• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Temmuz 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Veysi Sarısözen

Hey, ‘ulusalcı ahbaplar’ Bir de ‘üçüncü yol’ var

7 Ağustos 2022 Pazar - 00:00
Kategori: Veysi Sarısözen, Yazarlar
Millet ittifakı seçime, Erdoğan ise Kerkük’e 

Veysi Sarısözen

Cumhuriyet Gazetesi’nde şu cümleyi okuyoruz:

“Çin, yükselişini sürdürüyor. ABD’nin ise gerileyişi devam ediyor.”

Sosyalist ülkeler henüz birbirine düşmemişken, Stalin ve Mao “yoldaş”ken, henüz Tito başkaldırmamışken, Enver Hoca hem Moskova’ya hem de Pekin’e muhalefete geçmemişken, İtalyan ve Fransız komünistleri “Avrupa komünizmi”  bayrağını henüz açmamışken, halklar yukarıdaki cümleyi okuduğunda haklı olarak sevinirlerdi.

“Çin yükseliyor, ABD geriliyor.” Ne güzel.

Gerçekten de o yıllarda ABD, NATO, CENTO, SEATO paktları “Hür Dünya’yı komünizm tehdidinden kurtarmak” için her şeyi yaptı. Bunlar yapılırken komünistler emperyalizme karşı mücadele etti, antikomünistler emperyalizmin yanında saf tuttu. TKP Genel Sekreteri İ. Bilen, Çin ziyaretinin ardından “İnci Irmağı” adlı seyahat notlarını kitaplaştırdı. Ruhi Su, Onbeşlerle ilgili ağıtta “Bir yanım Acemden Çinden çevrilir” diye haykırdığında solcular içlerini hasretle çekerdi. Kore Savaşı’nda Behice Boran ve Adnan Cemgil, Çin’in yanında yer aldı.

Neden?

Onlar “iki devletten birini tutup diğerine karşı mı çıkıyorlardı?”

Hayır, onlar sosyalizmden yana kapitalizme karşı seslerini yükseltiyordu. Zaten kapitalist dünya da Çin’e, Sovyetlere, öteki sosyalist ülkelere “Kapitalistin pazarında sosyalizm salyangozu satıyorlar” diye değil, kapitalist ülkelere “Devrim ihraç ediyorlar” diyerek saldırıyordu. O zamanlar mesele devletler arası hırlaşmada taraf olma meselesi değil, sosyalizmle kapitalizmin çarpışmasında devrimci tutum alma meselesiydi.

Öyle olduğu için “Çin ya da Sovyetler yükseliyor, ABD emperyalizmi geriliyor” denince dünyanın bütün devrimcileri “hurraaa” diye haykırıyordu.

Gelelim günümüze. Yukarıda aktardığım cümle o zamanların Cumhuriyet Gazetesi’nde değil, gazetenin dünkü nüshasında yer aldı. Yazar “Çin’in yükselişine, ABD’nin gerileyişine” 23 Nisan çocukları gibi seviniyor.

Neden?

Şu anda ABD neden Rusya’ya ve Çin’e karşı saldırgan bir politika izliyor? “Komünizm tehdidini yok etmek için mi?” Rusya’da komünist partisi iktidardan düşürüldü, Çin’de ise adı “komünist” olan bir parti Çin kapitalizmini yönetiyor. Ve Biden, Çin’deki partinin “komünist” adını taşımasına tek kelimeyle bile itiraz etmiyor. Her iki ülke yönetiminin “totaliterliğini” diline doluyor.

“Totaliter” nitelemesi haksız değil elbette. Ama sahte olan ABD’nin her iki ülkeyi “totaliterlik” yüzünden hedef aldığı. ABD her iki ülkeyi dünya kapitalist pazarında saf dışı edilmesi gereken “tehlikeli” birer kapitalist rakip olarak görüyor. Yani artık “sosyalist ve kapitalist ülkeler”in çatışması da yok, “otoriterlerle demokratlar” kavgası da yok. Dünya kapitalist pazarında “hegemonya” kavgası var.

Başta Cumhuriyet Gazetesi olmak üzere “sağcı ya da solcu ulusalcıların” tümü, bu arada “çakma komünist partisi”nin sözcüleri, git gellerin her savrulmasında Tayyip Erdoğan ve Bahçeli, içlerini açıp okuyabilseniz Altılı Masa’nın bütün müdavimleri bu küresel hegemonya savaşında ya Rusya’ya ya da Çin’e meyyaller.

Neden? Hangi ideolojik nedenlerle? İki kapitalistten birinin yükselmesi, ötekinin gerilemesi bunları neden sevindiriyor? Bunlar sözde “tek adam rejimine” karşılar. Gelgelelim Rusya’nın ve Çin’in “tek adamlarına” tek kelime bile edemiyorlar. İki küresel kamp arasındaki “Pazar” kavgasında bir kampın peşinde sürüklenip gidiyorlar.

Bu bilinçli tercihin sonucu ağırdır: Faşist rejime karşı olan kitlelerin bilincini bulandırıyorlar. Yarattıkları Rusya ve Çin yanlısı ortamda Erdoğan şu sıra olduğu gibi Soçi’de Putin’le buluşup dolayısı ile ABD’ye kafa tuttuğunda muhalefet tabanı dalgalanıyor. Kararsızların bir kısmı “emperyalizme kafa tutan” Erdoğan’a doğru kıpırdanıyor. Politik kargaşa durulmuyor, saflar bir türlü netleşmiyor. Bu işin bir yanı. İki küresel kampın arasındaki rekabet giderek savaşa yol açmış. Ukrayna’da Rus ve NATO silahları “rekabet” ediyor. Bu silahların henüz kullanılmayan cephanesinde Rusya’nın, Çin’in, ABD ve NATO’nun atom silahları da var. Ve biz giderek sıklıkla bu silahların kullanılmasıyla ilgili bu devletlerin sözcülerinden “alarm” sinyalleri almaktayız.

O halde bu iki kamp arasında “taraf” olmak birinin diğerini yıkıcı konvansiyonel silahlarla, o da olmazsa nükleer bombalarla yok etmesini istemek anlamına geliyor.

Neden? Bu kavgada ABD üstün gelse insanlığın çıkarı ne olacak, Rusya ve Çin üstün gelse insanlık bundan ne elde edecek?

Şu ulusalcılar “sosyalizmle kapitalizmin” çatıştığı zamanlarda “üçüncü dünyacı” idiler. Şimdi “kapitalistle kapitalistin” gırtlaklaştığı zamanımızda “iki kapitalistten birini” tutuyorlar. Hayret edilecek bir şeydir bu.

Asıl şimdi “Üçüncü yolun zamanıdır” diyoruz, bu doğru yola Kürt düşmanlığı yüzünden bir türlü adım atamıyorlar. Üstelik bu küresel hegemonya savaşlarında “cirmi kadar” bile yer yakacak ne güçleri ne de potansiyelleri var. Binmişler bir alamete gidiyorlar kıyamete.

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

KPSS mağduru: Soruları çalmak ata sporu

Sonraki Haber

HDP ‘Çözüm Biz’de ve İstanbul mitingine katıl!

Sonraki Haber
Öcalan, Gemlik yürüyüşü ve gazetecilerin gözaltına alınması

HDP ‘Çözüm Biz’de ve İstanbul mitingine katıl!

SON HABERLER

‘Gülen’ ve ‘Güldürenler’!

‘Satın alıyorum, öyleyse varım…’

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

‘Ama emperyalizm’ diyorsak…

Kriz anları ve teori…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Yazarlar

Emniyet Kemeri Takılıydı… Ama O Yine de Düştü!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Sanatçıda ideolojik ve ahlaki duruş estetik kavrayış

Barış umudu varken…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Aşure: Kadim bir hafızanın ortak yaşam sofrasına dönüşü

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır