• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
17 Kasım 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Uzmanlar üç çeşittir: konunun uzmanları, her konunun uzmanları ve ‘yerli’ ve ‘milli’ uzmanlar…-Fikret Başkaya

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Her tarihsel dönemde ve her toplumda, belirli bir eğitimden geçmiş olanlar imtiyazlı bir statüye sahiptirler. Bu imtiyaz toplumdaki işlevlerinin karşılığıdır. Egemenlere akıl hocalığı yaparlar. Meşruiyet ve rıza üretirler. Yalan üretmeye memur edilmişlerdir… Sömürü, baskı ve şiddete dayalı egemenlik sistemi, onlar sayesinde kendini yeniden üretmeyi başarır. Elbette eğitimliler, diplomalılar arasında sosyal eşitsizlik temeli üzerinde varlığını sürdüren egemenlik sistemine muhalif olanlar da vardır ama onlar her zaman küçük bir azınlıktır… Eğitimli olmak, toplum çoğunluğuna göre ayrıcalıklı bir statüye sahip olmayı mümkün kılar. Firavunlar Mısır’ında, bundan dört bin beş yüzyıl kadar önce, Üçüncü Dinasti döneminde [M.Ö 2670- 2613], bir baba oğluna şöyle öğüt veriyor: “Eğer yazıyı öğrenirsen, zor ve pis iş yapmaktan kurtulursun. İtibarın, prestijin artar. Herkes sana saygı gösterir. Yönetilenler tarafında değil, yönetenler tarafında olursun”. Elbette bugün durum farklı. Her eğitimden geçenin, her diplomalının, uzmanlığını egemenlere sunma şansı yok ama bu durum yukarıda söylediğimi yalanlamaz.

Egemenlik, topluma tuzak kurmakla mümkündür ve tuzak kurma işi, eğitimlilerin, diplomalıların, uzmanların işidir. Siz, sömürü düzeninin uzmanları neden yücelttiğini sanıyorsunuz… Tüm melanetler, kıyımlar, katliamlar uzmanlar tarafından peydahlanır, ‘meşrulaştırılır’, egemenler tarafından dayatılır. Eğitim sistemi, eğitilmiş olanlarda farklı oldukları bilincini yerleştirecek şekilde kurgulanır ve eğitimli taife de, “eğer farklı isem, o zaman ayrıcalıklı olmaya, farklı yaşamaya, otorite kullanmaya da hakkım vardır” der…

Başka türlü söylersek, eğitim sistemi eğitimlileri [uzmanları] içinden çıktıkları sınıfa yabancılaştıracak şekilde kurgulanıyor. Tabir maruz görülürse, bir tür Yeniçerileştirme operasyonu söz konusudur… Devlet üniversitesinde hoca olduğum dönemle, ‘sosyal politika’ dersinde, ‘ücret sistemlerini’ anlattığım bir derste, bir öğrenci şöyle bir soru yöneltmişti: “Hocam siz sosyalist bir insansınız, sosyalist bir düzen kurulsaydı en yüksek ücreti kime verirdiniz?”. “İleriye dönük bir soruya cevap vermek zordur, o zamanki durumu bugünden tahmin etmek pek mümkün değildir ama, doğrusu en yüksek ücreti maden işçilerine ve çöpçülere verirdim” demiştim. Sınıf ayağa kalktı… “Nasıl olur efendim, siz o kadar tahsil yapacaksınız, üniversiteyi bitireceksiniz, doçent olacaksınız ve çöpçü sizden yüksek ücret alacak? Bu kabul edilemez” mealinde şeyler söylediler. Ben de ‘ben o okullarda onların emeğinin karşılığında, onların ödedikleri vergiler sayesinde okudum. Neden benim yaptığım iş onlarınkinden üstün olsun’ dediğimi hatırlıyorum… Öğrencilerin, üniversitenin üçüncü sınıfına geldiklerinde ‘farklı oldukları’ bilincini çoktan içselleştirmiş olduklarını fark ettim…

Lakin, bu dünyada çelişkiden muaf hiçbir şey yoktur. Eğitim, aynı zamanda eğitimlileri ‘üretici işlere’ yabancılaştırır, artık ellerinden hiçbir şey gelmez, kötürümleşmişlerdir… Bu yüzden devlet katındakiler işlerini kaybetme korkusuyla yaşarlar… Ne demek isteğimi anlamak için AKP iktidarının son birkaç yılında, hukuk uzmanlarının [hakimler, savcılar, vb.] kendi misyonlarına ve varlık nedenlerine nasıl ihanet ettiklerini hatırlamak yeter. İşlerini kaybetmemek için yasaları, teamülleri, ahlakı kolaylıkla yok sayıyorlar ve iktidarın istediği yönde kararlar veriyorlar… Aslında bu söylediğim, etik sorun karşısında memurların durumunu angaje eden bir şeydir… Memurun ahlakı, amirin daha doğrusu egemenin ‘ahlâkıdır’ aslında…

Her akşam uzmanlar öbek öbek televizyonlarda arz-ı endam ediyorlar. Memleket ve dünya meselelerini ‘tartışıyorlar’ ama bir şartla: gerçeği söylememek kaydıyla… Zaten gerçeği söyleme potansiyeli olan biri oraya çağrılmaz, yanlışlıkla çağrılırsa da meramını anlatması engellenir… Kaldı ki, gerçeği söyleyen de zaten “uzman” sayılmaz… O, işe ideoloji karıştırmıştır, söyledikleri ‘bilimsel’ değildir çünkü… Şimdilerde ‘düşünce kuruluşlarının’ sayısı artıyor. En çok ve en prestijli düşünce kuruluşları da ABD’de… Aslında bu kuruluşların ‘yüksek düşünceli adamları-kadınları [ki, kadınlar azınlıktır]’ ne düşünüyor, kimin için, kimin adına düşünüyor sorusu hiç akla gelmez… Bu kuruluşlarda çalışan uzmanların misyonu ve varlık nedeni, kapitalizmi, emperyalizmi, oligarşik egemenliği meşrulaştırmaktır. Mesela, kitlelerin nasıl aldatılacağı, hangi Üçüncü Dünya Ülkesi’nde nasıl katliamlar yapılacağı, ABD’nin ‘hısımlarının nasıl tepeleneceği’, nerede, nasıl savaş çıkarılacağı, Amerika’nın “ulusal çıkarının” ne olduğu, vb… konusunda, ‘yüksek fikirler’, ‘düşünceler’ üretirler… Devlet ve istihbarat örgütleriyle çalışırlar ama ‘bağımsız’ süsü verilir. Aksi halde yalan üretme yetenekleri aşınır… Üçüncü Dünya’nın yozlaşmış siyasetçileri, kendi ülkelerinde iktidar olabilmek için, ekseri ABD’nin bir iki ‘düşünce kuruluşlarında’ “sınavdan geçip’’ onay alırlar… İktidarın yolu biraz da oradan geçer… Türkiye de bir ‘küçük Amerika’ olduğuna göre, bizim neyimiz eksik… Bizde de ABD’dekinin SETA gibi benzerleri var… SETA [Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı] aslında AKP tarafından kurulan ve finanse edilen bir “düşünce kuruluşu”. Oradaki uzmanlar AKP adına düşünüyorlar ve çoğunun adının önünde, dr. doçent, prof. gibi unvanlar var. Tabii bu unvanlar söylediklerinin ‘değerini artırıyor’… Fakat öteki uzmanlardan önemli bir farkları var: Bunlar ‘yerli’ ve ‘milli’, Türkiye’ye mahsus uzmanlar. Tabii yerli malı olunca önemleri de artıyor… “Ümmetin” çıkarlarının hizmetindeler çünkü…

Uzman, egemenler tarafından yüceltilir, zira maddi-sosyal gerçekliğin küçücük bir ‘alanında’ bilgi sahibidir. Resmin bütününden habersizdir. Oysa gerçek [hakikat] bütündedir… Uzman ‘ağacı gören ama ormanı görmeyendir’… Onun bu niteliği onu egemen sınıflar için kullanışlı hale getirir. Elbette bunu söylemek, tüm uzmanlar öyledir demek değildir. Bir konuda uzman olmakla birlikte, resmin tamamını görme niyeti ve istidadı olanlar da vardır ama istisnalar sonuçta ‘kuralı doğrulamak içindir’ denir…

Üç çeşit uzman var: ‘Konunu uzmanları, her konunun uzmanları, bir de ‘yerli ve milli’ uzmanlar. Bu sonuncu grup AKP iktidarında doğmuş uzmanlar, uzmanların en yenisi… Birinci grup, sadece kendi uzmanlık alanında konuşur. Fakat ikinci gruptakiler hem çok bilgili, hem de çok yeteneklidirler… Bulunmaz insanlardır yani… Onların bu dünyada bilemeyeceği bir şey yoktur… İnsan ve toplum yaşamını ilgilendiren her konuda ‘çok değerli bilgileri vardır’. Ülkemiz için ne büyük şans… Değerli bilgilerini bizimle paylaşma nezaketini ve cömertliğini gösterdikleri için ne kadar teşekkür etsek azdır! Bu, her ulusa nasip olmaz. Fakat, “yerli ve milli uzmanların” fazlası var: Onlar hem her konunun uzmanı ve hem de ‘yerli ve milli…’

Aslında tartışma programları şeylerin gerçeğini ortaya çıkarmak için değil, kitleleri aldatmak, oyalamak, yanlış bilinç oluşturmak, ideolojik köleliği derinleştirmek, kalıcılaştırmak için yapılıyor. Bir de tabii reklam almak için…

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

10 Kasım: Ata, oğul ve kutsal ruh

10 Kasım: Ata, oğul ve kutsal ruh

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
17 Kasım 2025

Resmi ve nostaljik merasimleriyle 10 Kasım, bu kez son yıllarda olduğundan bile daha ilginç hadiselere sahne oldu. Nuh deyip peygamber...

Küresel ısınma mı, küresel talan mı?

Küresel ısınma mı, küresel talan mı?

Yazar: Bedri Adanır
17 Kasım 2025

BM’nin bu anti demokratik yapısı değişmeden, sermayenin aç gözlü kâr hırsı halklar ve ekolojistler tarafından dizginlenmeden COP toplantılarından sonuç beklemek...

‘Pazarlık yok’ teranesi

Barış korkularla gerçekleşmez

Yazar: Aziz Oruç
16 Kasım 2025

Türk devleti, bölgede yaşanan gelişmeleri ve bu gelişmelerin devletin geleceğini tehlikeye attığını ileri sürerek, yani “beka sorununu” gerekçe yaparak barış...

Tarihsel yükler ya da yeni ufuklar

İktidar, süreç ve siyasi tutsaklıklar

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
15 Kasım 2025

Türkiye bir açık hapishaneye, diğer yandan kölelik ve sefalet ülkesine dönüştürüldü. İş cinayetleri, kazalar, hukuksuzluklar bize sistemin iler tutar yanının...

Tarihsel hakikatten dersim gerçeğine

Tarihsel hakikatten dersim gerçeğine

Yazar: Heval Elçi
15 Kasım 2025

"Egemen güçler için, düşünce ve zihinde toplumu teslim almak kadar, toplumu tarihten koparmak da stratejik bir teslim alma yöntemidir. Tarihten...

Uçak kazaları ve iktidar

Uçak kazaları ve iktidar

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
15 Kasım 2025

Bir yıl kadar önce yayınlanan iki yazıyla, havacılıkta ölçülmesi mümkün olan Kaza Potansiyeli kavramından söz ederek “felaket tellallığı” yapmış ve...

Sonraki Haber

Yine yasaklar! Yeni yasaklar! - İÇERİDEN

SON HABERLER

Hüseyin Çelik: Bizim ihtiyacımız hukuk devletidir

Hüseyin Çelik: Bizim ihtiyacımız hukuk devletidir

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
17 Kasım 2025

10 Kasım: Ata, oğul ve kutsal ruh

10 Kasım: Ata, oğul ve kutsal ruh

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
17 Kasım 2025

Arap Solu Projesi nerede? (1)

Arap Solu Projesi nerede? (1)

Yazar: Bedri Adanır
17 Kasım 2025

Küresel ısınma mı, küresel talan mı?

Küresel ısınma mı, küresel talan mı?

Yazar: Bedri Adanır
17 Kasım 2025

Tuncer Bakırhan, Barış Akademisyenleri ile bir araya geldi

Tuncer Bakırhan, Barış Akademisyenleri ile bir araya geldi

Yazar: Yeni Yaşam
16 Kasım 2025

BMGK, Gazze’ye çokuluslu güç konuşlandırılmasını yarın oylayacak

BMGK, Gazze’ye çokuluslu güç konuşlandırılmasını yarın oylayacak

Yazar: Yeni Yaşam
16 Kasım 2025

Gazeteci Alican Uludağ’ın Şule Çet’in faili Berk Akand paylaşımına soruşturma

Gazeteci Alican Uludağ’ın Şule Çet’in faili Berk Akand paylaşımına soruşturma

Yazar: Yeni Yaşam
16 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır