‘Gerçeği aktarmaktan vazgeçmeyeceğiz’ diyen Sudanlı kadın gazeteciler, RSF’nin El Faşer’de kadın gazetecilere yönelik ihlallerinin acilen soruşturulmasını isteyerek, korumanın sağlanması için acil bir plan oluşturulması gerektiğini dile getirdi
Batı Sudan’ın Kuzey Darfur Eyaleti’ndeki El Faşer kentinde kadın gazeteciler, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (RSF) 27 Ekim’de şehri ele geçirmesinin ardından vahim bir durumla karşı karşıya kaldı. Kadın gazeteciler, katliamlara, tecavüzlere ve zorla kaybedilmelere maruz kaldı. RSF’nin El Faşer’i ele geçirmesinden bu yana yaşanan ağır ihlalleri kınayan birçok kadın gazeteci, bu ihlallerin derhal sona erdirilmesi çağrısında bulundu.
‘En az üç kadın gazeteci tecavüze uğradı’
Sudan Gazeteciler Sendikası, “Son çatışmalardan önce El Faşer’de yaklaşık 20 gazeteci bulunuyordu. Bunlardan 12’si Tawila’ya ulaşırken, beşi RSF tarafından tutuklandı veya zorla kaybedildi” açıklamasında bulundu. Sendika, daha önce yaptığı açıklamada, iletişimin tamamen kesildiğini ve aralarında nerede olduğu bilinmeyen iki kadın gazetecinin de bulunduğu gazeteciler olduğunu bildirmişti. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin yayımladığı raporda ise El Faşer’de 13 gazetecinin kaybolduğu, en az üç kadın gazetecinin RSF tarafından tecavüze uğradığı belirtildi.
Uluslararası alanda RSF’ye tepki
Hızlı Destek Güçleri’nin El Faşer’in kontrolünü ele geçirmesinden bu yana, uluslararası ve Birleşmiş Milletler kuruluşları, RSF’yi sivillere yönelik ağır ihlallerle suçladı. Bir yıldan uzun süredir kuşatma altında tuttukları kente düzenlenen saldırılar sırasında RSF’nin tutuklama, zorla yerinden etme ve yargısız infaz gibi insan hakları ihlalleri ve katliamlar gerçekleştirdiği bildirildi. Arap ülkeleri de, acil insani ateşkes çağrılarının yapıldığı bu süreçte, RSF’nin El Faşer’e yönelik saldırıları sırasında işlediği ihlalleri kınadı.
‘Kadın gazetecilerin güvenliği için acil önlemler alınmalı’
Suç haberciliği alanında uzman gazeteci Ayat Fadl, RSF’nin El Faşer’de kadın gazetecilere yönelik ihlallerinin, onları susturmayı ve iradelerini kırmayı amaçladığını söyledi. Ayat Fadl, El Faşer’deki kadın gazetecilerin kaybolmalar, tecavüzler ve sistematik hedef alınmalar gibi ağır ihlallere maruz kaldığını belirterek, bölgedeki gazetecilerin hiçbir koruma olmadan son derece zor koşullarda çalıştıklarını ifade etti. Kadın gazetecilerin güvenliği için acil önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Ayat Fadl, El Faşer ve diğer çatışma bölgelerinde çalışan kadın gazetecilerle iletişim kurmak amacıyla bir yardım hattı oluşturulmasını, tahliyeleri için acil durum planı hazırlanmasını ve kendilerine yönelik ihlallerin zamanaşımına uğramayan suçlar olarak değerlendirilmesi için hukuki destek sağlanmasını talep etti.
‘Sudanlı kadınların iradesi kırılmak isteniyor’
Gazeteci Hijaziya Mohammed Said, Sudan’da kadınlara ve kadın gazetecilere yönelik artan saldırılara dikkat çekerek, “Kadınlara ve kadın gazetecilere yönelik ağır ihlalleri ve tekrarlanan saldırıları büyük bir endişeyle takip ediyoruz. Bu ihlaller, ahlaki, insani ve hukuki bir suç teşkil ediyor. Kadınların, özellikle de gerçeği aktaran kadın gazetecilerin başına gelenler; özgür sesleri susturma ve vatan savunmasında vazgeçilmez bir ortak olan dirençli Sudanlı kadının iradesini kırma girişimidir” dedi.
‘Acil ve şeffaf bir soruşturma başlatılmalı’
El Faşer’de kadın gazetecilere yönelik ihlalleri kınayan Hijaziya Mohammed Said, bu ihlallerin “dini değerlere, Sudan geleneklerine ve uluslararası hukuka aykırı suçlar” olduğunu belirtti. Hijaziya Mohammed Said, ilgili makamları ve insan hakları örgütlerini ihlallerle ilgili acil ve şeffaf bir soruşturma başlatmaya, failleri sorumlu tutmaya ve çatışma bölgelerinde görev yapan kadın gazetecilere koruma sağlamaya çağırdı.
‘Sudanlı kadınlar asla boyun eğmeyecek’
Gazeteci Hijaziya Mohammed Said ayrıca, kadın gazetecilere yönelik bu saldırılara karşı tüm kesimlerin tek ses olarak birleşmesi gerektiğini vurgulayarak, “Sudanlı kadınlar, direnç ve kararlılığın sembolü olmaya devam edecek, baskı ve yıldırma girişimlerine asla boyun eğmeyecek. Sesleri, gerçeğin ve yaralı halkın canlı vicdanının bir kanıtı olarak kalacak” ifadelerinde bulundu.
‘Gerçeği aktarmaktan vazgeçmeyeceğiz’
Gazeteci Jida El-Sahib ise, “Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolündeki bölgelerde kadın gazeteciler olarak en ağır ihlallere maruz kalıyoruz. Bizleri susturmak, korkutmak ve irademizi kırmak istiyorlar. Kadın gazeteciler olarak en iğrenç istismar biçimlerine tanık oluyoruz ama buna rağmen gerçeği aktarmaktan vazgeçmeyeceğiz. Uluslararası topluma sesleniyorum; bu ihlalleri kınayın, kadın gazetecilerin güvenliğini sağlayın. Kaybolan arkadaşlarımızın ailelerine sağ salim dönmelerini umut ediyoruz” dedi.
Haber: Aya İbrahim / NÛJINHA
