Cumhur İttifakı DEM partiye ihtiyaç olmayacak, zamana yayılan anayasa değişikliği, uzayan barış görüşmeleri ortamında seçime hazırlanıyor. Bir yandan barış görüşmelerinde somut adımlar atılmaması, diğer yandan CHP’ ye yapılan operasyonla gereken ortamı bulunca, seçim kararı alacaklardır. İBB başkanını hapse atmakla, birçok İstanbul ilçe belediyelerine kayyum atayarak, hapse atarak kendi demokrasilerini yürütüyorlar. Kaybettiklerini bir türlü hazmedemeyen, olmayan hukuku devreye sokarak, İstanbul CHP il binasına kayyum atamaya çalışıyorlar. Terörsüz Türkiye ve CHP’siz Türkiye yolunda hukuk dışı ilerleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. İki gündür İstanbul CHP il başkanlığında yaşananlar bu durumun kesin olduğunu göstermektedir. Bundan on sene evvelki seçimleri hatırlayalım. Haziran ayında seçimleri kaybeden AKP, CHP’nin HDP ile olan dirsek temasını, HDP’nin terör örgütü PKK’nin siyasi kolu olduğunu ve bundan dolayı CHP’yi suçlamıştı. Demirtaş ‘’seni başkan yaptırmayacağız’’ sloganı ile Erdoğan’a ilk siyasi kaybını yaşatmıştı. Aradan on sene geçti DEM parti ile adım atmak istiyor. İnsana sorarlar bugüne kadar aklınız neredeydi. Bu çalışmalar kamuoyu ile muhakkak paylaşılmalı ve insanların barışın tesis edilmesi sürecinden bilgileri olmalı.
İç siyasette karışıklık yaşanırken dış siyasette de durum farklı değil. Dış politika deyince hemen akla gelen Suriye, doğal olarak. İktidarın ülke içindeki hukuksuz davranışları komşunun ülkesinde de devam ediyor. Rojava’da yapılanlar Şam – Ankara ittifakının beraberce yürüttükleri politikadır. İsrail Gazze’ye saldırdığında kıyamet koparanlar iktidarın İsrail ile ticaretinde çok sessiz kaldılar. Silah üretimi için kullanılan ham maddelerin Türkiye’den gittiği raporlarla belgelendi. Binlerce Filistinli insanın ölümüne neden olan savaşın bir tarafı da şimdiki iktidar değil mi? Aynı şekilde Suriye geçici hükümetine destek veren iktidar, Alevi, Ezidi ve Dürzi katliamlarından sorumlu değil mi? Halen SDG’nin varlığını kabul etmeyerek her gün savaş tehditleri savurmak neden? Sözde ülkede barış hakkında girişimlerde bulunacaksın, ki bu barış çalışmaları Kürtlerle olacak ama Suriye’deki Kürtleri savaş ile tehdit edeceksin. Hiçbir Kürt insanı kardeşinin ölümüne sessiz kalmayacaktır. Bunun en yeni haberini Sayın Mesut Barzani gayet samimi bir şekilde dile getirdi. Sayın Barzani ‘’ Rojava kırmızı çizgimizdir ve Peşmergemizi Qamışlıya göndererek Rojava’yı yalnız bırakmayız’’ Dedi. Tam da bütün Kürt halkının yıllarca beklediği Kürt birliğinin önemli bir adımıdır. Kürtler dost ve düşmanını çok iyi tanır yeter ki Kürt birliği tesis edilsin.
Bu hafta okullar açıldı ama eğitim alanındaki sıkıntılar devam ediyor. AKP döneminde eğitim sistemi ile çok oynandı. Ülke imtihanlarında sorular çalındı. On bir yıllık eğitim sistemi on iki yıla çıkartıldı. Şimdi de tekrar on bir yıla indirilmesi konusu tartışılıyor. İmam hatip liseleri normal liselerin yerini hızla aldı. Tunceli’nin Mazgirt ilçesindeki tek lise öğrenci yetersizliğinden dolayı kapatıldı. Bir yerde eğitim görecek bir öğrenci dahi olsa o okul kapanmamalı. Neden genç nüfus bu kadar azaldı asıl onun araştırılmasının yapılması gerekmez mi?
Uyuşturucu ve fuhuş kıskacında yetişen ve TV dizileri ile birlikte sanal âlemden örneklere özenen gençlerimizin durumu ortada. 16 yaşında bir çocuk polis karakolunu basarak iki polisi öldürdü ve iki polisi de yaraladı. Geçen hafta 15 yaşında bir işçi kız çocuğu güvenlikli olan Boğaziçi kampüsünde öldürüldü. Güvenlik güçlerinin işi hak arayanların üzerine su ve gaz sıkmak değildir. Bu kadar teknoloji ile bu olayların önü alınabilir. Suç makinalarını halkın içine salmayın ve adil ceza kanununu uygulayın.