ÖHD Colemêrg Şubesi ve Colemêrg Barosu, Erzurum Dumlu 1 ve 2 Nolu ile Elazığ 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevleri’nde yaşanan hak ihlalleri raporunu kamuoyu ile paylaştı. Raporda ağır hasta mahpusları ölüme sürükleyen ihmallerin bir an önce son bulmasını istendi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Colemêrg (Hakkari) Şubesi ve Colemêrg Barosu, Erzurum Dumlu 1 ve 2 Nolu ile Elazığ 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair hazırladığı raporu, dernek binasında düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.
Raporu, ÖHD Hapishane Komisyonu üyesi Avukat Rotinda Güngör okudu. Tutsaklarla yapılan ziyaretlerde çok sayıda tutsağın sağlık hakkına erişiminin ciddi şekilde engellendiğini dile getiren Rotinda Güngör, tutsakların hastane sevklerinin aylarca geciktirildiğini ve kelepçeli muayene dayatmaları nedeniyle tedaviden vazgeçmek zorunda bırakıldıklarını belirtti.
Rotinda Güngör, “Bazı durumlarda hastane sevkleri tamamen yapılmamakta, diş tedavileri ise 6–8 ay sonrasına ertelenmektedir. Mahpuslar, gardiyanların provakatif davranışları, darp, çıplak arama, baskın koğuş aramaları ve sürekli psikolojik baskıya maruz bırakılmaktadır. 7 Temmuz 2025 tarihinde Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde tutuklu Ömer Cuma Salih’e yönelik toplu işkence olayı, yaşanan ihlallerin en ağır örneklerinden sadece biridir. İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi kararları sonucu, koşullu salıverilme hakları gasp edilmekte ve mahpuslar hukuka aykırı şekilde cezaevinde tutulmaya devam etmektedir. Tahliyelerin ‘pişmanlık göstermemek’ gibi hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle engellendiği açıkça görülmektedir” dedi.
‘Temel ihtiyaçlara erişimi engellenmektedir’
İfade ve haberleşme özgürlüğünde ciddi kısıtlamaların olduğunu vurgulayan Rotinda Güngör, tutsaklara muhalif gazeteler, Kürtçe ve İngilizce yayınların verilmediğini, mektupların keyfi şekilde engellendiğini veya geciktirildiğini söyledi. Rotinda Güngör, “Bu durum, mahpusların dış dünya ile iletişimini neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Bunun yanı sıra hapishanelerde verilen yemekler hijyenik ve yeterli değildir. Kantin fiyatları her geçen gün artmakta, mahpusların temel ihtiyaçlara erişimi engellenmektedir.
Temiz suya erişim ve hijyen koşulları ciddi sorun oluşturmaktadır. Havalandırma sürelerinin kısaltılması, spor ve atölye faaliyetlerinin fiilen ortadan kaldırılması, mahpusları derin bir tecrit içinde yaşamaya mahkûm etmektedir” sözlerine yer verdi.
‘Tutsakların yaşam hakkı gasp ediliyor’
Türkiye cezaevlerinde özellikle ağır hasta tutsakların ciddi sağlık sorunlarıyla yaşamını sürdürmeye çalıştığını, hastane sevklerinin aylarca geciktirildiğini ve ilaç temininde sorunlar yaşandığını aktaran Rotinda Güngör şöyle devam etti:
“Tedaviye erişimlerinin sistematik biçimde engellendiği görülmüştür. Birçok mahpus, hayati risk taşıyan hastalıklarla karşı karşıya olmasına rağmen gerekli tedavi koşulları sağlanmamakta ve tahliyeler çoğu zaman ölüme ramak kala yapılmaktadır.
Bu ağır tablonun en çarpıcı örneklerinden biri, 30 Ağustos 2025 tarihinde hayatını kaybeden Mustafa Karatepe’dir. 30 yıl boyunca hapishanede tutulan ve kolon kanseriyle mücadele eden Karatepe, hastalığının ileri evresine rağmen ancak 6 Ocak 2025 tarihinde, ölüm riski karşısında tahliye edilmiştir. Bir diğer örnek ise 29 Ağustos 2025 tarihinde tahliye edilen Süleyman Sabri Mavi’dir. Ayakta durmakta zorlanan, konuşamayan ve yürüyebilmek için iki kişiden destek almak zorunda kalan Sabri Mavi, hayati tehlike sınırına gelmiş bir durumda tahliye edilmiştir.
Bu örnekler, hapishanelerdeki ağır hasta mahpusların durumunun yalnızca sağlık hakkı ihlali değil, aynı zamanda yaşam hakkının doğrudan gaspı anlamına geldiğini göstermektedir.”
‘İhlallere göz yumuluyor’
Rotinda Güngör, son bir yılda farklı kurumlar ve insan hakları örgütleri tarafından hazırlanan raporlarda da Erzurum Dumlu 1 ve 2 Nolu ile Elazığ 1 ve 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanelerinde yaşanan hak ihlallerinin büyük ölçüde aynı başlıklar etrafında tekrarlandığını belirtti. Rotinda Güngör, “Sağlık hakkına erişimin engellenmesi, işkence ve kötü muamele, haberleşme kısıtlamaları, keyfi disiplin cezaları ve hasta mahpusların ölüme sürüklenmesi gibi ihlaller kalıcılaşarak rutin hale gelmiştir. Bu durum, sorumluluk sahibi kurumların çözüm üretmek bir yana, ihlallerin sürmesine göz yumduğunu göstermektedir” dedi.
‘Herkesi sorumlu olmaya davet ediyoruz’
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin derhal son bulması ve sorumlular hakkında etkili soruşturmalar yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Rotinda Güngör, “Mahpusların insan onuruna yakışır koşullarda yaşama hakkı güvence altına alınmalıdır. Özellikle ağır hasta mahpusların derhal tahliye edilmesi, sağlık haklarına tam erişimlerinin sağlanması ve ölüme sürükleyen ihmallerin bir an önce son bulması elzemdir.
Bizler, hapishanelerde yaşanan ihlallerin takipçisi olacağımızı belirtiyor ve hak ihlallerinin sonlandırılması için herkesi sorumlu olmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: JINNEWS