• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Eylül 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Hêlîn Ümit: Önder Apo’nun siyaset yapmasının önü açılmalı

23 Eylül 2025 Salı - 22:27
Kategori: Güncel, Manşet
Hêlîn Ümit: Önder Apo’nun siyaset yapmasının önü açılmalı

Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurgulayan Hêlîn Ümit, ‘Nasıl ki birinci aşamada biz üzerimize düşenleri yaptık, şimdi ikinci aşamada, Önder Apo’nun siyaset yapmasının önü açılmalı’ çağrısı yaptı

Kürdistan özgürlük hareketi Üyesi Hêlîn Ümit, Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan siyasi gelişmeleri Medya Haber Tv’ye değerlendirdi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “umut hakkı”na dair verdiği ara karara değinen Hêlîn Ümit, Komite’nin verdiği karar ile Kürt halkını oyalamaya devam ettiğini kaydetti. “Umut hakkı’nın sadece Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile ilgili bir yasa olmadığına dikkati çeken Hêlîn Ümit, “İnsan hakları çerçevesinde özellikle siyasi tutuklular açısından kazanılan bir haktır. Bu hakka sahip olanların haklarından yararlanamama durumunun ya da yararlandırılmama durumunun böyle bir tüccar zihniyetiyle gündemde tutulması sorun. Bunu esefle karşılıyoruz. Avrupa’da çok görkemli eylemler oldu. Türkiye ve Kürdistan’da milyonlar sokağa çıktı. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün yasal şartlara kavuşturularak sağlanması için milyonlar ayağa kalktı. Bu ‘eşeğini önce kaybettirip sonra buldurma’ aslında. Sahip olduğu bir hakkı uygulatmak için milyonlar ayağa kalkmış durumdadır. Bu gerçekten kabul edilemez bir durum. Bu hakkın böyle pazarlanması bizde kaygılara neden oluyor. Sırf Önder Apo bu haktan yararlanmasın diye yüzlerce tutsak bu haktan yararlandırılmıyor. Kürt halkına umut hakkı kapsamında bir umutsuzluk dayatılıyor” dedi.

‘Komite oyalamaya zemin açmıştır’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yeni özgür dünyayı temsil etiğinin altının çizen Hêlîn Ümit, “Kendisi sadece bir birey değil, bir toplum ve bir sistem. Önder Apo’nun temsil ettiği bir dünya görüşü var. Yani Umut ilkesi ona uygulanmıyor. Bu bir ilkedir. Umut ilkesi herkes için geçerlidir. Mutlaka uygulanması gerekir. Şimdiye kadar bu hakkın uygulanmaması Kürt halkı üzerinde uygulanan politikalarla doğrudan bağlantılıydı. Şöyle bir gerçeklik var; uluslararası komployu gerçekleştiren güçler kendi suçlarını bu şekilde sürdürüyorlar. Haziran 2026’ya kadar uzatılması şu anlama geliyor; Türk devletinin şimdiye kadar sürdürdüğü oyalama politikalarına yeşil ışık yakılıyor. Çok önemli bir sürecin içerisindeyiz. Sürecin hızla yerine getirilmesi gereken görevleri var. Bunların başında ise Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü geliyor. Komite aldığı kararla oyalama politikasına zemin açmıştır. Bunun siyasi boyutunu, bize verdiği mesajları böyle okuyoruz. Şu bir gerçek; Avrupa devletlerinin Türkiye ile içine girdiği çok kirli anlaşmalar var. Türkiye’de yürüyen savaş Türkiye’yi hep zayıf ve dışa muhtaç hale getirdiği için bunun sürmesini istiyorlar” ifadelerini kullandı.

Sürecin ilk aşaması

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin geldiği aşamayı ele alan Hêlîn Ümit, yaşananları şu şekilde hatırlattı:

“Sürecin neresindeyiz, hangi aşamasındayız? Bunu iyi anlamamız gerek. Bu sürecin sağlıklı yürütülmesi açısından gerekli olan bir husustur. Eğer ikinci aşamaya geçtiysek birinci aşama neydi? diye sorabiliriz kendimize. 1 Ekim’de Bahçeli’nin Mecliste DEM Parti ile tokalaşması ardından Önder Apo’ya yaptığı çağrı oldu. Önder Apo, uzatılan eli havada bırakmadı. Bu karşılık şimdi gündemi belirliyor. Son 50 yıldır Ortadoğu’yu sarsan PKK, Mayıs ayında kongresini gerçekleştirdi ve örgütsel varlığını sonlandırdı. Önder Apo tek taraflı bir şekilde bu süreci önemli bir aşamaya getirdi. PKK’nin feshi oldu ve silahlı mücadele stratejisi değişti. Bunların hepsi de Önder Apo’nun öncülüğünde gerçekleşme şartına bağlandı. Önder Apo PKK 12’nci Kongresinde baş müzakereci olarak tanımlandı ve tüm bu gelişmelerin olabilmesi Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne bağlandı. Herkes acaba örgütü dinleyecek mi? diye pusuda bekliyordu. Bunların hiçbiri olmadı. Bu hareketin militanları Önderliğine layık bir şekilde bir tutum gerçekleştirdi. Bu dönemi ilk aşama olarak tanımlayabiliriz.”

‘Önder Apo’nun rolü doğru tanımlanmalı’

Sürecin ikinci aşamasının ilk aşamada atılan adımların yasal güvencesinin oluşturulması üzerine olduğunu vurgulayan Hêlîn Ümit, “İkinci aşama Önder Apo’nun ve özgürlük hareketinin atmış olduğu adımların yasal zeminini oluşturma sürecidir. Bu da bir bütün olarak devlete, iktidara görev veriyor. Bunu Kürt özgürlük hareketi kendi başına yapamaz. O üzerine düşenleri yaptı. Şimdi sürecin ikinci aşamasında yapılması gereken iki konu var. Önder Apo’nun rolü doğru tanımlanmalı. Eğer Önder Apo’nun rolü doğru tanımlanmazsa, Önder Apo’ya doğru yaklaşım gösterilmezse, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanmazsa, ne kadar süreç içerisinde mesafe alındığı hissi yaşansa da ya da öyle düşünülse de başa dönmekten kurtulamayız. Bunu bir ilke düzeyinde söylüyorum. İşin doğasında bu var. Bu sürecin mimarı, oluşturucu gücü Önder Apo’dur. Şu anda en temel sorun Önder Apo’nun Türkiye toplumu ve Türkiye siyaseti açısından yerinin doğru tanımlanmaması, doğru anlaşılmamasıdır. Önder Apo’ya dönük yaklaşımda araçsallaştırma yaklaşımını reddettik. Bazıları Önder Apo’nun İmralı’da tutulmuş olmasını, bir fırsata çevirerek bazı şeyleri yapacağını sanıyor. Bu işin doğasına terstir. Eğer ‘Kurucu Önderlik’ olarak tanımlanıyorsa buna göre bir yaklaşım sergilenmeli. Önder Apo’nun siyaset yapmasının önü açılmalı. Nasıl ki birinci aşamada biz üzerimize düşenleri yaptık, şimdi ikinci aşamada Önder Apo’nun siyaset yapmasının önü açılmalı. İzne bağlı siyaset yapılamaz. Meclis’teki Komisyon bu şekilde geliştirilemez” ifadelerini kullandı.

‘Önder Apo’dan beklentiler yüksek’

Türkiye siyasetinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan beklentisinin yüksek olduğunu dile getiren Hêlîn Ümit, “Bunu iki nedenden ötürü yapanlar var. Bir iyi niyetliler var, bir de kötü niyetliler var. İyi niyetliler gerçekten şunu görüyorlar; 100 yıllık Cumhuriyetin en temel sorunu Kürt sorunuydu. Kürtlerin haklarının inkar edilmesiydi. Bu baştan Cumhuriyetin inşasını yanlış bir noktaya getirdi ve günümüzde kriz düzeyinde artık ayakta kalan bir Cumhuriyet gerçekliği açığa çıktı. Türkiye’nin demokratikleşmesi gerekir, diyen ve bunun da öncülüğünü Önder Apo’nun yaptığını gören önemli bir kesim var. Kötü niyetliler de şöyle yapıyorlar; madem Önder Apo rol aldı, bu süreci tamamlayacağını söylüyor o zaman Suriye’deki Irak’taki sorunları da çözsün. Bu yetmiyor Türkiye’deki ekonomik sorun çözülsün. Sosyal kriz çözülsün. Bütün sorunların sahibi olarak Önder Apo’yu gösteren ve onun üzerine böyle bir yükü bindiren ama elini de kolunu da bağlayarak çalışmaz halde tutan bir gerçeklik var. Önder Apo bunu geçmişte şu metaforla ifade etti;  ‘Beni susuz havuza atıyorlar yüz diyorlar.’ Gerçekten böyle bir durum vardır. Koşulları oluşturulmayacak ama bütün sorunları çözmesi istenecek. Bu kabul edilemez. Böylelikle Önder Apo’ya yeni saldırıların zemini hazırlanmak isteniyor. Önderlik üzerinde baskıyı yoğunlaştırarak halkların, kadınların, bölge toplumunun gerekli değişim ve dönüşümü yaşamadan, demokratikleşmeyi yaşamadan, var olan sistemin olduğu gibi sürdürüldüğü bir süreci inşa etmek istiyorlar” diye konuştu.

‘Bizim örgütümüz Önder Apo’dur’

Süreç kapsamında belirtilebilecek en önemli hususun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü olduğunun altını çizen Hêlîn Ümit, “Bu sağlanırsa diğer başlıklarda gelişmeler oldukça hızlı olur. Geçmiş çözüm süreçlerinde de biz üzerimize düşen her şeyi eksiksiz yerine getirdik. Bu konuda sorunlar bizden çıkmadı. Bundan sonrası açısından da bu çıkmaz. Önderinin esaret altında tutulduğu bir koşulda da gelişme olmaz. Böyle bir şeyi kimse ne Önder Apo’dan bekleyebilir ne de bizden bekleyebilir. Bizim Önder Apo’yla tartışmaya ihtiyacımız var. Önderliğimizi görmeliyiz, tartışmalıyız, sormalıyız. Biz hepimiz Önder Apo’ya katılmışız. Bizim örgütümüz Önder Apo’dur. Bizim gerçekliğimiz Önder Apo’dur” dedi.

Demokratik entegrasyon

Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde öne çıkan kavramlara dikkati çeken Hêlîn Ümit, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sürecin ismi Barış ve Demokratik Toplum Süreci. Karşımızdakiler ‘terörsüz Türkiye süreci’ diyor. Silahlı mücadele sonlandırılırken Önderlik ‘mücadele bitti’ demedi. ‘Mücadeleyi yeni bir aşamaya taşıyoruz. Bu sürecin temel stratejisi demokratik siyaset ve hukuktur’ dedi. Demokratik siyaset stratejisi ve hukuk taktiğinin devreye girmesi için de demokratik entegrasyon kavramını kullandı. Demokratik entegrasyon olmadan demokratik siyaset ve hukukun gelişmeyeceğini, hukukun da yeniden inşa olmayacağını, bunlar olmayınca da demokratik toplum ve barışın da inşa edilemeyeceğini aslında ortaya koydu. Entegrasyon kavramı tartışmalı bir kavram. Herkesin kendisine göre anladığı bir kavram. Komisyon niye kuruldu? Komisyon işte Türkiye’nin demokratikleşmeye ihtiyacını mı tartışacak? Sorunun kendisini mi tartışacak? Yoksa silahsızlanmayı mı tartışacak? diye bir ayrışma çıktı ortaya. Önderlik buna ‘Demokratik entegrasyon’ dedi. 30 arkadaş Besê arkadaşımızın öncülüğünde etkili bir törenle herkese gerekli mesajları verdiler. Önder Apo’nun çağrısına nasıl yaklaştığımızı, gerektiğinde hangi adımları atabileceğimizin mesajını verdiler.”

Silah bırakma ve demokrasi

“Silah bırakma meselesi kapandı” diyen Hêlîn Ümit sözlerine şöyle açıklık getirdi:

“Biz tavrımızı, tutumumuzu ortaya koyduk. Arkadaşlarımız niye Türkiye’ye gidemediler? Gidebilirlerdi aslında. Çünkü gitseler tutuklanacaklar. TMK hala yürürlükte ve bundan doğru içeride zaten bir sürü arkadaşımız var. Önce onları bir bıraksınlar. Onların da suçu bitti. Bunları görmeden bu tür adımları atmak gerçekten bir anlamı yok. Bir şeyi nicelik olarak tekrarlamak sürece yeni bir katkı sağlamaz. Demokratik entegrasyon, sadece direniş güçlerinin, direnenlerin, özgürlük hareketinin silah bırakması ve Türkiye’ye dönüşlerinin sağlanması değil. Kürt toplumunun Türkiye Cumhuriyeti’ne entegre olması. Çünkü Kürtler Cumhuriyet’ten dışlandı. 100 yıllık Cumhuriyet tarihinin hikayesi Kürtlerin Cumhuriyetten dışlanma hikayesidir. Başlangıçta var olan Kürt varlığı, 1924 Anayasası ile birlikte dışlandı. Koyu bir faşizmle Kürt varlığına karşı inkar ve imha operasyonları başlatıldı. Demokratik entegrasyonun önemli bir aşaması toplumsal entegrasyondur. Silahsızlanma süreci ve bu tür şeyler tekniki konular. Bunun için ne komisyon kurmaya gerek vardı, ne bu kadar tartışmaya gerek vardı. Demek ki sorun bununla çözülmüyor ki böyle bir komisyon kuruldu. Demokrasinin kendisi örgütlü toplum demektir. Sadece silah bırakma meselesiyle bir yerden bir yere götürülecek bir konu değil.”

Türk-Kürt ilişkileri

Kardeşlik hukukunun yeniden inşa edilme sorunu olduğunu belirten Hêlîn Ümit, Türk-Kürt ilişkilerinin nasıl geliştiğini iyi değerlendirmek ve çözümlemek gerektiğini sözlerine ekledi. Tarihte Kürt-Türk ilişki diyalektiği olduğunu söyleyen Hêlîn Ümit, “Şimdiye kadar bu coğrafyada birlikte kalmamızı sağlayan bu olmuş. Bunu iyi görmek gerekir. Tarihsel dönüşüm noktalarında Kürt ve Türk halkları ittifaklar yaparak ayakta kalabilmişler. Ortadoğu’da bu kadar köklü değişim varken Türk ve Kürt halklarının tarihsel diyalektiğini doğru okumak, birliğini doğru okumak çok gerekli” dedi.

‘Kürdistan kayyımla yönetiliyor’

Kürdistan’da birçok belediyenin hala kayyım ile yönetildiğine dikkati çeken Hêlîn Ümit, “Kayyım atanmadık belediye kalmadı. Bu kayyımlar geri çekilmedi halen. Kürdistan kayyımla yönetiliyor. Kürdistan’da sanki her şey normalleşmiş, Kürtlerin mücadeleyle kazandıkları ve gasp edilen hakları sanki geri verilmiş gibi bir durum söz konusu değil. Halen Kürdistan’da kayyımlar yerindedir. Şu an Türkiye kayyımla yönetiliyor. Türkiye’ye de bu sıçradı. O zamanlar çağrılar yaptık, birlikte ittifak önerileri yaptık. Kürt iradesi ortadan kaldırılırsa Türkiye’de demokrasi diye bir şeyin kalmayacağını söyledik. ‘Susma sustukça sıra sana gelecek’ demiştik, şimdi en fazla CHP’liler bunu ifade ediyor. Dayanışma çağrısı yapıyorlar. Sol, sosyalist jargonunu sahiplenerek bir toplumsal dalga yaratmak istiyorlar. Bunların hepsini biz vakti zamanında söyledik. Fakat böyledir diye bu gelişmeleri tabii onayladığımız anlamına gelmiyor. Türkiye’deki gerçek demokratikleşmenin yolu Kürdistan’dan geçer. ‘Önder Apo, Kürt Özgürlük Hareketi, PKK, Türkiye’nin esas demokrasi gücüdür’ dedik. Bu geçerliliğini koruyor. Demokratikleşme sadece seçilmişlerin siyaset yapma haklarının verilmesi değil. Biz demokratik toplumu istiyoruz. Sadece siyasetin demokratikleşmesi değil, toplum demokratikleşebilmeli” ifadelerini kullandı.

CHP’ye dönük saldırılar

Tabandan komünlere dayalı demokrasinin örgütlenmesine ihtiyaç olduğunu dile getiren Hêlîn Ümit, söz konusu örgütleme ile darbe ve komplo teorilerine karşı durulabilineceğini sözlerine ekledi. Cumhuriyetin demokratikleşmesi gerektiğine vurgu yapan Hêlîn Ümit, CHP’ye dönük saldırılara değinerek “Birinci Cumhuriyet çöktü. Cumhuriyet yürütülemez hale geldi. Yaklaşık 10 yıldır devlet işlemiyor. Tek adam diktatörlüğü var. Bunun en fazla kahrını da Kürtler, sosyalistler ve devrimciler çekti. O yüzden yeni Cumhuriyet tartışmaları var. Böyle ideolojik çatışma var. CHP’nin de şöyle bir şey yapması gerekiyor; bu kadar saldırıya açık hale gelmiş yolsuzlukla anılır olmak, 100 yıl öncesinin söylemlerine takılı halde siyasi yürütmeye çalışmak, CHP’de de ciddi bir güncellenmenin, yenilenmenin gerekli olduğunu ortaya koyuyor. CHP’ye kaybettiren esas şey Kürt sorunu karşısındaki pozisyonu oldu. 25 yıl biz AKP’ye karşı savaştıysak bunun diğer yarısını da CHP’nin temsil ettiği zihniyete ve politikalara karşı savaştık. Kemalizm adı altında beyaz Türk faşizminin saldırılarıyla mücadele ettik. Her şey yenileniyor. Önder Apo bunu fark etti ve PKK’ye büyük bir değişim ve dönüşüm dayattı. Benzer bir durum Türkiye’deki tüm siyasal güçler için geçerli” diye konuştu.

Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırı planları

Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de Özerk Yönetime yönelik saldırı planlarını değerlendiren Hêlîn Ümit şunları söyledi:

“Suriye’deki kırılganlık devam ediyor. Mevcut yönetiminin şimdiye kadar sergilediği pratik başarısız bir pratiktir. Hafızamız çok canlı. DAİŞ ile mücadele etmiş, bu mücadeleyle kendisini var etmiş, bir gerçeklikten bahsediliyor. Kuzey ve Doğu Suriye halkları bu temelde bir araya geldiler. Halklarla birlikte bir sistem kurdular. Rojava bir mucizedir. Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşturulan sistem dünyada bir farklılıktır. Bundan duyulan ciddi rahatsızlık var. Demokratik entegrasyon kavramı genel olarak dört parça içinde tartışılabilecek bir durumu ortaya koydu. Yakın bir tarihte yapılan katliamlar, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’ne dönük saldırı fişeğinin yakılmış olması böyle bir sürecin yürüyemeyeceğini gösteriyor. Bu tarz saldırılarla karşı karşıya olan bir topluma nasıl kendini savunmasız kıl ve teslim ol, denilebilir? Yani gerçekten bu Ortaçağda bile yaşanan bir durum değildir. Ortaçağ’ın bile kendine has hukuku var. Önderliğimizin yeni tanımlamalarından birisi de kastik katil. Kastik katillerin ortada kol gezdiği bir yerde kadınlara, halklara sen teslim ol, diyeceksin. Ondan sonrası ölüm, öldürülme, katliam. DAİŞ’e karşı savaşan toplum böyle bir tehlikeyi yaşadıktan sonra nasıl teslim olabilir? Mümkün değil. Türkiye Suriye’nin hamiliğine soyunmuş ama Suriye’yi Türkiye’ye yedirmezler. Colani hükümeti DAİŞ’tir; bugün onun ceket giymiş olması, kravat takmış olması bu gerçekliğini değiştirmiyor. Türkiye evet Rojava’ya operasyon yapma tartışmaları yapıyor. Böyle bunu böyle açıktan dillendirmeye başladı. Yapabilirler. Fakat bunun sonuçları ne olur? Türkiye’ye nasıl döner? Yani bunu kestirmek zordur. Ne bugünlerde gerçekleşecek olan Trump-Erdoğan görüşmesine bu konuda güvenmeliler, ne kendilerine verilen başka vaatlere güvenmeliler. Nasıl bir şeyin içerisine girdiklerini kendileri bile göremeyebilirler.”

‘Rojava güçlü bir direniş zemini’

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin hem direniş tarihi hem de toplumsal olarak açığa çıkardığı bir gerçekliği olduğunu söyleyen Hêlîn Ümit, “Bu çok önemli bir deneyim. Gelecekte de nasıl var olunacağına ilişkin zemini bize gösteriyor. Her devrim bir ittifak meselesidir. Doğru ittifakları kurarsanız devrimci gelişmelere alan açabilirsiniz. Eğer bunu yapmazsanız doğru adımlar atabilirsiniz ama bunu yaşatamazsınız. Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt, Arap, Dürzi, Alevi halklarının ittifak zemini oluşmuştur. Bu çok güçlü bir direniş zeminidir. Böyle bir ittifak zemini güçlü tutulursa, büyütülürse böyle bir oluşuma bütün kapılar açılır” dedi.

Emine Erciyes

Hêlîn Ümit, 2020 yılında yaşamını yitirdiği açıklanan YJA Star Merkez Karargah Komutanlığı üyelerinden enternasyonalist Nazlı Taşpınar’ı (Emine Erciyes) “Sevgi ve özlemle anıyorum” diyerek, devamında şunları söyledi:

“Heval Emine ile biz 1997 yılında tanıştık. Önderlik sahasında kaldık, aynı devredeydik. O zaman biz bir grup Türkiyeli kadın olarak da vardık. Birlikte Önderlik eğitiminden geçtik. Önderlik şovenizmin bu kadar yükseldiği bir ortamdan Türkiyeli genç kadınların PKK’ye ilgi duyması, mücadeleye katılmasına çok büyük değer biçiyordu. Böyle bir zeminde Heval Emine ile tanıştık. Heval Emine Önderliğin özel geliştirmek istediği arkadaşlardan bir tanesi olmuştu. Fakat Heval Emine ülkeye gelmeyi çok dayattı. Emine arkadaş şahsında hepimiz tabii Önder Apo’dan etkilenerek katıldık. Önder Apo’nun özellikle 93’te başlayan barış arayışları, bir muhatap arıyorum arayışları, Türkiye’yle çözüm arayışlarının bize yansımasıyla o katılımlar oldu. Öyle etkilendik.

Heval Emine’de de Önderliğe yaklaşımda Önderliğin iyi bir arkadaşı olmak, güçlü bir arkadaşı olmak, Önderliğe doğru katılmak, onu doğru temsil etmek bir yaşam ilkesi haline dönüşmüştü. Önderlik sahasında yaşadığı o sözleşmeyi kendisinde derinleştirmiş, Önderlikle yaşamanın ilke ve ölçülerini kendisinde oturtmuş, bunu en sade ve akışkan haliyle bulunduğu topluluğa geçirebilen, anlatabilen, bunu sadece sözle değil yaşamıyla anlatabilen bir arkadaş haline gelmişti. Bir sanatsal gücü vardı. Güzel şiir okurdu, yazardı. Sinemada oynadı. Güzel tiyatro yapardı, oynardı. Birikimi çok iyiydi. Başta kadın tarihi, kadın bilimi olmak üzere bu konularda hakikat dersi olmak üzere iyi bir eğitmendi. Komutandı hep. Fakat esas Heval Emine’yi Emine yapan yaşam duruşuydu.

Heval Emine’nin yaşamı çocukluğundan katılımına, mücadele içerisinde yaşadıklarına, anılarına kadar romanlara konu olacak bir yaşamdır. Umarım birileri bir gün fırsat bulur. Türkiye’de bir Türk inşası var. Cumhuriyet’in böyle yarattığı bir Türk tipi oldu. Fakat bir Apocu Türklük de inşa oldu. Yani bunun da herkese herkes tarafından bilinmesini istiyorum. Burada da nicelik çok önemli değildir. Kaç kişi oldukları sayısal olarak önemli değil. Nitelik olarak Kemal Pir’den Haki Karer’dan başlayarak günümüze gelen bir Apocu Türklük inşası vardır. Bunun da iyi anlaşılması ve tanınması lazım.

Heval Emine Apocu Türklüğü kendi şahsında böyle inşa eden o anlamıyla da Türkiye toplumuna kendisini bir model haline getiren bir yoldaşımızdır. Tüm Türkiyeli genç kadınları Emine arkadaşı tanımaya, merak etmeye, araştırmaya, incelemeye çağırıyorum. Böyle olursa Türkiye’de daha anlamlı, daha özgür yaşam inşa edilebilir. Önder Apo Türkiye devrimini de bir kadın devrimi olarak ele aldı. Önderliğin ‘neden Türkiyeli kızlar bize daha fazla ilgi duyuyor?’ belirlemeleri vardır. Türkiye’deki inşa edilmiş kadınlığın kadınlık gerçekliğinin ne kadar köle bir gerçeklik olduğu ve bundan çıkışın aslında Türkiye’de temel demokratikleşme dinamiği olacağı, Türkiye’nin daha ileriye taşıracağı, özgürlüğün kadın özgürlüğünden geçtiği konusunda sıklıkla değerlendirmeleri ve vurguları vardır ve bu gün geçtikçe kendisini çok daha fazla dayatan bir hakikat haline gelmiştir.”

HABER MERKEZİ

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İşçiler 55 gündür direnişte: Adaleti mumla arıyoruz

Sonraki Haber

Kartalkaya’daki otel yangını davasında 1 kişi daha tutuklandı

Sonraki Haber
Kartalkaya’daki otel yangını davasında 1 kişi daha tutuklandı

Kartalkaya'daki otel yangını davasında 1 kişi daha tutuklandı

SON HABERLER

Selefizmi meşrulaştırma stratejisinin uygulanabilirliği

Selefizmi meşrulaştırma stratejisinin uygulanabilirliği

Yazar: Heval Elçi
24 Eylül 2025

Gözlerden uzak tutulan PKK kararı ve bunun sürece etkisi

Gözlerden uzak tutulan PKK kararı ve bunun sürece etkisi

Yazar: Aziz Oruç
24 Eylül 2025

Kültürel hafıza festivali: FilmAmed

Kültürel hafıza festivali: FilmAmed

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
24 Eylül 2025

‘İsyan etmek meşrudur’

‘İsyan etmek meşrudur’

Yazar: Aziz Oruç
24 Eylül 2025

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
24 Eylül 2025

Toplumsal çürüme ve çözüm olarak demokratik entegrasyon

Toplumsal çürüme ve çözüm olarak demokratik entegrasyon

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
24 Eylül 2025

DEM Parti MYK toplandı

Yeni vesayet

Yazar: Heval Elçi
24 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır