Eğitim Sen, 2026 bütçesinin bir iyileştirme değil, kamusal eğitimin ‘tasfiyesi’ ve eğitim emekçilerinin yoksullaştırılması programı olduğunu ifade ederek, buna karşı mücadele edeceklerini söyledi
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), “Geleceğin İflası, Ticarileşmenin İlanı: 2026 Eğitim Bütçesi” başlıklı raporunu açıkladı. Mimarlar odasında açıklana raporu Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, okudu.
Gerçekler ortada
Ağır ekonomik krizin eğitim emekçilerinin temel ihtiyaçlarını karşılamadığını vurgulayan Kemal Irmak, “İktidar, her bütçe döneminde eğitime ‘en yüksek payı’ ayırdığını iddia etmeyi alışkanlık haline getirmiş olsa da, gerçekler bu söylemin tam tersini göstermektedir. Eğitime ayrılan bütçenin milli gelire oranı OECD ortalaması olan yüzde 5’in yarısına bile ulaşmazken, son 23 yılda MEB bütçesinin merkezi bütçeye ve milli gelire oranında kayda değer bir artış yaşanmamıştır” dedi.
Kaynaklar yok denecek kadar az
“MEB bütçesinin yüzde 83’ü zorunlu harcamalara ayrılmıştır. Buna karşın 2026 MEB bütçesinde mal ve hizmet alımının payı yüzde 7; sermaye giderleri yüzde 8,26; dini vakıf ve derneklerin de aralarında bulunduğu kâr amacı gütmeyen kuruluşlara aktarılan cari transferlerin payı ise yüzde 1,98’dir.Bu tablo açıkça göstermektedir ki eğitime yönelik gerçek yatırım, yani çocukların, okulların ve eğitim emekçilerinin geleceği adına ayrılması gereken kaynaklar yok denecek kadar sınırlıdır” diyen Kemal Irmak devamında Türkiye ve OECD karşılaştırmasında şu verilere yer verdi:
İlköğretim
- Türkiye: 3.914 ABD doları (önceki yıl 4.036)
- OECD ortalaması: 10.812 ABD doları (önceki yıl 9.923)
- Türkiye’nin ilköğretim harcaması OECD ortalamasının yalnızca yüzde 36’sına (önceki yüzde 40) denk gelmektedir.
Ortaöğretim
- Türkiye: 3.914 ABD doları (önceki yıl 4.793)
- OECD ortalaması: 11.932 ABD doları (önceki yıl 11.400)
- Türkiye’nin ortaöğretim harcaması OECD ortalamasının yaklaşık yüzde 33’ü (önceki yüzde 42) düzeyindedir.
Yüksek Öğretim
- Türkiye: 7.698 ABD doları (önceki yıl 10.366)
- OECD ortalaması: 15.102 ABD doları (önceki yıl 17.559)
- Türkiye’nin yükseköğretim harcaması OECD ortalamasının yüzde 51’i (önceki yüzde 60) kadardır.”
Öte yandan dini eğitime ayrılan bütçenin ise arttığına dikkat çeken Kemal Irmak ona dair ise, “Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bütçesindeki artış dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır. 2020: 10,1 milyar TL; 2021: 11,9 milyar TL; 2022: 20,6 milyar TL; 2023: 41,7 milyar TL; 2024: 82,6 milyar TL oldu. 2025’in ilk 9 ayında yaklaşık 53 milyar TL’lik ek artış gerçekleşmiştir. Yıl sonu itibarıyla toplam bütçenin 90 milyar TL’nin üzerine çıkması beklenmektedir” bilgisi verdi.
Piyasacı bir eğitim isteniyor
“2026 Bütçesi ne anlama geliyor” diye soran Kemal Irmak, sorunları şöyle ifade etti: “2026 bütçesi, Türkiye’de eğitim politikalarının piyasacı, ideolojik ve kamu dışı yönelimini daha görünür bir şekilde ortaya koymaktadır. Siyasal iktidarın tercihleri, kamusal eğitim yerine dinci, gerici, ırkçı ve piyasacı bir eğitim modelini merkeze almaktadır. Bütçe büyüyor gibi görünse de enflasyon nedeniyle reel değer kaybı sürmekte, eğitim emekçilerinin ücretleri erimeye devam etmekte, kamusal eğitim hak olmaktan çıkarılmakta ve eşitsizlikler derinleşmektedir.
Eğitim alanındaki parçalı ve güvencesiz istihdam yapısı, emekçileri bilinçli biçimde ayrıştırmakta, ortak mücadeleyi zayıflatmakta ve eşitsizliği kurumsallaştırmaktadır. 30 ile 35 yıl çalışan bir eğitim emekçisi emeklilikte açlık sınırına yakın bir ücretle yaşamaya zorlanmaktadır. 2026 bütçesi yeni okul yapımı, bakım-onarım ve modernizasyon için yeterli kaynak ayırmamaktadır. 20 milyona yakın öğrencinin bir öğün ücretsiz yemekten yararlanması uygulanabilir bir maliyettir. Yine depremden sonra kalıcı okullar tamamlanmamış. 2026 bütçesi bu sorunları çözmeye dönük kapsamlı bir program içermemektedir.
931 çocuk hayatını kaybetti
MESEM uygulamaları çocukları okuldan koparıp ucuz işgücü olarak işletmelere yönlendiren bir düzen. Bu düzen son 20 yılda en az 931 çocuğun iş cinayetinde yaşamını yitirdiği bir tabloyu büyütüyor. Sadece son aylarda MESEM kapsamında 8 çocuk çalışırken öldü. Buna rağmen bütçede çocuk işçiliğini durduracak tek bir adım yok.”
Kamusal eğitim tasfiye ediliyor
2026 bütçesinin bir iyileştirme değil, kamusal eğitimin “tasfiyesi” ve eğitim emekçilerinin yoksullaştırılması programı olduğunu vurgulayan Kemal Irmak, ücretler, vergi ve sosyal haklar, kadrolu ve güvenceli istihdam, kamusal eğitim, bütçe, yatırımlar, öğrencilerin temel hakları, öğretmenlik mesleği ve eşitlik, yükseköğretimde kamusallık, özerklik ve eşitlik başlıklarında iyileştirmelerin yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Kaynak: MA








