Libya’nın stratejik bir konuma sahip olmasının önemini arttırdığını belirten Ebdil Hamid El Mihbaş, Suriye’de savaştırılan SMO’nun, Türkiye eliyle Libya’ya sokulduğunu belirterek, ‘Halkın bir an önce istikrarlı bir Libya’ya kavuşmasını diliyoruz’ dedi
Arap Baharı olarak tanımlanan kitlesel halk hareketinin rejim karşıtı çatışmalara dönüştüğü ve Muammer Kaddafi’yi koltuğundan ettiği 2011 yılından bu yana siyasi istikrarın sağlanamadığı Kuzey Afrika ülkesi Libya’da birden fazla yönetim bulunuyor.
Afrika coğrafyasında Libya’nın önemi nedir? Libya’da savaşan güçler kimlerden oluşuyor? Mustafa Fayyez El Sarrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti kimlerden oluşuyor? General Halife Hafter başkanlığındaki Libya Ulusal Ordusu kimlerden destek alıyor? Arap ülkeleri ve Avrupa Birliği ülkeleri neden Hafter’i destekliyor? sorularını cevaplayan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Eşbaşkanı Ebdil Hamid El Mihbaş, Mezopotamya Ajansı’ndan Abdurrahman Gök’e değerlendirmelerde bulundu.
‘Libya stratejik bir öneme sahip’
Libya’nın yeraltı kaynakları bakımından Arap devletleri arasında önemli bir yere sahip olduğunu belirten El Mihbaş, “Özellikle petrol bakımından Kuzey Afrika’da stratejik bir öneme sahip bir ülke. Akdeniz’e kıyısı olması ve petrolün Akdeniz üzerinden Avrupa Birliği ülkelerine satılmasını koordine etmesi de önemini arttırıyor. Yine Libya’yı önemli kılan bir diğer nokta Afrika Birliği ve Arap Birliği’nin oluşumu aşamasında kurucu üyeler arasında bulunması. Bu konumu nedeniyle bu ülkede yaşanan ve olası yaşanacak birçok sorun, Arap ülkeleri ve Afrika’yı da etkileme potansiyeli taşıyor” dedi.
‘Radikallerin Libya’yı kontrol etmesi Avrupa için tehlike’
General Halife Hafter başkanlığındaki Libya Ulusal Ordusu, ülkenin büyük bir bölümünü kontrol ediyor. Birçok arap ülkesi de Hafter’i destekliyor. El Mihbaş, Hafter’i destekleyen ülkeleri ve nedenini şöyle anlatıyor: “Libya’daki son gelişmelere bakıldığında, General Halife Hafter’in başta Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (İmarat) ve Suudi Arabistan olmak üzere Arap ülkelerinin desteğiyle Trablus’u kontrol eden DAİŞ gibi terörist örgütler ve silahlı Müslüman Kardeşler’i yenmek için çabaladığını görüyoruz. Özellikle Mısır, Hafter başkanlığındaki Ulusal Ordu’yu neden destekliyor. Çünkü terörist grup Müslüman Kardeşler’den çok çekti. Yine Ulusal Ordu’nun Libya’nın tüm sınırlarını koruması sadece Libya için değil komşu ülkeler ve tüm dünya için de önemlidir. Radikal grupların Libya’yı kontrol etmesi Avrupa devletleri için de büyük tehlike taşıyor. Özellikle İtalya için bu tehlike daha fazla. Hafter kontrolündeki Ulusal Ordu, Sirte’yi kontrol altına almadan önce her gün binlerce kişi Sirte üzerinden İtalya’ya geçebiliyordu.”
‘Çeteler Türkiye eliyle Libya’ya gönderiliyor’
Türkiye’nin Sarrac Hükümeti’ne verdiği destek, Arap ülkelerinin tepkisine neden oluyor. Gerek Türkiye-Libya deniz sınırı anlaşması, gerekse de Meclis’te kabul edilen Libya’ya asker gönderme tezkeresi, Arap ülkelerinin yanı sıra Avrupa Birliği ülkelerinin de sert tepkisiyle karşılandı. Bunun yanı sıra DAİŞ ve El Nusra adı altında Suriye’de savaştırılan ve QSD karşısında yenilgi yaşayan grupların da Türkiye üzerinden Sarrac Hükümeti’ne destek için Libya’ya transfer edildiği tartışmaları yürütülüyor. Bu konuda da El Mihbaş, şunları söylüyor: “Suriye’de yıllardır halklara karşı savaştırılan gruplar, şimdi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eliyle Libya’ya gönderiliyor. Bu gruplar QSD karşısında tutunamayıp Türkiye’ye kaçan gruplardır. Şimdi de Libya’da çoğunluğu Müslüman Kardeşler’in hükmünde olan grupların yer aldığı Sarrac Hükümeti’ni desteklemek için Libya’ya transfer ediliyorlar. Çünkü şu an Müslüman Kardeşlerin liderliğini Türkiye Cumhurbaşkanı yapıyor. Libya’da radikal grupların yenilmesiyle çözümün uzak olmayacağını düşünüyoruz. Bunun için de Arap ve uluslararası güçlerin desteğiyle bu daha hızlı olabilir. Çünkü Libya’daki karmaşıklığın uzun sürmesi bütün dünya devletlerini etkileyecektir.”
‘Libya halkının değişim çabasını saygıyla karşılıyoruz’
El Mihbaş, Libya ve Suriye arasında ciddi bir fark olduğunu belirterek, “Suriye’de birçok halk ve inanca sahip insanlar yaşıyor. Ancak Libya’da sadece Müslüman Arap halkı yaşıyor. Ve burada aşiret sistemi çok güçlü ve bütün Libya topraklarında önemli bir etkiye sahip. Halkın bir an önce istikrarını sağlayan bir Libya’ya kavuşmasını diliyoruz. Libya halkı da bölgedeki diğer ülkeler gibi terör saldırılarına maruz kaldı, yerlerinden edildiler. Ancak Libya Ordusu ve halkın, ülkelerinin güvenliğini sağlayacaklarını ve başarıya ulaşacaklarını düşünüyoruz” dedi. Libya’da dış güçlerin müdahalesine karşı olduklarının altını çizen El Mihbaş, son olarak şunları ifade etti: “Bizler Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi olarak Libya halkının değişim iradesi ve diktatör bir yapıyı reddetme çabasını saygıyla karşılıyoruz. Tabi burada askeri güçle ve yabancı dış ülkelerin müdahalesiyle yaratılacak bir değişimi desteklemiyoruz. Çünkü bu tür müdahaleler beraberinde özellikle radikal ve terör gruplarının yayılmasını beraberinde getiriyor.”