Sürece destek veren Çerkesler, ‘Sorunun muhatabıysak çözümün de parçası olmamız gerekiyor. Halkların tamamı bu süreci dirsek temasıyla göğüslemeliler’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Örgütü Halklar ve İnançlar Komisyonu, “Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları” kapsamında Kadıköy’deki Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı’nda Çerkes halkıyla buluştu.
Buluşmada yer alan Çerkesler, ajansımıza sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
Gerekli adımlar atılmalı
Sürecin tüm halklara kazandıracağını belirten Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Cengiz Gül, Türkiye’de yaşanan anti demokratik uygulamaların karşısında olduklarını söyledi. Cengiz Gül, “Demokratik bir adımın atılmasını bekliyoruz. Kafkasya’da üç yıl savaşmış bir halkın çocuklarıyız. Biz Çerkez halkı savaş istemiyoruz barıştan yanayız” dedi.
Ülkedeki sorun herkesi ilgilendiriyor
Jineps Gazetesi Yayın Kurulu üyesi ve yazarı Birgül Asena Güven, ülkedeki demokrasi sorununun herkesi ilgilendirdiğini söyledi. Anti demokratik uygulamaların Kürtleri ayrı Çerkes ve Balkan halklarını ayrı etkilediğine dikkat çeken Birgül Asena Güven, “Demokrasi sorunu tüm halkların sorunudur. Eğer bir savaş varsa bu savaşan iki tarafı daha çok etkiliyor. Dolayısıyla barış görüşmeleri olacaksa muhatap savaşan iki taraftır. Ancak o savaş bir ülkenin sınırlarında yaşanıyorsa bu o ülkede yaşayan herkesi ilgilendiriyor. O halde sorunun muhatabıysak çözümün de parçası olmamız gerekiyor. Halkların tamamı bu süreci dirsek temasıyla göğüslemeliler” diye belirtti.
Ezberler bozulmalı
Halklar arasındaki ilişkilerin önemli olduğunun altını çizen Birgül Asena Güven, şöyle devam etti: “Halklarla yaşanan ilişki dünya görüşümüzün izdüşümüdür. Böyle olduğu için birbirimiz hakkında çok fazla ezberlerimiz oluyor. Örneğin; Kürtler hakkında öğrendiklerimi ya da duyduklarımı hayatın içerisinde yaşayarak deneyimlemedim. Daha çok sosyal medya veya resmi ideolojinin, toplumsal kültürde kodlananla öğrendim. Aynı şekilde Aleviler, Süryaniler ve Lazlar hakkında öğrendiklerimiz de ezbere dayalı egemenlerin ezberidir. Bu ezber de halkların değil, elbette ki egemenlerin işine yarar. Bu ezberlerin yerine yenisini koymadığımız sürece demokrasiyi geliştirmeyiz. Halkların demokrasi talebi garanti altına alınmalıdır. Bunun için zeminlerin oluşması lazım. Elbette ki farklı bir anayasa olmalıdır. Bu süreç anlamında kadınların sorunlara bakışı daha objektif ve devrimcidir. Kadının tarihsel olarak bulunduğu konum dönüştürmekten geçer. Yapısal olarak da kadının buna daha yatkın olduğunu düşünüyorum. Kadın bu anlamda ezberleri kırmaya daha yatkındır. Bu yüzden kadınların sadece fiziksel varlıklarıyla değil, dünya algılarıyla dönüşüme yatkınlıklarıyla bu sürecin en önemli özneleri olduğunu düşünüyorum.”
‘Süreç bizi çok heyecanlandırdı’
Kafkas Kültür Derneği üyesi Aysel Okan Hoşgit, süreci desteklediklerini vurguladı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çıkışıyla halkların ve inançların daha özgür bir ülkede yaşama şansına ulaşacağını dile getiren Aysel Okan Hoşgit, “Süreç bizi çok heyecanlandırdı. Kafkas halkı, Kürt halkı kadar çabuk asimilasyonun farkında olmadı. Çünkü atalarımız 1864’te sürgün edilmiş buraya. Onlar ilk zamanlar çok fazla ayrımcılığa maruz kalmışlar. Özellikle de kadınlar hem giyimlerinden hem de dillerinden dolayı ayrımcılığa maruz kalmışlar. Yani bizim kuşak ve yeni nesil asimilasyona çok direnmemişler. Oysa çocuklarımız da okulda kendi dillerini öğrenemiyor. Yani bugün Kürtlere yapılanlar geçmişte Çarlık Rusya tarafından Çerkeslere yapıldı. Bu ülkede hala kendi dillerinde çocuklarına isim koyamayan insanlar var. Bu, dil ve kültür asimilasyonu olmakla beraber politik bir durumdur. Bu yüzden süreci hem kendi halkım adına hem de bütün halklar ve inançlar adına çok değerli görüyorum” ifadelerini kullandı.
Mücadelenin öznesi Kürtlerdir
Devletin daha güçlü adımlar atması için herkesin mücadele etmesi gerektiğinin altını çizen Aysel Okan Hoşgit, “Çelkez halkının da süreci kavrayıp buna göre mücadele etmesi önemlidir. Bu uzun bir süreç farkındayız fakat umutsuz değiliz. 10 yaşıma kadar Çerkezce bilmiyordun. Devletin bilinçli asimilasyonu ile bize unutturuldu. Mücadelenin öznesi Kürtlerdir. Bizde onlara bakarak onlarla birlikte mücadele edebiliriz” diye belirtti.
‘Hep beraber mücadele etmeliyiz’
Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Yalçın Karadaş da ülkenin kodlarındaki tekçiliğe dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Türkiye kuruluşundan buyana asla demokrasi kavramının yanına yaklaşmadı. Her zaman tekçi, Türkçü, Sünni ve erkek egemenlikli bir ülke yaratıldı. Buna ilk günden itiraz eden topluluklardan biriyiz. Osmanlı’da gördüğümüz eşitlik ne yazık ki cumhuriyet adı altında bizden esirgendi. 1923 yılında ilk iş olarak bizi sürerek baskı altında alarak, tekleştirme ve Türkleştirme ideolojisini yaygınlaştırmaya başladılar. İçinde bulunduğumuz süreçte artık toplumların, halkların, kimliklerin hiyerarşik sıraya dizilmeden eşti ve demokratik bir bakış açısıyla hep beraber ülkeyi demokratikleşme yolunda mücadele etmemiz lazım.”
Haber: Esra Solin Dal / MA