Konya’da ortaya çıkan binlerce obruk tüm Anadolu’ya ve Eskişehir’e ulaşırken, Riha ile Êlih’e kadar genişledi. Yeraltı sularının yoğun kullanımı ve yağışların azalmış olması ise büyük bir sorun olarak geleceği tehdit ediyor
Eskişehir’in önemli su kaynaklarından Sakaryabaşı Irmağı ve Musaözü Göleti kuruma tehdidi altında. Diğer yandan Konya bölgesinde oluşan binlerce obruk, Eskişehir’de de ortaya çıktı. Akarsuların üzerine inşa edilen enerji barajları sonucu akarsular ve göller beslenememekten kaynaklı kurumaya başlarken, iktidar enerji tüketimini şirketlerin çıkarı uğruna arttırmak amacıyla çiftçiyi ve kentleri yeraltı sularına mahkum etmiş durumda. Yeraltı suyunun kontrolsüzce kullanılması ise birçok bölgede obruk oluşumlarına yol açmış durumda.
Obruklar Eskişehir’de
Eskişehir Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Türe TRT Haber’e yaptığı açıklamada, Eskişehir’de giderek artan bir su sorunu görülmeye başladığını söyledi. Türe, “Maalesef iklim değişikliğinin getirdiği kuraklık etkisi, diğer yandan su kaynaklarındaki seviyenin düşüşü, suya olan ihtiyacın azalmaması nedeniyle Eskişehir’de giderek daha çok su elde etme çabası yarattı” dedi. Özellikle Konya bölgesinde sıkça görülen obrukların Eskişehir’de de görülmeye başlandığını söyleyen Türe, “Bunun sonucunda da toprakta çeşitli değişimler gözlenmektedir” diye belirtti.
Yeraltı bitmeye yaklaştı
Türe, “Obruk; yer altı sularının çekilmesi nedeniyle jeolojik olarak erimiş kayaçların yok olması ve toprağın çökmesi sonucu ortaya çıkar. Obrukların oluşması demek, ”yüzey sularını tükettik, yeraltı sularını da bitirmeye yaklaştık” demektir. Yeterli suyu bulamadığımızda sosyoekonomik olaylar ile birlikte hastalıklar ve kıtlıklar karşımıza çıkıyor. Sera gazlarının etkisini arttırdığımız sürece iklim etkisi de bulunan bozulmaları artacaktır” diye ifade etti. Cengiz Türe, İnsan ihtiyaçlarının giderek fazlalaşması, nüfusun artması, doğru sulama tekniklerinin kullanılmamasının, yeterli büyüklükte su kaynaklarına ulaşımı zora sokacağını belirtti.
Barajlar duruyor, yeraltı kuruyor
Yeraltı sularının karşı karşıya kalmış olduğu en büyük iki tehlike kirlenme ve aşırı pompaj olduğu bilinmekte. Yüzey suyuna ulaşamayan çiftçiler yeraltı suyuna yönelmek zorunda kalırken, Riha’da (Urfa) olduğu gibi çiftçinin hemen yanı başında olan devasa barajlardan çiftçiye su ulaştırılmaması sonucu çiftçi yeraltı suyuna ve dolayısıyla elektrik şirketine mahkum ediliyor. DEDAŞ verilerine göre, Amed ( Diyarbakır), Êlih (Batman), Mêrdîn (Mardin) ve Riha’nın içinde bulunduğu bölgede çiftçilerin yüzde 70’i tarımsal sulama için elektrikle çalışan motopomplar kullanmak zorundayken, yılda ortalama 7,25 milyar kilovatsaat elektrik tüketimiyle Türkiye’deki tarımsal sulamada kullanılan elektriğin 2 katı elektrik bölgede tüketilmekte.
Halk yeraltına mahkum
Atatürk Barajı 48,7 milyar metreküp su depolama hacmine sahip ve bu miktardaki su, aynı zamanda Türkiye’nin 1 yıllık su ihtiyacını tek başına karşılayabilecek bir kapasiteyi ifade ediyor. Sadece DEDAŞ’ın yetkili olduğu bölgede diğer 27 barajın varlığı ise bölgeye dönük politikaları da ortaya seriyor. Kürt coğrafyasındaki 100’ü aşkın barajı eklediğinizde bütün Ortadoğu’ya ve Türkiye’ye yetecek düzeyde su varlığı mevcut. Ancak hem çiftçiler, hem kentler ve hem de köylerde yaşayan halk yeraltı suyuna mahkum edilerek su ve elektrik borçları nedeniyle büyük bir zulme ve sömürüye tabi tutulurken, tüm su varlığı şirketlere tahsis edilmiş durumda.
Yeraltının yüzde 90’ı tarımda
Obruklarla ilgili araştırmalar yapan Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatim Elhatip, “Yeraltında sanki deniz varmış gibi sürekli çekiyoruz. Bundan sonraki seviye, yeraltı suyunu tamamen kaybetme noktasıdır” sözleri durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. DSİ verilerine göre, Türkiye’de yeraltı sularının kullanımında mevcut 18 milyar metreküplük yeraltı suyu işletme rezervi bulunurken, bunun 16,62 milyar metreküpü tahsis edilmiş durumda. Bu tahsisin 11,21 milyar metreküplük kısmı tarımsal sulama, 1,49 milyar metreküplük kısmı sanayi suyu, 3,92 milyar metreküplük kısmın ise içme ve kullanma suyu olarak ayrıldığı bildirilmektedir.
EKOLOJİ SERVİSİ