Sevgili Hayrettin Karaca’yı yani diğer adıyla Toprak Dede’yi Türkiye’de tanımayan neredeyse yok gibidir. Yıllar önce Özgür Gündem Gazetesi’nde Toprak Dede’ye açık bir mektup yazmıştım. Mektubu yazmamın nedeni, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kendisine verilen “Orman Ödülü”nü iade etmesini istemekti. Ödül törenine, Türkiye’de nerede su varsa önüne bentler kurup suyu hapseden ve boru içine aldırarak doğal yaşama büyük zaralar verilmesinin baş müsebbiplerinden biri olan dönemin Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu ve o dönem Başbakan olan R.T. Erdoğan katılmıştı.
Toprak Dede sahte gülücükler eşliğinde kendisine verilen ödülü kabul etmiş olması, yürüttüğü toprak ve orman mücadelesinde dedeye zarar vereceğini ve bu nedenle ödülü tez elden iade etmesini mektubumda talep etmiştim. Yaşamını yitirmesinin ardından Toprak Dede’ye yazacağım 2. ve son mektubu kendisi okuyamayacak ancak içimdeki fırtınayı yazıya dökmek en azından bana iyi gelecek.
Toprak Dede…
Naif ve doğasever üslubunuz ve hiç üstünüzden çıkartmadığınız kırmızı yeleğinizle sizi hep gördük, tanıdık ve sevdik. Her platformda ısrarla toprağı savunurken erozyonun toprağı yok ettiğini, bunu önlemenin tek yolunun da ormanların korunması olduğunu sürekli vurguladınız. Doğanın talanına karşı çıkarken üzerinizdeki yeleğin 30-40 yıllık yelek olduğunu söyleyip insanları tutumlu olmaya çağıran ve bu örnekten yola çıkıp tüketim toplumunu eleştirirken sizi yine çok sevdik. Hatta doğanın yok edilişinin kapitalizm ve onun aşırı üretim ve tüketim politikalarından kaynaklandığını ima eden sözlerinizle gerçeklerin bir yanına dokunduğunuzu da gördük.
Dede, dünyanın en önemli ekosistemlerinden biri olan 130 milyon yaşındaki Amazon Ormanları yani diğer adıyla Yağmur Ormanları yok ediliyor. 210 milyon yaşında olan Bornea Adaları’ndaki Yağmur Ormanları’nın yarısı son 60 yılda yok edildi. Ormanlar yok edilirken Amazon Nehri’nin kollarından biri, Rio Negro’da su seviyesi hızla düşüyor ve ben size bir şey hatırlatayım, bu bölge dünya tatlı su varlığının yüzde 20’sini oluşturuyor. Son elli yılda Amazon Ormanları’nın yüzde 30’u yok edildi ve artık bu yok ediliş o kadar çok hızlandı ki!
Diğer yandan yaşamınızın son günlerinde takip etme olanağınız oldu mu bunu bilemiyorum ancak Avustralya’da en az 5 milyon hektar orman yanarak kül oldu. Ormanlarda yaşayan 1 milyarı aşkın canlı yanarak can verdi. Eğer takip ettiyseniz eminim içiniz kan ağlamıştır. Ya savaşlar, insanlar ve diğer canlılardan sonra en büyük zararı kim görüyor biliyor musunuz; Ormanlar, su havzaları ve topraklar savaşlarla yok ediliyor, kirletiliyor.
Neden biliyor musunuz suya ve petrole sahip olmak için. Ne çelişki değil mi? Bir taraftan yok ederken, yok ettikleri şeye sahip olmaya çalışıyorlar. Ama onlar için önemli olan petrol ve enerji. Suya da bu nedenle sahip çıkmak istiyorlar. Dünyada ormanlar gibi petrolü de tükettiler. Şimdi suyu kullanıp, yüksek basınçla yerin 5 bin metre altlarına kadar basarak karbon kayalarını kırmak ve bu yolla petrol ve gaz çıkarmak istiyorlar. Bu nedenle Ortadoğu’da savaşlar çıkarılıyor ve milyonlarca insan ölüyor…
BM’nin verdiği ödülü Eroğlu’ndan alırken şöyle bir söz etmiştiniz: “Orman bir ekosistemdir. Orman işletilmez ve ormana yol yapılmaz. 10 ağaç diken benim ormanım var diyor, bu olmaz. İnsanoğlunun orman yapması mümkün değil. Orman gitti mi gider.” Ne güzel demişsiniz Dede. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başlatılan ‘orman yapma’ faaliyetinde dikilen 11 milyon ağaç fidanının 10 milyonu daha yılını doldurmadan kuruyup gitti. Sizin sözünüz yaşanarak sınandı ve haklı çıktınız. Ancak o 11 milyon fidan öldü gitti Toprak Dede.
Hannover Üniversitesi’nden Ekoloji Profesörü Franz H. Meyer, “Şimdiye kadar hiç böylesine kişisel çıkar gütmeden, kendini insanlığın yararına çalışmaya adamış birine rastlamadım” sizi özetleyen çok özel sözlerdi. Burjuvazinin azgınlaşmış ve büyüme adına; insana, doğaya, hayvana yapamayacağı hiçbir şeyin kalmadığı bu dönemde siz özel bir insan olarak tarihe geçtiniz. Elbette doğaya benim bakışımla sizinki örtüşmüyor ve örtüşmesini de beklemiyorum.
Sizin muradınız kapitalizm koşullarında doğanın korunabileceğine yönelik farkındalık yaratmaktı. Ancak son yıllarda kendini iyice gösteren ekolojik krize kapitalizm koşullarında asla yanıt bulunumayacağı gerçeği ile yüz yüzeyiz. Siz yağmacı talancı burjuvazinin bir parçası olmadınız o da bize yeter Toprak Dede. O çok değer verdiğin toprağın içinde rahat uyu. İnsanlık doğayı yok edenlere karşı gereken cevabı verecek ve şimdi ona hazırlanıyor. Hoşçakal , Toprağınız bol olsun Dede…