Antep Barosu tarafından düzenlenen insan hakları konferansına katılan hakim Orhan Gazi Ertekin, kanunların işlenmediğini belirterek, “Türkiye’de yargı şuan bir kriz ortamını yaşıyor” dedi.
Antep Barosu İnsan Hakları Merkezi, Türkiye’de İnsan Hakları Mücadelesine ilişkin Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Hâkim Orhan Gazi Ertekin ve Avukat Ercan Kanar’ın katılımıyla konferans düzenledi. Baro eski Başkanı Ali Elibol’un yanı sıra Antep barosuna kayıtlı çok sayıda avukatın katıldığı konferans, baro binasında yapıldı. Prof. Dr. Fincancı konuşmasında 15 Temmuz 2016 yılı “darbe girişimi” sonrasında gözaltında işkence uğrayanların rakamlarında büyük bir artış olduğuna dikkat çekerek, işkenceye uğrayan bazı kişilerin görüntülerinin halka göz dağı verilmek amacıyla devlet eliyle servis edildiğini söyledi.
‘Cumhuriyet tarihinin 43 yılı OHAL’le geçmiş’
OHAL döneminin yüzbinlerce aileye büyük zararlar verdiğini dile getiren Fincancı, 135 bin civarında memurun görevlerinden ihraç edildiğini hatırlattı. OHAL döneminde kişilere suç atmak için “iltisak” denilen bir kavramın ortaya atıldığını vurgulayan Fincancı, şöyle devam etti: “Herkesi bir şeylerle iltisaklandırdılar. Bir anda gözaltı süresi 30 güne çıkarıldı. İlk beş 5 günlük avukat yasağı ortaya çıktı. O avukat yasağının ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Gözaltı süresi ne kadar uzunsa işkence olasılığı da o kadar yükseliyor. Cezaevleri insan alamaz hale geldi. Biz bunlara yabancı değiliz zaten cumhuriyet tarihinin 43 yılı OHAL’le geçmiş. Bu kadar yoğun hak ihlalleri süreci neden bu kadar açıkça yapıldı diye insan kendisine soruyor. Bunun bir amacı var tabii ki, gözaltında olan insanların durumunu gösteren fotoğraflar servis edilerek halka parmak sallandı. Eğer yaramazlık yaparsanız sonunuz böyle olur dendi.”
‘TİHV’e başvurular arttı’
Gözaltında işkence gördükten sonra tedavi görmekten kaçınan büyük bir mağdur topluluğu olduğuna dikkat çeken Fincancı, gözaltında işkence gördükten sonra bırakılanların büyük korkular yaşadığını kaydetti. İşkenceye uğradıktan sonra TİHV’e başvuran kişi sayısında 2016 yılının ardından çok büyük bir artış yaşadığını dile getiren Fincancı, “Başvuru rakamı tekrardan 700’lere yükseldi. Bakın bu korkulara rağmen başvuru yapanların sayısı birde bunun kaç katı başvuru yapmayanlar var. Tüm dünyada insan hakları savunucuları baskı görüyor. TİHV’in 2017 yılı raporunda Adalet Bakanlığı’nın resmi istatistiklerine göre işkenceden açılan dava sayısı 47, eziyet suçundan açılan dava sayısı 340’dır. Gerçek işkence davalarının sayısına ulaşmak için bakmamız gereken davanın adı ise polis mukavemet davasıdır. O da 32 bin civarında. Gerçek işkence rakamı budur” diye konuştu.
‘Türkiye’de yargı şuan bir kriz ortamını yaşıyor’
Fincancı’nın ardından konuşan hakim Orhan Gazi Ertekin de, Türkiye’deki işkence suçu tabirinin benzerinin hiçbir ülke de olmadığını kaydetti. Türkiye’deki işkence suçuna göre, herhangi bir kamu görevlisinin bir yurttaşa hakaret etmesinin dahi işkence olarak kabul ettiğini anlatan Ertekin, “Biz ülke olarak çok şanslıyız. Tapu memurunun bir yurttaşa hakaret etmesi dahi işkence sayılıyor. Ama uygulamaya baktığımız hiç uygulanmıyor. İşkence suçundan ceza alan yok. Türkiye’de bu kanunun işlenirliğini tartışmamız gerekiyor. Yasalar kendiliğinden işlemezler. Yasaları işleten güç ilişkileri vardır. O yasanın arkasında gerçek güç yoksa o kanun işlemez. Türkiye’de yargı şuan bir kriz ortamını yaşıyor” dedi.
Kaynak: MA