Narin Güran’ın katledilmesine ilişkin davanın ikinci duruşmasında tanık ve sanıklar her soruya, ‘Bilmiyorum, görmedim, hatırlamıyorum’ cevabını verirken tutuklu Nevzat Bahtiyar, soruları yanıtlamaktan kaçındı
Amed’de katledilen 8 yaşındaki Narin Güran cinayetiyle ilgili davanın bugün yapılacak ikinci duruşması öncesi tutuklu sanıklar adliyeye getirildi. Dava kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan amca Salim Güran, anne Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile cenazeyi taşıdığı tespit edilen komşu Nevzat Bahtiyar, bugün ikinci kez hakim karşısına çıkıyor.
1’i tutuklu 3 kişinin tanık olarak dinleneceği duruşma öncesi mahkeme salonu ve adliye çevresi ablukaya alındı.
‘Sonuna kadar takipçisi olacağız’
Duruşma öncesi Amed Şiddetle Mücadele Ağı bileşenleri, Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması düzenledi. Amed Barosu Kadın Hakları Komisyonundan Merve Karadaş, basın açıklamasını okudu. Merve Karadaş, “Bu dosya, hâlâ soruşturma aşamasında sürüncemede bırakılmıştır. Soruşturmadaki yavaşlık, delillerin eksikliği ve otopsi raporlarındaki ihmaller, kadın cinayetlerine yönelik yargı süreçlerinin ne denli yetersiz olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Rojin’in ölümüyle ilgili tüm sorumluların yargılanması ve adaletin sağlanması için kamuoyunu bu davayı yakından takip etmeye davet ediyoruz. Amed Şiddetle Mücadele Ağı olarak, Narin’in, Rojin’in ve her bir kadın ve çocuk cinayeti dosyasının sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi.
Tarafların avukatları duruşmada hazır bulundu. Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Amed Barosu avukatları, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatlarının yanı sıra çok sayıda siyasetçi, çocuk ve kadın örgütü temsilcisi de duruşmaya katıldı. Duruşma başladı.
15 yaşındaki R.A.’nın ifadesi alınıyor
Duruşmada Salim Güran’ın yanında çalışan ve daha önce tanıklık yapmayı istemeyen tutuklu R.A.’nın (15) beyanları alındı. R.A., pedagog eşliğinde Ses ve Görüntülü Bileşim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. R.A., olay günü mahalleye saat kaçta gittiğini hatırlamadığını söyledi.
Mahalleden dönüşte tarlaya gittiklerini ve Salim Güran’ın saat 15.00 gibi yanına geldiğini söyleyen R.A., Salim Güran’ın bir buçuk saat kadar yanında durduğunu, sonrasında gittiğini kaydetti. Duruşmada, Salim Güran ile R.A.’nın 18.38 gibi yaptığı telefon görüşmesi dinletildi. R.A., fıskiyenin düştüğüne dair konuşma yaptıklarını iddia etti. Hakim, dosyada jandarmanın tuttuğu tutanağa işaret ederek, R.A.’nın Salim Güran’a küfür ederek ve ağlayarak “Salim’in ayakları ıslaktı yanımıza geldiğinde” dediğini, yine R.A.’nın Güran’a dönerek “Senin yüzünden başımız belaya girdi” şeklindeki beyanlarda bulunduğu kaydedildi.
R.A., tutanakta yer alan ifadelerini reddederek, böyle bir şey demediği iddiasında bulundu. R.A., “Bir tane savcı ve komutan geldi benle konuşmadı. Salim Güran yanıma geldiğinde ayakları normaldi, dikkatimi çekmedi” dedi.
R.A.’ya, “15.52’de seninle Salim Güran’la telefon görüşmeniz var. Sen yan yana olduğunuzu belirtiyorsun ya, yan yanaysanız seni neden telefonla aradı” diye soruldu. R.A., sorunun ikinci kez sorulması üzerine “Hatırlamıyorum” yanıtı verdi.
Avukat Nahit Eren, R.A.’ya bazı sorular yöneltti. Nahit Eren, “Baban tarlaya işçileri bırakıp döndükten sonra, o gün tarlada baban ve Salim dışında kimseyi gördün mü” diye sordu. R.A., “Her sabah hindilerini, kuzularını getirenler vardı. Olay günü gelip gelmediklerini hatırlamıyorum” dedi. R.A., “Bir defa daha köye indiğini belirttin. Vaktini hatırlıyor musun?” ve “Saat kaç sularındaydı?” sorularına “Hatırlamıyorum” yanıtı verdi.
“Baban aşağıdaki tarlaya gittikten ne kadar süre sonra yanına geldi?” diye sorulan R.A., “18.00 civarıydı. Saate hiç bakmıyorum. Yarım saat kadar sonra” diye kaydetti. R.A., “Salim Güran yanına geldiğinde, üzerinde ne vardı” sorusunu ise, “Hatırlamıyorum ama tarla kıyafeti değildi. Babam gittikten 15-20 dakika sonra o da gitti, üstünü değiştirdi, geldi. Bu sefer tarla kıyafeti giymişti” şeklinde yanıtladı.
Müşteki avukatlardan Aydın Özdemir, “Saat 16.00 ve 18.00 arasında Salim Güran yanınızda mıydı, yanınızdan hiç ayrıldı mı?” diye sordu. R.A., “Yanımızdaydı” dedi. R.A., diğer sorulan birçok soruyu ise “Hatırlamıyorum” sözleriyle yanıtsız bıraktı.
Darp edilen çoban dinlendi
Çoban Ahmet Akgün’ün tanık olarak beyanları alındı. Akgün’ün ifadesi öncesi, amca Salim Güran’ın kardeşi Erhan Güran’ın evine taktırdığı kamera görüntüler izletildi. Sanık avukatları, delilin “hukuka uygun bir delil” olmadığını ileri sürdü. Mahkeme başkanı, görüntülerin hukuka uygun olduğunu söyleyerek, izletilmesine karar verdi.
Ailenin yaptığı toplantı, çoban Ahmet Akgün’ün toplantıya katıldığı ve darp edildiği görüntülerde yer aldı. Görüntüler üzerine çoban Ahmet Akgün duruşmada ağlamaya başladı. Akgün, olay günü çoban olarak bir şey duyup duymadığı yönünde Narin’in amcası Erhan Güran tarafından çağırıldığını söyleyerek, “Beni arkaya götürdüler. Bana tokat atıp, gömleğini yırttılar. Sonra saat hediye ettiler” dedi.
Olayın yaşandığı saatlerde hayvanların yanında olduğunu söyleyen Akgün, hiçbir şey görmediğini kaydetti. Akgün, kendisini kimsenin tehdit etmediğini söyledi. Akgün, mahkeme başkanının “Nevzat ve Salim’in arası nasıldı” sorusuna “Kardeş gibiydiler” yanıtı verdi. “Narin’le ilgili bir şey konuştun mu, gördün mü? Neden seni oraya çağırdılar?” sorusunu ise, “bilmiyorum” şeklinde yanıtladı.
Savcı, bir televizyon programında “Önce beni çağırdılar, korktum, beni de döverler” sözlerini hatırlatarak, “Neden bu cümleyi kurdun? Başka kişileri de bu şekilde sorguya aldılar mı? Beni de döverler ne demek açıkla” diye sordu. Akgün, “Öyle bir şey dediğimi hatırlamıyorum” dedi.
Savcı, “Seni o kadar sorguluyorlar, sonra Erhan’ı da getiriyorlar. Senden bilgi mi almaya çalışıyorlar ya da duyduklarını bilip bilmediğini mi soruyorlar?” diye sordu. Akgün, “Bana tokat attılar. Sayın savcı ne bileyim ben. ‘Sen hayvanların yanındasın, mutlaka denk gelirsen’ diyorlar. Ama ben bilmiyorum” diye kaydetti. Akgün’e “Video da ‘Neden Enes’i söylemediniz’ diyorsun” sözleri soruldu. Akgün’ün yanıtı, “Erhan karşımda konuşuyor ama neyden bahsettiklerini anlamıyorum. Benim diyeceğim, bir şey duymadım, görmedim” ifadelerini kullandı.
Hem savcı hem de müşteki avukatlar tarafından neden şiddete uğradığı sorulan Akgün, “Neden vurdular bana bilmiyorum” dedi. Enes Güran, “Benim ismimi kim kullanmış, kim olduğunu merak ediyorum. Hakkımda ne konuşmuşlar, ne demişler bilmiyorum” diyerek, Akgün’ün ne bilip bilmediğini sordu. Akgün, “Ben bilmiyorum” dedi.
‘Şüpheli hareketlerde bulundu’
Duruşmada Narin’in amcası Erhan Güran tanık olarak dinleniyor.
Mahkeme başkanı, Narin Güran’ın amcası Erhan Güran olarak dinlendi. Güran’a, salonda izletilen video ve çobanın neden darp edildiğini sordu. Güran, “Biz çocuğu kaybolmuş bir aileydik. Saat 7’de kaybolmuştu. Saat 6’dan sonra biri ‘Çocuğu görmüşüm’ dedi. Ben de baktım bu çoban 6 buçuktan sonra köyün içine doğru geliyor. ‘Ahmet gelir misin’ dedim. Geldi. ‘Kızımız kayıp, sen bir şey gördün mü, bir bilgin var mı?’ diye sordum. ‘Ben hiçbir şey görmedim’ dedi. Kaçtı, çok panik hareketlerde bulundu. Ben de peşinden koştum, evinin kapısından değil, avlusundan atladı. Jandarmaya söyledim, şüpheli hareketler yapıyor diye. Ondan sonra yemek yerken, ‘Ahmet’i çağırın, gidin getirin’ dedim. Şüphelenmeye başladık. ‘Ahmet o saate köyün içine giriyorsun. Narin’i gördün mü görmedin’ diyorum. ‘Görmedim’ diyor. Şüphelendiğimiz için böyle yaptık. Ondan sonra gördüğünü söylediği için Kaya’lara da gittik, Şeyma Kaya’yla konuştuk” iddialarında bulundu.
Mahkeme başkanı, “Geçen duruşma ‘Bir sorgulama yaptınız mı?’ diye sorduk, neden söylemediniz? ‘Çobandan şüphelendik onu sorguladık’ diye neden söylemediniz” diye sordu. Güran, “Aklıma gelmedi” dedi. Mahkeme başkanı, “Bırak Allah aşkına. Gözünün içine bakarak, bunları sordum. Söyleseydin şu an bu tartışma olmazdı” tepkisinde bulundu. Güran, mahkeme başkanının “Çobanı arkaya götürüp, şiddet uyguladınız mı?” sorusuna, “Çobana elim bile değmedi. Birkaç tokat atmışlar ama bilmiyorum” dedi.
Mahkeme başkanı, Güran’a “Bir şeyler gizliyorsunuz. Senaryo kurulduğundan şüpheleniliyor” dedi. Güran, “Ailenin üzerine senaryo çiziliyor. Biz de senaryo yok” iddiasında bulundu.
Tanıkların ardından söz alan Narin’in babası Arif Güran, “Eklemek istediğiniz, araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı” sorusuna “Kızımı 18.00-19.00 arası köyün içine koydular. Bu adam (Ahmet Akgün) köyün içine girdiği zaman kimi gördü? O köyde 300 kişi var. Kimseyi görmedi mi? Ama o saatte maalesef biz görmedik. ‘Havaalanı kamerası bozukmuş’ dediler. Bütün tesadüflerin hepsi benim kızıma mı denk gelmiş?” ifadelerini kullandı.
Duruşmada, sanıklara söylemek istedikleri bir şeyin olup olmadığı soruldu. Nevzat Bahtiyar, “Söyleyecek bir şeyim, araştırılmasını istediğim bir şey yok” dedi.
Bahtiyar, sorulan sorulara “Bilmiyorum” ve “Hatırlamıyorum” yanıtlarını verdi. Avukatlar, Bahtiyar’a, ifadelerindeki çelişkileri sordu. Ancak Bahtiyar çelişkileri gideren yanıtlar vermekten kaçındı. Bahtiyar, gizlediği bir şeyin olmadığını ileri sürdü.
Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demirel, “Narin’in raporunda bacak bölgesinde, iç çamaşırında PSA örneği bulundu. Yani sperm öncesi bir bulgu bulundu” ifadelerini kullandı. Bahtiyar, “Kesinlikle aklından geçen şey gibi bir şey yok” karşılığı verdi.
Sanık avukatları Bahtiyar’a, adım sayar uygulaması kullanıp kullanmadığını sordu. Bahtiyar, hatırlamadığını söyledi.
‘Söyleyecek bir şeyim yok, bilmiyorum, hatırlamıyorum…’
Ardından Salim Güran’a söz hakkı verildi. Dara Karakolu’nda bulunan görüntü kayıtlarını istediğini söyleyen Salim Güran’a mahkeme başkanı, “Askeri üst olan bölgeye ben bile giremezken, birinin gidip kamera kayıtlarını değiştirdiğini mi düşünüyorsunuz?” diye sordu. Güran, “Olabilir” yanıtını vererek, kayıtların ortaya çıkarılmasını istedi.
Sonrasında söz alan Yüksel Güran, araştırılmasını istediği bir şeyin olmadığını belirterek, “Sadece Narin’in katilinin bulunmasını istiyorum” dedi. Enes Güran’da, söyleyecek bir şeyi olmadığını söyledi. Ardından her 3 sanığa da avukatlar tarafından kimi sorular soruldu. Sanıklar bu sorulara, daha çok “Yok”, “Bilmiyorum”, “Kabul etmiyorum”, “Hatırlamıyorum” yanıtlarını verdi. Mahkeme başkanı daha sonra sanıklara savunma için söz hakkı vereceğini söyledi.
Ardından tevsi tahkikat taleplerinin olup olmadığı soruldu. Sanık avukatları, bilirkişilerin hazırladığı rapora güvenmediklerini ve tarafsızlığı ihlal ettiğini iddia ederek, bilirkişilerin hazırladığı raporun reddini talep etti. Öte yandan avukatlar, kamera görüntülerinin iyileştirilmesi talebinde de bulundu.
İddiama makamı da, mütalaasını tekrarladığını söyleyerek, aradan sonra özetleyeceklerini kaydetti.
Mahkeme, 15.30’a kadar duruşmaya ara verdi.
Savcı 4 sanık için ağırlaştırılmış müebbet istedi
Savcı, her 4 sanığın da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Ardından mütalaaya karşı savunma yapıldı.
İlk olarak konuşan Narin’in babası Arif Güran, olay günü Êlih’te (Batman) olduğunu söyleyerek, akşamüstü gittiği komşu mahallede, komşusunun kendisini arayarak Narin’in kayıp olduğunu söylediğini belirtti. Narin’in kendisi ve eşi Yüksel Güran için farklı ve önemli olduğunu anlatan Güran, “Bir anneyi evladıyla sınıyorlar. Hem evladını aldılar hem evladıyla sınıyorlar. Eşim beni aradı, ‘Yemeğe gelecek misin?’ dedi. Yetişemeyeceğimi söyledim. Sesi bana tedirgin geliyordu,” dedi.
Köye vardığında kalabalığı gördüğünü ve fenalık geçirdiğini anlatan Arif Güran, “Bu kalabalık hepsi buradaysa kızımın başına bir şey geldi diye düşündüm. Aramalara katıldım. ‘Herkes aramalara katılsın’ dedim. Köyde köpekler vardı. ‘Bu köpekler kızıma saldırmış, Mısır tarlasına girmiş’ diye düşündüm. Ben kimseyi savunmuyorum. Kızım için canımı veririm” diye konuştu.
Duruşma Arif Güran’ın ifadeleriyle sürüyor.
Baba yine Nevzat Bahtiyar’ı suçladı
Ardından yaşanan olayları, gözaltı ve tutuklama süreçlerini anlatan Güran, Bahtiyar’a işaret ederek, “Benim 8 yaşındaki kızımdan ne istedin? Eğer öldürmek istiyorsan ben buradaydım, beni öldürseydin. Beni neden öldürmediler de beni kızımla sınadılar. Bu adam eli bile titremeden yanımda duruyordu. Eğer Salim senin başına silah dayadıysa, senin evladın varsa, Narin benim evladım değil miydi? Senin başına silah dayadıktan sonra, gelip söyleseydin. ‘Salim’in korkusundan bu cenazeyi çıkaramadım, cenaze burada’ deseydin. ‘İtirafçı’ diyorlar. Neyin itirafçısı? Bu dünyada da senin imanına, dinine davacıyım. Bunun üstünde kalkıp, Narin’in annesinin namusu üzerinden konuşuyor. Bir insan kalkıp önce kendi namusuna, şerefine baksın. Ben eşimi tanıyorum. Eşimin iffetine laf atanlar kendisinden utansın. Herkes kendi ailesinden, çocuklarından sorumludur. Kimse kimsenin iffetine laf söyleyemez” diye konuştu.
Arif Güran, “Bu ne acımasızlıktır. İddianamede kızımı kim katletmiş belli değil. Ben adalet istiyorum. Buradakiler benim canımdır, ruhumdur. Birileri koltuğundan olmasın diye, bir aileyi yok ediyorlar burada. Sizin vicdanınız nerede? Kimse Narin için bir şey yapmamış. Kızım için bir şeyler yapan sadece devlettir. Devlet benim kızımı bulmuş, mezarını yapmış,” dedi.
Arif Güran’ın konuşması sırasında ağlaması üzerine sanık Enes Güran sinir krizi geçirdi. Sanık yakınları arasında yaşanan sözlü gerginlik ardından mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma salonu boşaltılıyor.
Sanık yakınları hakkında karar
Aranın ardından duruşmaya devam edildi. Sanık yakınları duruşmaya alınmazken, mahkeme başkanı bundan sonraki süreçte sanık yakınlarını duruşmalara almayacağını aktardı.
Sanık avukatları sadece bir kişinin sorun çıkardığını, diğer aile üyelerinin sorun çıkarmadığını belirterek, sanık yakınlarının duruşmaya alınmamasına itiraz etti. Avukatlar, aile üyelerinin alınmaması durumunda mahkemenin kapalı devam etmesi talebinde bulundu. Mahkeme talebi reddetti.
Duruşma, savunmalarla devam etti. Duruşmada, Arif Güran’ın avukatı Berat Kocakaya savunma yapıyor.
Arif Güran’ın avukatı: Maddi gerçeğe ulaşılmalı
Müvekkili Arif Güran’ın adalet için duruşma salonunda olduğunu dile getiren avukatı Kocakaya, “Herkesin anlayışla karşılaması gerektiğini düşünüyorum. Bizim tanıklıkla yaşadığımız acıyla, Arif Güran’ın yaşadığı acı bir değil. O yüzden söylediklerindeki şeyleri es geçmememiz gerekiyor. Biz neden bir yargılama yapıyoruz? Yargılama sonucunda birinin ceza alması mı önemli, yoksa adaletin tecelli etmesi önemli? Eğer adaletin tecelli etmesi için bu ağır yükün altına giriyorsak, hukukun dışına çıkmamız gerekiyor. Arif Güran kızının ölümüne dahil olan herkesin cezalandırılmasını istiyor. Ama bu 4’ü ceza alsın değil, istenen bu değil. Bu adalette değil. Narin Güran’ın kim katletti? Bu olayın arkasında ne var? Bu olay nasıl gerçekleşti? Buradaki sanıkları bu olayın failleri mi, bunu öğrenmemiz lazım adaletin tecelli etmesi lazım” dedi.
Güran ailesinin cinayetle ilgisi olmadığını öne süren Kocakaya, “Bir annenin kendi çocuğuna kıyması, bir ağabeyin kardeşine kıyması, bir amcanın yeğenine kıyması gibi şeyler olacak, Arif Güran’da sessiz kalacak… Adam, ‘Benim kızım katledildi’ diyor ama yine de ‘Arif sen içindesin’ deniyor. Sanal medyada, ağlayan görüntülerine, ‘Arif yine manipüle ediyor’ deniyor. ‘Narin senin kızın değil, benim kızım, ben senden daha çok üzüldüm’ deniyor. Bu nasıl dene bilinir? İnternette, ‘Karar belli’ dendi. Bizler eğer burada yargılama yapıyorsak, herkesin bu yargılamaya saygı duyması gerekiyor. Biz hukukçular peşin yargı veremeyiz. Arif Güran acılı bir baba. Adalet arayışını çok görmeyin. Bu dosya öyle yabana atılır bir dosya değil” ifadelerini kullandı.
Ardından söz alan Amed Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, mütalaayla ilgili kimi tespitlere değindi. Müşterek faillikle ilgili sanıkların ortak hâkimiyet kurduğu noktasındaki tespitin çok yerinde olduğunu ifade eden Güleç, ulusal kriminalin raporuna da dikkat çekti. Raporda yer alan ev civarındaki hareketliliğe işaret eden Güleç, 4 sanık hakkında mütalaada cezalandırma talep edildiğini hatırlatarak, talebe iştirak ettiklerini belirtti. Güleç, “Hepimizin temel amacı Narin’in katillerinin bulunmasıdır. Katillerin bulunması için mücadele ederken, aslında Arif Güran’la aynı noktada gidiyoruz. Cinayet aydınlatıldığında, gerçek, hakikat ortaya çıktığında eminin Arif Bey’inde bizim de kamuoyunun da vicdanını rahatlayacaktır” şeklinde konuştu. Güleç, yazılı sundukları savunmayı da tekrar ettiklerini sözüne ekledi.
Arkaş: Kolluk delillerin yok olmasına sebep olmuştur
Duruşma Amed Barosu avukatlarından Metin Arkaş’ın savunmasıyla sürdü. Çocuğa karşı işlenmiş suçların, topluma karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyleyen Arkaş, “Narin kendi ailesi içerisinde kaybedildiği için bütün toplum hatırası içinde birleşti. Bugün Sıla bebeğin faillerinin de yargılaması yapıldı. En temel hak olan yaşam hakkı ihlalinin ihlal edildiği bir dönemden geçmekteyiz. Çocukların yaşam hakkını korumak bireylerin ve devletlerin en temel görevidir. Kayıp çocuk vakalarının önlenmesi ve aydınlatılması devletin görevidir. Ama bu vaka ve diğer vakalarda da gözlemlediğimiz kolluğun ve devlet kurumlarının işleyişinin iyi olmadığıdır” ifadelerini kullandı.
“Narin gibi kaybedilen diğer çocuklar için aynı sorumlulukla yaklaşmamız gerekmektedir” diyen Arkaş, “2016’dan beri Türkiye’de kaç çocuğun kaybolduğuna dair bir veri yoktur. Narin’in katledilmesindeki süreçlerde Türkiye’de kayıp çocuklarla ilgili yapısal sorunların bulunduğu görülmektedir. Devletin faillerin tespitini yapması ve yargılaması, yükümlülüğünün devamıdır” diye belirtti.
Narin’in katledilmesine dair arama faaliyetleri sürdüğü süreçte aileden şüphelenilmemesinin delillerin karartılmasına neden olduğuna dikkat çeken Arkaş, “Delillerin zamanında toplanması halinde muhtemel diğer sanıklar da tespit edilecekti ve cinayet saiki tam olarak ortaya konulabilenecekti. 19 günlük süreç içinde kolluk kuvvetleri delillerin yok olmasına ve ihmallere neden olmuştur” diyerek, mütalaaya iştirak ettiğini belirtti.
Amed Barosu avukatlarından Asya Cemre Işık da, “21 Ağustos’a kadar hiç birimiz Narin’den haberdar değildik, 8 Ağustos’a kadar Narin’in nerede olduğunu bilmiyorduk. Güran ailesinden, Çûlî Mahallesi’nden haberdar değildik. Biz adalet için buradayız. Biz neden buradayız? Bu çok önemli. Sanık kürsüsünde kimin oturduğunun bizim açımızdan kişisel olarak bir önemi yok. Tabi ki bir ailenin sanık koltuğunda oturması vicdan açısından kötü bir şey. Ama biz bunlara çok şahitlik ettik. Takip ettiğimiz dosyalarda failler genelde aile içindendi. O yüzden bizler açısından evet çok üzücü ama şaşırtıcı değil” diye kaydetti.
Konuşmasının devamında Müşterek faillikten bahseden Asya Cemre Işık, “Sanıkların olay saatinde, olay yerinde bir arada oldukları sabit. Olay saatlerinde ahırda hareketlilik olduğu yönündeki rapor, dosya arasına girdi. Sanıklar ve tanıklar sık sık beyan değiştirdi. İşin içinde nasıl çıkacağımızı bilemedik. Bu bize tanıkların yönlendirilmiş olduğu üzerine büyük bir izlenim uyandırdı. Bu değişiklikler hem tanık hem sanık beyanlarındaki çelişkiler ve değişiklikler, organizasyonunun devam ettiğini açık net bir şekilde ortaya çıkarıyor” diyerek, bu nedenle mütalaaya iştirak ettiklerini ve sanıkların cezalandırılmasını istediklerini söyledi.
Amed Barosu avukatlarından Behlül Barlık da daraltılmış baz istasyonuna dair konuştu.
‘Enes Güran olaydan uzak tutulmaya çalışıldı’
Amed Barosu avukatlarından Aydın Özdemir, dosyanın geneline bakıldığında, soruşturmanın belli bir aşamadan sonra, üst bir aklın soruşturmayı yönlendirdiğinin açık olduğunu kaydetti. Özdemir, “Belli bir aşamadan sonra sanıkların tanıkların konuşmalarını silmesi, ‘hatırlamıyorum, bilmiyorum’ gibi ortak beyanlarda bulunması… Biz burada organize bir şekilde bu soruşturmanın yönlendirildiğini düşünüyoruz. Enes toplamda 8 ayrı beyanda bulunmuş. Enes Güran saatlerle ilgili çok bariz çelişkiye düşmüştür. Neden bir anda beyanlarını değiştirdi? Bize göre bu değişiklik basit bir yanılgıdan ibaret değil” diyerek, çelişkileri açıkladı.
Enes Güran’la ilgili bir diğer hususun gözündeki morluk, vücudundaki izler olduğunu dile getiren Özdemir, bu durumla ilgili de ifadelerinde çelişkiler olduğunu hatırlattı. Özellikle Enes Güran’ın bu olaydan uzaklaştırılmaya çalışıldığına dikkat çeken Özdemir, Enes’in uyduğunu söyleyen Hediye Güran’ın tanıklığına güvenmediklerini ve “kurgulanmış” bir ifade olduğunu söyledi. Enes Güran’ın en baştan en sona girdiği çelişkili cümleleri hatırlatan Özdemir, bahsi geçen aile toplantısında ismi en çok geçenin Enes Güran olduğuna da dikkat çekti. Özdemir, “Tüm bu nedenle Enes Güran’ın bu cinayette müşterek fail olduğunu düşünüyoruz” dedi.
‘Nevzat’ın en ufak bir pişmanlığı yoktur’
Özdemir, Bahtiyar’a ilişkin ise şu ifadeleri kullandı: “Nevzat Bahtiyar, ‘Salim tarafından tehdit edildim ve cesedi götürdüm’ diyor. Nevzat bu işin içinde olmasa, yolun yarısında vicdanına yenik düşerdi. Eylemini sonuna kadar gerçekleştiriyor. Nevzat bu eylemde mağdur mudur, masum mudur? Kamuoyunda mağdurmuş gibi bir algı var. Nevzat Bahtiyar cesedi oraya götüren kişidir. Bahtiyar bu eylemden sonra evine geri dönüyor yemek yiyor, namaz kıldığın söylüyor. İnançlı bir insan Allah’ın huzuruna nasıl çıkar aklım almıyor. Dolayısıyla Nevzat bu olayın masumu değil, iştirak halinde hareket eden kişidir. Nevzat ne pişmanlık duymuştur ne de itirafçıdır. Nevzat kaçış yolu bulamadığı için beyanda bulunmak zorunda kalmıştır. Bize göre Nevzat’ın en ufak bir pişmanlığı yoktur. Nevzat bütün gerçekleri anlattığını düşünmüyoruz. Birçok çelişkili beyanlarda bulundu. Narin’in cansız bedeni bulunmamış olsaydı, Nevzat’ın aracı kameraya yansımamış olsaydı belki biz bugün bu yargılamayı yapamazdık. Kimsenin umurunda olmayacaktı ve olayın üstü kapatılacaktı.”
Bütün sanıkların eylemi birlikte gerçekleştirdiği kanaatinde olduklarını belirten Özdemir, bu nedenle hepsinin cezalandırılmasını talebinde bulundu.
Sonrasında söz alan Amed Barosu avukatlarından Erdem Kaya, dosyadaki en önemli delilin Salim Güran’ın arabasında bulunan DNA örneği olduğunu söyledi. Narin’e ait DNA örneğinin bile Salim Güran’ın ceza almasına yeterli bir delil olduğuna dikkat çeken Kaya, sanık Salim Güran’ın cinayetin işlendiği sıralarda evde olduğunun açık olduğunu belirtti. Salim Güran’ın ifadelerindeki çelişkilerine ve ifadelerdeki değişikliklerin, yeni delillere göre ifade değiştirdiğinin göstergesi olduğunu sözlerine ekleyen Kaya, Salim Güran’a yönelik verilen ifadelere dair, hal ve hareketlere yönelik birçok hatırlatmada bulunarak, “Salim Güran’ın cinayet sırasında olay yerinde olduğu açıktır” dedi.
Mehmet Selim Atasoy ve oğlu R.A.’nın Narin’in bedeni gömülürken gözcülük yapmış olabileceğini düşündüklerini belirten Kaya, “Salim’in öldürme eylemi sırasında olay yerinde olduğu da açıktır. Maddi gerçek el birliği ile gizlendi. Narin’in 17.40’ta Maşallah Güran’ın evine geldiği iddiası da tamamen yalandır” ifadelerini kullandı.
Duruşmaya yarım saat ara verildi.
Sanıkların cezalandırılması istendi
Aranın ardından savunmalara devam edildi. Savunmasına devam eden Erdem Kaya, Yüksel Güran’ın şu ana kadar 7 ifade verdiğini hatırlatarak, yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu kaydetti. Yüksel Güran’ın yanıltıcı beyanlarını anımsatan Kaya, “Cinayetin olduğu saatler sanığın olay yerinde olduğu görülmektedir. Sanığın oğlunu savunması iştirakı açıkça ortaya koymuştur. Anne Yüksel Güran’ın oğlunu korumaya çalıştığı tespit edilmiştir. Yine sanık mor eşarba ilişkin yanıltıcı beyanlarda bulunmuştur. Kızı için baba Arif Güran’ı aramaması cinayetin gizlenmeye çalıştığını açıkça göstermektedir. Suça iştirak ettiğini düşünüyoruz ve mütalaaya iştirak ediyoruz” diyerek, sanıkların cezalandırılmasını istedi.
Amed Barosu adına söz alan Avukat Nahit Eren, “Bizim bu dosyada en çok tartışmamız gereken şey ne? Delillerin sosyal medyada, televizyonlarda tartışıldığını, televizyonda suçlamalar yapıldığına tanıklık etmedim daha önce. Sosyal medyada neyin amaçlandığını da hissettim. Bir avukatlar kamuoyunda oluşturacağımız algıya göre mi yargıçlar karar veriyor? Güran ailesi ortaya koyduğumuz delillere göre, ‘Bizler iştirak halinde değiliz’ diyorlarsa hükmü yine siz kuracaksınız” dedi. İşkence iddialarına dair konuşan Eren, “Eğer suçun mağduru kendisine yönelik işkenceye, herhangi bir başvuruya dökmüyorsa, suç duyurusunu nasıl yapabilirim. ‘İşkence görmedim, Amed Barosu’ndan böyle bir talep yok’ derse… Mağdurun ya da mağdur yakınlarının kabul etmediği bir pozisyonda o suç duyurusunu da yapamam” şeklinde konuştu.
Baran Güran’ın kendilerine vekalet verdiğini hatırlatan Eren, “Eğer ben işkence iddiasına ses çıkarmayan bir baro başkanıysam neden bana vekalet çıkarırsın? 23 Eylül’de bir kez daha arandım. Bu defa kalabalık bir grup geldi. Bu görüşmede ne oldu? Bu ailenin ağır itam altında kalmaması noktasında, bütün ailenin şüpheli olduğunu, zan altında olduğunu söyledim. Ne konuştuysak sonuca varamadık. Cezaevinde akrabalarına işkence yapılıyor dendi. Bu defa cezaevine gittik. Kolluk aşamasında anlattınız ama cezaevinde bu çok zor. Çünkü ‘Enes cezaevinden götürülmüş, dişleri çekilmiş, ayak tırnakları çekilmiş’ dendi. 16 Eylül’de görüştükten sonra 17 Eylül itibariyle avukatlarla anlaşma sağlanmıştı. Geldiklerinde kendilerinden öğrendim ve ‘Cezaevinde böyle bir iddia varsa, özel avukatlarınız var. Bir görüşme gerçekleştirsin, eğer gerçekse bizde dahil olacağız’ dedik. Avukatlar bize dönmedi, görüşmelerden ne çıktı bilmiyoruz. 23’ündeki görüşmeden sonra Baran beni aradı. ‘Babam ve ben bir kez daha sizinle görüşmek istiyoruz’ dediler. Arif ve Baran Güran’la bir kez daha görüştük. 16, 23 ve 24 Eylül’de görüştük. Vekalet bende. Beni ne zaman azlettiler biliyor musunuz? 21 Ekim’de. Maalesef bu dosyaya küçük çocukların yanlış ifadelerle olaya alet edildiği cümlesini kurdum. Baran gerkeçesinde bunu yazmış. Çıktı televizyon programda, ‘Aileme kötü ithamlarda bulunduğu için’ diyerek azlettiğini söyledi” ifadelerini kullandı.
Duruşma Eren’in beyanlarıyla devam ediyor.
‘6 dakika ileri alınca durum değişiyor’
Salim Güran’ın avukatının sanal medya hesabı üzerinden paylaştığı bir görüntüyü izlettiren Eren, “Ulusal Kriminal de meslektaşımın düştüğü hataya düşmüş. Ulusal Kriminal, 15.34 diyor, ancak 6 dakika ileri alınca durum değişiyor. Önceki araç bir traktör. Ruhi Kaya, kamera görüntülerinden geçiyor ve oradan 1 dakika sonra gelen bir otomobil var. Buna niye değindim? Nevzat’ın aracının yukarıdan aşağıya indiğini göremiyoruz. Ama iddiası doğruysa, Salim’in aracının geldiğini görebiliriz. Göremeyeceğimiz bir yol da var. Salim’in aracı, 16.18’de köyde. 16.13’te burada, kavşakta şu an devam ediyor. 16.10’da Arif’in evinden ayrılıyor. Baz verisi hepimizin önünde” şeklinde belirtti.
‘Geriye dönük arama kayıtları siliniyor’
Salim Güran’ın geri getirilen WhattsAap ve telefon görüşmelerinin dosyada yer aldığını dile getiren Eren, “22 Ağustos’ta telefondaki ses kaydı kapatılıyor. Geriye dönük bütün arama kayıtları siliniyor. Bütün WhattsAap görüşmeleri siliniyor. Bize, ‘Eskortlarla görüşüyorum, bu yüzden sildim’ diyor. Sonrasında ‘Evde bulunan silahlardan dolayı sildim’ dedi. Bunların açığa çıkma ihtimali ne? Şüphelendiğim bir olgu varsa bu kayıtları silerim. Narin’in kaybolmasıyla ilgili bir bağın ya da kaygın yoksa niye bu kaydı silersin? Demek ki gözaltına alınacağından şüpheleniyorsun” şeklinde konuştu.
Polisin incelemediği görüntüleri anlattı
Nahit Eren konuşmasına şöyle devam etti: “Salim Güran okul görevlisi Sabri ile görüşüyor. ‘Okula gelme, kapıyı aç jandarma gelecek, görüntüleri izleyecek’ demiş. Bir kez daha aramış. Bu görüntüler 20.39’da izleniyor. Jandarmanın gelişi 20.53’te oluyor. Bu hoca imam mı diye şüphelendim. Kamerada dört dakikalık bir kararma var. Elektrik kesintisi olsa diğer kamera da karardı ama diğerlerinde kesinti yok. Bu hocayı bir daha Hediye Güran’ın ifadesinde gördüm. ‘İlk defa o görüntüleri Samet hoca izletti,’ diyor. Bu ayrıntı ile savunma yapması, Hediye’nin evde Enes’in olduğu algısı oluşturmak amacıyla yaptığını gösterir. Hediye evinin önündeki kocaman aracı bile görmediğini söyledi. Ben bu tanığa nasıl inanacağım? Hocanın tam olarak kim olduğunu da bilmiyoruz. Salim Güran Şakir başçavuşu arıyor. Başçavuş izinli olduğu için yarım saat sonra diğer komutanı arayarak, Narin’in kaybolduğunu söylüyor. Muhtar kolluğa kaybolma saati vermesine rağmen, kolluk o saate göre arama yapmıyor. Kolluk bunu nasıl yapabiliyor? Dara kameralarının dışında 360 derece dönen bir kamera daha var. O kamera çevreden ziyade zemini çeken bir programa sahip. Ama o kamera Eğertutmaz Deresi’ni görüyor. Kolluk o kamerayı da incelememiş.”
‘Halıdan sadece 2 dna çıkıyor’
Deliller ve ifadeler üzerinden dosyadaki birçok çelişkiye ve şüphe uyandırıcı durumlara işaret eden Eren, “Halılardan onlarca sürüntü örneği alınıyor. Sadece 2 insana DNA örneği çıkıyor. Evinizdeki bir yolluğun üzerinde bana göre evinizde olan herkesin DNA örneği olur” dedi. Eren, “Acılarını anlayabiliyorum ancak baba Arif Güran da aynı zamanda telefondaki kayıtlarını silenlerden biri. Google’da ‘geçmişi sil’ diye arama yapılmış. Ben bunlardan şüphe duymayayım da kimden duyayım?” diye sordu.
‘Hepsi telefon kayıtlarını silmiş’
Eren, “Devran, Kurtuluş, Fuat, hepsi telefon kayıtlarını silmiş. Diyorlar ki, ‘Biz hep siliyoruz.’ Bu dosyada beni en çok yoran şey, Salim’in kullandığı araçta Narin’in DNA kaydının bulunması. Devran’ın DNA’sı çıkıyor. Muhammet Kaya’nın DNA kaydı var. Salim’in biyolojik incelemedeki karşılaştırması neden yok? Salim’in DNA örneği yok. Peki, bu DNA bize neyi ifade ediyor? Bir şekilde bulaşmış DNA. Salim, önceden binmiş diyor ve bir cinayet işleniyor, yarım saat sonra araç hareket ediyor. Cinayet mahallinden bulaşma, arabaya bulaşması daha mantıklı” diye belirtti.
‘Narin’in elbisesi neden bu araçta?’
Nahit Eren, Enes’e “Narin herhangi bir eşyasına dokundun mu?” diye sorduğunu söyleyerek, ekledi: “Narin’in başka bir araçta daha DNA’sı çıktı. O araç, Muhammet Kaya’nın aracı. Terlik meselesinde kullanılıyor. Araçtaki pembe kıyafette Narin’in DNA’sı var. Elbise neden bu araçta? O elbisede leke olarak kimin DNA’sı çıkıyor? Enes’in. Peki, o elbise nerede? Baran’ın ifadesine göre, ‘Ben elbiseyi aldım, babamın arabasına koydum, belki jandarma koku için ister’ dedi. Jandarmaya sorduk, beyaz elbise aldıklarını, ancak pembe elbiseden bahsedilmediğini söylediler” diye belirtti.
‘Valilik neye göre açıklama yaptı?’
Eren, olay mahallinden alınan sürüntü örneklerine de dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bu örnekler üzerinden biyolojik inceleme yapıldı. Neredeyse yarısında kan pozitif çıktı. Başka pozitif sonuç veren ne var? Arif Güran’ın ahırının zemininden alan insan kanı. Biri merdiven, biri ahır zemininden. Diğeri de kayaların üzerinde bulundu. Hepsi insan kanı. Peki ne demek istiyorum? O zaman olay mahalinde bir boğuşmaya işaret ediyor bu veriler. Taşların üzerinde bulunan kan örnekleri haber olunca Valilik hemen açıklama yaptı köyde burnu kanayan birine ait diye. Rapor mu geldi diye sordum savcıya, hayır dedi. Neye ve kime göre açıklama yaptı valilik?” diye sordu.
Bakanlık avukatlarının beyanları
Sanıkların fikir ve birlik içinde hareket ettiğini söyleyen bakanlık avukatlarından Elif Aslı Şahin, savcının mütalaasına iştirak ettiğini belirtti. Elif Aslı Şahin, “Sanık ve tanıklara ait tüm çelişkili beyanların, raporlar, kamera görüntüleri, cezaevi görüşmeleri, ses kayıtları dikkate alındığında özetle sanıkların müşterek fail oldukları açıktır. İştirak halinde çocuğu öldürme suçunu işledikleri sabittir” diyerek, her birinin ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi. Bakanlık avukatlarından Abdullah Yılmaz da sanık ve tanık ifadelerindeki çelişkiler ile tutarsızlıklara dikkat çekti. Var olan 36 tanık arasında çelişkiler olduğunu belirten Yılmaz, aynı çelişkiler tanıklar arasında da olduğunu kaydetti. Sanıkların olayı gizleme çabalarının, ifadelerdeki çelişkilerin müşterek failliği oluşturduğunu söyleyen Yılmaz, “Tüm somut delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanıkların suça iştirak etmeden kaynaklı fail oldukları açık. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmalarını ve tutukluluk hallerinin devamını talep ediyoruz” dedi. Son olarak söz alan bakanlığa bağlı avukat Özge Aydiş Toy, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını isteyerek, mütalaadaki sevk maddeleri doğrultusunda tüm sanıkların cezalandırılması talebinde bulundu.
Duruşma yarın sanık ve sanık avukatlarının savunmasıyla saat 09.00’da devam edecek.
Kaynak: MA