Barışın inşası atılması gereken adımlara dair konuşan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak,’Müzakereyi politik aktörlerin oturduğu bir masa olarak bakmak eksik kalır. Müzakereyi hayatın her alanında sürdürmeliyiz. Birbirine hikayelerini anlatanlar düşman olamazlar’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısıyla yeni bir süreç başladı. PKK’nin 1 Mart’ta ateşkes ilan etmesi ve 5-7 Mayıs tarihlerinde düzenlenen 12. kongresinde aldığı fesih kararını 12 Mayıs’ta kamuoyuna açıkladı. Kürt hareketinin attığı somut adımlara karşı devlet tarafından hala somut adımlar atılmış değil. Toplumsal kesimler tarafından barışın inşası için çalışmalar sürdürülüyor. Bunlardan bir tanesi Barış İçin Toplumsal Girişim’in “Barışın Yolunu Açmak” adıyla düzenlediği konferans oldu.
Farklı kesimlerin bir araya gelerek barışı tartışması bağlamında önemli olan konferansa katılan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak ve CHP geçmiş dönem milletvekili akademisyen Binnaz Toprak barışın inşası için atılması gereken adımlara dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Çözüm değişim dönüşüm demektir’
Kürt Hareketi’nin kendi üzerine düşen sorumluluğu yaptığını ve somut adım attığını belirten Gültan Kışanak, “Kürt Hareketi emek ve fedakarlıkla süreci ilerletmek için ellerinden gelen çabayı ortaya koyuyor. Hem teorik açılımı hem politik sözünü hem de pratik adımlarını görebiliyoruz. İktidarın yaklaşımında biraz ayak direme hali olduğu aşikar. Bu bir soruna işaret ediyor. Bu sorun çözülemeyecek kadar derin bir sorun değil. Diyalog, müzakere, adaya gidiş-gelişler, teorik olarak da olsa süreci sahiplenme hali sürüyor. MHP, 81 ilde toplantılar yaparak süreci halka anlatmak ve sorumluluk almak için karar almış. AKP’de ve diğer siyasi partiler de aynı şeyin hayata geçmesi gerekiyor. Çözüm süreci değişim ve dönüşüm süreci demektir. Barışı inşa edeceksek hepimiz değişeceğiz, dönüşüm yaşayacağız ve sorunlarımızı çözerek yol alacağız. Sorun alanlarını görüyorum ama bu bir tıkanmaya işaret ediyor diyemem. Sürecin artık mutlaka ilerleyecek ve sonuca doğru gidecek bir süreç olduğunu düşünüyorum.”
‘Kadınlar daha kararlı’
Kadınların barış sürecinde daha aktif olduğunun altını çizen Gültan Kışanak, savaşın hedefi olan kadınlar için barışın ilkesel bir mesele olduğunun altını çizdi. Gültan Kışanak, “Kadınlar barış konusunda daha hazırlıklı. Uzun süredir çalışmalar yürütüyor, eylem ve etkinlik yapıyorlar. Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi kuruldu. Kadınlar bu sürece diğer toplumsal kesimlere nazaran hem daha hazırlıklı hem daha kararlı hem de daha aktifler. Kadına yönelik şiddet bu kadar tırmanmasını savaş politikasından bağımsız göremeyiz. Kadın yoksulluğunun derinleşmesi savaş politikasından bağımsız değil. Hangi cepheden bakarsak bakalım daha güçlü barış mücadelesi yürütmek için kadınlar olarak ortak mücadeleyi büyütmeyi hedefliyoruz” dedi.
‘Her yer müzakere alanı’
Kürt sorunun yıllardır konuşulduğunu adımlar atılmadığını belirten Gültan Kışanak, sorunun çözümüne dair “Bulunduğumuz her alanı müzakere alanına çevirebiliriz” dedi. Gültan Kışanak, “Kürt sorunu diye sorun yok, örgüt sorunu var bunu çözersek sorun çözülmüş olacak diyerek toplumda algı yaratıldı ama biz böyle bir şey olmadığını biliyoruz. Toplumsal müzakere tanışık olma, birbirimize hikayelerimizi anlatma halidir. Toplumsal müzakere Eren Bülbül’ün annesinin Uğur Kaymaz’ın annesi hikayesini anlatmasıdır. Birbirine hikayelerini anlatanlar düşman olamazlar, birbirilerini anlamaya çalışıp çözüm üretirler. Müzakereyi politik aktörlerin oturduğu bir masa olarak bakmak eksik kalır. Müzakereyi hayatın her alanında sürdürmeliyiz. Kürt sorunu nedir ? nasıl çözülebilir ? barışa benim nasıl katkım olabilir ? diyerek konuşmamız gerekiyor. Müzakere demek sözün gücünü yükseltmek demektir. Yeni sürece önem atfediyorsak sözün gücünü ve değerini yükseltmemiz gerekiyor. Başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm kesimine süreci dinamik şekilde kendi sözleriyle, talepleriyle bu sürecin öznesi olmaya davet ediyorum.”
‘Demokratikleşme adımları atılmalı’
“Barış sürecinin demokrasi ile birlikte yürümesi lazım” diyen akademisyen ve CHP eski milletvekili Binnaz Toprak, barışın inşası için demokratikleşmeye dair adımların atılması gerektiğini dile getirdi. Binnaz Toprak, “Türkiye’de söz söylemek, fikir beyan etmek son derece zor. Hukuk sistemi çalışamaz vaziyette. Anayasaya da düşünce özgürlüğü, toplantı ve yürüyüş hakkında maddeler var bunların kullanılması gerekiyor. Barış diyerek barış olmuyor. Barış olabilmesi için herkesin özgürce kendi fikrini, kimliğini ifade edebileceği demokratik ortam gerekiyor. Hukuk devletin çalıştığı ortam gerekiyor. Ekonomik sorunun çözüme kavuşması gerekiyor. Türkiye Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kaldıramıyor bunun değişmesi lazım. Türkiye demokratik, hukukun çalıştığı bir ülke olabilse sorun ortadan kalkacak. Cumhurbaşkanı, Devlet Bahçeli samimi ise derhal demokratikleşme sürecini başlatmaları gerekiyor. Osman Kavala’dan, Selahattin Demirtaş’a, Ekrem İmamoğlu gibi birçok insan siyasi nedenlerle hapisteler. Çocuğunu Gülen okuluna yollayan, bankaya para yatıran bir sürü insan hapiste bu sorunların çözüme kavuşması lazım.”
‘Sivil toplum bir araya gelmeli’
Binnaz Toprak, “Bu süreç iktidardakilerin Öcalan ile konuşması, barış sürecini yürütmesi yeterli değil. Sivil toplum örgütleri bir araya gelmeli görüşlerini bildirmeli. Bütün grupların sorunları ve talepleri var bunları karşılayabilmek ancak herkesin kendini korkmadan ifade edebileceği bir ortamın yaratılması lazım. Açık bir tartışma olması lazım ki gerçek bir barış sürecine kavuşabilelim. Barışa taraf olanlar ve karşı olanların kendi fikrini özgürce söyleyebilmesi gerekiyor.”