Evin Cezaevi’nda tutulan Nasim Simyari, İran Bahai toplumu üyesi olan Fariba Kemalabadi ile dayanışmak için açlık grevine başladığını duyurdu
“Jin jiyan azadî” eylemleri kapsamında tutuklanan hak savunucusu Nasim Simyari, Tahran’daki Evin Cezaevi kadınlar koğuşundan bugün gönderdiği mektupta, Fariba Kemalabadi ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu.
Nasim Simyari, mektubunda Fariba Kemalabadi ile iki yılı aşkın süredir aynı koğuşta kaldığını hatırlatarak, onu “sabırlı bir öğretmen, insanlık ve hoşgörünün simgesi” olarak tanımladı. Nasim Simyari’nin aktarımlarına göre Fariba Kemalabadi yaşamının 13 yıldan fazlasını cezaevinde geçirmiş ve tüm bu yıllar boyunca, büyük bir sabır ve empatiyle diğer tutukluların yanında yer almış. Mektupta, Fariba Kemalabadi’nin görüş salonlarında küçük kızını büyüttüğü, torunlarını kucağına aldığı ve onlar için masallar anlattığı ifade ediliyor; masalların ise her seferinde, görüş süresinin sona erdiğini bildiren zille yarım kaldığı anlatılıyor.
‘Öğretmenim özgür olana dek açlık grevinde olacağım’
Nasim Simyari, geçtiğimiz hafta kendilerine Fariba Kemalabadi’nin serbest bırakılacağı haberinin verildiğini ve bu haberin kadınlar koğuşunda büyük bir sevinç yarattığını belirtti. Ancak birkaç gün sonra, yargı makamları tarafından bu kararın iptal edildiği bildirildi. Nasim Simyari, mektubunun sonunda şöyle yazdı:
“Fariba için… Onun demir parmaklıklar arkasında geçirdiği binlerce gün, çektiği acılar, yıllarca gösterdiği sabır, direniş ve onurlu duruşu için… Çok şey öğrendiğim o sevgili öğretmenim özgür olana dek açlık grevinde olacağım.”
Psikolojik bir yöntem
Hukukçular ve aktivistlere göre, önce bir tutuklunun serbest bırakılacağı yönünde haber verilmesi ve ardından bu kararın geri çekilmesi, psikolojik yıpratma ve özgürlük kavramına duyulan güvenin sarsılması amacıyla bilinçli olarak uygulanan bir yöntem. Bu tür uygulamalar, İran devletinin cezaevlerinde yürüttüğü psikolojik savaş ve özel kontrol politikaları çerçevesinde değerlendiriliyor.
Sessizlikle birlikte insanlık dışı uygulamalar devam ediyor
Uzmanlar, bu tür davranışların açık bir insan hakları ihlali olduğunu; tutukluların onuruna, temel insani değerlere ve en düşük düzeyde bile olsa uluslararası cezaevi standartlarına aykırı olduğunu vurguluyor. İran yargısı ve siyasi yapısı, hukuka ve uluslararası yükümlülüklere bağlılık göstermemekte; bu nedenle, asılsız tahliye haberleri ve ani iptaller, psikolojik baskı ve işkence aracı haline gelmiş durumda. Ayrıca, yerel, bölgesel ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının, İran’daki siyasi tutsaklar konusunda şimdiye dek etkili ve somut bir adım atmadığı ifade ediliyor. Bu sessizlik ise, devletin bu tür insanlık dışı uygulamalarını sürdürmesine zemin hazırlıyor.
Kaynak: JINNEWS