DEM Parti’nin ev ziyaretleri, eğer iyi planlanırsa, öyle birkaç hafta sürecek ayaküstü ziyaretlerle geçiştirilmezse, yukarıda bahsi geçen örgütlenme konferanslarında aldıkları kararların da pratikleşmesi adına müthiş bir fırsat yaratacaktır
Mazlum Amed
“Halka gidin, halkla yürüyün.” Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bu sözleri, 53 yıllık politik yaşamının başarı formülüdür.
Halka giden, kendini halka doğru anlatan ve aldığı halk desteğini başarılı bir eylem hattına akıtabilen bir politik hareketin, politik liderin başarısız olması zaten mümkün değildir.
Abdullah Öcalan’ın, kardeşi ve yeğeniyle yaptığı son görüşmede ‘Halka gidin, halkla yürüyün,’ demesi, DEM Parti ve öncellerinin son 15-20 yıldaki pratiğine esaslı bir eleştiri anlamına geliyor.
***
DEM Parti, 12-13 Eylül 2024 tarihinde Ankara’da 1. Merkezi Kadın Örgütlenme Konferansı, 14-15 Eylül 2024 tarihinde ise “Özgürlük İçin Örgütleniyoruz” şiarıyla 1. Merkezi Örgütlenme Konferansı gerçekleştirmişti.
Konferansın sonuç bildirgesinde ‘örgütlenme atılımıyla mahalle-köy komisyonlarının kurulması’ kararı alındığı duyurulmuştu:
“(…) Konferansımız, “kongre partisi” paradigmamıza bağlı olarak politik ve örgütsel faaliyetlerinde organların eş güdüm içinde çalışması ilkesini temel eksen olarak belirlemiş; yerel çalışmalarını güçlendirmek amacıyla kongrelerle koordineli şekilde Mahalle-Köy Komisyonları kurma kararı almıştır. Örgütlenme atılımımızın önemli bir çalışması da bu temelde, her il, ilçe, belde ve köyü birer eğitim alanı merkezine dönüştürme faaliyeti olacaktır. (…)”
HADEP-DEHAP dönemi
Kabul etmek gerekir ki DEM Parti, 15-20 yıl öncesine göre kendini salon etkinliklerine hapsetmiş ve örgütsel olarak zayıflamıştır. Örgütlenme gündemiyle yapılan konferanslarda sorunlar ve ihtiyaçlar tespit edilebilse de pratikleşme düzeyi zayıf kalmış, örgütlenme çalışmaları daimi ve temel bir çalışma haline getirilememiştir.
Buna bağlı olarak eylem çizgisi de deyim yerindeyse, silikleşmiş, 40-50 kişinin katıldığı basın açıklamaları ‘eylem biçimi’ haline gelmiştir.
Amed’in hemen her mahallesinde en az 40-50 örgütlü insan varken bugün bazı basın açıklamalarının 40-50 kişiyle yapılması durumun vahametini, neyin yapılmadığını, neyin eksik yapıldığını anlamaya yetiyor.
HADEP-DEHAP yıllarında faaliyet yürütenler bilir, Tuncer Bakırhan da DEHAP’ta genel başkanlık yaptı; Amed’de, o dönemlerde mahalle komisyonlarının, mahallelerinde kapısını çalmadığı, en az birkaç kez temas etmediği nerdeyse tek bir ev bile yoktur.
27 Şubat çağrısı, aslında bir örgütlenme çağrısıdır
27 Şubat 2024 tarihinde yapılan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’, sürecin nereye evrileceğinden bağımsız, aslında Kürt siyasetine aynı zamanda bir örgütlenme seferberliği çağrısıdır. Zira ‘demokratik toplum’, örgüt ve örgütlenme olmadan inşa edilemez.
Abdullah Öcalan’ın çağrısı Türkiye ve Kürdistan siyasetinde yeni bir denklem kurdu. AKP her ne kadar dar hesaplar yapsa da çağrının ufkunda demokratik sistemin inşası vardır. Bu, dönemin devrimci görevidir.
Eğer çağrıya samimiyet ve ciddiyetle yaklaşılır, gerekli adımlar atılırsa Türkiye ve Kürdistan’da demokratik siyaset alanının genişlemesi söz konusudur.
Ancak sürecin akıbeti ne olursa olsun, ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle örgütlenmek, toplumda hızla körelen dayanışma ve yardımlaşma duygularını da canlandıracak, bireyciliğin karşısına komünal değerleri koyacak, böylece ‘ahlaki ve politik toplum’ inşa etmek, daimi – temel bir görev ve faaliyet olarak önemini koruyacaktır.
Ev ziyaretleri başlıyor
DEM Parti, Abdullah Öcalan’ın çağrısını her yere ulaştırmak için ev ziyaretleri yapacağını açıkladı. Öncesinde halk toplantıları düzenlenmişti.
Bu defa halkı toplantılara çağırmak yerine, halka gitme, ev ziyaretleri yapma kararı alınması isabetli olmuştur.
DEM Parti, milletvekili ve belediye başkanlarını ev ziyaretleri için seferber edebilir. Bir süre ‘ev ziyaretleri’ temel çalışma olarak yürütülebilir. Bunun için salon toplantıları askıya alınabilir.
Her kentte, her gün 3-5 kişilik onlarca grubun ev ziyaretleri yapması, bunun süreklileşmesi ve yaygınlaşması ortaya muazzam sonuçlar çıkarır. Halkın özlediği ‘ruhu’ geri getirir. Bir sinerji yaratır.
Bir milletvekili için, bir belediye eşbaşkanı için, bir parti yöneticisi için çalışma bölgesindeki yüzlerce, binlerce aileyi ziyaret etmesinden, birebir temas etmesinden daha değerli ve önemli bir çalışma olabilir mi?
DEM Parti’nin ev ziyaretleri, eğer iyi planlanırsa, öyle birkaç hafta sürecek ayaküstü ziyaretlerle geçiştirilmezse, yukarıda bahsi geçen örgütlenme konferanslarında aldıkları kararların da pratikleşmesi adına müthiş bir fırsat yaratacaktır.