Abdullah Öcalan ile görüşen heyette kadınların da yer almak istediğini belirten TJA’lı Çağlar Demirel, ‘Ortadoğu ve dünyadaki kadın örgütleri, akademisyenlerin, Nobel ödüllü kadınların böyle bir talebi var’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) üyelerinden oluşan 7 kişilik heyetle yaptığı 3’üncü görüşmenin ardından 27 Şubat’ta “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” kamuoyu ile paylaşıldı. Tüm kesimler tarafından desteklenen çağrı, kadınlar cephesinde de büyük bir ilgi ve sahiplenmeyle karşılandı. Çağrının ardından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla gerçekleşen mitinglere ise Abdullah Öcalan’ın hem çağrısı hem de kadınlara gönderdiği mesajı damga vurdu.
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad- TJA) aktivisti Çağlar Demirel, Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve kadınların bu süreçteki rolüne dair Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Şirvan Şilan Çil’e konuştu.
‘Çağrıyı inşa olarak ele aldık’
Yapılan bu çağrının yeni bir başlangıç olduğunu belirten Çağlar Demirel “Çağrıyı coşkuyla ve heyecanla karşılayan kadınlar, bir de mücadele ve direnişi büyütme, daha fazla omuzlarındaki sorumluluğu hisseden bir yerden ele aldı. Çünkü kadınların mücadelesi sadece bugüne dayanan bir mücadele değil. “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nı demokratik toplumun inşası olarak ele aldığımızda kadınlar, yıllardır bu mücadeleyi ve örgütlülüğü büyüterek aslında bunu inşa etmek istiyor. Bundan dolayı da bu çağrıyı en çok da kadınların pratikleştirmesi gereken bir çağrı olarak algıladık” diye konuştu.
Kadını özgürlük tarihi
“Sayın Öcalan kadın mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu yıllardır yazan bu konuda yoğunlaşan ve ön açıcı bir yerde duruyor” diyen Çağlar Demirel “Sayın Öcalan, yıllardır her görüşmede İmralı tecrit sistemindeki o ağır koşullarda bile en çok yoğunlaştığı konulardan birinin kadın sorunu olduğunu ifade ediyor. Sayın Öcalan, kadının tarihini aslında yazan ve yeni bir tarihi oluşturacak bir süreci anlatıyor. Burada önemli olan noktalardan biri de kadının kölelik tarihinden artık özgürlük tarihinin yazılacağı bir süreci ele alıyor. Sayın Öcalan’ın kadının özgürleştirilmesi konusunda tespitleri var. Sayın Öcalan Jineoloji gibi önemli bir kadın bilimini gündeme koyan ve bunun üzerine yoğunlaşmayı sağlayan yeni bir süreci ele aldı. Dolayısıyla Sayın Öcalan kölelik zincirinden kopup, özgürlüğü esas alan bir süreci ele almak gerektiğini ifade ediyor” dedi.
‘21. yüzyıl kadın yüzyılı’
Abdullah Öcalan’ın “Kadın yüzyılı” vurgusuna değinen Çağlar Demirel, “19-20 yüzyıllarda kadın köleliği üzerinden ifade edilen tekleştiren, tahakküm altında tutan, erkek egemen zihniyetin aslında geliştiği bir süreçte kadınların da özgürlük, demokrasi mücadelesi her dönem devam etti. Kadının yok sayıldığı bir yerde Sayın Öcalan’ın ‘özgür eş yaşamı’ ortaya koyan paradigması var. Sayın Öcalan’ın yine ‘içindeki erkeği öldürme’ konusunda da önemli tespitleri var. Burada bahsedilen erkek egemen zihniyetin, tahakkümcü devlet iktidar erkek zihniyetinin toplumsal olarak kadın mücadelesi ve özgürleşmesiyle aşılmasıdır. Dolayısıyla biz bunların bir bütününü düşündüğümüzde, kadınların vermiş olduğu direniş ve mücadele bu 21’nci yüzyılda artık zirveye ulaşmalı ve zafere kavuşmalı. Yani 21’nci yüzyılın, kadın yüzyılı olması demek; aslında toplumun özgür, demokratik inşasının gerçekleştiği bir yüzyıl olması demektir” diye konuştu.
Ortak kadın Konfederalizmi
“Sadece Kürt Kadın Hareketiyle değil, Türkiye’deki, Ortadoğu’daki ve dünyadaki kadın örgütleriyle ortak bir kadın konfederalizmi gerçekleştirmesiyle mümkün olacağını” ifade eden Çağlar Demirel, “Birçok devrimci hareketler yıllarca ‘Devrim olsun devrimden sonra kadın sorununa bakılır’ anlayışıyla hareket etti. Ancak Sayın Öcalan, ‘21’nci yüzyıl kadın yüzyılı’ derken de şunu ifade ediyor; ‘Kadın sorunu çözülmeden toplumsal bir demokrasiden ve toplumun sorunlarının çözülmesinden yönelik bir şey diyemezsiniz. Yani kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez.’ Bu felsefenin 21’nci yüzyılda kadın mücadelesine katacağı ivmeyi gösteren bir süreci ifade ediyor. Dolayısıyla bu felsefenin, bu yoğunlaşmanın getirdiği aşamada, kadının önüne kendisini özgürleştirerek; toplumu, erkeği, devleti değiştirip, dönüştürmesini hedef olarak koyuyor” diye belirtti.
‘Kadınlar örgütlenmeli’
Kadınlar sürece katılmalarının nasıl olacağına dair konuşan Çağlar Demirel, “Kadınlar öncelikle örgütlenmeli. Kendisini eğitmeli, özgür bir paradigmayla özgür bir alanı yaratabilecek genel bir örgütlenmeye gitmelidir. Erkek egemen zihniyetin baskısına, tahakkümüne karşı mücadele etmeli. Kendi bilimini yaratmalı ki Jineoloji bunun en önemli aşamalarından biridir. Özgür eş yaşamı, yaşamsallaştırmalıdır. Erkeğin değişim ve dönüşümünü kendi önüne hedef olarak koymalıdır. Çünkü toplumda aslında bu çok tartışılan bir konudur. Demokrasiyi, barışı, yaşamın örgütlenmesini sağlayacak her adıma, yaşamı pratikleştirebileceğimiz bütün alanları özgürlük alanına çevireceğiniz zaman aslında bu süreci örmüş olacaksınız. Bu da nedir? Kadının hem özgür yaşam alanlarını yaratması ve yaşamın alanına dokunduğumuz her alanda kadın örgütlülüğünü ve öncülüğünü yapabilecek zeminlerin oluşturmasıyla mümkündür.Tüm dünya kadınlarının kendisine ait özgür alanlarını yaratabileceği bir aşamaya gelmesi gerekiyor. İlk kez bir kadın devriminin gerçekleştirdiği bir model Rojava modelidir ve bu dünyaya örnek olan bir modeldir. Kadın devriminde, kadınlar eşit ve özgür bir şekilde yaşamın her alanını inşa edebilecek söz ve karar mekanizmasında yer alabilecek bir yaklaşımı hayata geçirmektir” diye konuştu.
Abdullah Öcalan ile görüşme talebi
“İmralı İşkence Sistemi’nden bugüne kadar Kürt Kadın Hareketi olarak her dönem Sayın Öcalan’la buluşmak, onunla tartışmak, konuşmak bütün kadınların istediği bir durumdur” diyen Çağlar Demirel, “2013-2015 süreçlerinde bir ilk yaşandı. Sayın Öcalan, ‘Bu masada kadın olmazsa bu masa eksiktir’ demişti. Ve bu tartışmalarda o dönemde Demokratik Özgür Kadın Hareketi éKadınların bu masada da olması gerekiyor’ diye ısrar etmişti. Herkes buna çok farklı yaklaşmıştı ama Sayın Öcalan bunu çözümlemesini çok güçlü yapmıştı. Ve iktidarı, devleti buna ikna etmişti. Bizden bir kadın arkadaşta Kürt Kadın Hareketi adına o masada yer aldı. Bu sürecin bundan sonraki döneminde de bunu yansıtmak gerekiyor. Aslında, heyette yer alan kadın arkadaşlarımız var ama yoğunluklu kadın katılımının olması gerektiğini ifade ediyoruz. Hem TJA olarak hem de Dünya, Ortadoğu kadınlarının yer almasını önemsiyoruz. Bizim de taleplerimiz var. Ortadoğu’da hem dünyadaki kadın örgütlerini akademisyenlerin böyle bir talebi var. Nobel ödülü alan kadınların böyle bir talebi var. Hem bize gelen talepleri var hem de gidip bu konuyu tartışmak istiyorlar. Çünkü savunmalarını ve kadına yönelik aslında bakış açısını çok önemsiyorlar. Türkiye’deki kadın örgütleri açısından söyleyebilirim. Kadınlar, Sayın Öcalan’la kadın konusunu tartışma, konuşma, bunu derinleştirmek dünya kadın örgütleri mücadelesini bir bütün olarak bugüne uyarlayabilme aşamasını geliştirmek istiyorlar” dedi.
”Barış ve Demokratik Toplum” çağrısını nasıl toplumsallaştıracaklarına dair konuşan Çağlar Demirel, “TJA aktivistleri bu süreci sahiplendiğini ifade etti. Bu sürecin dinamiğini geliştiren kadınlardır. Çünkü kadınlar bugüne gelinceye kadar zaten kendi öz örgütlülükleriyle barışı çok elzem gören ve bunun için mücadele yürüten bir yerde durdu. Bu süreçte kaybettiğimiz kadın yoldaşlarımız var. Bu mücadele bir bütün devam eden bir mücadeledir. Bu nedenle barış ve demokratik toplumun inşasının öncülüğünü kadınlar yapacak. 8 Mart sürecinden de başlayarak; ‘Kadın kırımına isyan ediyoruz ve özgürlüğe yürüyoruz’ sloganıyla da tüm alanda kadınlara bu süreci anlatan, bu sürecin demokratik toplumun inşasında rol ve misyon öncülüğünü yürütmesi için çalışmalarımız sürüyor. Çünkü demokratik toplumu oluşturmadığınız sürece siz barışı gerçekleştiremezsiniz. Demokratik toplumun oluşabilmesinin en önemli kısmı da kendi öz örgütlülüğümüzle bu süreci örmemizdir. Bunu gerçekleştirebilmek için her yerde toplantılar yapılacak. Kürt kadın hareketi-TJA arak her yerde kadınlarla buluşmalar gerçekleşecek. Ve bu süreci daha örgütlü, daha mücadeleci ve daha direniş haline getirebilecek ve karar alma mekanizmalarında öncülük rolünü oynayacak bir sistemi öreceğiz” dedi.
Abdullah Öcalan’ın selamı
“Sayın Öcalan’ın kadınlara özel selam göndermesinin bile kadınlarda yarattığı heyecanı, ruhu, coşkuyu anlatmak mümkün değil” diyen Çağlar Demirel, “Düşünün ki; sadece fotoğrafının görülmesi bile aslında büyük bir heyecan ve duygusallık anlarını yarattı. Biz bu heyecan ve duygusallığın Kürt halkı ve kadınlarının bağlılığının aslında bir sonucu olduğunu çok net olarak ifade edebiliriz. Ve dolayısıyla Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşarak, halkla kadınlarla buluşması yani tarifi zor bir ifadedir. Mutluluğun umudun yeşerdiği bir anın görüldüğü bir süreç olacaktır. Kadının özgürlüğünün gerçekleşmesi için atılan en önemli adımlardan biri olacaktır” diye konuştu.
Haber: Şirvan Şilan Çil / MA