• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
21 Mayıs 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Zafer Yörük

‘Silahlara Veda’nın yankıları: ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’

21 Mayıs 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Yazarlar, Zafer Yörük
Rojava mutabakatı: Yeni-Osmanlıcılığın krizi

PKK’nin fesih bildirgesi üzerine tartışmalar sürüyor. Kongre kararlarının en çok itiraz edilen kısmını, Lozan ve 1924 anayasası hakkındaki ifadeler oluşturuyor. Ahmet Türk’ün deyişiyle “bazı Kemalistler” barış düşmanı konumlarının bahanesini burada bulmanın rahatlığını yaşıyorlar.

PKK, bu bildirgeyle Türkiye’nin düzeninin temelini tartışmaya açarak adeta kendisiyle birlikte hasmının da silah bırakma gereğini ortaya koymuş oluyor: “Biz kendimizi feshettik ama bizim gibi silahlı bir isyan hareketinin daha ortaya çıkmasının zemini olan ‘yanlış cumhuriyet’ de feshedilmelidir.”  O “bazı Kemalistler” bildirgeden bunu anlıyor olsalar gerek ve bu, hiç de yanlış bir okuma değil. Sorun, bu okumanın yol açtığı “telef olma” paniği.

Taner Akçam, bu paniğe çare olarak, Lozan’ın ‘kurtuluş’ yerine ‘kuruluş’ olarak algılanması halinde Türkçü hezeyanların yatışacağını öngörüyor. Kurtuluş algısının ardında ‘Sevr sendromu’ yattığı için sağlıklı bir kuruluşun imkânsızlığı kaçınılmazdı. Lozan olmazsa “dış güçler” vatan toprağını maazallah parça parça pay ederken milleti de ya köleleştirecek hatta belki de topyekûn itlaf edeceklerdi. İlkokuldan yüksek öğretime kadar ders kitaplarının baş köşesindeki haritalarda bu bölünüp paylaşılmış vatan miti her Türk’ün beynine nakşedilir. İşte Lozan “bizi” oradan kurtararak birlik ve beraberliği tesis ettiği için bir kurtuluştur.

Devamı, zaten kolektif paranoid şizofreninin sürekli yeniden-üretimi makinesinden ibarettir. Cumhuriyet düzeninin kuruluşuyla ilgili ortaya konan her eleştiri, o kurtuluş akdini tehdit eden dış güçlerin bitmek bilmez bölme ve paylaşma arzularının tezahürü olarak kodlanır. Ceza kanununun bu ‘tehlikeye’ karşı yazılmış maddelerle, hapishanelerin de o maddelerin ihlalinden hükümlü demokratlarla dolu olması doğal sonuçtur.

Böyle toplumlara, dünya literatüründe demokratik olmayan ülkeler adı verilir. İşte PKK fesih bildirgesi özetle, öyle bir ülke olmayı sürdürmeme çağrısı yapıyor. Bir kısım kanaat önderlerine, Kemalizm ve demokrasi başlığıyla bir öz-sorgulama başlatma vaktinin geldiğini hatırlatıyor. Bu yazının başlığına ilham veren Ernest Hemingway’in deyişiyle: “Çanlar kimin için çalıyor diye sorma; çanlar senin için çalıyor.”

İkinci önemli itiraz, 1924 anayasası üzerine kullanılan ifadelere yapılmaktadır. Bazı Kemalistler, ‘yanlış cumhuriyetin’ kuruluş metni olarak bu anayasal temele sarılmakta haksız değillerdir. Çünkü, “olmasaydı olmazdık” onların en gözde sloganıdır ve yanlış da değildir. 1924 anayasasının daha sonraki anayasalarda da tekrarlanan temel problemi, yurttaşlık tanımını bir etnisiteye indirgemesidir. Cumhuriyetin her yurttaşının “Türk” olmasını kanunlaştırmak, bildirgede değinilen şiddet, asimilasyon ve katliam politikalarının zeminini oluşturmuştur.

Aslında o anayasayla tahayyül edilen medeni bir topluma geçişin ön-şartı Türk olmanın kanuni zorunluluk olmaktan çıkarılmasıdır. Dünyada ulus-devletlerin kuruluş süreçlerinde buna benzer aşırılıklar olmuştur ama 21. yüzyılın medeniyet anlayışında artık hiç kimse olmadığı bir şeyi olmaya zorlanmıyor. Bu tür üst-kimlik (ya da milleti hakime) iddialarını kanunla ve polis zoruyla dayatmak ‘muasır medeniyet seviyesindeki milletlere’ yakışmaz. Aksine, yasalarda ırkçılık olarak nitelenerek yasaklanır; bunu uygulamaya çalışanlar cezalandırılır.

Son olarak, Türkiye’nin siyasal konjonktürüyle ilgili bir sorun gözler önündedir. Bu, Kürt siyasetine ve kimliğine hak ve özgürlükler vaadi getiren siyasal iktidarın, eşzamanlı olarak İstanbul kent yöneticilerine, protestocu kitlelere, gençlere ve genel olarak CHP’ye karşı açık bir hak ve özgürlük ihlalleri zinciri üretme süreci içine girmiş olmasıdır.

Başka deyişle, ülke genelinde yoğun bir siyasi baskı atmosferi oluşturulur ve buna karşı bir direniş yükselirken, Kürt siyaseti özelinde silah bırakma karşılığında bazı ‘demokratikleşme’ adımları atılması beklenmektedir. Bu durum doğal olarak kafaları karıştırıyor; kadim kanaat önderlerine aynı anda hem ırkçı hem de ‘demokrat’ pozları takınabilme imkânı sağlıyor.

Ortaya çıkan bu ‘demokratik asimetri’, Erdoğan’ın Kürt siyasetini Cumhur İttifakı içine katarak ya da dışarıdan desteğini sağlayarak kendi iktidarını sürdürme stratejisinin sonucu olarak görülüyor. CHP’yle DEM Parti arasında yerel seçimlerde yapılan kent uzlaşısının kriminalize edilmesi, bu algıyı destekler nitelikte. Amacın, yükselen toplumsal muhalefetle Kürt siyasal hareketi arasında net bir bölünme sağlamak olduğu anlaşılıyor. Bu bakış açısından Kürtlerin ‘tuzağa’ düşme riskiyle karşı karşıya olduğu, ‘gerçek’ hak ve özgürlüklerin gelmesi için Newroz meydanları yerine Saraçhane’de toplanmak gerektiği vaaz ediliyor.

Erdoğan önderliğindeki iktidarın bu süreçten beklediği siyasi kazanç üzerine yapılan saptama ne kadar doğruysa, hak ve özgürlüklerin tanınması için – adını her daim saygı, sevgi ve kaçınılmaz bir tebessümle anacağımız Sırrı Süreyya Önder’in ironik deyişiyle – “CHP’nin iktidara gelmesini beklemek” mecburiyeti de bir o kadar mesnetsizdir. Erdoğan’ın 2015’te barış masasını devirdiği, o halde şapkasının hilekâr tavşanlarla dolu olduğu doğrudur. Ama barış yapmayı zorunlu hale getiren ‘yanlış cumhuriyet’ koşullarının şimdi toplumsal muhalefete önderlik iddiası taşıyan CHP’nin fabrika ayarlarını oluşturduğu ve yüz yıl boyunca o siyasal çizgi etrafında sürekli yeniden üretilmiş olduğu da öyledir.

İktidar ve muhalefetin saflarında, Kürtleri suçlamayı kafaya koymuş olanın her halükârda bir bahane bulması sıradan bir Türklük refleksidir. Bu teşhis üzerinde anlaşıldığı takdirde, elde bulunan demokratik asimetrinin aşılması yönünde çok şey yapılabilir; yapılmalıdır da. Toplumsal muhalefetin hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak nitelikte ‘doğrultulmuş’ bir cumhuriyet sözleşmesinin zemini, ancak barış temeli üzerinde inşa edilebilir.

Meraklısı için okumalar:

Taner Akçam, Kurtuluş değil kuruluş tarihi olarak Lozan ve PKK, 15 Mayıs 2025, Medyascope. https://medyascope.tv/2025/05/15/kurtulus-degil-kurulus-tarihi-olarak-lozan-ve-pkk

Ernest Hemingway, Silahlara Veda, 1988, Bilgi Yayınevi.

Sevan Nişanyan, Yanlış Cumhuriyet, 2010, Everest Yayınları.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Rotinda: Alternatif olmadan geriye gidiş durmaz

Sonraki Haber

Sevr, Lozan ve paranoya

Sonraki Haber
Yazarlar

Sevr, Lozan ve paranoya

SON HABERLER

DEM Parti’den ‘Hakikat ve Adalet Komisyonu’ önergesi

DEM Parti’den ‘Hakikat ve Adalet Komisyonu’ önergesi

Yazar: Yeni Yaşam
21 Mayıs 2025

‘İsimsiz örgütün’ propagandasından tutuklandılar

‘İsimsiz örgütün’ propagandasından tutuklandılar

Yazar: Yeni Yaşam
21 Mayıs 2025

Silahlı saldırıya uğrayan Yiğiter: Kritik hiçbir durum yok

Silahlı saldırıya uğrayan Yiğiter: Kritik hiçbir durum yok

Yazar: Yeni Yaşam
21 Mayıs 2025

Licê’de iş makinesiyle inceleme: Hassas davranılmadı

Licê’de iş makinesiyle inceleme: Hassas davranılmadı

Yazar: Yeni Yaşam
21 Mayıs 2025

Türkoğlu gündeme ilişkin konuşuyor

Türkoğlu gündeme ilişkin konuşuyor

Yazar: Yeni Yaşam
21 Mayıs 2025

ÖHD’li Gülağacı gözaltına alındı

ÖHD’li Gülağacı gözaltına alındı

Yazar: Yeni Yaşam
21 Mayıs 2025

Gazeteci Olgun: Karşı taraf da ciddiyetle adım atmalı

Gazeteci Olgun: Karşı taraf da ciddiyetle adım atmalı

Yazar: Yeni Yaşam
21 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır