• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
31 Ekim 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kadın

Tarihsel direniş akımı: Jin Jiyan Azadî – I

31 Ekim 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Kadın, Manşet
Tarihsel direniş akımı: Jin Jiyan Azadî – I

İran rejiminin politikalarını ve Rojhilat’taki durumu feminist ve sosyolog Hawjin Beghali ile konuştuk:

‘Jin, Jiyan, Azadî’ ayaklanmasının ardından, İran İslam Cumhuriyeti yargısı kadınlara karşı bir kez daha idam cezasına başvurdu. En dikkat çekici örnekler Wirîşe Moradî, Pexşan Azîzî ve Şerifeh Muhammedi davalarıdır

Şirin Bayık

Tekçi politikalarla hayatta kalmayı ve halkları dışlamayı kendi bekası olarak gören devletler tek tek düşüyor. Farklılıklara alan açmak yerine baskıları artıran ülkelerin haritalarda yeri değişmeye başladı. 1979 yılında gerçekleşen ‘İran İslam Devrimi’ de bu yönde bir siyaset izleyerek toplumların taleplerini hem görmezden geldi hem de zor şiddeti ile baskılamak istedi. Ortadoğu’dan Arap yarımadasına kadar ‘Direniş Ekseni’ adıyla savaşları ve isyanları başka ülkelerde yürüten İran rejimi artık aynı siyaseti yürütemiyor. Halkların ve yine kadınların isyanıyla son yıllarda gündemden düşmeyen İran rejiminin politikalarını konuşmak istedik. Bu kapsamda Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri ve Kürtlerin bu süreçteki rolünü hem İran üzerinden hem de Rojhilat üzerinde feminist ve sosyolog Hawjin Beghali ile konuştuk. Ortadoğu’da din ve siyasi iktidar arasındaki ilişkiler üzerine araştırmalarını sürdüren Beghali, aynı zamanda Paris’te bir Kürt grubu ile Rojhilat ve İran’daki öğrenciler ile çevrimiçi bir platform olan Jîna Akademisi’nin hazırlıklarını yürütüyor. Alternatif, sömürge karşıtı ve feminist bir eğitim girişimini hedefleyen akademi Kasım ayında faaliyete geçecek. Beghali ile yaptığımız röportajın ilk kısmında İran’daki mevcut siyasi durumu ve küresel çapta sembolleşen ‘Jin, Jiyan, Azadî’ hareketini konuştuk.

Hawjin Beghali

İlk olarak İran’daki siyasi-politik durumu değerlendiren Hawjin Beghali, “Geçtiğimiz yıl İran, benzeri görülmemiş bir infaz dalgasına tanık oldu” diyerek idamlara dikkat çekti. Beghali, ardından “Mevcut verilere göre, bu dönemde bin 100’den fazla kişi idam edildi; bu, son otuz yılda eşi benzeri görülmemiş bir rakam. Siyasi infazların önemli bir kısmının, yaklaşık yüzde 40-50’si Kürtleri hedef alırken, yüzde 20-30’u ise Beluçlar ve Araplar gibi diğer etnik azınlık mensuplarını hedef aldı. Bu rakamlar, İran’da idam cezasının yalnızca siyasi bir kontrol aracı olmadığını, aynı zamanda dışlanmış ve azınlık gruplarına karşı yapısal ayrımcılığın bir aracı olduğunu açıkça göstermektedir” değerlendirmesinde bulundu.

Siyasi suçlamalar kadınlara döndü

Cinsiyet açısından da benzer bir örüntünün ortaya çıktığını belirten Beghali, “Şirin Alam-Holi’nin idam edildiği 2009 yılından bu yana, İran’da hiçbir kadın siyasi suçlamalarla idam edilmemişti. Ancak ‘Jin, Jiyan, Azadî’ ayaklanmasının ardından, İran İslam Cumhuriyeti yargısı kadınlara karşı bir kez daha idam cezasına başvurdu. En dikkat çekici örnekler Wirîşe Moradî, Pexşan Azîzî ve Şerifeh Muhammedi davalarıdır. İlk ikisi Kürt kadın aktivistler ve üçüncüsü, bir Türk kadını, Kürt partileriyle bağlantıları olduğu iddiasıyla idam cezasına çarptırıldı” diye belirtti.

‘Hamaney’in tehdidi gerçeğe dönüştü’

“Bugünkü baskının yoğunluğu, yeni kurulan İslam Cumhuriyeti’nin iktidarını pekiştirmek için muhaliflerine karşı yaygın şiddete başvurduğu 1980’lerle karşılaştırılabilir” diyen Beghali, “Birkaç yıl önce Ali Hamaney bir konuşmasında ‘Bugünün Tanrısı, 1980’lerin Tanrısıyla aynıdır’ demişti; bu aslında sembolik bir tehditti. Bugün, aynı baskıcı kalıpların yeniden canlanmasıyla bu tehdit gerçeğe dönüştü” şeklinde yorumladı.

Beghali, devamında ise, “Mevcut durum ile 1980’ler arasındaki benzerlik, rejimin hayatta kalma aracı olarak kaba şiddete bel bağlamasında yatıyor. 1980’lerde, muhalifleriyle iktidarı paylaşmak istemeyen yeni kurulan İslam Cumhuriyeti, temellerini sağlamlaştırmak için doğrudan ve askeri baskıya başvurdu. Sonraki on yıllarda, muhalefeti etkisizleştirmek için medya, dini kurumlar ve kültürel güvenlik mekanizmaları üzerinde kontrol gibi daha yumuşak araçlar kullandı. Oysa bugün, kitlesel halk ayaklanmaları dalgaları ve iç meşruiyetin kaybının ardından, 1980’lerdeki aynı mantık yeniden su yüzüne çıktı: Baskı, rejimin hayatta kalmanın son mekanizması olarak görülüyor” ifadelerinde bulundu.

‘Rejim halkı tehdit olarak görüyor’

Ancak günümüz ile 1980’ler arasındaki iki temel farka dikkat çeken Beghali, “Birincisi, muhalefetin bugünkü ölçeği etnik ve dini azınlıklardan kentli orta sınıfa kadar toplumun tüm kesimlerini kapsıyor. İkincisi, rejimin siyasi meşruiyeti ulusal düzeyde tamamen çökmüş durumda. 1980’lerde toplumun bir kısmı, özellikle de Fars halkı, hükümeti destekliyordu; bugün ise bu toplumsal taban neredeyse tamamen yok oldu. Sonuç olarak, İslam Cumhuriyeti artık kendi halkını hayatta kalması için en büyük tehdit olarak görüyor hem de yabancı düşmanlardan bile daha ciddi bir tehdit. Bu açıdan bakıldığında, Rojhilat’taki ve ülkenin diğer marjinal bölgelerindeki baskı yalnızca bir güvenlik tepkisi değil, aynı zamanda şiddetten başka dayanağı kalmayan bir rejimin daha geniş kapsamlı hayatta kalma stratejisinin bir parçası” olarak değerlendirdi.

‘Mahsa Amini’ ile ‘Jîna Emînî’ ikililiği

İran’daki baskı rejimine karşı küresel çapta sembolleşen Jîna Emînî perspektifinde kadın mücadelesini ve Kürtlerin konumunu değerlendiren Beghali, “Öncelikle, Kürdistan’da Mahsa Amini’yi gerçek adıyla, Jîna Emînî olarak bildiğimizi vurgulamak önemlidir. ‘Mahsa’ resmi kimliğinde kayıtlı olan isimdi, ancak ‘Jîna’ onun gerçek ve seçilmiş ismiydi; ailesi tarafından kendisine verilen ve sosyal medyada kullandığı isimdi” diyerek bu isim ikiliğinin bile, İran’daki kültürel baskının gerçekliğini yansıttığını dile getirdi. Bununla beraber Beghali, “Onlarca yıl Kürt ailelerin çocukları için Kürtçe isim yazdırmaları yasaktı; bu nedenle devlet belgeleri için Farsça bir isim benimsemeye ve günlük yaşamlarında bu isimleri kullanmaya zorlandılar. Ona ‘Jîna’ deme konusundaki ısrarımız yalnızca sembolik bir jest değil, aynı zamanda bu silme politikasına karşı kültürel bir direniş biçimidir” vurgusunda bulundu.

‘Rejim, dışlama ve asimilasyon üzerine inşa edildi’

Kadın olarak böyle bir sistemde direnmenin ne anlama geldiğini anlamak için İslam Cumhuriyeti’nin ideolojik yapısını anlamanın önemine dikkat çeken Beghali, “Bu rejim, başlangıcından itibaren dışlama ve asimilasyon üzerine inşa edilmiştir. Kadınları kamusal alandan dışlamış, etnik ve dini azınlıkları siyasi iktidardan uzaklaştırmış ve nihayetinde devletin ‘ideal vatandaş’ imajına uymayan her türlü kültürel veya kimliksel farklılığı ortadan kaldırmıştır. Bu anlamda, faşist eğilimlere sahip bir sistem olarak işlemektedir; bu sistem ancak boyun eğdirme ve tekdüzelikle ayakta kalabilir” diye belirtti.

Rejimin iktidarı pekiştirdikten sonraki ilk icraatının da yine kadınlara dönük olduğunu hatırlatan Beghali, “Devrimden önce kadınlara evlilik ve boşanma konusunda sınırlı ama önemli haklar tanıyan Aile Koruma Yasası’nı kaldırdılar” dedi. Beghali devamında ise, “Kısa süre sonra, Humeyni’nin fermanıyla, zorunlu örtünme önce devlet dairelerinde, daha sonra toplumun geneline yayıldı. Aynı dönemde, İslam Cumhuriyeti ilk yıllarında Kürdistan’da bir askeri harekât başlattı ve Kürt halkına karşı bir cihat fetvası çıkararak, siyasi ve kültürel taleplerini ‘sapkınlık’ eylemleri olarak çerçeveledi. Daha sonra İran-Irak Savaşı, bu baskının devamı için uygun bir gerekçe haline geldi ve devletin ‘ulusal güvenlik’ bahanesiyle her türlü muhalefeti bastırmasına olanak sağladı” şeklinde konuştu.

Zorunlu örtünme ve direniş

Beghali, tüm bunlara rağmen, dışlayıcı politikalardan en çok etkilenen iki grup olan kadınlar ve etnik azınlıkların özellikle de Kürtlerin hiçbir zaman sessiz kalmadığını belirtti. Beghali, “Kadınlar, İslam Cumhuriyeti’nin ataerkil düzeninin temel sembolü haline gelen zorunlu örtünmeye gün be gün direndi; hem sokakta devlete, hem de evde aynı iktidar yapısıyla ittifak kuran erkeklere karşı direndiler. Öte yandan Kürtler, dernekler, kültürel kurumlar ve hatta küçük spor kulüpleri kurarak dillerini, kültürlerini ve kimliklerini korumaya çalışırken, bir yandan da sınır ötesi silahlı mücadelelerini sürdürdüler” diye konuştu.

‘Jin, Jiyan, Azadî’ ve tarihsel direniş

‘Jin Jiyan Azadî’ hareketinin ise bu iki tarihsel direniş akımının kesiştiği noktada ortaya çıktığını söyleyen Beghali, “Kadınların toplumsal cinsiyet baskısından kurtulma mücadelesi ile ötekileştirilmiş ulusların etnik ve siyasi tahakkümden kurtulma mücadelesi arasında bir köprü oluşturdu. Kürt kadınları, en az iki tür baskının kesiştiği noktada durdukları için bu harekette merkezi bir rol oynadılar. Dolayısıyla sesleri, baskıcı bir sistem içinde hem kadın hem de Kürt olmanın iç içe geçmiş deneyimlerini ifade ederek, çok katmanlı anlamlar taşıyor” diye belirtti.

Jîna Emînî’nin de, bu sembolik anlamda bu kesişimi temsil ettiğini belirten Beghali, “Bir Kürt kadını olarak bedeni, bu iki yapısal şiddet biçiminin kesiştiği yer haline geldi. Ölümü, bu baskı boyutlarını birbirine bağlayan ve kalbinden ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganını doğuran tarihi bir anı işaret ediyordu. Bu slogan, o zamandan sınırları aşarak evrensel bir direniş dili haline geldi” dedi.

Yarın: Rojhilat’tan Birlik perspektifi

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kürt aklını yeniden kurmak

Sonraki Haber

CHP’li belediye meclis üyesi gözaltına alındı

Sonraki Haber
CHP’li belediye meclis üyesi gözaltına alındı

CHP’li belediye meclis üyesi gözaltına alındı

SON HABERLER

Esenler’de 5 katlı binada yangın: 15 yaralı

Esenler’de 5 katlı binada yangın: 15 yaralı

Yazar: Aziz Oruç
31 Ekim 2025

CHP’li belediye meclis üyesi gözaltına alındı

CHP’li belediye meclis üyesi gözaltına alındı

Yazar: Aziz Oruç
31 Ekim 2025

Tarihsel direniş akımı: Jin Jiyan Azadî – I

Tarihsel direniş akımı: Jin Jiyan Azadî – I

Yazar: Heval Elçi
31 Ekim 2025

Kürt aklını yeniden kurmak

Kürt aklını yeniden kurmak

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
31 Ekim 2025

Teke düşüyoruz

Teke düşüyoruz

Yazar: Heval Elçi
31 Ekim 2025

Bolu Cezaevi’nde iki tutsağın tahliyesine engel, birine tahliye

Bolu Cezaevi’nde iki tutsağın tahliyesine engel, birine tahliye

Yazar: Yeni Yaşam
30 Ekim 2025

Şüpheli şekilde yaşamını yitiren Necla Özmen için hastane önünde açıklama

Şüpheli şekilde yaşamını yitiren Necla Özmen için hastane önünde açıklama

Yazar: Yeni Yaşam
30 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır