Gazeteci ve ekolojist Hakan Tosun’un ölümünün ardından geçen iki ayda soruşturma ilerlemezken, ailesi ve meslektaşları cinayetin tüm yönleriyle aydınlatılmasını talep ediyor
Duygu Kıt
10 Ekim 2025 tarihinde İstanbul Esenyurt’ta sokak ortasında saldırıya uğrayan ve entübe şekilde hastaneye kaldırılan gazeteci ve ekolojist Hakan Tosun’un ölümünün üzerinden iki ayı aşkın zaman geçti. Tosun’un dövülerek öldürülmesi, basın emekçilerinin karşı karşıya kaldığı şiddeti ve cezasızlık politikasını bir kez daha gündeme getirirken, olayın ardından başlatılan soruşturma ve yargı sürecinde faillerin tamamının ortaya çıkarılıp çıkarılmayacağı en önemli sorulardan biri olarak duruyor. Tosun’un ailesi ve avukatları, olayın bir adli vaka olarak ele alınmasına karşı çıkarak cinayetin tüm yönleriyle araştırılmasını talep ederken, Tosun’un meslektaşları ise onun halkın ve doğanın yararına haber yapma ısrarı nedeniyle hedef alındığını belirterek, “Hakan için adalet sağlanmadan basın özgürlüğünden söz edilemeyeceğini” vurgulamaya devam ediyor. Tosun’un ailesi, meslektaşları ve meslek örgütleri, faillerin tamamının yargılanması ve gerçek sorumluların açığa çıkarılması için mücadelelerini sürdürürken, Tosun’un avukatlarından Cemal Yücel ve Tosun’un kardeşi Öznur Tosun gazetemize konuştu.
‘Baştan sona güvensizlik’
“Abimin başıma gelen şeyler ne kadar güvensiz bir ortamda yaşadığımızın en büyük göstergesi” diyerek söze başlayan Öznur Tosun şunları dile getirdi: “Bir vatandaş olarak öncelikle şunu söylemek istiyorum: Sadece abimin başına geldiği için değil, genel olarak çok güvensiz koşullarda hayatımızı devam ettiriyoruz. Bir kadın olarak da bunu söylüyorum. Abimden sonraki dava süreci de zaten bu güvensizliğin belgelenmiş hali. Yaşanan olaylar çok vahim. İnsan hayatının ne kadar ucuz olduğu, bir ölümün, sokaktaki kavganın, darbın ne kadar basitleştiği, suçluların yargılanmadığı, cezasızlık, adli makamlar, kolluk kuvvetlerinin tutumu ölümden daha da öte can acıtıcı durumlar benim için.”
‘Herkesin davası olmalı’
Bu davanın sadece Hakan Tosun’un ailesinin ve sevenlerinin değil, Türkiye’de yaşayan tüm insanları ilgilendiren bir dava olması gerektiğini ifade eden Tosun, yaşananların bireysel bir durum olmadığının altını çizdi. Tosun, devamında şöyle dedi: “Abimin yaşadığı her an hepimizin başına gelebilecek bir durum. Sokakta yürürken, evimize gitmeye çalışırken başımıza bir olay gelebilir. Ama ben artık sonrasında polisi aramalı mıyım ya da polis gerçekten bana yardımcı olacak mı diye düşünüyorum. Devleti, kolluk kuvvetlerini arkasına almış bir insan topluluğu var. Polis vatandaşın rahat ve ferah bir şekilde yaşamasını sağlamak için vardır. Ama Mevlana Polis Karakolu tavrını devam ettiriyor. Kamera görüntülerini kırparak veriyor. Savcıya verdikleri bilgileri düzgün, net, şeffaf bir şekilde vermiyorlar. Birçok kamera görüntüsü yok. Olanlar da kurgu gibi.”
‘Hala bir gelişme yok’
Tosun, gelinen aşamada kolluk kuvvetlerinin tavrını cezasızlık sürecinin bir parçası olarak gördüğünü söyleyerek şöyle dedi: “Bu suçluların kim olduğu belli, çünkü kendi sokaklarında yapıyorlar bunu. Sokaktaki herkes, esnaf tanıyor bu insanları. Mevlana Polis Karakolu da biliyor ve anında tutuklamıyor bunları. Abim entübe bir şekilde ambulansa bindiriliyor. Böyle bir ciddi bir vakayla karşı karşıyayken biz polisin işini yapması için uğraşıyoruz. Katil olan insanlar hiç kimseye zarar vermeden devleti için, halkı için yaşam mücadelesi veren insanlardan daha değerli. Sokaktaki çeteler normal vatandaştan daha değerli. İnsan hayatını kaybedebilir ama hayatını kaybetme şekli ve sonraki ihmal silsilesi çok önemli. İnanılmaz derecede rahatsız edici bir sessizlik hâkim. Müfettişler atanalı üç ay olacak hala da hiçbir gelişme yok.”
‘Öldürme kastı’
Dosyanın avukatlarından Cemal Yücel ise hukuki sürece ve dosya içeriğine ilişkin şu şekilde konuştu: “Dosya henüz soruşturma aşamasında. İddianame henüz hazırlanmadı ama az kaldı diyebiliriz. İki tane tutuklu var dosyada. Bunlar Hakan’a bizzat vurmuş olan kişiler. Bu kişiler Hakan’a iki ayrı zamanda saldırıyorlar. Hakan’ın bu kişilere yönelik herhangi bir tavrı, hareketi vesairesi olmadan bu saldırılar gerçekleşiyor. Bu nedenle öldürmeye yönelik düşünülerek yapılmış bir saldırı olduğunu söylüyoruz. Çok sert tekmeler, yumruklar atılıyor Hakan’a. Özellikle baş bölgesine atılan tekme ve yumruklarda öldürme kastı bulunduğu Yargıtay tarafından söyleniyor. Biz de davanın öldürme kastıyla açılması yönünde savcılığa dilekçe verdik.”
‘Saldırganlardan biri şahit’
Avukat Yücel, Tosun’a saldıranları motosikletle taşıyan, olay yerinde bulunan bir kişinin şahit sıfatıyla dosyaya alınmasını eleştirdi. Yücel bu duruma defalarca itiraz ettiklerini ileterek şu bilgileri verdi: “Dosyada iki kişi tutuklu ama aslında o esnada üç kişiler. Savcı saldırının içinde yer alan üçüncü kişiyi ‘O vurmamış’ diyerek şüpheli olarak dinleyip tutuklamıyor, aksine şahit olarak dinliyor. Biz buna defalarca kez itiraz ettik. Bu kişi en başından itibaren bu olayın içinde çünkü. Fakat savcı şahit olarak dinledi. Biz bu kişinin olayın içinde olduğunu iştirak kaideleri gereğince şüpheli olarak yer almasını ve tutuklanmasını talep ettik ve bekliyoruz.”
Hakan’ın duruşu
Yücel, “Dava ne kadar sürerse sürsün biz avukatlar olarak isteriz ki kamuoyunun, gazetecilerin, çevre örgütlerinin destekleri daim olsun” çağrısında bulunarak, sürecin tüm yönleriyle aydınlatılması için mücadele ettiklerini söyledi. Yücel son olarak, “Hakan gazeteci ve çevre aktivisti olması sebebiyle birçok habere, videoya, belgesele imza atmıştır. Türkiye’nin dört bir tarafında, sadece İstanbul’da değil kamerasıyla beraber hem haber yapar hem de direnişe katılırdı. Nerede bir çevre eylemi olsa, toprağa, suya, ormana zarar verilse Hakan orada oldu. Bu durum da bir kısım rant çevrelerinin canını sıkmış olabilir. O sebeple çeteler kullanılmış olabilir diye düşünüyoruz. Bunu düşünmemizin bir sebebi de şu: Bahsettiğimiz henüz tutuklanmayan, şüpheli olarak kaydedilmeyen üçüncü şahıs sosyal medyasından ‘Daltonlar çetesi’, ‘infaz timi’ tarzında paylaşımlar yapmış olaydan önce. Dolayısıyla burada bir çete işi var gibi gözüküyor. Bütün bu hususların aydınlığa çıkartılması için savcılığa sürekli olarak başvuruyoruz, dilekçe veriyoruz, delil sunuyoruz. Şu anda bu aşamadayız” ifadelerini kullandı.
