Wan’da şüpheli şekilde hayatını kaybeden Rojin Kabaiş’in ölümü üzerinden cezasızlık politikasını teşhir etmek amacıyla İHD Kadın Komisyonu birçok şehirde açıklama yaptı. Açıklamalarda, ATK’nin faili koruyan raporlarıyla kadınların adalete erişimini engellediğini belirterek, etkin soruşturma ve uluslararası sözleşmelere dönüş çağrısı yapıldı
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Kadın Komisyonu, şüpheli şekilde hayatını kaybeden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencisi Rojin Kabaiş için birçok kentte eş zamanlı olarak basın açıklaması düzenledi.
Riha
İHD Riha (Urfa) Şubesi, dernek binasında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya, çok sayıda insan hakkı savunucusu katıldı. Açıklamayı katılanlar adına İHD Riha Şube Eşbaşkanı Songül Arpa okudu.
Wan
İHD Wan Şubesi’nde gerçekleşen basın toplantısına İHD Wan Şube yönetim kurulu üyeleri katıldı. Ortak basın metnini İHD Wan Şube Eşbaşkanı Ayten Kıran okudu. Toplantı okunan metnin ardından son buldu.
İzmir
İzmir’de ise İHD şube binasında düzenlenen açıklamada, “Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde öğrenci olan Rojin Kabaiş, kalmış olduğu KYK yurdundan 27 Eylül 2024 günü çıktıktan sonra kayboldu. Akabinde sürdürülen arama-kurtarma çalışmalarıyla birlikte cansız bedenine 15 Ekim 2024 günü Molla Kasım sahilinde ulaşıldı. Rojin Kabaiş’in dosyası, tıpkı benzer kadın ölümlerinde olduğu gibi 1 yıldır sürüncemede bırakılmıştır. Dosyanın sürüncemede bırakılmasına gerekçe olarak “intihar” şüphesi öne sürülmüş, bu değerlendirme soruşturmayı daraltan ve olası fail ya da faillerin korunmasına yol açan bir yaklaşım haline getirilmiştir. Bu tutum, cezasızlık politikasının bir sonucu olarak şüpheli ölüm dosyalarının etkili biçimde soruşturulmamasına ve olası faillerin yargı denetiminden uzak bir şekilde toplum içinde dolaşmaya devam etmesine neden olmaktadır. Adli Tıp Kurumu, bu coğrafyada hem devlet suçlarının örtbas edilmesinde hem de erkek faillerin aklanmasında tek resmi delil merkezi olarak işlev görmektedir. Bu durum, dosyanın bir yıldan fazla süredir sonuçlanamamasının yanı sıra, kadınların adalete erişimini de sistematik olarak engellemektedir” denildi.
Ölümlerin gerçek nedenini ortaya koyun
Açıklamada talepler ise şu şekilde sıralandı: “Özellikle Kürt coğrafyasında kadınlar, etnik ve cinsiyet temelli şiddetin kesiştiği bir alanda yaşamaktadır. Devlet mekanizmaları ve Adli Tıp Kurumu, kadın ölümlerinin gerçek nedenlerini ortaya koymak yerine, failin korunmasına hizmet eden raporlar üretmekte ve aileleri yıllarca adalet beklemek zorunda bırakmaktadır. Bu durum, kadınların ve ailelerinin güvenliğini doğrudan tehdit etmektedir.
İHD olarak bir kez daha vurguluyoruz: Adli Tıp raporlarının bağımsız ve şeffaf biçimde hazırlanması zorunludur. Tüm kadın ölümleri dosyalarında etkin ve hızlı soruşturma yürütülmeli, faillerin korunmasına hizmet eden eksik raporlar geçersiz sayılmalı İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere, ulusal ve uluslararası yükümlülükler yerine getirilmeli Kadın cinayetlerinin görünmez bırakılması ve cezasız kalması politik bir sorundur; devlet derhal faili koruyan değil, mağduru koruyan mekanizmalar geliştirmelidir.
Bu çerçevede, kamuoyuna, Adalet Bakanlığı’na, Adli Tıp Kurumu’na, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na, barolara, kadın hakları merkezlerine ve tüm sivil toplum kuruluşlarına çağrı yapıyoruz:
*Rojin Kabaiş dosyası başta olmak üzere tüm kadın ölümleri dosyalarının derhal ve etkin şekilde soruşturulması sağlanmalı,
*Şiddetin, Kadın cinayetlerinin ve işkencelerin belgelenmesinde Adli Tıp Kurumunun tek yetkili merkez durumundan çıkarılmalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda bağımsız hekim ve hastane raporlarının da delil olarak kabul edilmesi yönünde tereddüde yer bırakmayacak şekilde hukuki düzenlemeler yapılmalı,
*İstanbul Sözleşmesi yeniden imzalansın, kadınların korunma ve yaşam hakkı güvence altına alınmalı,
*Cezasızlık politikalarına son verilmeli, kadın cinayetleri fail ve devlet sorumluluğu bağlamında görünür kılınmalıdır.
İHD, kadınların yaşam hakkı mücadelesini sahiplenmeye devam edecek; devletin, Adli Tıp ve yargı mekanizmalarının kadın düşmanı uygulamalarına karşı hak temelli, şeffaf ve etkin adalet talebini yükseltmeye devam edecektir.”
HABER MERKEZİ