• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
16 Kasım 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Aziz Tunç

Barış korkularla gerçekleşmez

16 Kasım 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Aziz Tunç, Yazarlar
‘Pazarlık yok’ teranesi

Türk devleti, bölgede yaşanan gelişmeleri ve bu gelişmelerin devletin geleceğini tehlikeye attığını ileri sürerek, yani “beka sorununu” gerekçe yaparak barış ve demokratik toplum sürecine sahip çıkar görünmüştür. Ancak barış ve demokratik toplum süreci, aynı korkulardan dolayı istenen hızda ilerlememektedir. Bu durumun önemli siyasal ve sosyal sorunlara yol açtığı açıktır.

“Beka” korkusu ve bu korkuya göre politika geliştirmek ve uygulamak, devleti yönetenlerin tercihinden çok Türk devletinin kuruluş manifestosundan ve yapısal özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası üzerinde kurulan Türk devleti, farklı etnik ve dinsel topluluklara katliamlar ve soykırımlar uygulayarak var olmuş, bu yolla bugüne kadar yaşamıştır.

Dolayısıyla “Beka korkuluğu” Türk devletinin her türlü korkusunun ve bu korkularla topluma saldırmasının temel aracı olmuştur.  Koçgirî, Agirî, Zîlan, Dêrsim ve daha birçok soykırımın ve katliamın, yapılan darbelerin, Kürtlere karşı sürdürülen savaşın, hepsinin gerekçesi, devletin “bekası” olarak sunulmuştur.

Ayrıca devletin bu özelliği, devlet yöneticilerinin sürekli olarak ırkçı, faşist ve gerici kadrolardan oluşmasını sağlamıştır. O nedenle, yöneticilerden bağımsız olarak Türk devleti, oluştuğu günden bugüne kadar, halklara ve toplumlara düşman ve aynı zamanda halklarda ve toplumlarda korkan bir devlet olmuştur.

Bu anlamda Türk devleti, en başta Kürtlerden korkuyor. Kürtlerin, millet olmaktan kaynaklanan ulusal- demokratik haklarını talep etmeleri, istediklerini elde edebilecek düzeyde örgütlü olmaları ve dönemin koşullarının Kürtler için avantajlı olması, devleti korkutuyor.

İkinci olarak devlet, her sürekte Alevilerden ve Alevilikten korkuyor.  Çünkü Alevilik, devletin resmî ideolojisinin beslendiği İslam’ın Sünni mezhebine aykırıdır. Dolayısıyla devlet, gerici, ırkçı ideolojik eğemenliğini tahkim etmek için, Aleviliğin ve Alevilerin inançsal ve sosyal etkilerini zayıflatmak istemektedir.   Tabii ki devlet, emekçilerden, kadınlardan, gençlerden, sosyalistlerden, devrimcilerden ve ekolojistlerden de korkmaktadır.

Bunların dışında devlet, en temel korku olarak barıştan ve demokratikleşmekten de korkmaktadır.  Bütün tarihinde demokrasiyi ve barışı hiç yaşamamış bir devletin, Kürtlerle demokratik entegrasyon geliştirmesi, Alevilerin inanç özgürlüğünü kabul etmesi ve 102 yıl boyunca halklara ve ezilenlere karşı işlenmiş suçlarla yüzleşmeyi göze alması, devletin korkulu rüyası olmaktadır.

Devlet, bugüne kadar işlediği sayısız suçları, bu korkulardan dolayı işlemiştir. Çünkü korku, ezilenlere biat etmeyi dayatırken, egemenlerin politikalarının diktatörlük olarak ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

Bir diktatörlük olarak Türk devletinin, halklara ve toplumlara karşı izlediği inkâr ve imha politikaları, mevcut durumda duvara dayanmıştır. Devlet, yaptığı tahribatlarla bütün yolları kapattığı için egemenliği sürdürmek için deneyeceği başka yollar kalmamıştır.

Tam bu çıkmazda Sayın Öcalan bir yıl önce Kürt, Türk, Alevi, Sünni bütün halkların ve inançların özgürlük ve kardeşlik özlemlerine cevap olacak Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu’nu kamuoyuna sundu. Sayın Öcalan, en küçük bir tereddüt göstermeden, alınması en zor, en riskli ve en büyük fedakarlıklar gerektiren kararları almış, ayrıca cesur ve yaratıcı tutumlar geliştirmiştir.  Sadece sayın Öcalan değil, bütün Kürt yetkili ve ilgilileri, Öcalan’ın geliştirdiği projenin gereklerini yerine getirmişlerdir.

Buna rağmen gelinen noktada devlet bir yanda Sayın Öcalan’ın geliştirdiği politikalarla demokratik ve barışçıl çözüme yönelerek korkularından kurtulma görüntüsü verirken, diğer yanda korkularını büyütmekte ve daha çok korkmaktadırlar.

Sonuçta korkularının esiri olan devlet, barış ve demokratik toplum projesinin gerektirdiği biçimde davranmamaktadır. O nedenle yaşanan sürecin adımları hem çok küçük hem çok yavaş atılmaktadır.

Halbuki barışa ve demokrasiye götürecek olan yol kararlı ve cesur adımlarla, korkuların aşılmasıyla, gerçeklerle yüzleşilerek yürünebilir.

Bunun için de devletin, korkularından arınması, halkların ve toplumların demokratik taleplerine uygun olarak, yapısal özelliklerinin değişmesi gerektirmektedir.

Mesela yıldönümünün yaşandığı bu günlerde Dêrsim soykırımıyla yüzleşmek, bu yönde bir irade geliştirmek önemli bir adım olacaktır.  Ayrıca demokrasinin ve barışın gerektirdiği, tecritin kaldırılması, umut hakkının kabul edilmesi, yerel yönetimlerin özerkliği, ana dilde eğitim, düşünce, ifade ve inanç özgürlüğünü sağlayacak yasaların çıkartılması, bütün siyasal tutsakların serbest bırakılması gibi çok kolayca atılabilecek demokratik adımların bekletilmeden atılması gerekmektedir.

Yani korkular aşılmadan ve yapısal değişiklikler yaşanmadan kalıcı bir barış ve demokratik bir devlet yapılanması mümkün olmayacaktır. Çünkü korkularla barış ve demokratik toplum inşa edilmez. Ayrıca “korkunun ecele faydasının olmadığı” da bilinmektedir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Suriye’de yeni dengeler ve Kürtler

Sonraki Haber

Çöke çöke ekonomi çökecek!

Sonraki Haber
Çöke çöke ekonomi çökecek!

Çöke çöke ekonomi çökecek!

SON HABERLER

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Heval Elçi
16 Kasım 2025

Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

Yazar: Bedri Adanır
16 Kasım 2025

Çöke çöke ekonomi çökecek!

Çöke çöke ekonomi çökecek!

Yazar: Aziz Oruç
16 Kasım 2025

‘Pazarlık yok’ teranesi

Barış korkularla gerçekleşmez

Yazar: Aziz Oruç
16 Kasım 2025

Suriye’de yeni dengeler ve Kürtler

Suriye’de yeni dengeler ve Kürtler

Yazar: Heval Elçi
16 Kasım 2025

YİBO belgeseli İstanbul’da izleyiciyle buluştu

YİBO belgeseli İstanbul’da izleyiciyle buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
15 Kasım 2025

Kabataş’ta metro inşaatında iskele çöktü

Kabataş’ta metro inşaatında iskele çöktü

Yazar: Yeni Yaşam
15 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır