Rojava Devrimi’nin 13 yılını değerlendiren PYD Dış İlişkiler Sözcüsü Salih Müslim, tüm halklar ve inançların haklarının güvence altına alındığı bir Suriye’yi savunduklarını belirterek, ‘Özerk Yönetim Ortadoğu için örnek teşkil ediyor’ dedi
Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentinde 19 Temmuz 2012 tarihinde halkın rejim güçlerini kentten çıkararak, yönetimi üstlenmesinin üzerinden 13 yıl geçti. Halkın yönetime el koyduğu bu tarih, aynı zamanda Rojava Devrimi’nin başlangıcı olarak kayıtlara geçti. Söz konusu tarihten sonra Kuzey ve Doğu Suriye birçok saldırının hedefi oldu. Devrik baas rejimine bağlı güçler, DAİŞ, Türkiye ve paramiliter grupların tüm saldırıları püskürtüldü. Saldırılara karşı destansı bir direniş ortaya konuldu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasını esas alan halklar, bir yandan saldırılara karşı özsanmasını geliştirdi, diğer yandan demokratik bir yaşamın inşası için yoğun bir çaba harcadı.
Devrim sürecine öncülük eden isimlerden biri olan PYD Dışilişkiler Sözcüsü Salih Müslim, 13 yıllık süreci ve bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi.
‘Saldırıların hedefinde biz vardık’
Devrimin ilk yıllarında PYD Eşbaşkanlığı yapan Salih Müslim, “Devrimin gelişini anlayabiliyorduk. O zaman yapacağımız şey hazırlık yapmaktı. Kürtler öyle yaptı. Devrim süreci Ortadoğu için de bir köşeyi dönme süreciydi” dedi. Suriye’de iç savaşın patlak verdiği 2011 yılında hazırlıksız olduklarını belirten Müslim, “Pozitif koşullar oluşana kadar bekleyişimiz sürdü. Sonra bu silahlı güçlerin yavaş yavaş yönlerini Rojava’ya döndürdüklerini gördük. ‘Muhalif’ güçler, ‘rejim güçleri var’ diyerek buraya saldırı düzenledi. Ancak baktık ki saldırıların asıl hedefi biziz. O zaman Kobanê’de karar aldık; yavaş yavaş kantonlar ilan edildi. Halkta inanç vardı. Kürt özgürlük hareketi de işin içerisinde olunca halkın cesareti arttı” diye konuştu.
‘Türkiye’nin de saldırılarda parmağı vardı’
19 Temmuz’da halkın her yerde yönetime el koyduğunu söyleyen Salih Müslim, “Böylece bir devrim sabahına kalkmış olduk” dedi. Ulus devlet sistemine karşı demokratik ulus projesini esas aldıklarını kaydeden Müslim, “Önder Öcalan’ın ‘demokratik ulus’ paradigmasını kendi programımıza kattık. Diğer kimliklerin de çalışmalarımıza katılması için kapı araladık. Süryani, Arap, Asuri gibi bir sürü farklı kimlikle iç içeyiz. Ulus devlet istemimizin üzerini çizerek, Önder Öcalan’ın paradigmasıyla bu yolu yürüdük. Suriye’nin parçalanması gibi bir söylememiz olmadı. Tabi bu yaklaşım sebebiyle pek çok ulus devletin düşmanlığını kazandık. Kendi halkımız içerisinde de milliyetçi, ulus devlet isteyen yaklaşımlar bizle karşı karşıya geldi. ‘Kürtler nasıl ulus devlet istemez’ gibi bir kabulsüzlük vardı. Öte taraftan ‘Bunlar Suriye’yi bölmek istiyor, bunlar komünist’ gibi söylemlerle bize saldırılar vardı. Bu yaklaşımların oluşmasında Türkiye’nin de parmağı vardı” diye ifade etti.
Barrack’ın açıklamalarına tepki
Ortadoğu’da yaşanan sorunların temelinde ulus devlet zihniyetinin olduğuna dikkati çeken Müslim, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamaları hatırlattı. Salih Müslim, “Barrack’ın yaptığı açıklamalar bizim ya da Suriye’nin hayrına açıklamalar değil. Sykes-Picot Anlaşması’ndan Lozan’a 100 yıldır Ortadoğu’da yaşanan sorunların temeli bu yaklaşım. Avrupa’da ulus devlet sisteminden bir vazgeçiş görüyoruz. Ancak iş Ortadoğu’ya gelince çıkarlarına ters düştüğü için ulus devlet dayatmacılığı yapılıyor. İsviçre’de 4 millet, 4 dil olmasına laf edilmiyor. Ancak Suriye’de tekçiliği savunuyor. Barrack ‘Biz Kürtler için ulus devlet istemiyoruz’ diyerek, bir yandan Türkiye’ye şirin gözükmeye çalışıyor. Bir yandan da bizi zamanında savaştığımız zihniyete teslim etmeye çalışıyor. Biz bu yaklaşımı, yapılmak isteneni de biliyoruz.”
‘Hilafetle yönetilen bir Suriye istemiyoruz’
“Fikrimize de hareketimize de gücümüze de inanıyoruz” diyen Salih Müslim, bir aradalığı savunduklarını, ancak teslimiyeti kabul etmeyeceklerini vurguladı. Salih Müslim, “Bizle birlikte hareket etmek istediklerini söylüyorlar. Bu bizim de istediğimiz bir şey ama bize bunu açmıyorlar. Yani teslim olmamızı mı bekliyorlar, yoksa bir anlaşmayla mı bunu yapmak istiyorlar? Biz hilafetle yönetilen bir Suriye’ye katılmak istemiyoruz” dedi.
‘Öcalan’ın yaklaşımında Kürt halkının özgürlüğünü görüyoruz’
Salih Müslim, herhangi bir teslimiyeti kabul etmeyeceklerini ve anlaşma için zihniyetin değişmesi gerektiğinin altını çizdi. Salih Müslim, Suriye Demokratik Güçleri’nin (QSD) silah bırakmasına dönük tartışmalara da işaret ederek, şunları söyledi: “QSD’nin silah bırakması burada yaşayan tüm halkların bir katliam ve soykırım tehdidiyle karşı karşıya kalması anlamı taşıyor. Eğer halkların yaşamı, kültürü ve hakları güvence altına alınırsa biz de silah aşığı değiliz elbette. Bu silahlar kendini savunma temellidir. Ancak herhangi bir anlaşma yok, uzlaşı yok, gelip bizden silah bırakmamız bekleniyor. Önder Öcalan’ın perspektifini kendi programımıza ekleyip çalışma yürüttüğümüzü anlatmıştım. O günden bu yana Suriye halkları onun programına, paradigmasına güvendi. Daha bu projeyi tamamlayamadık. Ancak Özerk Yönetim’de yarattığımız şey herkese örnek teşkil eden bir yapı oldu. Burası hem Kürdistan’ın 4 parçası için hem de Ortadoğu için örnek teşkil ediyor. Her şeyden önce zihniyeti değiştirmek elzemdir. Ulus devletlerin bizi dize getirmeye, dizayn etmeye çalışmalarını boşa düşürmemiz gerekiyor. Önder Öcalan’ın Türkiye ile diyalogunu bu yüzden çok önemli görüyoruz. Çünkü Önder Öcalan’ın fikriyatı zaman geçtikçe yerini buluyor. Biz Önder Öcalan’ın yaklaşımında Kürt halkının özgürlüğünü görüyoruz.”
Haber: Ceylan Şahinli / MA