• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
18 Ekim 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Özgür Müftüoğlu

Çürüyen düzen, eriyen ücretler…

18 Ekim 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Özgür Müftüoğlu, Yazarlar
Çürüyen düzen, eriyen ücretler…

Bir taraftan yargı eliyle muhalefete yönelik operasyonlar diğer taraftan barış umudunun ete kemiğe bürünmesi için somut adımların atılmaması, tutarsız dış politika hamleleri, yolsuzluk haberleri, mafya hesaplaşmaları, basına yönelik baskı ve tehditlerin gazetecileri sokak ortasında döverek öldürülmeye kadar varması, sağlık ve eğitim sisteminde her geçen gün bir yenisi ortaya çıkan rezaletler… Listeyi uzatmak mümkün elbette ama kısaca söylemek gerekirse, Türkiye’nin her alanda siyasi ve idari sistemin kokuşmuşluğundan kaynaklanan bir “sorunlar yumağı” haline geldiği apaçık ortadadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında kurulan otokratik rejimde halkın her alandaki çürümüşlüğe karşı çıkma yolları da kapatılmış durumda. Halkın iradesi ne parlamentoda ne de yerel yönetimlerde tecelli ediyor. Dolayısıyla seçimlerin de bir anlamı bulunmuyor. İktidarın tahakküm alanı dışında kalan muhalif parti, sendika, oda, dernek vb örgütler de toplumsal baskı işlevlerini büyük ölçüde yitirmiş vaziyette.
Kolektif hak arama yolları kapatılmış olan yurttaşların bireysel olarak hak aramaları da neredeyse olanaksız hale getirilmiş. İktidara, rejime yönelik en basit bir eleştirinin sabaha karşı evinizin basılması, hakkınızda bir iddianame bile olmadan aylarca, yıllarca özgürlüğünüzden mahrum bırakılmanız içten bile değil.
Hakkını, hukukunu arama yollarının kapatılmış olması, sırtını iktidara dayayarak sefa süren küçük bir azınlık dışında kalan, emeğiyle geçinen, dar gelirli geniş halk kitlelerini ekonomik olarak da çaresiz bırakıyor. Hal böyle olunca eşitsizlikler artarken, emek sömürüsü, açlık ve yoksulluk daha da derinleşiyor.
Mehmet Şimşek tarafından hazırlanan ve uygulanan Orta Vadeli Program (OVP), geçtiğimiz iki yıl içinde ücretlerin enflasyon karşısında erimesine neden olurken, adaletsiz vergi sistemi ile tamamen piyasaya açılan kamu hizmetlerinin (sağlık, eğitim vb) bedelindeki artışlar, emekçilerin belini büküyor. Otoriter rejimin halkı baskıyla susturması fırsat bilinerek uygulanan politikaların yol açtığı toplumsal sorunların, TÜİK gibi kamu kurumlarının gerçekleri gizlemek konusundaki tüm çabalarına rağmen üzeri örtülemiyor.
Çarşı pazardaki hayat pahalılığının yarısını bile yansıtmayan TÜİK verilerine göre, Eylül ayında bir önceki yılın Eylül ayına göre enflasyon yüzde 33,29 artmış (Bağımsız araştırma kuruluşu ENAG’a göre bu oran yüzde 63,23). Aynı dönemde temel harcama kalemlerindeki fiyat artışları ise şöyle: Gıda yüzde 36,06, konut yüzde 51,36, sağlık yüzde 35,21, eğitim yüzde 66,10.
Anımsanacağı gibi geçtiğimiz Aralık ayında 2025 yılı için asgari ücretin ne kadar olması gerektiği tartışılırken hükümet, OVP’da belirtildiği gibi asgari ücretin Merkez Bankası (MB)’nin 2025 sonu için hedeflediği yüzde 21’lik enflasyon oranını esas alarak belirlenmesini ve ara zam yapılmamasını savunmuştu. Sendikalardan güçlü bir itiraz gelmeyince hükümetin dediği oldu ve hedeflenen yüzde 21 enflasyon oranının üzerine “sözde” refah payı olarak yüzde 9 eklendi ve 2025 yılı için yüzde 30 artış yapılarak asgari ücret 22 bin 104 TL olarak belirlendi. Memur statüsündeki kamu emekçilerinin ücretleri ve emekli aylıklarında altı aylık iki dönemin toplamında benzer oranda artış yapıldı. Ayrıca kamu işçilerinin toplu iş sözleşmelerinde de yine bu civarda bir ücret artışı dayatıldı.
MB’nin Aralık 2024’te hedeflediği enflasyon oranı (2025’in ilk ayında, yeni asgari ücret işçinin henüz cebine bile girmeden yüzde 21 olan hedefi yüzde 24 olarak revize etmişti.) yılın ilk dokuz ayında 12 puandan fazla saptı. Enflasyonla mücadele programının başarısızlığı göz önüne alınırsa yıl sonuna kadar bu sapmanın daha da artacağı rahatlıkla söylenebilir.
Gerçekleri hükümetin işine geldiği biçimde çarpıtmakta mahir olan TÜİK’in verilerine göre bile ücretler 2025 yılının ilk dokuz ayında önemli ölçüde erimiştir. Bunu bir de pazarda, markette, eczanede, kırtasiyede ya da ev kirası öderken karşılaştığımız gerçek hayat pahalılığı üzerinden veya ENAG verileriyle değerlendirdiğimizde ücretlerdeki erimenin vehameti gerçek boyutuyla ortaya çıkacaktır.
Ağustos ayında kamu işçileri ve memur statüsündeki emekçiler için yapılan toplu iş sözleşmelerinde 2026 yılı için belirlenen ücret artış oranlarına bakılırsa, 2025’teki hedef enflasyona bağlı ücret politikası devam edecektir (2026 ücret artışı kamu işçileri için yüzde 10+6; memur ve memur emeklileri için yüzde 11+7 olarak belirlenmiştir.). Emekçiler bu politikalara karşı güçlü bir direnç gösteremezse, önümüzdeki Aralık ayında yapılacak olan 2026 asgari ücret pazarlığında dayatılacak ücret artışı da bu seviyelerde olacaktır. Dahası metal iş kolu başta olmak üzere özel sektörde yapılacak toplu iş sözleşmelerinde de benzer dayatmalar gözlenecektir.
Ülkenin dört bir yanını saran çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu emekçilerin ve sırtını iktidara dayayanlar dışında kalan tüm halk kesimlerinin, enflasyon vasıtasıyla soyulmasından, her geçen gün daha da yoksullaştırılmasından ayrı düşünemeyiz. Tarihin sayısız tecrübeyle insanlığa gösterdiği odur ki ezilen, sömürülen, karnını doyurmaktan aciz bir halk kitlesi ne barışı ne demokrasiyi ne de hakkı, hukuku savunabilir! Bu nedenle barışı, adaleti, demokrasiyi, insan haklarını ve emeğin hakkını ortak bir mücadele zeminine oturtmak; bu çürümüş düzenden kurtuluşun olmazsa olmaz koşuludur.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Provokasyonlar ve demokratik sorumluluk

SON HABERLER

Çürüyen düzen, eriyen ücretler…

Çürüyen düzen, eriyen ücretler…

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
18 Ekim 2025

Provokasyonlar ve demokratik sorumluluk

Provokasyonlar ve demokratik sorumluluk

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
18 Ekim 2025

Xozat halkı madde kullanımına karşı ayakta

Xozat halkı madde kullanımına karşı ayakta

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
18 Ekim 2025

Kapitalizm içerilmiş ekoloji düşmanlığıdır

Kapitalizm içerilmiş ekoloji düşmanlığıdır

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
18 Ekim 2025

Agirî’de 10 kişiye toplam 177 yıl 7 ay hapis cezası

Agirî’de 10 kişiye toplam 177 yıl 7 ay hapis cezası

Yazar: Heval Elçi
17 Ekim 2025

Polis ablukasını aşan geçler Amed’e doğru yola çıktı

Polis ablukasını aşan geçler Amed’e doğru yola çıktı

Yazar: Heval Elçi
17 Ekim 2025

Trump ve Zelenskiy görüştü

Trump ve Zelenskiy görüştü

Yazar: Heval Elçi
17 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır