• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
25 Eylül 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Ciddiye almak

25 Eylül 2025 Perşembe - 10:11
Kategori: Güncel, Manşet
Komite umut hakkını görüşecek: Türkiye’nin topu taca atma şansı kalmadı

Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünün ciddiye alınması gerektiğine işaret eden Fuat Ali Rıza, ‘Oyalanmak ve mevcut olanı idare etmek değil de gerçekten çözümler geliştirmek istiyorsak, ciddi ve kararlı yaklaşımdan başka çaremiz yoktur. En başta da ciddiyetsiz yaklaşımların teşhir edilmesi önemlidir’ dedi 

Yeni Özgür Politika gazetesi yazarı Fuat Ali Rıza, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın  başlattığı “Barış ve Demokratik Toplum Sürecinde” Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümüne dair yazı kaleme aldı.

Fuat Ali Rıza’nın “Ciddiye almak” başlıklı yazısı şu şekilde:

Son yüz yılın bölgesel ve küresel düzeydeki en ciddi olayı kuşkusuz Kürt sorunudur. Bu durum iki temel nedenle böyledir. Sorunu ciddi yapan birinci temel neden, sorunun içeriği ya da özüyle ilgilidir. Yani Kürt sorununun, Kürt halkına dayatılan çok yönlü bir soykırım saldırısı olmasıyla bağlıdır. Bugün elli milyonu aşan bir ulusal topluma fiziki katliam, göçertme, demografyayı değiştirme ve asimilasyon temelinde yüz yıla yayılan bir soykırımın dayatılıyor olmasıdır. Kürt halk varlığının inkâr edilip, her yöntemle imha edilmeye çalışılmasıdır. Kürtler Türkleştirilerek, Kürdistan’ın bir Türk ulusal yayılma alanı haline getirilmesidir.

Kürt sorununu bu denli ciddi yapan ikinci temel neden ise, Ortadoğu düzeyinde bölgesel ve dahası küresel bir karakter taşımasıdır. Aslında Birinci Dünya Savaşı esas olarak 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması ile bitmiş, kapitalist sistem bu antlaşma ile küresel hegemonik bir yapı kazanmıştır. Yani küresel kapitalist hegemonyanın öncüleri olan İngiltere ile Fransa, Kürt soykırımı üzerine kurulması öngörülen Türkiye devletinin kuruluşunu kabul etmiştir. Bu temelde 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürtler üzerinde soykırım uygulamış, küresel kapitalist sistem de buna her zaman destek vermiştir. Geçen yüzyılın Ortadoğu sistemi bu biçimde, Kürtlerin soykırıma uğratılması temelinde kurulmuştur.

Herhalde nüfusu elli-atmış milyonu bulan bir halkın küresel bir antlaşma temelinde ve yüz yıla yayılan bir saldırı ile soykırıma uğratılmasından daha ciddi bir olay olamaz. Bu nedenle, geçen yüz yılın en ciddi olayı Kürt soykırımıdır diyoruz. Söz konusu soykırım saldırılarının üstü örtülü bir temelde yapılması ve uzun süre insanlıktan gizlenmeye çalışılması bu gerçeği değiştirmez.

İşte küçük bir öğrenci grubunun lideri olan Önder Abdullah Öcalan’ı giderek Kürt Ulusal Önderi yapan ve bunu Küresel Önderlik düzeyine yükselten gerçeklik budur; bu hakikati ortaya çıkarması ve bunun istediği ciddi yaklaşımı göstermesidir. PKK’yi yenilmez yapan temel etken de budur. Önder Apo ile PKK’nin uluslararası komplo düzeyinde bir saldırıya uğramasının temel nedeni de bu gerçeği açığa çıkarma ciddiyet ve cesaretini göstermesi olmuştur.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve Kürdistan Özgürlük Hareketi bugün de aynı ciddiyetle Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni geliştirmeye ve yüz yıllık bu sorunu çözmeye çalışmaktadır. Önder Apo her fırsatta ciddiyete vurgu yapmakta, kendisinin ciddi olduğunu vurgulamakta ve herkesi de ciddiyete davet etmektedir. Çünkü son yüzyılın en ciddi olayı olan Kürt sorunu, ancak büyük bir ciddiyetle ele alınırsa çözüme kavuşturulabilir. Başarıyı getirecek sihirli kavramların başında ciddiyet gelmektedir.

Peki devlet ve AKP iktidarı tarafından da Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü için aynı ciddiyet gösterilmekte midir? Yani giderek bir yılını doldurmaya yaklaşan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne gereken ciddiyetle yaklaşılmakta mıdır?

Ne yazık ki bu soruların cevabına “Evet” diyemiyoruz. Çünkü, özellikle AKP iktidarında böyle ciddi bir yaklaşım göremiyoruz. Bu nedenle gerçekçi bir çözüm anlayışlarının ve niyetlerinin varlığından kuşku duyuyoruz. Ne kadar iyimser ve umutlu olmaya çalışsak da AKP iktidarının yaptıkları bunları kırıyor ve olumlu anlamda bir ciddi yaklaşımın olmadığını gösteriyor.

Kürt sorununun çözümüne, yani Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne AKP’nin ciddi yaklaşmadığını gösteren bazı temel hususları kısaca şöyle ifade edebiliriz:

Birincisi, bu durum esas olarak Türkiye’nin demokratikleşmesini ifade etmektedir ki, bu da ancak en geniş birlikle, iç mutabakatla gerçekleşebilir. Oysa böyle bir dönemde AKP yönetiminin izlediği politika iç birlik değil, tersine iktidar alternatiflerini yok etme politikasıdır. Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet partilerine yaklaşımı böyledir. Kuşkusuz söz konusu politika ile de Türkiye’nin demokratikleştirilmesi ve Kürt sorununun çözümü mümkün değildir. Bu da mevcut AKP iktidarının sürece yaklaşımının ciddi olmadığını ortaya koymaktadır.

İkincisi, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin mimarı ve Kürt tarafının Baş Müzakerecisi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yaklaşım ciddi, yani Kürt sorununu çözücü değildir. Oysa Önder Abdullah Öcalan sürece son derece ciddi ve kararlı yaklaşmış, hiç kimsenin öngöremeyeceği bir biçimde PKK’nin feshi ve silahlı mücadele stratejisinin sona erdirilmesi temelinde kararlar aldırmıştır. PKK’de silahsızlanma iradesini ortaya çıkarmıştır. Bütün bunların devlet ve iktidar cephesindeki karşılığı, ayda bir heyet görüşmesi dışında koskoca bir hiçtir. Dikkat edilirse Önder Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki rehine konumu olduğu gibi devam etmektedir. Buna rağmen, AKP iktidarı hala Önder Apo’dan yeni adımlar atmasını istemekte ve bu temelde yoğun psikolojik baskı uygulamaktadır.

Burada şu soruları sormak gerekiyor: Mevcut rehine koşullarında tutulan bir kişi bundan öteye başka ne yapabilir? Belli ki bundan ötesi teslimiyettir ve devlet ile iktidar aslında teslimiyet dayatmaya çalışmaktadır. Önder Apo ve PKK gibi elli yıl direnmiş ve elli bin şehit vermiş bir güce de böyle teslimiyet dayatmalarının gerçekte bir ciddiyeti olmadığı açıktır. Zira bu tür dayatmalar 12 Eylül faşist cuntası tarafından fazlasıyla uygulanmış, sonunda kendi yenilgileriyle sonuçlanmıştır. Bari kendi yenilgi tarihlerinden ders çıkarsınlar. On şehit verince geri adım atan 12 Eylül cunta rejiminden bile geri ve faşist bir çizgiye düşmesinler. Hala yeni şehitler verilmesini, daha çok kan dökülmesini dayatmaktan vaz geçsinler.

Ancak açık ki AKP iktidarı vaz geçmiyor. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümüne ciddi yaklaşmıyor. Gerçekten bu konuda ciddi olan ve çözüm isteyen bir güç, şimdiye çoktan İmralı sistemini lağveder ve Önder Apo’nun çözüm sürecini yönetebilmesi için gereken fiziki özgürlüğü sağlardı. Önder Apo’nun özgür siyaset yapmasının koşullarını yaratırdı. Mevcut rehine koşullarında ve ayda bir ve o da en sıkı denetim altındaki heyet görüşmesiyle Önder Apo ne yapabilir, mevcut süreci nasıl yönetebilir? O halde en çok da Önder Apo’ya yaklaşım durumu sürece ne kadar ciddi yaklaşıldığını gösteriyor.

Üçüncüsü, silahsızlanma iradesini 11 Temmuz günü silah yakarak ortaya net bir biçimde koymuş olan gerillaya yaklaşım durumu AKP iktidarının sürece ciddi yaklaşmadığını göstermektedir. Aradan iki buçuk ay geçmiş olmasına rağmen, hala otuz kişilik bu gerilla grubunu ülkeye alma doğrultusunda herhangi bir adım atamamıştır. Buna rağmen, hala yeni grupların silah yakmasını veya bırakmasını istemekte ve beklemektedir. Düşünelim bir kere, Süleymaniye’de silah yakıp tekrar Kandil’e dönmenin bir ciddiyeti olabilir mi? Belli ki AKP iktidarı kendi ciddiyetsizliğine gerillayı da ortak etmek istemektedir.

Son olarak da mecliste oluşturulan Komisyon çalışmasının giderek ciddiyetini kaybettiğini belirtmek gerekir. Komisyon kurulduğundan bu yana çalışmakta ve yoğun dinlemeler yapmaktadır. Fakat her nedense, sorunun esas muhatabı olan ve süreci yürüten Önder Abdullah Öcalan’ı hala dinlememiştir. Dinleyip dinlemeyeceği, dinleyecekse bunu ne zaman gerçekleştireceği de belli değildir. Denebilir ki, böyle ciddi bir sorunu çözmek için en geniş mutabakatı yaratmak, bunun için herkesi dinlemek önemlidir. Kuşkusuz bunun bir anlamı vardır. Fakat henüz neyle uğraştığını açıkça belirtmemiş, sorunun adını koymamış, herhangi bir plan yapmamış olan bir komisyonun bu tür çalışmaları da güven vermemekte, oyalamadan öteye bir anlam taşımamaktadır.

Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü çok ciddi bir iştir ve bununla uğraşanlardan yüksek ciddiyet ister. Bu nedenle, başta AKP iktidarı olmak üzere herkesi, hepimizi ciddiyete davet etmek en doğrusudur. Oyalanmak ve mevcut olanı idare etmek değil de gerçekten çözümler geliştirmek istiyorsak, ciddi ve kararlı yaklaşımdan başka çaremiz yoktur. En başta da ciddiyetsiz yaklaşımların teşhir edilmesi önemlidir.

HABER MERKEZİ

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Krizin faturasını kadınlar ödüyor: Bize yaşamayın diyorlar

Sonraki Haber

Amed’de trafik kazası: 2 ölü, 1 yaralı

Sonraki Haber
Amed’de trafik kazası: 2 ölü, 1 yaralı

Amed'de trafik kazası: 2 ölü, 1 yaralı

SON HABERLER

Amed Belediyesi’nin JINKART ve onarım kursu çalışmaları sürüyor

Amed Belediyesi’nin JINKART ve onarım kursu çalışmaları sürüyor

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
25 Eylül 2025

İran’da öğretmen Füruğ Hüsrevi hakkında yakalama kararı

İran’da öğretmen Füruğ Hüsrevi hakkında yakalama kararı

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
25 Eylül 2025

‘Hırsız AKP’li başkan’ diyen DEM Parti eski eşbaşkana ceza

‘Hırsız AKP’li başkan’ diyen DEM Parti eski eşbaşkana ceza

Yazar: Heval Elçi
25 Eylül 2025

Yeni Şafak ve Sabah yazarları Habertürk ve Show TV’ye kayyım atandı

Yeni Şafak ve Sabah yazarları Habertürk ve Show TV’ye kayyım atandı

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
25 Eylül 2025

DEM Partili komisyon üyeleri: Öcalan’ın dinlenmesi gerekliliktir

DEM Partili komisyon üyeleri: Öcalan’ın dinlenmesi gerekliliktir

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
25 Eylül 2025

Wan’da silahlı saldırı: Anne ve 2 oğlu öldü

Wan’da silahlı saldırı: Anne ve 2 oğlu öldü

Yazar: Özge Kar
25 Eylül 2025

Usulsüzlüklere tepki gösteren uzman doktorlar farklı ilçelere görevlendiriliyor

Usulsüzlüklere tepki gösteren uzman doktorlar farklı ilçelere görevlendiriliyor

Yazar: Heval Elçi
25 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır