• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
7 Haziran 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı

5 Haziran 2025 Perşembe - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı radikal demokrasi içermez. Çünkü siyasal, ekonomik, sosyal, daha doğrusu yaşamın her alanını içeren makro ve mikro iktidar biçimlerini dışlayan bir demokrasi önermez. Daha çok demokrasi artı devlet düzleminde yerel demokrasiye belli bir zemin sunar

Mehmet Karakuş

Her sosyal proje kendi iradesi dışında bazı gelişmelere yol açar. Projenin öznesi olanlar neyi hedeflerse hedeflesinler eninde sonunda bu hedeflerin yanı sıra bazı gelişmelere zemin hazırlarlar. Yani nesnel açıdan bazı gelişmeleri tetiklerler. Elbette ki bu durum mutlak değildir. Söz konusu gelişmeyi tetikleyecek özneye ihtiyaç vardır. Yoksa hiçbir şey sadece ve sadece nesnel zemin üzerinde gelişmez. Öznellikle nesnelliğin bütünsel diyalektik ilişkisine bağlı olarak ortaya çıkar.

Bu bağlamda Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın hiç kuşkusuz finans kapitalin küresel çıkarları için dizayn edildiği tartışılmazdır. Çünkü bununla küresel finans kapital ulus-devletlerin iradesini sınırlayarak ve yerel inisiyatifi öne çıkararak söz konusu sermayenin akışkanlığını sağlamaktadır. Başka bir söylemle yerelde mevcut kaynakların derinliğini ve genişliğini sermayenin hizmetine sunmaktır. Küresel finans kapital çağında bu akışkanlığın önünde ulus-devlet yapılarını engel gördükleri için böylesi bir politikayla veya projeyle bu engeli aşmaya çalışmaktadırlar.

Fakat söz konusu düzenlemeyi sadece bununla açıklamak yeterli değildir. Daha doğrusu bu düzenlemeyi yapan finans kapital güçlerinin iradesi dışında söz konusu düzenlemenin yerel demokrasiler açısından -Türkiye gibi katı ulus-devletler dikkate alındığında- önemli bir zemin teşkil ettiği tartışılmazdır.

Üç temel sacayağı

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı radikal demokrasi içermez. Çünkü siyasal, ekonomik, sosyal, daha doğrusu yaşamın her alanını içeren makro ve mikro iktidar biçimlerini dışlayan bir demokrasi önermez. Daha çok demokrasi artı devlet düzleminde yerel demokrasiye belli bir zemin sunar. Bu zemin demokratik güçlerin değerlendirmesine bağlıdır.

Bu bağlamda Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın üç temel sacayağı vardır. Bunlardan üçüncüsü olan kültürel özerklik madde olarak açıkça belirtilmemiştir. Fakat pratik uygulamada yerel halkın kültürel farklılığı dikkate alınarak uygulanmıştır. Buna İtalya ve İspanya’daki Bask bölgesinde açığa çıkan pratikler örnek olarak gösterilebilir.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın başında idari özerklik gelir. Yerelde yaşamın her alanında sorunların çözümünde birinci derecede yerel yönetim sorumludur. Burada merkezin karar sürecinde herhangi bir belirleyiciliği söz konusu değildir. Bunun uygulamasında zaaf veya zayıflık sınırları yasalarla belirlenmiş alanlarda/konularda yerel yönetim karar gücüdür. İster istemez bu durum merkezin müdahalelerini ve yerel inisiyatifi sınırlandırmaya belli bir zemin sunmaktadır. Radikal demokrasinin Adem-i Merkeziyetçilik ilkesine veya doğrudan demokrasi anlayışına terstir. Buna rağmen yine de yerel demokrasisinin geliştirilmesine belli bir çerçeve sunmaktadır.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın ikinci sacayağı mali özerkliktir. Yerel ekonominin geliştirilmesinde, kaynakların değerlendirilmesinde birinci derecede karar sahibi olan yerel yönetimdir. Sadece yerel ekonomiden gelen gelirin belli bir payını/kısmını merkeze vermek durumundadır. Fakat bu kısım %10 seviyesindedir. Burada önemli olan yerel kaynakların ve bundan sağlanan gelirin yerel halkın ihtiyaçları temelinde kullanılmasıdır. Yukarıda belirtilen zaaf veya zayıflık bu saç ayağında da kendisini göstermektedir. Yani sadece yasalarla sınırları belirlenen alanlarda yerel yönetim karar gücüdür. Burada bahsedilen makro ekonominin merkez tarafından belirlemesi durumu değildir. Ulusal çapta enerji kaynakları kullanılmasında merkezin belirleyiciliğinden de söz edilmemektedir. Burada bahsedilen ekonomik olarak verimli olan bazı alanların merkez tarafından yasal olarak yerel yönetimlere bırakılmaması meselesidir. İlk maddede olduğu gibi burada da yerel demokrasinin zayıf kalmasına neden olmaktadır.

Kültürel özerklik

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın üçüncü sacayağı ise kültürel özerkliktir. Özellikle farklı kültürel kimliklerin, farklı inanç ve farklı dil gruplarının kendini özgürce ifade etme durumudur. Anadilde eğitim başta olmak üzere, tüm farklılıkların zenginlik temelinde kendini örgütlü bir güç haline getirebilmesidir. Kültürel zeminde hiçbir farklılığın bir başkası üzerinde hegemonya kurmaması durumudur. Fakat Kapitalist Modernite düzleminde egemen ulus bir biçimde kendi durumunu diğerlerine dolaylı olarak yansıtmaktadır. Medya, sinema gibi alanlar üzerinden kendi anlayışını, değerlerini diğer kesimlere empoze etmesi söz konusudur. Bu da radikal tarzda demokrasinin hakim olmayışından kaynaklanmaktadır. Buna rağmen yerel demokrasi zemininde devleti geriletmenin, demokrasiyi hakim kılmanın yol ve yöntemi, araç ve gereçleri olmasıdır. Bu tamamen radikal demokrasi güçlerinin kendilerini yaşamın tüm alanlarında ve boyutlarında örgütlendirmelerine bağlıdır.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı en temel aşmaz siyasi özerkliği içermemesidir. Bu da yerel demokrasinin ve buna dayalı özerkliğin eksik kalmasına neden olmaktadır. Çünkü idari özerklik siyasi özerkliği içermez. Sadece ve sadece işlerin hızlı yapılabilmesi için merkezin kendi yetkilerinin bir kısmını yerlere devretmesinden ibarettir. Bu da siyasi bir özerklik değildir. Aynı zamanda ulus-devlet örgütlemesinin yumuşatılmış bir biçimde devamıdır.

Yerel yönetim öneri geliştirebilir

Yukarıdaki anlatımlardan yola çıkarak sadece yerel yönetimlerin etkilerini yerelle sınırlandırmak doğru değildir. Ulusal çapta her konuda yerel yönetimler öneri geliştirebilirler. Anayasa değişikliği ve referandum gibi demokratik süreçlere katılarak kendi tercihlerine oy verebilirler. Genel oyun söz konusu olduğu halkla birlikte, diğer durumlarda ise yönetim olarak kendi tercihlerine oy verebilirler.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın Türkiye’de gerçekleşen ile kıyasladığımızda -ki Türkiye buna imza atmasına rağmen, idari ve mali özerkliğin temel alt kimi maddelerine çekince koymuştur-idari açıdan Türkiye’de merkezin yerele verdiği inisiyatif çok sınırlı ve her adımı merkezden onay alınarak yürütülmektedir.

Türkiye’de mali alanda bunun lafı bile edilemez. Nesnel kriterlere göre belirlenmediği bir yana, merkezin yerelde belirlediği bütçe dışındaki gelirler direkt merkeze aktarılır. Yerelde yapılacak her girişim ilgili bakanlığın onayına bağlıdır. Burada yerel bir irade değil, merkezin uzantısı, uygulayıcısıdır.

Diğer bir sorun ise, örneğin, Batman’da petrolü çıkaran şirket vergisini Ankara vergi dairesine vermektedir. Çünkü merkez petrol gelirlerinin yerel halka yansıtılmasını istememektedir. Yani Kürt bölgesinden çıkarılan petrolden Kürt halkı belli bir pay alamamaktadır. Bu da mali özerkliğin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na göre hiç olmadığı anlamına gelmektedir. Ayrıca yerelde toplanan vergi gelirlerinin ezici çoğunluğu merkeze aktarılmaktadır. Özellikle Kürt bölgesinde bilinçli bir politika yürütülmektedir. Yerel ekonomi geliştirilmemekte, geri bırakılmaktadır. Gelişimi çeşitli gerekçelerle engellenmektedir.

Yine, Türkiye’de ulus-devlet yapısının kaskatı oluşundan dolayı hem inanç ve hem de kültürel açıdan tekçi bir politika yürütülmektedir. Kürt kültürü ve dili başta olmak üzere, farklı dil ve kültürler baskılanmakta, kendini ifade etmemenin önü alınmaktadır. Asimilasyon politikası bir devlet politikası olarak yürütülmektedir. Türkiye’nin siyasal sınırları içerisinde çok renkli, çok dilli, çok inançlı ve çok kültürlü bir yapı olmasına rağmen, Türk dili ve Türk kültürü hakim kılınarak bu zenginlik dumura uğratılmaktadır.

Temel direnç noktası

Sonuç olarak, Türkiye’de yerel demokrasinin gelişmesi açısından en azından Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı demokrasi artı devlet düzleminde iyi bir başlangıç olabilir. Ne var ki zihniyet düzeyinde halen bundan oldukça uzak olduğu görülmektedir. Bunca yaşanmışlığa, Balkanlar başta olmak üzere birçok örneği olmasına karşın hala aynı noktada ısrar edilmektedir. Hep aynı yöntemi uygulayıp farklı bir sonuç bekleme gibi bir durum söz konusudur. Bu da hem iç ve hem de dış barışın gelişmesi önünde temel bir direnç noktası olmaktadır. Asıl sorun halkların yaklaşımında değil, devlet ve iktidarın tekçil/ monotarist yaklaşımındadır. Bu yaklaşım değiştirildiğinde yerel demokrasi başta olmak üzere, buna bağlı olarak tüm tarihsel ve bir o kadar da kanserleşmiş sorunların çözülmemesi için bir engel görülmemektedir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Savcı, Nevzat Bahtiyar aleyhine Yargıtay’a başvuru yaptı

Sonraki Haber

Psikolojik işkence

Sonraki Haber
Yalnız ekonomi mi?

Psikolojik işkence

SON HABERLER

Demokratik toplum çağrısı ve Ortadoğu

Demokratik toplum çağrısı ve Ortadoğu

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Yahya Orhan: Artık kendimiz için çalışacağız!

Hafız Akdemir: Özveri, disiplin ve tevazunun timsali

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

El koyma, çökme, ele geçirme

Gerçeklerin iz düşümünden ekoloji politik çıkışa

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Hak savunuculuğunun bedeli!

İzBB grevinin hatırlattıkları…

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın sorumluluğu…

İzmir’in şişmanı, işçi düşmanı!

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Eşitlik ve özgürlük ya da ortak hayallerin şafağında

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Amed’deki yangınla ilgili 4 gözaltı

Amed’deki yangınla ilgili 4 gözaltı

Yazar: Yeni Yaşam
6 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır