Darbe mekaniği tanımı yapıldığında henüz ortada ne tecrit, ne savaş konsepti ve ne de iktidarın baş aşağı gidişi gibi gündemler yoktu. Ama o günden bugüne İmralı’da Öcalan tarafından yapılan uyarıların tamamı neredeyse bire bir gerçekleşti. Sadece Türkiye ile ilgili de değil tüm Ortadoğu ile ilgili öngörülerinin neredeyse tamamı bir şekilde gerçekleşti.
Öcalan’ın haklı çıkmış olması, öngörülerinin gerçekleşmesi elbette önemlidir ama daha da önemli olan dinlenmemiş ve sesinin kısılmış olmasıdır. Tecrit beli ki aynı zamanda Türkiye halklarının ne ile karşı karşıya kaldığını öğrenmemesi için geliştirilen bir yöntem. Tecrit ile bu toplumu karşı karşıya kaldığı tehlikeler konusunda uyaran, doğru yol gösteren alternatifler sunan bir sesi kıstılar.
İktidar çözüm süreci döneminde deneyimlediği her türlü yol ve yöntem ile özgürlükleri yok etmeyi, muhalefeti baskılamayı, demokrasiye rahmet okumayı amaçlıyor. Bunun için başvurduğu son derece basit bir kural var. Kürde vur, iktidarda kal! Türkiye’nin genelinde baskı rejimini kalıcılaştırmak için önce Kürtleri kriminalize ediyor, oraya saldırıyor ardından orada test ettiği her türlü yöntemi Türkiye’ye yaygınlaştırıyor. Bu yöntem bir AKP icraatı da değil. Kendisine öğretilmiş ve bu yolla kendisine yaşam hakkı verilmiştir. Öcalan bunu, “AKP’nin hükümet mekaniği” olarak nitelendirerek, zamanında şöyle yorumlamıştı:
“Kürt Hareketi’ne vurdugˆu kadar kendisine izin veriliyor; vesayet kurumu, güç odakları tarafından kendisine alan açılıyor. Bas¸bakan (Erdoğan) zekice bu mekanig ˆi tes¸his etmis¸ ve iyi kullanıyor.”
Her an her gün bu mekaniğin kendisini yeniden üretmesine ve işletmesine tanıklık ediyoruz. “Kürde vur, iktidarda kal, Kürtler üzerindeki baskıyla rıza üret ve rızasını aldığın baskıyı rıza sahiplerine uygula” yöntemini eksiksiz uygulayan iktidar bu yolla vesayet kurumlarından rol çalıyor, onların gücünü devşiriyor, kendi vesayetini kalıcılaştırıyor. Bunun şimdiye kadar onlarca örneği ortaya çıktı.
Kesintisiz bir şekilde 15 yıl boyunca Kürtler üzerinde denen OHAL, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye’nin tümüne yaygınlaştırıldı. Kürtleri açlıkla terbiye etme stratejisi KHK uygulaması olarak Türkiye’nin batısına döndü. Kürt illerinde uygulanan şiddet Gezi ile birlikte Türkiye’nin batısına ihraç edildi ve kalıcılaştırıldı.
Şimdi Türkiye’nin her yerinde şiddet ve baskı yöntemleri hakim. Kürt vekillerin tutuklanmasına onay verenlerin vekilleri tutuklandı. Kayyım uygulaması AKP belediyelerine kadar yaygınlaştırıldı. Şimdi Kürtler üzerinden bir seçim darbesi tezgahlanıyor. Eğer tutarsa – ki tutma ihtimali yüksek – o zaman seçim darbesini İstanbul başta olmak üzere diğer alanlarda yaygınlaştıracaklar. Uygulanan tipik bir halk iradesini gasp etme girişimidir. Halk iradesine karşı tuzak kurulmuş, kumpas tezgahlanmıştır. Darbe startı AKP medyası tarafından seçimin ikinci günü verildi. İlk gün kendisini seçimin galibi ilan eden AKP, ikinci gün, “darbe” söylemlerini devreye koymaya başladı. Daha ilk gün bu söylemin bir karşı darbe hazırlığı olduğuna ilişkin yapılan öngörüler ve uyarılar haklı çıktı. AKP’nin artık klasik davranış kodları oluşmuştur ve tanık olanlar bilir ki, AKP’nin darbe diye yaygara kopardığı yerde bir karşı darbe hazırlığı vardır. Şiddeti eleştirdiği yerde topluma karşı her türlü şiddeti devreye sormaktadır. Kürtler üzerinde test edilen sadece şiddet, baskı yöntemleri değildir.
Kürtlere karşı geliştirilen yöntemler, AKP iktidarının ve hegemonyasının kalıcılaşmasını ve batıda buna karşı rıza üretimini beraberinde getiriyor. Söz konusu süreç dokunulmazlıklar meselesinde olduğu gibi Kürtlere karşı saldırılara doğrudan destek vererek gelişmiyor her zaman. Bu rıza üretimi bazen sessiz ve tepkisiz kalarak, görmezden gelerek, karşı çıkmayarak, haksızlık olduğu bilinmesine rağmen Kürtlere karşı geliştiği için bundan bir çeşit mutluluk duyarak da destek veriliyor.
Bu döngüyü kırmanın bir tek yolu var. Seçim sonrasında ortaya çıkan darbe sürecine birlikte karşı çıkmak. Bugün İstanbul’daki halk iradesini savunmanın yolu Edremit, Tuşba, Bağlar, Şırnak’taki halk iradesine sahip çıkmaktan geçiyor. Kürt halkının iradesini savunmak ve sahiplenmek İstanbul’u Ankara’yı sahiplenmek ve savunmaktır. Savunma hattı Kürt beldelerinden kurulmadığı sürece işe yaramayacaktır.