• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
23 Eylül 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Devletin ‘hukuki’ işkenceleri – Aziz Ferman

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
26 Mayıs 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

2019 Türkiye’sinde hukukun kırıntısı bile neredeyse her gün ortadan kaldırılırken bazı noktalara sürekli işaret etmek gerekiyor. Çünkü temel insan hakları sürekli ihlal edilirken, işkence kapalı mekânlardan açık alanlara insanlara mesaj olarak taşınırken, binlerce insan devletin kendi koyduğu kurallara uyması için bedenlerini açlığa ve ölüme yatırmışken devletin demokrasiye duyarlı hale getirme mücadelesi can alıcı hale geliyor. Keza otoriter, hesap vermez bir devlet pratiği olarak günümüzün iktidarı tüm insanların yaşam hakkını tehdit ediyor.

Son bir haftada Urfa’nın iki ilçesinde yaşananlar mevcut hükümetin topluma işkenceyi kanıksatmaya çalıştığını kanıtladı. Kürt sorununa inkâr ve imha zemininde yaklaşmasından kaynaklı savaş durumu bazı kesintilerle yaklaşık 35 yıldır devam ediyor. Bu kapsamda Urfa’nın Halfeti ilçesinde bir çatışma yaşandı. Bir polis amiri ve bir militan yaşamını kaybetti. Bu çatışma sonrası herhangi bir hukuki karar olmaksızın bu ilçede sıkıyönetim ilan edildi. Yüzlerce eve baskın yapıldı, onlarca insana fiziki işkence uygulandı. Yaklaşık 50 kişiye uygulanan işkence ise açıktan emniyet binasının avlusunda yapıldı. Bu insanların neredeyse hepsinin birkaç gün sonra serbest bırakılması bu yapılanların sınırsız, gözü kara bir intikam hareketi olduğunun devlet tarafından itirafı oldu. Onlarca baronun ve demokratik kamuoyunun itirazları duyulmadı bile. Ne de olsa bu kişiler devletin işkence yapılabilir kategorisinde başta saydığı Kürtlerdi.

Yine Urfa’nın bir diğer ilçesinde, Suruç’ta çatışmanın yaşandığı gece polisler tarım işçileriyle dolu bir otobüsü durdurup bu araca kurşun yağdırdı. Sadece bununla da yetinilmedi, saatlerce ambulansın altı yaralıyı hastaneye götürmesine de izin verilmedi. Şans eseri yaralanmayan diğer işçiler ise bu süre boyunca maddi ve manevi şiddete maruz bırakıldı. Can kaybının yaşanmaması tamamen tesadüfiydi. Polisin hastanede bir yaralıya yaptığı açıklama ise yeterince aydınlatıcıydı; “Şehidimiz vardı, bu nedenle tüm polislerin psikolojisi bozuktu.” Yaralanan işçilere işi kitabına uydurmak için bile herhangi bir işlem yapılmadı. Saldırgan polisler ise herhangi bir cezaya uğramayacaklarına eminler. Ne de olsa işkenceyi temel bir yöntem olarak benimseyen bir içişleri bakanları ve onu sürekli destekleyen bir cumhurbaşkanı var. Zaten yaralananlar hem Kürt, hem de işçiydiler. Sabahın 4’ünde çapa için tarlaya gidenlerdi. Yani devletin bu kişileri terörist sayması için çok fazla kanıta da ihtiyaç yoktu.

Yine bu hafta alınan bir karar işkenceci devlet görevlilerine yeşil ışık yaktı. 1996 yılında Amed zindanında yaşanan katliam ile ilgili devlet görevlilerine açılmış dava zaman aşımı nedeniyle düştü. İşkence kapsamındaki suçlar için zaman aşımı olmamasına karşın insanları coplar ve demir çubuklarla öldürmeyi yargı organları işkence kapsamında değerlendirmedi. Ölenler Kürt olmak bir yana bir de siyasi tutukluydular. Bu durumda başka karar vermek devlet görevlilerinin “terörle mücadele” azmini düşürebilirdi. Yargı böyle bir riske giremezdi.

Devletler özellikle de ulus-devletler anayasalarının başlangıcında kendilerini yasalara göre hareket eden hukuk devletleri olarak tanımlarlar. Türkiye’deki darbe ürünü yani kendi var olma nedeni hukuksuz olan 82 Anayasa’sında da ironik olarak hem başlangıç bölümünde hem çeşitli maddelerde hukuk devleti kavramı sıklıkla geçer. Peki, sadece bir haftada yaşanan ve bu haftadaki tek örnekler olmayan bu üç olay hukuki olarak nasıl açıklanabilir? Devlet görevlilerinin kin, nefret ve intikam duygularıyla hareket etmesi, her toplumsal eylemde uygulanan fiziki şiddeti yaşlı analara kadar uygulaması kuşkusuz iktidarın politikalarının bir sonucudur. Hükümet bu saldırılarla topluma “güçlüyüm, her şeyi yapabilirim” mesajı vermek istemektedir. Bu sınırsız güç karşında biat etme dışında bir seçenek yok algısını toplumun zihnine yerleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultu da hukuk gibi gereksiz ayrıntılara takılmamaktadır. Aslında hükümetin her geçen gün hukuksuzluğa sarılması güçsüzlüğünün ve çaresizliğinin işaretidir. Öte yandan hukuk her derde devadır şiarını ağızlarından düşürmeyen ve kendine liberal diyen kesimlerden buna kısık sesle dahi itiraz yükselmemektedir.

Peki, bu politikaların sonuç alması mümkün müdür? Cevabı direnen ve herkesi alanlara çağıran toplumun vicdanını temsil eden beyaz tülbentli analar vermektedir. Hem devlet hem erkek şiddetine maruz kalan fakat buna rağmen yılmayan kadınlar cevap vermektedir. Tüm baskılara karşı örgütlenen ve sokağa çıkan baş eğmez gençler göstermektedir, cevabı. Toplumun tüm sorunlarına karşı duyarlı olan, demokrasi mücadelesinin yükselten emekçiler iktidarı yanıtlamaktadır. Her şeyden önce cezaevinde ellerindeki tek mücadele araçları olan bedenleri ile direnenler bu hükümetin intikam saldırılarının, toplumu sindirme operasyonlarının başarısız olacağını ilan etmektedir. Asgari demokratik ölçülerde ortaklaşan tüm kesimlerin bir araya gelmesi ve mücadeleyi yükseltmesi bu kesin olan sonucu yakınlaştıracaktır.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Bu yılki ‘Dünya Barış Günü’ diğer yıllardakinden neden daha önemli?

Otokrasiyi durdurmak için ne yapmalı, nasıl yapmalı?

Yazar: Heval Elçi
23 Eylül 2025

İspanyolca'da eski bir deyiş var: “El jinete montará el caballo, hasta que el caballo se canse”: “bir binici elindeki kırbaçla...

Hakikate eren Gurbetelli

Hakikate eren Gurbetelli

Yazar: Aziz Oruç
23 Eylül 2025

Her toplumun kutsalları vardır. Bu kutsallar neticesinde yaşama anlam katılır ve gelecek inşa edilir. Bunlar unutulursa toplum olma vasfı yitirilir....

Türk-İsrail ‘savaşı’ ve Sumud

İsrail ‘sorunu’ mu Kürdistan korkusu mu?

Yazar: Heval Elçi
23 Eylül 2025

İsrail Başbakanı Netanyahu, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben “Kudüs bizimdir” deyince Türkiye’de tepeden aşağıya hiyerarşik nizam içinde ‘milli öfke’ ateşlendi. Erdoğan-Netanyahu...

Tam zamanında yapılan uyarı

Çözümün kaderi Apo’nun özgürlüğüne bağlıdır

Yazar: Bedri Adanır
22 Eylül 2025

Duran Kalkan net bir açıklama yaptı: Özgür olmadığı durumda Başkan Apo’nun bundan öte yapabileceği bir şey yoktur. 27 yıllık esareti...

Hakikatten kopan estetik, güzellik sayılır mı?

Hakikatten kopan estetik, güzellik sayılır mı?

Yazar: Bedri Adanır
22 Eylül 2025

Güzellik, modern dünyada parçalanmış bir kavrama dönüştü. Beden ve ruh ayrıldı; iç ve dış koparıldı; insanın özü, kendi varoluşuyla, doğayla...

Bu yılki ‘Dünya Barış Günü’ diğer yıllardakinden neden daha önemli?

Nasıl bir demokrasi talep etmeliyiz?

Yazar: Heval Elçi
21 Eylül 2025

“Dün dünde kaldı cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım…” (Mevlâna) Otokrasiler liberal demokrasiler için bir tehdit olduğu gibi, doğrudan-çoğulcu bir...

Sonraki Haber

Mardin’de eğitim çalışmalarını engelleniyor

SON HABERLER

İşten çıkarılan işçilerden CHP’ye protesto

İşten çıkarılan işçilerden CHP’ye protesto

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
23 Eylül 2025

Kadınlardan Abdullah Öcalan’a bin 500 mektup

Kadınlardan Abdullah Öcalan’a bin 500 mektup

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
23 Eylül 2025

TELE1 çalışanları Yanardağ, Demir ve Özuğurlu adliyeye götürüldü

TELE1 çalışanları Yanardağ, Demir ve Özuğurlu adliyeye götürüldü

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
23 Eylül 2025

Amed’de ‘baba’dan çocuğa sistematik tecavüz

Amed’de ‘baba’dan çocuğa sistematik tecavüz

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
23 Eylül 2025

Hilal Özdemir’i katleden failin 24 suç kaydı varmış!

Seher Aktekin’i katleden faile ağırlaştırılmış müebbet

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
23 Eylül 2025

Amed’de ‘Umut Hakkı’ için imza kampanyası

Amed’de ‘Umut Hakkı’ için imza kampanyası

Yazar: Heval Elçi
23 Eylül 2025

Mezopotamya’nın kadim halkları ve kurucu aktörler olarak Kürtler

Mezopotamya’nın kadim halkları ve kurucu aktörler olarak Kürtler

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
23 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır