz bir şekilde, kutsal bir şekilde, hayatın tüm alanlarına dahil olmadan, evde yaşamasını istiyorlar. Aslında kadınlar bunun tam tersini talep ediyorlar; “kutsal” olmayı değil, “erkeklerle eşit” olmayı istiyorlar.

İşte bu kutsallığı reddedip eşitliği talep eden kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’ne de bu nedenle, hala büyük bir direniş göstererek sahip çıkmaya devam ediyorlar. Yaşamın tüm alanlarında, İstanbul Sözleşmesi’ni geri getirebilmek için mücadeleye devam ediyorlar.

İstanbul Sözleşmesi, bizim coğrafyamızda yaşanan bir hak ihlalinden yola çıkılarak hazırlanmış bir sözleşme… Diyarbakır’da eşi tarafından annesi öldürülen, kendisi de ağır yararlanan Nahide Opuz davasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi mahkûm etti.

Türkiye’yi mahkûm ederken AİHM, Nahide Opuz’u “aile içi şiddete karşı koruyamadığı” gerekçesini koydu karara.

Bu kararın ardından Avrupa Konseyi, tüm üye devletlere bir sözleşme hazırlama çağırısında bulundu.  O dönem kadın kurutuluş hareketi, coğrafyamızda son derece güçlüydü ve böyle bir sözleşmeye çok büyük bir katkı vererek, sözleşmenin hazırlanmasında yer aldı.

Ve sözleşme hazırlandı. Bu sözleşme hazırlanırken, coğrafyamızdaki kadın hukukçuların da büyük katkıları oldu. Ve sözleşme İstanbul’da imzalanarak yürürlüğe girdi. Bu sözleşmenin en önemli yanı, tüm üye devletlere “hiçbir örf, hiçbir adet, hiçbir namus anlayışı, kadına yönelik şiddetin gerekçesi yapılamaz” diyerek büyük bir görev yüklüyordu.

Bu sözleşme bizim coğrafyamızda yeterince uygulanmadı ama, kadınlar açısından büyük bir duygusal güç yaratıyordu, destek sağlıyordu. Bu nedenle de, sözleşmenin kadınlara getirdiği hakları talep noktasında, bütün kadınlar son derece istekli davranıyorlardı.

İşte yerleşik namus anlayışını tartışmaya açan bu sözleşme, devlet aklını rahatsız etti. Ve bir süre geçtikten sonra da sözleşme tek taraflı olarak feshedildi ve tüm kamuoyuna duyuruldu. Ancak kadınlar bu sözleşmenin feshinden sonra da, bu sözleşmeye sahip çıkmaya devam ettiler.

İşte Diyarbakır’da yapılan operasyonun da amacı buydu. İstanbul Sözleşmesi’ne, kadın kurtuluş hareketine sonuna kadar sahip çıkan Kürt kadınlarına yönelik operasyonunun sebebi de buydu. Bu sözleşmenin arkasındaki ilkesel duruş, 25 Kasım’da, 8 Mart’ta kadına yönelik şiddete karşı etkili mücadele isteği, devlet aklını çok rahatsız ediyordu.

Devlet aklı kadınlara yönelik bu operasyonu gerçekleştirirken, 90’larda Kürdistan’da kadınlara karşı büyük suçlar işlemiş bir zihniyetin temsilcisi olan, bir başka kadını da yeniden gündeme çıkarıyordu.  Tansu Çiller!

Kürt kadınları Tansu Çiller’i çok iyi tanırlar. 90’larda yaşanan kirli savaş döneminde kadınlara karşı uygulanan işkence ve cinsel işkence politikalarının mimarlarından biriydi Tansu Çiller!

O dönemde yaşanan tüm hak ihlallerinin, kontrgerilla cinayetlerinin, gözaltında kayıpların, işkencenin, köy yakmaların, her türlü insanlık suçunun karar verici mekanizmalarından biri olan Tansu Çiller gündeme çıkarılırken, bu haklar için mücadele eden ve Tansu Çiller’in temsil ettiği bir zihniyete karşı çıkan kadınlara ise baskı uygulanıyordu.

İşte bugün, aslında sadece kadın kurtuluş mücadelesi açısından değil belki de, yaşadığımız tüm hak ihlali alanlarında karşı çıktığımız devlet aklı, 90’larda şekillenmiş, bu “derin devlet” aklı, maalesef ki bugün aynı politikaları kadınlara dayatmaya çalışıyorlar. Ancak kadın kurtuluş mücadelesi, son derece güçlü. Özellikle Kürt kadın hareketi, artık sokağa çıkmış olan kadınları asla evlerine geri döndüremeyecek kadar güçlü bir hareket. Bu nedenle de bu operasyonlar büyük bir karşı çıkışla karşılanıyor. Kadınlar artık hiçbir şekilde sessiz kalmıyorlar.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Gözaltına alınan Fevziye Atabey’den haber alınamıyor

Sonraki Haber

Newroz ve Kürt halkının beyanı

Sonraki Haber
Newroz ve Kürt halkının beyanı

Newroz ve Kürt halkının beyanı

SON HABERLER

Alenka Zupancic: Öcalan’ın çağrısına sahip çıkmaya davet ediyorum

Alenka Zupancic: Öcalan’ın çağrısına sahip çıkmaya davet ediyorum

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

Leyla Güven: Devlet bir an önce gerekli adımları atmalı

Leyla Güven: Devlet bir an önce gerekli adımları atmalı

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

Gazeteci Değer’e cezaevi kapısında iddianame

Gazeteci Değer’e cezaevi kapısında iddianame

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

EMEP Dersim İl Başkanı Tekin’e 1 yıl 3 ay ceza

EMEP Dersim İl Başkanı Tekin’e 1 yıl 3 ay ceza

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

Hatimoğulları: Barışa 86 milyonun ihtiyacı var

Hatimoğulları: Barışa 86 milyonun ihtiyacı var

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

Cemevi başkanı ve yeğeni çıkan kavgada yaşamını yitirdi

Cemevi başkanı ve yeğeni çıkan kavgada yaşamını yitirdi

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

30 yıllık tutsağa memleketinde kitlesel karşılama

30 yıllık tutsağa memleketinde kitlesel karşılama

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır