Sürece dair konuşan Barış Anneleri, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını isteyerek, ‘Biz ölüme değil, yaşama ve barışa bağlı bir halkız. İstiyoruz ki asker anneleri de Kürt anneleri gibi barış ve demokrasi çağrısı yapsın. Kimse kimsenin canını almasın; barış ve kardeşlik hâkim olsun. Herkes kendi dilinde özgürce konuşabilsin’ dedi
Kürt Özgürlük Hareketi’nin 26 Ekim’de aldığı geri çekilme kararının ardından geçici hukuk tartışmaları sürerken, Barış Anneleri de sürece dair taleplerini dile getirdi. Barış Anneleri Songül Yaşar, Hanife Koçak ve Kadriye Gezici, “Artık yeter, bu topraklara barış gelsin” çağrısında bulundu.
Mûş Barış Anneleri Meclisi üyesi Songül Yaşar, barış talebini dile getirerek hiçbir annenin gözyaşı dökmesini istemediklerini belirtti. Hem gerilla hem de asker annelerinin ağlamasını istemediklerinin altını çizen Yaşar, şunları söyledi: “50 yıldır savaş var; her iki tarafta da insanlar ölüyor. Biri ağladığında hepimiz ağlıyoruz. Bir askerin annesi ağlayınca biz de ağlıyoruz. Türkiye’de artık böyle bir şey görmek istemiyoruz.”
Yasal statü istiyoruz
Songül Yaşar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını ve cezaevindeki tutsakların tahliye edilmesini talep ederek şöyle konuştu: “Artık yeter! Biz de yasal statü tanınmasını istiyoruz. Gerillaların geri gelmesini istiyoruz. Onları neden bırakmıyorlar? Annelerine kavuşsunlar.”
Kendi dilimizle yaşamak istiyoruz
Anadilde eğitim ve yaşam talebini dile getiren Songül Yaşar, “Anadilimiz Kürtçedir, biz Kürt’üz, dilimiz varlığımızdır. Kendi anadilimiz için özgürlük istiyoruz. Kendi dilimizle yaşamak istiyoruz. Yolumuz açık olsun. Bu şekilde önümüz tutuluyor; önümüz açılsın. Devletten tek isteğimiz budur. Umarım yasal düzeye kavuşur” dedi.
Ölüme aşık değiliz
Barış çağrısı yapan Wan Barış Anneleri Meclisi üyesi Hanife Koçak da, devlet yetkililerine seslenerek, “Biz ölüme âşık değiliz; hiçbir insanın ölmesini istemiyoruz. Devlet de barış elini Kürt halkına ve Sayın Abdullah Öcalan’a uzatsın. Biz asla ölümü ve tutsaklığı istemiyoruz; barış istiyoruz. Tayyip Erdoğan’a, Adalet Bakanlığı’na ve vicdan sahibi herkese çağrımızdır: Ellerinizi barışa uzatın, bu katliamın ve kanın kapısını kapatın. Üstümüzde hangi yük varsa onu taşımaya hazırız. Ne olursa olsun, barış için her şeye hazırız. Ölüm için değil, barış için her şeye hazırız. Süreci sahiplenmeli, halkımız ve kurumlarımızla birlikte omuzlamalıyız. Tüm insanlardan beklentimiz budur” dedi.
Biz bu mücadeleye söz verdik
Hanife Koçak, Kürt Özgürlük Hareketi’nin ve Abdullah Öcalan’ın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini, şimdi devletin somut adımlar atması gerektiğini belirtti. Hanife Koçak şöyle konuştu: “27 yıldır Önderlik esaret altındadır. Buna rağmen tüm çabası barış ve demokrasi mücadelesi olmuştur. Hangi insan olursa olsun fark etmez; kanın durması ve kalıcı barışın sağlanması için Abdullah Öcalan çaba sarf ediyor. Önderliğin fiziki özgürlüğü ve cezaevindeki hasta tutsakların tahliyesi olmak üzere, tüm tutsakların serbest bırakılmasını istiyoruz. Tutsaklara pişmanlık dayatmasıyla geri adım attırılmaya çalışıldığını görüyoruz; bunu asla kabul etmeyeceğiz. Biz bu mücadeleye söz verdik; ne pişman olacağız ne de geri adım atacağız. Çağrımız net: Barış, barış, barış!”
Kimsenin çocuğu ölmesin
Wan Barış Anneleri Meclisi üyesi Kadriye Gezici ise, Kürt halkının her daim barış ve demokrasi için hazır olduğunu belirterek, “Tüm zindanların kapıları ardına kadar açılsın. Artık cezaevlerinden tutsakların cenazelerinin çıkmasını istemiyoruz; onların sağ salim özgürlüklerine kavuşmasını istiyoruz” dedi.
Hiçbir annenin gözyaşı dökmesini istemediklerini vurgulayan Kadriye Gezici, “Biz ölüme değil, yaşama ve barışa bağlı bir halkız. İstiyoruz ki asker anneleri de Kürt anneleri gibi barış ve demokrasi çağrısı yapsın. O zaman kimsenin çocuğu ölmez. Bu topraklarda doğup büyüdüğümüz gibi, burada yaşayıp burada hayatımızı sonlandırmak istiyoruz. Kimse kimsenin canını almasın; barış ve kardeşlik hâkim olsun. Herkes kendi dilinde özgürce konuşabilsin” dedi.
Haber: Büşra Turan / JINNEWS









