Dêrsim katliamında yaşamını yitirenlerin defnedildiği alana kurulmak istenen pomza ve kum ocağı için ölçüm yapmaya çalışan şirket çalışanları, köylülerce kovuldu
Dêrsim’in Xozat (Hozat) ilçesi Bargini köyü ile Pêrtag (Pertek) ilçesi Zeve, Orcan ve Desiman köyleri arasında bulunan Sekasur mezrasındaki 2 bin 200 dönümlük alanda pomza ve kum ocağı kurulmak istenmesine karşı tepkiler devam ediyor. Dêrsim katliamında yaşamını yitirenlerin 2016’da kimlik tespitinin ardından kemiklerinin defnedildiği alanda maden ocağının açılmak istenmesi, yakınlarını kaybedenlerin tepkisini çekti. Baran ve Canan ailesinden 11 kişiye ait anıt mezarın bulunduğu ve köylerin ortak kullanım alanın olduğu için köylülerin maden ocağına karşı başlattığı nöbet eylemlerini 5 aydır sürüyor.
“Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir” raporu verilen Arven Doğu Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketi’nin tepkiler nedeniyle yavaşlattığı çalışmalarına hız vermesi, bölge sakinlerini harekete geçirdi. Şirket çalışanlarının gelip alanda ölçümler yaptığını duyan bölge sakinleri, maden ocağı açılmak istenen alana giderek şirket çalışanlarını kovdu. Bunun üzerine Hozat Pertek Sekasur Doğa ve Çevre Koruma Platformu öncülüğünde bir araya gelen yurttaşlar, çadır nöbetine devam etmeye başladı. Yurttaşlar, topraklarını korumakta kararlı olduklarını belirterek, başlattıkları nöbet eylemini sonuç alıncaya kadar devam ettireceklerini söyledi.
‘Topraklarımızı koruyacağız’
Zeve köyünden Şahin Kıt, “Bu coğrafya ve doğa sahipsiz değil. Türkiye’nin dört bir tarafından sermayeye peşkeş çekilen doğanın yok edilmesine müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu.
İsmail Koyun, “Direnmeye devam edip bu toprakları madencilere bırakmayacağız. Sürekli nöbet halinde olup topraklarımızı koruyacağız. Burada yaşayanların çoğunluğu hayvancılıkla geçiniyor. Burası 4 köyün merası sayılıyor. Bu mera ölürse hayvancılıkta ölmüş sayılıyor. Bizim geçim kaynağımızı elimizden almak istiyorlar. Bizler burada kalabilmek için mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Sonuç alıncaya kadar mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Hasan Besler, “Doğa savunucuları olarak uzun süredir buradayız, burada olmaya devam edeceğiz. Madenlere ve bunun gibi çetelere de izin vermeyeceğiz” diye belirtti.
‘Madencilere geçit vermeyeceğiz’
Arazide maden çalışmaları yapıldığı takdirde doğanın tahrip olacağını belirten Nazım Makal, “Halkımızla, köylülerimizle birlikte madencilere geçit vermeyeceğiz. Burada maden yapılırsa bu doğa yok olmuş olacak. Ve dolayısıyla burada hayvancılıkta yapılamayacak. Bunun sonucunda göçte başlar. Maden şirketleri bu şekilde durmuyor, sahalarını genişletmeye çalışıyor. Bununla birlikte yaşam alanımızı yok edecekler” şeklinde konuştu.
Hıdır Rüzgar ise şunları belirtti:
“Buradan duyarlı herkese çağrıda bulunuyoruz. Burada nöbet tutuyoruz ama bu bölgede yol boyunca herhangi bir çalışmaya şahit olurlarsa bizlere haber versin ve buna engel olsunlar. Bu insanlara mesajımız şu: bizim dedelerimiz yüzyıllardır bu topraklarda yaşadı. Sürgünler, ölümler yaşadılar ama buna rağmen torunları olarak bizler burada yaşamaya devam ediyoruz. 3 dakikada atılan imza ile buraya sahip olup, burayı yok etme fikrinden vazgeçsinler. Para adına her şeyi yok edecek bir çalışma içerisindeler. Biz buranın yok edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Biz etmediğimiz gibi burada yaşayanların tamamı buna izin vermeyecek.”
Dedesinin 1826’da sürgün yaşadığını ve 40 yıl sonra geri döndüğünü ifade eden Hıdır Rüzgar, “Evlerimiz yandı, 15 sene sonra biz yine geri döndük. Bu kadar yaşanandan sonra bizler hala buradayız. Bizden sonra torunlarımız sahip çıkacak. Ne yaparlarsa yapsınlar biz buradayız. Hangi ahlakla bunu yapıyorlar. Oysa bu toprakların insanı olarak biliniyorlar. Kış mevsiminde buradayız. Bunu sebep olan onlar bir türlü doğru mesajı almıyorlar” dedi.
Haber: Şilan Şirvan Çil \ MA









