AKP-MHP’nin İstanbul Adayı Binali Yıldırım, ‘Ne dediysek yaptık, yine biz yaparız’ sözü ile seçime giriyor. Biz de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yıldırım’ın sözünü ettiği vaatleri ve nelerin gerçekleştiğini derledik
Hüseyin Deniz /İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı için 23 Haziran’da yapılacak seçimlere 12 gün kaldı. İktidar için “var olma ve yok olma” meselesine dönüşen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin ikinci yarışında, Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım, 31 Mart öncesi seçimlere göre daha bir görünür durumda. 31 Mart’ın aksine Cumhurbaşkanı ile birlikte çekilen fotoğrafları daha geride tutulan Binali Yıldırım bu kez seçime, “Ne dediysek yaptık, yine biz yaparız” sloganı ile başladı. Yıldırım’ın “Ne dediysek yaptık, yine biz yaparız” ile Ekrem İmamoğlu’nun “Her şey güzel olacak” vaadinden hangisinin daha etkileyici olduğu bir yana, Cumhur İttifakı adayının daha önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmamış olması, sloganı da seçmen açısından sorgulanmaya yol açıyor. Daha da önemlisi, İBB’nin son yıllardaki pratiği kenti betona boğan uygulamaları, rantçı projelendirme eleştirileri, yeşil alanların tahribatı, belediye gelirlerinin vakıf ve cemaatlere aktarılması, İSPARK’taki kayıtdışılık, İmamoğlu’nun kısa süreli başkanlığı döneminde öğrenci ulaşım ücretlerinin yarı yarıya ucuzlatılması, yine bayramda ulaşımın ücretsiz kılınması açısından bakıldığında, Yıldırım’ın sloganı zora düşüyor.
Sözün sahibi Erdoğan!
Ayrıca seçmen, “Ne dediysek yaptık” sloganı ile Yıldırım’dan çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hatırlayacaktır. Çünkü “Ne dediysek yaptık” sözü defalarca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından duyulmuş bir ifade.
Tesadüfe bak, Erdoğan bu vurguyu 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde 23 Mayıs 2018’de TRT ortak yayınında kullanmış. “Cumhurbaşkanı Özel Yayını” programına katılan Erdoğan, “Millet bizden icraat bekliyor. Biz ne dediysek yaptık. Şimdi çıkıp şunu yapacağım bunu yapacağım diyorlar.
Senin ne yapacağını nereden bileyim?” demişti. En son olarak da 3 Mart 2019’daki Sancaktepe mitinginde, “Biz ne dediysek onu yaptık. CHP’nin böyle bir derdi yok” diye ifade etmişti. Yıldırım’ın, İBB başkanlığı yapmadığını hatırlarsak, “Ne dediysek yaptık…” sloganına seçmen AKP hükümetinin vaatleri ve yaptıkları olarak bakacaktır. Bu durumda da ilk olarak son verilen vaatler hatırlanacak. AKP daha doğrusu Erdoğan, son vaatlerini 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kamuoyuna duyurmuştu.
24 Haziran vaatleri
Erdoğan’ın, “şahlanış ve yeniden yükseliş” olarak isimlendirdiği 24 Haziran sonrasına ilişkin vaatlerine gelince… BBC Türkçe servisinin 8 başlık altında topladığı vaatlerinden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 6 Mayıs 2018’deki AKP kongresinde vaatleri sıralarken ifade ettiği iddialı kapanış cümlesi oldukça dikkat çekiciydi: “Ahdim olsun ki yeni dönemde Türkiye muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacak. Türkiye küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacak. Ahdim olsun ki, faizler enflasyon ve cari açık düşecek” dedi.
Bir yıl geçti…
Aradan tam 1 yıl geçti, Türkiye, bu süreçte ciddi bir ekonomik kriz yaşarken, işsizlik ve enflasyon yüzde 20’lerin üzerine çıktı. 7 milyon kişi asgari ücretle geçinmekte. Küçülme devam ediyor. ABD ile karşı karşıya gelme durumu giderek ciddileşiyor. AB üyeliği neredeyse askıya alınmış gibi. Tüm bunların üzerine AKP hükümeti, 31 Mart seçimlerinde metropol kentlerde seçimleri kaybetti. AKP yönetimine dair usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları hızla artıyor. Otoriterleşme hızla artıyor. Hukuka olan güven kalmadı. Bir de sık sık yinelenen vaatler var. Bunların başında paralı askerlik, kamu çalışanlarına 3 bin 600 gösterge vaadi, Hayvan Koruma Yasası’nın çıkarılması ile cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması konusu geliyor.
Paralı askerlik vaadi tutuldu
Bir diğer vaat olan 3 bin 600 gösterge için de yasalaştırma sözünün üzerinden bir yıl geçmesine karşın bir gelişme olmadı. Muhalefet tarafından Meclis’e getirilen Hayvanları Koruma Yasa tasarısı iki kez AKP tarafından reddedildi. Erdoğan, “Cemevlerine hukuki statü sağlayacağız” diyerek seçim beyannamesinde konuya bir kez daha yer verdi. Ancak ordan da bir ses yok.
Bumerang etkisi
Tüm bunlar ve diğer vaatlerin birçoğu yerine getirilmediği için “Ne dediysek yaptık, yine biz yaparız” sloganı Binali Yıldırım’ın işini kolaylaştırmak bir yana daha da zorlaştırabilir…
8 başlıkta neler vaat edildi?
Adalet
• Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sürdürülecek
• Makul sürede yargılama hakkı güçlendirilecek
• Mağdur odaklı bir anlayışa geçilecek
• Çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda cezalar ağırlaştırılacak
• Reformlar devam edecek ve yargı reform stratejisi güncellenecek Adalet başlığıyla verilen sözler yerine getirilmiş değil. Tek gelişme, 30 Mayıs’ta Erdoğan tarafından açıklanan Yargı Reformu Belgesi oldu. Nasıl hayata geçeceği ise merak ediliyor.
• Kürtlerin insani meseleleri demokrasi ve refah sorunu
Kürt meselesi
• Terörden zarar gören bölgelere 10 milyar TL yatırım yapılıyor
• Diyarbakır’ın Güneydoğu’nun en önemli çekim merkezi olması perçinlenecek Kürt sorununda bir adım ileriye gidilmediği gibi tam aksi bir durum söz konusu. Kürtçe’nin adım adım kamusal alandan çıkarılması durumu yaşanıyor. Diyarbakır’ın bölgenin en önemli çekim merkezi yapılması ise bu gidişle yine bir vaat olarak kalacak. Aynen Mesut Yılmaz’ın AB yolu Diyarbakır’dan geçer söylemi gibi. Bölge illeri büyüme, milli gelir dağılımı, üretim vb birçok yönden en geri durumda.
OHAL
• OHAL milli güvenlik ve vatandaşların huzuru tesis edilene dek sürecek • Öncelik önleyici ve koruyucu güvenlik hizmetleri
• FETÖ, PKK, DEAŞ başta olmak üzere tüm terörist unsurlarla proaktif mücadele
• Terör örgütlerinin propagandası ile mücadele için kitle iletişim araçlarının kullanılması
• Yurtdışında kamu diplomasisi faaliyetlerinin güçlendirilmesi Hükümetin çok çabaladığı alan OHAL meselesi oldu. OHAL asayiş meselesi gibi dursa da AKP, bu sayede büyük avantajlar sağladı, birçok projesini uygulama fırsatı yakaladı. Ancak OHAL yüzbini aşkın kamu çalışanını işinden etti. Binlerce kişinin cezaevine girmesine yol açtı. Hukukun tamamen kalktığı bir dönem oldu.
Eğitim
• Müfredat çağın gerekliliklerine göre güncellenecek
• Okullar yeterli oyun; spor ve kültürel alanlara sahip olacak
• Müftü, vaiz, imam hatip ve müezzin kayyımlar için Diyanet Akademisi kurulacak
• Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkartılacak
• Üniversite yönetimlerini yeniden yapılandıran bir yasa hazırlanacak Müfredat çağın gereklerine göre güncellenecek derken, ortaya matematik dersinin seçmeli, din dersinin zorunla hale getirildiği bir projelendirme çıktı. Burada yerine getirilen tek vaat, 3.’sü yani “müftü, vaiz, imam hatip ve müezzin kayyımlar için Diyanet Akademisi kurulması…” Oysa toplumda imam hatiplere yönelik talep yok. Bunun en somut örnekleri, birçok imam hatip okulunun öğrenci yokluğuyla kapanması, özel okulların hızla artması…
Ekonomi
• Ekonomik büyüme ivme kazanacak
• Faizler, enflasyon ve cari açık düşecek • Türkiye’nin yatırım cazibesi daha da yükselecek
• Bölge ve sektör bazlı teşviklerle yeni fabrikaların önü açılacak
• Enflasyon hedeflemesi ve dalgalı kur rejimleri sürecek
• Vergi kanunlarında kapsamlı reforma gidilecek Ekonomideki vaatlere gelince, mevcut durum, hiç iyi gözükmüyor. Ekonomide bırakın büyümeyi küçülme yaşanıyor. Bu vaatlerin verildiği haziran ayında resmi rakamlara göre enflasyon yüzde 15.39; işsizlik ise 10.2 idi. 3 milyon 315 bin kişi işsizdi. Gıda enflasyonu 18.89. Faizler o dönem yüzde 17 civarında seyrediyordu. Şimdi enflasyon kuşkulu bulunan resmi rakamlara göre bile 18.71. Bir yıl önceki yüzde 15.39 orana göre en az 3 puanlık artış gözüküyor.
İşsizlik şu anda 14.7. Hazirandaki 10.2 oranına göre yüzde 4’ün üzerinde bir artış var. 3 milyon 315 bin olan işsiz sayısı 4 milyon 750 bine çıktı. Bu rakama iş bulamayacağı gerekçesiyle iş aramayan bir milyon civarındaki işsiz dahil değil. Nerdeyse 1 bucuk milyon kişi ekonominin şaha kalkacağı sözünün verildiği günden bu yana işsiz kaldı. Halkın temel geçim kaynağını gösteren gıda enflasyonunda ise vaatlerin verildiği dönemde 18.89 olan oran yüzde 28.44’e fırlamış durumda. Arada yüzde 10 civarında bir fark var. Yine o dönem yüzde 17 civarında olan faizler bugün yüzde 24’ün üzerinde. En az 7 puanlık bir faiz artışı söz konusu. Tek olumlu gelişme olarak dış açıktaki azalma gözükse de bu da imalat sanayinin ihtiyacını karşıladığı ithalatın neredeyse dibe vurması.
Dış Politika
• Güçlü ve etkili bir ülke olarak AB katılım hedefi sürüyor
• ABD’de diplomasi ve lobi çalışmaları ivme kazanacak
• Rusya ile ikili ilişkiler geliştirilecek • Ukrayna ile ilişkilerin her alanda geliştirilmesi sürecek
• Filistin davasına tam destek ve yardımlar devam edecek
• ‘Dünya beşten büyüktür’ deyişi ısrarla ifade edilecek
• Sınır ötesi harekatlara yenileri eklenecek Verilen sözler arasında en çok yerine getirilenler dış politika alanındakiler olması dikkat çekiyor. 7 Madde olarak sıralanan vaatlerden birincisi neredeyse çöktü. İkincisi ise tam gaz sürüyor ancak orada da ABD ile Rusya’dan S-400 füze alımı nedeniyle süren gerginlik, Washington’dan gelen iki aylık mühlet iplerin kopup kopmayacağını gösterecek. Geriye kalanlar daha çok yapılmaya çalışılıyor. Ancak onların da Yıldırım’a artısı olmayacak. Burda tutulan vaatleden biri de sınır ötesi operasyonlar. Savaş konusundaki vaatlerin tutulması dikkat çekiyor!
Sağlık
• Aile hekimi başına kişi sayısı 2023’te yarı yarıya düşürülecek
• Nüfusun gen havuzu çıkartılacak ve kişiye dayalı tıp uygulamaları geliştirilecek
• 2023’e kadar 1000 kişiye düşen günlük antibiyotik kullanım miktarı 35.5’ten 31’e düşürülecek Sağlıkta yeni şehir hastaneleri uygulaması ile hastalar birer müşteri haline getirilirken, aile hekimliği hala istenen düzeyde değil. Hastanelerdeki aşırı yoğunluk sağlık politikasının da önleyici sağlık hizmetlerinin ne kadar yetersiz olduğuna işaret ediyor. Bu alanda da kayda değer bir ilerlemin aksine sorun yumağının derinleştiği gözlendi.
Yönetim sistemi
• Daha itibarlı Meclis, daha güçlü hükümet, daha etkin, bağımsız ve güçlü yargı
• Derli toplu ve etkili yürütme fonksiyonları
• Kuvvetler ayrılığının daha sağlıklı uygulanması Bu maddelerin hiçbirinde de olumlu bir gelişme olmadığı gibi durum daha da kötüye gidiyor. Meclis giderek etkisini yitirmekte, hükümet daha güçlü ancak yargı bağımlı hale gelmiş durumda. Kuvvetler ayrılığı ise neredeyse en dip noktaya inmiş. Artık her şey Erdoğan’a bağlı. “Ülkeyi şaha kaldıracak” denilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir yılda tam aksi sonuçlara yol açtı. Siyasi, ekonomik, toplumsal, kadın, çocuk, ekoloji ve temel haklarda ülke tarihinin en büyük çöküşlerinden biri yaşandı.