Tahir Elçi’nin katledilmesinin 10’uncu yıl dönümüne dair konuşan Tahir Elçi Vakfı Başkanı Mahsum Batı, ‘Kürt coğrafyasında şiddetin, çatışmanın son bulması bizce oldukça önemlidir, destekliyoruz. Çatışmasız, savaşsız, silahsız bir ortam Tarih Elçi’nin de tahayyül ettiği bir ortam’ dedi
Amed’de 28 kasım 2015 yılında katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin ölümünün üzerinden 10 yıl geçti. Tahir Elçi’nin katledilişiyle ilgili etkin bir soruşturma yürütmeyen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Amed Barosu ve Elçi dosyası avukatlarının mücadelesi sonucu 4 buçuk yılın ardından iddianame hazırladı. İddianamede, polisler Mesut Sevgi, Fuat Tan ve Sinan Tabur hakkında “bilinçli taksirle ölüme neden olmak” suçundan ceza istendi. Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Haziran 2024’teki verdiği kararla, “sanıkların üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığı” iddiasıyla sanıkların beraatine karar verdi. İstinaf Mahkemesi’ne taşınan karar, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 10’uncu Ceza Dairesince reddedildi. Avukatlar kararı 24 Ocak’ta Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. Dosyanın AYM incelemesi devam ediyor.
Birçok davayı aydınlattı
Tahir Elçi’nin katledilişin 10’uncu yılında yaşanan gelişmeleri değerlendiren Tahir Elçi Vakfı Başkanı Mahsum Batı, Elçi’yle 1996’da tanıştığını ve yanında stajyer olarak çalıştığını belirterek, “Ben stajyerken kendisi de genç bir avukattı. Yani çok heyecanlı ve fikri takip kabiliyeti yüksek, her yere yetişiyordu. Bu durumu genç avukat olmanın verdiği bir şey olduğunu zannettim; ama yıllar geçtikçe aslında karakterinin bu olduğunu anladım. Her meseleye ilk günkü heyecanla yaklaşırdı. Fikri takip kabiliyeti sayesinde birçok davayı aydınlattı” diye konuştu.
Çatışmasız yöntemlerden yanaydı
Tahir Elçi’nin Kürt sorununun çözümünü çatışma dışı yöntemlerle çözülmesinden yana olduğunu ifade eden Mahsum Batı, “Meselenin çatışma, şiddet dışında bir yöntemle çözülmesi gerektiğini defalarca kendisi dile getirdi. Ki en son vefat etmeden önceki açıklaması yine buna yönelikti” ifadelerini kullandı.
Tahir Elçi’nin katledilişi sonrası başlatılan soruşturma ve kovuşturma sürecindeki eksiklikleri sıralayan Mahum Batı, foto-film kamera görüntülerindeki 12 saniyelik kesintiyi, mermi kovanlarının sokağa çıkma yasağı sürecinde toplanmadığını, olay yerini gören bir iş yeri güvenlik kamerasının bozuk olduğunun söylendiğini hatırlattı. Batı, savcılığın delil toplama konusunda direnç gösterdiğini ve delillerin kaybolduğunu ifade etti.
Dava siyasi bir dava
Yargılama aşamasında kovuşturmanın genişletilerek bir hüküm verilmesi talebinde bulunduklarını, fakat kabul edilmediğini belirten Mahsum Batı, savcılığın topladığı delillerin, dosayı aydınlatmaya yeterli olmadığını kaydetti. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi meselesinden de mahkemenin sonradan vazgeçtiğini hatırlatan Mahsum Batı, ” Davutoğlu da Amed’de aynı şeyi söyledi. ‘Bu siyasi bir cinayet’ dedi. Biz de şunu söyledik: Madem siyasi bir cinayetse; buyursun, gelsin anlatsın. Nasıl işlendi, kimler işledi bu cinayeti, bilgisi var ki böyle bir söz tarif ediyor. Davutoğlu bugüne kadar bir açıklama yapmadı. Aslında işin doğrusunu söylemek gerekirse dürüst bir siyasetçi şunu yapabilirdi: Mahkeme belki çağırmamış olabilir; ama kendisi olayın özünü açıklayabilirdi. Ama işin doğrusu manipüle etme dışında bir şey yapmadı” şeklinde konuştu.
Hakikat komisyonları kurulmalı
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne işaret eden Mahsum Batı, şöyle devam etti: “Kürt meselesinin çözümü konusunda bir adım atılacaksa, öncelikle bu cezasızlık ikliminin ortadan kaldırılması lazım. Bu cezasızlık iklimi ortadan kaldırılmadan kalıcı bir barışın tesis edilmesi çok da mümkün görünmüyor. Özellikle faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması gerekiyor. Bu anlamda da özellikle hakikat komisyonlarını önemsiyoruz. Bu anlamda biz yüzleşmeyi önemsiyoruz. Cumartesi Anneleri halen Galatasaray Meydanı’nda 10 kişiyle şey yapıyor. Bırakın failleri bulmayı, onların failleri aramasına dahi müsaade edilmiyor.”
Rol almaya hazırız
Hükümetin veya diğer aktörlerin bu konudaki cesaretinin arttırılması gerektiğini belirten Mahsum Batı, bu noktada sivil toplumun aktif rol alması gerektiğini kaydederek, “Kürt coğrafyasında şiddetin, çatışmanın son bulması bizce oldukça önemlidir, destekliyoruz. Bu anlamda hem iktidarı hem diğer aktörleri cesaretlendirmek için elimizden geleni de yapıyoruz. Çünkü nihayetinde bu bir cesaret meselesidir. Çatışmasız, savaşsız, silahsız bir ortam, Tarih Elçi’nin de tahayyül ettiği bir ortam. Dolayısıyla buna ulaşmak için de rol almaya hazırız” dedi.
Haber: Rukiye Payiz Adıgüzel / MA









