Nisêbîn’de ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının üzerinden geçen 10 yılda katledilen çocuklarının cenazelerini almak için ailelerin verdiği DNA örnekleri kaybedildi, cenazeler teslim edilmedi
Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde 1 Ekim 2015’te başlayarak, 14 Mart 2016 tarihine kadar 7 defa peş peşe ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının sonuncusu 14 Mart 2016 tarihinde ilan edildi. 14 Mart 2016’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı 22 Nisan 2018 tarihine kadar devam ederken, ilçede Kışla, Zeynelabidin, Abdülkadirpaşa, Dicle, Fırat ve Yenişehir mahallelerinde aylar süren çatışmalarda 42 bin kişi yerinden edildi, bin 786 yerleşim yeri tahrip edildi. Yıkılan mahallelerin yerine TOKİ konutları yapılırken, kentten ayrılmak zorunda bırakılan binlerce insan aradan geçen bu kadar zamana rağmen kente geri dönemedi. Üzerinden 10 yıl geçen sokağa çıkma yasakları sırasında Sivil Savunma Birlikleri (YPS/Yekînîyen Parastina Sivîl) üyeleri haricinde yaşları 11 ile 60 arasında değişen 2’si çocuk, 7’si kadın toplamda 25 sivil katledildi.
25 sivil katledildi
İnsan hakları örgütlerinin hazırladığı raporlara göre hayatını kaybeden siviller; Ahmet Sönmez (54), Şahin Turan (25), Selamet Yeşilmen (44), Hasan Dal (45), Musur Aslan (19), Abdulkadir Yılmaz (65), Muhammet Altunkaynak (20), Nurhan Kaplan (45), Şerif Alpar (55), Sedat Güngör (22), Mehmet Emin İnan (55), Cudi Teber (23), Mahsum Akdoğan (19), Fehime Aktı (56), Hakan Doğan (15), Medeni Orak (45), Rohat Karakoç (25), Hasan Korkmaz (60), Mehmet Pitek (40), Heyhat Müjde (43), Saadet Müjde (19), Fehime Kurumaz (11), Dilşa Ak (59), Emire Gök (39) ve Emin Öz (55) olarak tespit edildi. Emin Öz’ün 1 Ekim’de ilan edilen ve 6 gün süren yasak sırasında engelli annesini hastaneye kaldıramadığı için yaşamına son verdiği raporlara yansıdı.
Dosyalar faili meçhul bırakıldı
25 sivilin katledilmesine ilişkin başlatılan soruşturmalarda aradan geçen 10 yıla rağmen tek bir asker ve polisin ifadesine başvurulmadı, yetkili isimlerle ilgili herhangi bir soruşturma yürütülmedi. Emniyetin soruşturmaları ve savcılık tarafından hazırlanan fezlekede yıllar içinde katledilen siviller ile ilgili sadece “örgüt bağlarının” araştırmasının yapıldığı ortaya çıktı. Katledilenlerin cenaze törenleri dahi “örgüt bağı” olduğu iddiasının öne sürülmesine gerekçe olarak sunuldu. Savcılık fezlekesinde 15 yaşındaki Hakan Doğan dahi “örgüt mensubu” olarak gösterilirken, dosyalar “Daimi Arama” bürosuna havale edilerek, faili meçhul bırakıldı.
Cenazeler kimsesizler mezarlığına defnedildi
Katledilen sivillerin dışında dava dosyalarına yansıdığı kadarıyla çatışmalarda 69 polis, asker ve korucu hayatını kaybetti, 528’i de yaralandı. YPS’nin “Nusaybin’den çekildik” açıklamasının ardından 26 Mayıs 2016’da 17’si çocuk 70 sivil kentten tahliye edilirken, çatışmalarda YPS’nin açıklamasına göre, 51 YPS ve YPS/Jin üyesi hayatını kaybetti. İçişleri Bakanlığı’nın 495 YPS üyesinin hayatını kaybettiğini iddiasına rağmen kentten çıkarılan cansız bedenlerle birlikte uzuv parçalarının 58 kişiye ait olduğu tahmin edilirken, hayatını kaybeden YPS üyelerinden 30’unun cenazesi “DNA eşleşmesi yapılamadığı” gerekçesiyle ailelerine teslim edilmeyerek, kimsesizler mezarlığına defnedildi. Yıllar içinde TOKİ kazıları sırasında çıkarılan cenazeler de dahil olmak üzere cenazelerin 22’si Mêrdîn’in Artuklu ilçesinde, 8’i ise çevre illerdeki mezarlıklara defnedildi.
DNA örnekleri kaybedildi
Kimsesizler mezarlığına defnedilen cenazeler için aileler 10 yıldır mücadeleye devam ederken, ailelerin mücadelesi sonucu yeniden yapılan DNA eşleşmeleri 15 cenaze tespit edilerek, yıllar içinde ailelerine teslim edildi. Ancak diğer 15 cenaze DNA eşleşmelerinin halen yapılamadığı öne sürülerek, ailelerine teslim edilmezken, verilen hukuki mücadele sonucunda cenazelerin kan örneklerinin sisteme alınmadığı ortaya çıktı. Cenazeler defnedilmeden önce alınması gereken kan örneklerinin cenazeler ile birlikte defnedildiği, bu nedenle sisteme kayıt edilmediği çatışmalarda hayatını kaybeden 17 yaşındaki Abdullah Karaduman’ın ailesinin verdiği mücadele ile ortaya çıktı. Ailenin yaptığı başvuru üzerine açılması istenen mezardan alınan kan örneği, ailenin verdiği kan örneği ile uyuştu. Bunun üzerine aile 16 Mayıs 2022 tarihinde cenazesini teslim alarak defnedebildi.
5 çocuk annesi katledildi
Katledilen sivillerden 5 çocuk annesi Emire Gök (39), 2015 yılının Aralık ayındaki sokağa çıkma yasakları sırasında evinin bahçesinde iken vücuduna isabet eden kurşunlarla hayatını kaybetti. Olayın ardından özel harekat polisleri olay yerindeki fişekleri toplayarak götürdü. Ancak aradan geçen 10 yıla rağmen Emire Gök’ün ne failleri ortaya çıkarıldı ne de dosyasında bir gelişme yaşanmadı. Emire Gök’ün eşi Bilal Gök (47), o günleri anlatarak, “Ben işe gittikten sonra telefon geldi, eşimin yaralandığını söylediler. Eşim o sırada annemle birlikte evin bahçesine çıkmış, hayvanlarla ilgilenirken, kurşunların hedefi olmuş. O şekilde hayatını kaybetti. Ben henüz hastanede iken polisler olay yerine gelmişti. O fişekleri toplayıp, götürmüşlerdi” dedi.
Aradan geçen 10 yılda çok zorluklar çektiklerini sözlerine ekleyen Gök, çocuklarının öksüz kaldığını dile getirerek, “Dosyamızı faili meçhul olarak kaydettiler. O şekilde kapattılar. Biz itiraz ettik. Dosyayı yeniden açtılar. Kıymetsiz bir tazminat kararı verdiler. Biz ona da itiraz ettik. O dosya öyle devam ediyor. Ama ceza dosyası hiç açılmadı. Merminin uzaktan geldiği söylenerek, faili meçhul bıraktılar. Vuranların kim olduğunu öğrenmek istedik. Ama bir şey demediler, öyle faili meçhul kaldı. 10 yıl az bir zaman değil. Çocuklar zorluklar çekti o günden bu yana. Kim yaptı ise cezasını almasını bekledik. Ama olmadı. Çocuklar zorlukla büyüdü, halen de hayatlara düzene girmedi. Adalet talebimiz devam ediyor” dedi.
Yakılan evini halen onarmadı
Dönemin tanıklarından olan ve evinin iki katı özel harekat polisleri tarafından ateşe verilerek kullanılamaz hale getirilen Barış Annesi Kader Kurt, evini halen onarmadı. Devletin kendilerine “terör mağduru” oldukları yönde evrak imzalatmak istemesine karşı çıktıkları için zararları da karşılanmayan Kader Kurt, “Bahçemiz hep ağaçtı. Kapılarımız vardı. Biz ağaçlarımızı bile bulamadık. Hepsini götürmüştüler. Çaldılar, yaktılar. İmzalamayı kabul etmedik. Para almadık. Öyle kalsın dedik” dedi.
‘Failler ortaya çıkarılmalı’
Dönemin tanıklarından ve çalışma arkadaşı Selahattin Bayhan’ı kaybeden DEM Parti Nisêbîn İlçe Eşbaşkanı Mehmet Han Yiğit, halka çok zor günlerin yaşatıldığını dile getirdi. Sebepsiz yere insanların öldürüldüğünü, çok sayıda insanın tutuklandığını kaydeden Yiğit, “Failleri bugüne kadar ortaya çıkarılmadı. İnsanların cenazelerini teslim etmediler. Bugün bile verilmeyen cenazeler var. Bizler bu ailelere cenazelerin teslim edilmesi çağrısını sürekli yapıyoruz. Katledilenlerin faillerinin de ortaya çıkarılması gerekiyor” dedi.
Haber: Ahmet Kanbal / MA