• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
9 Haziran 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Beyza Üstün

Ulus devletlerin suyla yürüttüğü tahakkümü

1 Şubat 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Beyza Üstün, Yazarlar
Yaşam yazı turayı onaylamaz

Su içemiyor olsanız, siz, çocuklarınız, yakınlarınız; ne yapardınız? Bu soru bizlerin suyun ticarileştirilmesine hayır diyenlerin buluştuğu, köylerde, kahvelerde, alanlarda tartışırken birlikte, HES’lerle suya el konulduğunda; su doğal yaşamdan koparılıp, kanallara, barajlara hapsedildiğinde; akışından, döngüsünden koparıldığında, neler olacağını sorguladığımız, söze ilk başladığımız sorulardı.

“Sular satılıyor,” diye başlıyorduk çoğu kez, suyun metalaştırılmasını birlikte tartıştığımız 2008 yılından yakın bir geleceğe kadar süren buluşmalarımızda. Ardından şirketler yaşam alanlarına girip suları sermaye birikimine sokarlarsa olası, gelişmeleri yaşamın yok oluşuna kadar giden süreci tartışıyorduk o yoğun mücadele günlerinde.

Tartışmalar, mücadeleler çığ gibi büyüdü, Anadolu’nun, Trakya’nın, Kürdistan coğrafyası’nın her köşesinde, Mezopotamya, Çoruh, Yeşilırmak, Menderes; Munzur vd. vadilerde, havzalarda. 2009’da Dünya Su Konseyi 5. Forum için Türkiye’ye geldiğinde kapitalizme karşı daha örgütlüydük. Sesimiz daha gür. Suların sermaye birikimine sokulmasının nedenlerini ve olası müdahaleleri varsayabiliyorduk. Dereler politik olarak kardeşti artık, vadiler arası mücadele ötekileştirmeyi yenmişti gün gün. Liberal söylemler eriyivermişti bir iki yıl içinde. Yaşam alanlarına karşı mücadelede razı oluş ifadeleri yer almıyordu örneğin. Yada alternatif öneriler çıkmıyordu artık mücadele alanlarından. Devlet görünür olmuştu artık “Ne yaparsa yapsın evladır” kutsamalarından da eser kalmamıştı. Çok değil birkaç yıl içinde.

Sistem öğrene öğrene saldırılarına yeni yöntemler ekledi. Havzalara müdahaleleri halkların en az nüfusla yaşadığı yerlerden başlattılar. Çalık grubundan birkaç görevlinin, Çoruh vadisinde şirketin yapacağı HES ile ilgili köy buluşması öncesi vadide dolaşırken öfkeyle “Şurada oturan bir ayağı çukurda iki üç insan için mi bu çabanız?” sorusu tehdidi bu yöntemlerde uyguladıkları aklı görünür kılıyordu. Yanı sıra mücadelenin gücünden duydukları korkuyu da yansıtıyordu. Biliyorlardı yaptıkları yaşamın hukukuna aykırıydı, meşru değildi aslında.

Yapacaklarını öngörsek bile yetemedik, ekoloji örgütleri, su mücadelesi yapanlar olarak. Öngörsek de önleyemedik. Onlar devletin desteği ile tüm ülkede parça parça başlayan bu saldırılarını, 20-25 yıl içinde derelerin, pınarların sahibi olarak girmeyi başardıkları vadileri maden, enerji şirketleri ile birlikte işgal ederek sürdürmelerini. Onlar değil bizler parçalandık mücadele alanlarında. Süreci öngörsek de gücün ve hegemonyanın artışını, yaşamı yok edişini, halkların özgürlüğünü elinden alacak sömürülere savaşlara kadar ulaştıracağını öngöremedik. Daha yalın ifade ile devletin/devletlerin stratejilerini, hegemonya ve savaşla sürdürecekleri süreci, stratejinin büyük resmini öteledik. Su savaşları konuşulmaya başlamıştı oysa, köylerde, mücadelenin sürdüğü tüm alanlarda. Yenilmemiz gerektiğini, yenilirsek olabilecekleri tartıştığımız tüm buluşmalarda. Su savaşları ülkeler arasında çıkacak diye süren tartışmalar, suya hakim olanlarla, yaşamın yok oluşuna mahkum olanlar arasında olacak savaşlar yorumuna evrilmişti 2010’lara gelmeden. Sonra “bu savaş suya erişenlerle erişemeyenler arasında olacak savaşlar” tartışmalarına dönüştü.

Savaşı konuşuyorduk ama tahakkümü, gücün saldırganlığını varsaymadan. Savaşın tahakkümün aracı olmasını öteleyerek. Savaşın boyutunu, tahakkümün süreçteki acımasızlığını öngörememiştik yada öngörmek istememiştik, kaçınmıştık. Olmamalı, gerçekleşmemeli diye düşündük belki de. Bu boyutu ile gerçekleşirse, hepimiz yok oluyoruz demektir diye sakınmıştık kendimizi düşünmekten, varsaymaktan.

Bugünlerde tahakküm- güç- sömürü üçlemesine karşı barışın ekoloji politik çıkışını, yolculuğunu tartışıyoruz, politik örgütler olarak. Yaşamımızda izlediklerimizin savaş ve hegemonyanın boyutunu,yakıcılığını yaşadığımız, bu süreçten çıkış yollarını aradığımız, örmeye çalıştığımız bu günlerde. Rojova, Ukrayna ve Gazze diye bıraksam buraya bugün yaşamakta olduklarımızı. Siz içine koysanız sözcükleri tahakkümün nedenlerini, saldırının politik aktarımına; kadın, su, enerji (kadınların özgürlük örgüsüne, suyla- yaşamı mahkum etmeye, enerji ile gücü sürdürmeye) diye örneğin. Yıkım sürecini tartışırken, yok oluşu (ekolojik soykırım, tahakküm), savaş alanlarından yükselen hepimizi içine alacak etkiler,geçerken aklımızdan yaşadıklarımızın izlerinden. Ve ulaşsak çok zaman harcamadan, çıksak o özgürlük yoluna, başlasak hiç vakit geçirmeden, bıraksak sistemin algılarını, tüm toksik/ayrıştıran kodlarını geride, özgürlüğün yolculuğuna. Gerçekten ölüyoruz birlikte, bunun ayırdında olarak ölmemek için değil özgür yaşamak için kursak politik mücadelenin praksisini ne dersiniz?

Başarırsak bunu, Tişrin Barajını korumak için yaşamını koyanları yenmeyi başaramazlar. Kadınların, halkların yaşamını koruyanların mücadelesi bizim mücadelemiz oluverir. Zor olur, bombaları baraja atmaya kalkanlara korku duvarını örüveririz birlikte. Batı Şeria da Galon tepelerinde Ürdün nehrinin yolunu değiştiremez; Yarmuk, Banyas nehirlerine, yeraltı sularına müdahale edemez halkları soykırıma sürüklemek için hiçbir ülke. Alt kodlardaki ülke halklarına zulüm aracı olarak üst kodlardaki hiçbir ülke suları barajlayıp suyu tahakküm aracı olarak kullanamaz. Ne Türkiye Ortadoğu’da bu yöntemlerle savaş yürütebilir, ne Rusya  Ukrayna’da, ne İsrail Filistin’de soykırım aracı olarak kullanabilir suyu.

Artık bozalım ülkelerin bizim üzerimizde oynadıkları varoluş stratejilerini. Kardeşleri birbirine kırdıranlara inat dayanışmayı, yoldaşlığı, kardeşliği pekiştirenlerin çağrısıyla başlayalım özgürlüğün yolculuğuna.

Sözümüz Rojova’yı kan gölüne dönüştürüp hegemonya kurmaya çalışanlara; Savaşlara karşı Rojova’da halklarının, Tişrin Barajı için mücadele edenlerin yanındayız. Mücadeleleri mücadelemizdir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Barış mı, şiddet ve hukuksuzluk mu?

Sonraki Haber

Buzlar kırılırken

Sonraki Haber
Bir milyon dolarlık füze ve kriz

Buzlar kırılırken

SON HABERLER

Kütahya’da deprem

Kütahya’da arka arkaya depremler

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Hatimoğulları: Eşit yurttaşlık olmadan barış olmaz

Hatimoğulları: Eşit yurttaşlık olmadan barış olmaz

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Tertele’nin üzerine maden ocağı

Tertele’nin üzerine maden ocağı

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Yaşam ve inanç alanlarımızdan uzak durun’

Yaşam ve inanç alanlarımızdan uzak durun’

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

İsrail’in Madleen’e saldırısına tepki: İnsanlık suçu

İsrail’in Madleen’e saldırısına tepki: İnsanlık suçu

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Michael Löwy: Öcalan ilham verici

Michael Löwy: Öcalan ilham verici

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Zeyrek’in doktorlarından açıklama: Karaciğer ve kalpte ciddi hasar var

Zeyrek’in doktorlarından açıklama: Karaciğer ve kalpte ciddi hasar var

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır